Günümüz stres inkontinans tedavisinde tercih edilen en popüler yöntem midüretral sling uygulaması olup ilk kez 1996 yılında trans vajinal teyp (TVT) yöntemi ile uygulanmaya başlanamıştır
11. TVT cerrahisi ile %85 civarında kür oranlarına ulaşılmasına, uygulama kolaylığı ve yüksek etkinlik gibi olumlu sonuçları olmasına rağmen mesane, barsak ve ciddi vasküler yaralanama gibi komplikasyonları içermesinden dolayı aynı etkinlikte fakat daha az komplikasyon içeren yöntemlerin arayışı söz konusu olmuştur
12. Bu amaçla ilk kez 2001 yılında Delorme ve ark.
7 tarafından tarif edilen TOT yöntemi kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknik ilk olarak dıştan içe uygulanmış olup daha sonra komplikasyon oranlarını azaltmak için de Laval tarafından modifiye edilmiştir. Modifiye teknikte iğne içten-dışa kullanılmış ve bu yöntem tension free vaginal tape obturator yol (TVT-O) olarak adlandırılmıştır
13. Yapılan çalışmada
14 iki yöntem arasında gerek etkinlik gerekse de komplikasyon açısından fark bulunmamıştır.
Literatürde TOT işleminde kür oranı değişkenlik göstermekle beraber %51-95 arasında değişmektedir 15. Bu çalışmada literatür ile uyumlu olacak şekilde yaklaşık %57.7 „lik tamamen kuru ve %19.2 günde günde 1 pedden daha az ıslatma olmak üzere yaklaşık %84.7‟lik başarı sonucuna ulaşılmıştır. Operasyon memnuniyetinin değerlendirilmesi amacı ile sorulan "Bu cerrahiyi başkalarına önerir misiniz?” sorusuna hastaların 22‟si (%84.6) “evet” şeklinde cevap vermişlerdir. Bu sonuç; stres üriner inkontinansın cerrahi tedavisinin uzun dönem etkinliği açısından TOT‟un başarısının yüksek olduğunu göstermektedir. Ortalama operasyon süresi literatürde belirtilen ortalama sürenin (20-25 dakika) üzerinde olacak şekilde yaklaşık 52.4 dakika olarak tespit edilmiştir 16. Bunun en önemli nedeni yaklaşık 8 hastaya TOT cerrahisi ile beraber yapılan pelvik organ prolapsus cerrahisidir. SÜİ‟ın komorbid olduğu durumlardan biri pelvik organ prolapsusudur. Costa ve ark. 9‟nın yayınladığı bir çalışmada SÜİ hastalarının %13‟üne ek olarak rekonsturiktif cerrahi uygulandığı bildirilmiştir. Bu çalışmada ise 8 (%30.7) hastaya eş zamanlı prolaps cerrahisi uygulanmıştır.
TOT operasyonu sonrası bildirilen komplikasyon oranı %10.5 ile %31.3 arasında olup, mesane perforasyonu, hemoraji, barsak yaralanması, vajinal ekstrüzyon, üriner enfeksiyon ve işeme disfonksiyonu en sık bildirilen komplikasyon çeşididir 17. Kendi çalışmada mesane perforasyonu, hemoraji ve barsak yaralanması gibi majör komplikasyon gözlenmedi. TOT sonrası görülen bir diğer komplikasyon ise %4.5 ile %24 arasında görülen disparoni‟dir 18-20. Bu çalışmada görülen disparoni oranı %19.4 olarak bulunmuştur. Postop dönemde ortaya çıkan üriner obstrüksiyonda ödem ve ağrı suçlanmaktadır. Postoperatif ödem ve ağrıya bağlı semptomların ilk 10 gün içinde düzelmesi beklenir. Eğer hastanın retansiyonu 4 haftadan uzun sürerse meşin insizyonu gerekecektir 21. Operasyon sonrası işeme güçlüğü ve 100 mL‟den fazla rezidü idrar 4 hastada (%15.4) gözlenirken 1 hastada (%3.8) 4 haftalık temiz aralıklı kataterizasyon ile çözülen retansiyon gözlenmiştir. Meşin vajinal erozyonu TOT sonrası gözlenebilen önemli komplikasyonlardan biridir. vajen duvar kesisisinin yetersiz kapatılması, geniş veya yanlış diseksiyon planı,yara enfeksiyonu, meş reddi, erken cinsel aktivite, meş yuvarlanması ve anormal vajinal epitelyum; en çok suçlanan faktörler arasındadır. Literatürde bildirilen meş erozyon oranı % 1 ile %10.9 arasında bildirilmiştir 22. Çalışmada operasyon sonrası yaklaşık 6 haftalık cinsel perhize uymadığı için 2 hastada (%7.7) meş erozyonu gözlendi. Adı geçen hastaların meşleri parsiyel olarak çıkarılmak zorunda kalınmıştır.
TOT operasyonu sonrası erken dönemde gözlenen komplikasyonlardan biri kasık bölgesindeki ağrıdır. Yapılan çalışmalarda bu oranın %5 ile %26 arasında değiştiği bildirilmiştir 23,24. Hastaların çoğunda oluşan ağrı genellikle geçici olup birkaç ay içinde kendiliğinden düzelmektedir. Ağrının oluşum mekanizmaları arasında addüktör kas veya periferik obturator sinirinin dallarına yakın yerde yatan meşe karşı oluşan yabancı cisim reaksiyonu, obturator membran ve kaslara karşı oluşan travma sayılabilir 25,26. Bu şikayetler genelde antiinflamatuvar tedaviyle çözülmektedir. Çalışmada literatür ile uyumlu şekilde 3 haftadan kısa süren 2, 3 haftadan uzun süren sadece 1 hastada kasık ağrısı olmuştur. 3 ayın sonunda hiçbir hastada kasık ağrısı kalmamıştır. Son olarak çalışmada 2 hastada antibiyotik tedavisi ile düzelen üriner enfeksiyon, 3 hastada baskılı vajinal tampon ile duran kanama, 1 hastada ise trokar geçişi sırasında oluşan ve sütürizasyon ile iyileşen vajinal laserasyon meydana geldi.
Çalışmada elde edilen verilerin geriye dönük olması ve hasta sayının literatüre göre daha az olması çalışmamızın sınırlayıcı faktörlerdir. Bununla birlikte TOT, düşük komplikasyon oranı ve yüksek menuniyet derecesi ile SÜİ‟lı hastalarda güvenle tercih edilebilecek bir cerrahi yöntem olarak durmaktadır.