Anaflaksi, ağır ve hayatı tehdit eden sistemik bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Alerjinin en ciddi şekli olan anaflaksi, hayatı tehdit etme potansiyeli nedeniyle tıbben acil bir durumdur. Anaflaksi dakikalar içinde gelişebilir ve hızlı tanı konulup tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Görülme sıklığının acil servise başvuran hastalarda %0.0002 ile %0.005 arasında değiştiği bildirilmiştir
4. Seftriaksona bağlı hipersensitivite sıklığı %1 ile %3 arasındadır
51. Anaflaksi ise son derece ender olmakla birlikte penisilinlerden daha az raporlanmıştır ve genellikle kardiyak arrest ile birliktedir
6. Sefalosporinlere ve penisilin grubu antibiyotiklere alerjik reaksiyon öyküsü en önemli risk faktörüdür. Penisilin alerjisi ve penisilin deri testi pozitifliği olanlarda %2 oranında sefalosporin alerjisi bildirilmiş olup, bunlar içinde ölümcül anaflaksiler de bulunmaktadır
7,8.
Çocuklarda ilaca bağlı yan etki gelişimi, ilaçların metabolize edilmesinin yetersiz olması nedeniyle erişkinlerden daha sık görülmektedir 9. Özellikle okul çağında olan çocuklar, anaflaksi için en riskli grup olarak kabul edilmektedir. Bu olgu da, 10 yaşında okul çağında olan bir erkek çocuğudur.
Anaflakside tanı, klinik bulgulara dayanılarak konulur. Ayrıca serum triptaz, alerjen spesifik IgE ve idrar histamin düzeylerinin bakılması da yol gösterici olabilir. Bu olguda seftriakson enjeksiyonundan hemen sonra dilde uyuşma başlamış ve arrest gelişmiştir. Ayrıca tanıyı kesinleştirmek amacıyla bakılan serum triptaz düzeyi normalden çok yüksek bulunmuştur. Kişide ek olarak atopik yapı ya da alerjik bir hastalığın (alerjik rinit, astım, atopik dermatit) varlığı kişiyi ilaç alerjisine yatkın kılmamakta, ancak bu kişilerde ilaçlar ile daha ciddi hatta ölümcül anaflaksi gelişme riski artmaktadır. Bu olgunun da alerjik astım nedeniyle takipli olduğu ve daha önce antibiyotiğe alerjisi olduğu bilinmekte olduğundan bu durum risk olarak düşünülmüştür.
Anaflaksi ile ilgili ölüm olgularında otopsi, ölümden sonra mümkün olduğunca çabuk yapılmalıdır. Ölümün ilaç anaflaksisi sonucunda meydana geldiği düşünülüyorsa ilacın çeşidi, dozu ve uygulama yolu (intravenöz, intramusküler vb.) araştırılır. Böyle bir araştırma doğru bir şekilde örnek alınmasını sağlar. Eğer tespit edilmişse enjeksiyon yerleri eksize edilir ve çıkarılan doku antijen-antikor reaksiyonunun tespiti amacıyla immunolojik analize gönderilir 10. Fakat bu olguda enjeksiyon yapılmasının üzerinden yaklaşık 10 gün geçmiş olması nedeniyle sağ uyluktaki enjeksiyon yerinden doku örneği alınmasına gerek duyulmadı. Otopside bulgular çoğu kez nonspesifiktir. Larenkste genellikle ödem bulunur ve bu ödem ölümden sonra hızlı bir şekilde kaybolabilir. Solunum yollarında nadiren tam tıkanıklık durumu görülür. Bronkospazma bağlı olarak amfizem görülebilir. Trakea ve bronşlarda ödem, akciğerlerde ödem, konjesyon ve eozinofilik lökosit infiltrasyonu, iç organlarda konjesyon görülebilir 10. Bu olguya yapılan otopside de larenjit, bronkopnömoni, akciğerde ödem ve iç organlarda konjesyon saptanmıştır.
Sonuç olarak anaflaksiye bağlı ölüm olgularında otopsi bulgularının nonspesifik olması, bulguların hızlı bir şekilde kaybolabilmesi gibi nedenlerden dolayı ölüm sebebinin belirlenmesinde ve anaflaksi tanısının kesinleştirilmesinde anamnez ve klinik tanı ön plana çıkmaktadır. Anaflaksi nedeniyle takip edilen hastalarda, kanda anaflaksinin belirteçleri olarak kabul edilen histamin, histaminaz ve triptaz düzeylerinin zamanında incelenmesi ve bu belirteçlerin arasından diğerlerine oranla kanda daha uzun süre yüksek kalan serum triptaz düzeyinin anaflaktik şok tablosu geliştikten sonraki ilk saatlerde (ilk 8 saat) bakılması ayrıca önem taşımaktadır.