Baş dönmesi şikayeti, belirli bir hastalığa spesifik olmayan bir semptomdur. Baş dönmesi şikayeti, birçok nörolojik hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklar, metabolik hastalıklar, psikojenik hastalıklar, iç kulak yoluna ait hastalıklar gibi vestibüler sisteme ait hastalıklarda görülebileceği gibi, vitamin B
12 ve folik asit eksikliği gibi vitamin eksikliklerinde de görülebilen bir semptomdur
1,9. Ancak, vakaların %40-50’sinde altta yatan etiyolojik bir sebep bulunamayabilir
10. İç kulak yolundaki labirentin hemostatik değişiklikleri ve vasküler hasarı, baş dönmesinin patofizyolojisinde rol oynayabilir. Bazı çalışmalarda
11,12, labirentin hemostatik denge fonskiyonunun bozulmasında herediter veya edinsel trombozun rol oynadığı tespit edilmiştir. Yine bazı çalışmalarda
13, vitamin B
12 ve folik asit eksikliğinin, hem arterial hem de venöz tromboz riskini arttırdığı görülmüştür. Vitamin B
12 ve folik asit eksikliğinde hiperhomosisteinemi gelişebilir. Bu durum, vasküler endotel hasarına, platelet agregasyonuna ve yüksek lipit seviyesine bağlı olarak labirent vasküler yapısında hasara neden olur
14. Bu yolla, vitamin B
12 ve folik asit eksikliğine bağlı gelişen yüksek homosistein seviyesi, baş dönmesinin patogenezinde rol oynayabilir. Bu çalışmada da hasta grubunun ortalama vitamin B
12 düzeyi, kontrol grubuna göre daha düşük bulunmuştur (hasta grubu ortalama vitamin B
12 düzeyi 241.15 pg/mL, kontrol grubu ortalama vitamin B
12 düzeyi 381.08 pg/mL). Bu sonuç, baş dönmesi şikayeti olan hastalarda etiyolojide vitamin B
12 eksikliğinin de rolünün olduğunu gösterir. Ancak, gruplar arasında, folik asit seviyelerinde anlamlı bir fark yoktu. Genel popülasyonda. folik asit eksikliği prevelansı, vitamin B
12 eksikliği prevelansına göre daha düşüktür. Folik asit eksikliği prevelansı %1 ile %24 arasında değişmektedir. Oysa, vitamin B
12 eksikliği prevelansı %30-40 arasında değişmektedir
15. Bu çalışmada, hastaların homosistein düzeyleri hakkında bir fikrimizin olmaması, hasta veri kayıtlarımızın retrospektif olarak hasta dosyalarından alındığı için, hastaların homosistein düzeyine ait bir veri kaydına rastlanılmamıştır. Bu konuda, hastaların homosistein düzeyininde ölçüldüğü daha geniş sayıda hasta katılımlı, çok merkezli prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Baş dönmesi şikayetleri ileri yaş grubunda daha sık görülmektedir. Newman-Toker ve ark. 2’nın yaptığı bir çalışmada, baş dönmesi şikayetlerinin özellikle kırklı yaşlarda pik yapmaya başladığını ve bu oranın yaş ile beraber arttığını belirlemişlerdir. Bu çalışmada da, hastaların büyük çoğunluğunu 35 yaşın üzerindeki hastalar oluşturmaktaydı (%64.3). Sonuçlarımız, literatür sonuçları ile uyumluydu.
Vitamin B12 ve folik asit, vücutdaki birçok önemli kimyasal reaksiyonlarda kofaktör olarak rol oynamaktadır (Örneğin; DNA sentezi gibi). Bu önemli kofaktörler, vücudumuzda sentezlenmezler. Dolayısıyla, dışarıdan gıdalarla alınması gereken vitaminlerdir. Folik asit hem hayvansal hem de bitkisel kaynaklı gıdalarla alınırken, vitamin B12, sadece karaciğer, böbrek, et, süt, yumurta ve deniz ürünleri gibi hayvansal gıdalarla alınabilmektedir 16,17. Bu vitaminlerin eksikliği, özellikle çocukluk çağı ve gebelikte artan gereksinime rağmen yeterli alınamaması, ayrıca kötü beslenme ve malabsorbsiyon durumlarıda bu vitaminlerin eksikliğine neden olmaktadır 17. Bu bölgede de vitamin B12 eksikliğinin sık görülmesinin nedenleri arasında, kötü beslenme durumu ve sosyoekonomik düzeyin düşük olması bir sebep olabilirdi. Yine bölgemizde gebelik sayısının fazla olması nedeni ile vitamin B12 eksikliğinin sık görülmesinin bir diğer nedeni olabilirdi. Bu bölgede de vitamin B12 eksikliğinin sık olması nedeni ile, dışarıdan vitamin B12 ilaç takviyesi sık yapıldığı için, çalışmaya vitamin B12 tedavisi alan hastalar dahil edilmediler.
Hastalarda folik asit eksikliğinde de, vitamin B12 eksikliğindeki klinik tabloya benzer bir durum görülebilir. Bunlarda da nöral tüp defektleri, hiperhomosisteinemi bağlı klinik bulgular, duygu durum bozukluğu ve megaloblastik anemiye bağlı klinik bulgular görülebilir 18. Ancak, nörolojik semptomlar daha sık vitamin B12 eksikliğinde görülmektedir 19. Bu çalışmanın sonucunda da, nörolojik bir semptom olan baş dönmesi açısından hasta grubumuzun ortalama vitamin B12 düzeyleri kontrol grubuna göre daha düşüktü. Oysa her iki grubun ortalama folik asit düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunamadı.
Bu çalışmanın sonucuda gösterdi ki, baş dönmesi gibi nörolojik semptomlarla hastaneye başvuran hastaların altta yatan etiyolojilerinde vitamin B12 seviyesinin düşük olması da önemli bir rol oynamaktaydı.
Günümüzde birçok hastane de rahatlıkla bakılabilecek ve maliyet olarak ucuz bir tetkik olan vitamin B12 seviyesine bakmak, hem etiyolojjyi aydınlatmada hem de sağlık maliyetini azaltmada basit uygulanabilir bir test olarak nitelendirebilinir. Bazı hastalıkların ve semptomların erken teşhis ve tedavisi için basit bir hemogram testi bakılması yararlı olabilir20. Ancak, bazı literatür çalışmalarında 21,22, hematolojik testler normal olsa bile, hastaların kliniğinde vitamin B12 eksikliğine ait semptomları görmek mümkündür. Bu tür hastalarda hematolojik test profilleri normal olsa dahi, hastada görülen semptomlar vitamin B12 ve folik asit düşüklüğünü düşündürüyorsa, mutlaka vitamin B12 ve folik asit seviyeleri test edilmelidir. Vitamin B12 eksikliğine bağlı ortaya çıkan megaloblastik anemide lökopeni, trombositopeninin yanı sıra MCV değeri normalden yüksek bulunmaktadır 23. Bu çalışmada da, ortalama vitamin B12 düzeyleri ile ortalama MCV düzeyleri arasında anlamlı negatif korelasyon varken, ortalama hemogram düzeyleri arasında ise anlamlı pozitif korelasyon vardı. Tek başına MCV değeri, megaloblastik anemi tanısında her zaman yol gösterici olmayabilir ve megaloblastik anemi tanısında tek başına kullanılması doğru değildir 23. Vitamin B12 eksikliği ile ilgili yapılan çalışmalarda 24,25 B12 vitamin eksikliğinin hemogram parametrelerine her zaman yansımayacağı rapor edilmektedir. Çalışmada, vitamin B12 eksikliğine bağlı baş dönmesi şikayeti olan hastaların %28.1’inde vitamin B12 seviyesi düşük olmasına rağmen megaloblastik anemi saptanmadı. Bu durumun muhtemel iki sebebi olabilir. Birincisi, hastalarda görülen vitamin B12 düşüklüğünün yeni başlamış olması nedeni ile henüz hemograma ve periferik kan tablosuna yansımamış olabileceği, ikincisi hastalarımızın %25’inde vitamin B12 eksikliği ile beraber demir eksikliği anemisininde görülmesi neden olabilir. Demir eksikliği anemisi, makrositozisi maskeleyebilir, ayrıca demir eksikliği ile birlikte B12 vitamin eksikliğinin olması sonucunda MCV’nin normal ya da düşük olması tanıda yanılgıya neden olabilmektedir 26,27.
Sonuç olarak, baş dönmesinde vitamin B12’nin düşük olması da rol oynamaktadır. Ancak, baş dönmesinin diğer etiyolojik sebeplerinin ekarte edilmesi için ilgili klinikler ile birlikte koordineli çalışılması önemli bir gerekliliktir. Baş dönmesi şikayeti ile kliniğe başvuranlarda vitamin B12 seviyesine de bakılması ve eksiklik olması durumunda yeterli replasman yapılması, hastanın şikayetlerinde azalmaya neden olabilir.