[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2020, Cilt 34, Sayı 1, Sayfa(lar) 079-089
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
İrritabl Bağırsak Sendromunun Teşhisinde Kullanılabilecek Biyobelirteç Adayı Genlerin Biyoinformatik Analizlerle Tanımlanması
Semih DALKILIÇ
Fırat Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: İrritable bağırsak sendromu, gen ifade analizi, biyoinformatik
Özet
Amaç: İrritabl bağırsak sendromu (IBS), saptanabilir biyokimyasal ve yapısal anormallikler olmadan karın ağrısı veya rahatsızlık ile kombinasyon halinde bağırsak alışkanlıklarının değişmesiyle karakterize olan gastrointestinal (GI) bir bozukluktur. Hastalığın ortaya çıkma nedenleri kesin olarak bilinmemekle beraber birçok faktörü içermektedir. IBS’nin patogenezinin anlaşılması oldukça önemlidir. Yapılan bu çalışmada IBS transkriptom verisi analiz edilerek bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayan genler ve moleküler mekanizmaların tespit edilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntemler: Biyoinformatik analiz için seçilen mikroarray verisi National Center for Biotechnology Information (NCBI) Gene Expression Omnibus (GEO) veri tabanında bulunan GSE36701 koduyla depolanmış olan Gen Ekspresyon verisidir. Bu veri seti kullanılarak gen ifade analizi, fonksiyonel kümeleme analizi, zenginleştirme analizi ve yolak analizleri yapılmıştır.

Bulgular: Çalışma sonucunda konstipasyon baskın IBS alttipinde HLA-DQB1, CAPN8, RAP2C, AGPAT4, GOLGA8A, UNC5CL, CCL13 ve ARHGAP9 genlerinin ifade düzeyinin arttığını, SLC28A2, CPB1, MST1L, ATXN1 ve FABP2 genlerinin ise ifade düzeylerinin düştüğünü belirledik. Diyare baskın IBS alttipinde, ifade düzeyi artış gösteren genler CAPN8, GOLGA8A, CCL13 ve FCRL5. İfade düzeyi azalanlar ise HLA-DQB1, ERAP2, MST1L ve ATXN1 genleridir.

Sonuç: Bu yaklaşım sonucunda IBS’ye özgü moleküler profil ortaya konmuş, kontrol grubuna göre ifade düzeyleri artan veya azalan genler tespit edilmiş, buna ilaveten IBS’nin alttiplerininde kendine özgü bir moleküler profile sahip olduğu tespit edilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    İrritabl bağırsak sendromu (IBS), saptanabilir biyokimyasal ve yapısal anormallikler olmadan karın ağrısı veya rahatsızlık ile kombinasyon halinde bağırsak alışkanlıklarının değişmesiyle karakterize olan gastrointestinal (GI) bir bozukluktur. IBS, önemli bir sağlık yükü yaratan ve yaşam kalitesini ciddi oranda azaltabilen yaygın bir fonksiyonel bağırsak hastalığıdır. Hastalığın ortaya çıkma nedenleri kesin olarak bilinmemekle beraber birçok faktörü içermektedir. IBS’nin patogenezinin anlaşılması oldukça önemlidir, çünkü günümüzde yeni farmakoterapi ajanları, IBS'nin bilinen patofizyolojik mekanizmalarını hedeflemektedir 1. IBS'nin patogenezi incelendiğinde, gastrointestinal motilitede değişiklik, beyin-bağırsak ekseninde ortaya çıkan etkileşimler, enfeksiyon sonrası görülen reaktivite, viseral aşırı duyarlılık, fekal mikro florada değişim, gıda intoleransı, anormal karbonhidrat emilimi ve bağırsak iltihabı gibi birçok faktörün rol oynadığı görülmektedir. Bununla birlikte, bu mekanizmalar arasında öne çıkan semptomlar karın ağrısı veya rahatsızlık hissi, ishal, kabızlık ve şişkinlikten ibarettir. Ortaya çıkan tüm semptomlar mide-bağırsak ile ilgili olmayabilir. Örneğin, bu semptomlardan birisi olan yorgunluk çok yaygın bir durumdur ve genel olarak bakıldığında ortaya çıkan şikayetler için semptomatik tedaviye odaklanıldığı görülmektedir 2. Bundan dolayı hastalığın teşhisinde bir standart prosedür oluşturmak için Roma Kriterleri adı verilen bir protokol uygulanmaktadır.

    Roma IV, irritabl bağırsak sendromunu (IBS), bağırsak alışkanlıklarındaki veya dışkılamalarındaki değişiklik ile ilişkili olan tekrarlayan karın ağrısı ile karakterize olan fonksiyonel bir bağırsak bozukluğu olarak tanımlamıştır.

    Düzensiz bağırsak alışkanlıkları, abdominal şişkinlik / şişkinlik belirtileri gibi tipik olarak mevcuttur (diyare, kabızlık veya diyare ve kabızlığın bir karışımı). Semptom başlangıcı tanıdan en az 6 ay önce gerçekleşmeli ve semptomlar son 3 ay içinde mevcut olmalıdır 3.

    Roma IV kriterlerine göre IBS dört alttipe ayrılmaktadır. Bunlar; diyare baskın IBS (IBS-D), konstipasyon baskın IBS (IBS-C), konstipasyon ve diyarenin birlikte görüldüğü mix IBS (IBS-M), ve son olarak alttipi belli olmayan IBS. Bu tiplendirme tamamen hastanın verdiği bilgiler (dışkılamanın sıklığı ve dışkının kıvamı hakkında) kullanılarak yapılmaktadır 3.

    Bu tiplendirmenin gerekçesi, klinik denemelere dahil edilen hastaların homojenliğini geliştirmek, etkili tanı ve tedaviyi yönlendirmek ve potansiyel patofizyolojik mekanizmalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaktır 4.

    Yapılan araştırmalar sonucunda ilginç sonuçlar da elde edilmiştir. Özellikle son yıllarda belirlenen mikrobiyota ve beyin-bağırsak aksı üzerine yapılan çalışmalar sonucunda IBS’nin tedavi seçenekleri arasına antidepresan tedavide girmiştir. Bunun en önemli sebebi ise yapılan çalışmalarda IBS’nin serotonin ile olan bağlantısının tespit edilmesidir.

    Serotonin esas olarak bağırsak dokusundaki enterokromaffin hücrelerinde bulunur ve bağırsak refleksinin hareketinde ve bağırsaktaki duyusal iletimde ana düzenleyici olarak görev yapar 5. IBS'de serotonin düzenlemesinin anormal olduğu görüşünü destekleyen iki ispat çizgisi vardır. Kabızlık baskın IBS (IBS-C) olgularında plazma serotonin düzeylerinde azalma görülürken diyare baskın IBS'de (IBS-D) olgularında ise artış gözlenmektedir 6. Hem IBS'de hem de ülseratif kolitte normal mukozal serotonin ve serotonin taşıyıcı immün reaktivitesinde azalma ile birlikte serotonin sinyal mekanizmasında bozukluklar görülür 7.

    IBS'nin kesin frekans oranları hesaplanmamıştır ve ölçülen prevalans tahminleri hem ülkeler arasında hem de ülkeler içinde uluslararası platformda değişkenlik gösterir. Bu fark, materyallerin kullanımında, teşhis kriterlerinde, kullanılan yöntemlerde, incelenen popülasyonlarda ve kültürlerde görülen değişikliklere ve prevalans araştırmalarının heterojenliğine bağlanmıştır 8. Prevalans ölçümlerinde ortaya çıkan farklılıklar bir kenara bırakılırsa, IBS’nin asıl ortaya çıkradığı sorun ölüm oranlarını arttırması değil, ancak doğrudan tıbbi maliyetler, verimlilik kaybı ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin düşmesi sonucu hastalara ve topluma önemli bir yük getirmesidir 9.

    Literatüre bakıldığı zaman IBS ile ilgili olarak genom ebadında transkriptom çalışmalarının çok az olduğu görülmüştür. Bu sağlık probleminin moleküler mekanizmasının açıklığa kavuşturulması hastalığın teşhis edilmesinde, prognozunun değerlendirilmesinde ve yeni tedavi seçeneklerinin ve ilaç hedefi moleküllerin tespit edilmesinde önemli avantajlar sağlayacaktır. Yapılan bu çalışmada IBS transkriptom verisi analiz edilerek bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayan genler ve moleküler mekanizmaların tespit edilmesi amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Affymetrix Mikroarray Verisi: Biyoinformatik analiz için seçilen mikroarray verisi National Center for Biotechnology Information (NCBI) Gene Expression Omnibus (GEO) veri tabanında bulunan GSE36701 koduyla depolanmış olan Gen Ekspresyon verisidir 10.

    Bu veri seti içerisinde 34 adet konstipasyon baskın-IBS (IBS-C), 53 adet diyare baskın-IBS (IBS-D) ve 40 adet sağlıklı gönüllülerin rektal biyopsi örneklerinin ekspresyon verisi mevcuttur. İşlenmemiş veriler [HG-U133_Plus_2] Affymetrix Human Genome U133 Plus 2.0 Array ile oluşturulmuştur (Affymetrix Inc. Santa Clara, California, USA).

    Farklı İfade Edilen Genlerin Analizi (DEG Analizi): Ham veri üzerine yapılan tüm analizler Transcriptome Analysis Console 4.0 (Applied Biosystem) ile yapılmıştır. IBS ve kontrol grubuna ait olan orjinal ekspresyon verisi üzerine robust multi-array average (RMA) metodu ile ön işlemler (Preprocessing) yapılmıştır. Ekspresyon değerleri hesaplandıktan sonra grup karşılaştırması yapılmıştır. IBS-D ve IBS-C grupları ayrı ayrı kontrol grubu ile karşılaştırılmış sonrasında varyans filtreleme uygulanmış ve sonuç olarak karşılaştırılan gruplar arasında ifade düzeyleri farklılık gösteren gen listeleri elde edilmiştir.

    Fonksiyonel Kümeleme ve Gene-Set Enrichment Analizleri: Gen listesi fonksiyonel kümeleme analizleri, zenginleştirme analizleri ve yolak analizlerinin yapılması için DAVID Bioinformatic Tools programına yüklenmiştir 11,12. Bu program ile önce kümeleme analizi yapılmış ve listede bulunan genler fonksiyonlarına göre kümelenmiştir. Program analiz sırasında her bir küme için bir zenginleştirme skoru hesaplamaktadır. Zenginleşme skoru 1,3 den büyük olan kümeler anlamlı ve önemli kabul edilmektedir. Bu kümede bulunan genler ayrıca listelenmiştir. Yine aynı program içerisinde verilen liste hiyerarşik kümeleme analizi sonucu heatmap oluşturulmuştur. Heatmap örneklerimizin bu gen listesi kullanılarak birbirlerinden ayrılıp ayrılmadığını göstermektedir. Program ile aynı zamanda yolak analizleri de yapılmıştır. Bu analizler sonucunda verdiğimiz listede bulunan ve anlamlı kümelerdeki genlerin hangi moleküler yolaklarda bulunduğu belirlenmiş ve bu moleküler yolakların hastalıkla ilişkisi değerlendirilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Yapılan ilk analizde kullanılan verinin kalite kontrolü yapılmaktadır. Bu analiz sonucu elde edilen dağılım ve volkan grafikleri Şekil 1A ve Şekil 1B’de gösterilmektedir. Bu analizler sonucu dağılım grafiğinde karşılaştırma sonucu elde edilen gen listesinde bulunan her bir genin average log2 kat değişimi verilmektedir. X ekseni karşılaştırmada kullanılan bir grubu Y ekseni ise diğer grubu göstermektedir. Şekil 1A ve 1B’de sırasıyla IBS-D ile Kontrol karşılaştırmasından elde edilen dağılım grafiği ve IBS-C ile Kontrol grubunun karşılaştırılması sonucu elde edilen dağılım grafiği görülmektedir. Şekil 2A ve Şekil 2B’de verilen volkan grafikleri ise herbir gen için hesaplanan P değerinin kat değişimi değerine göre grafiğini göstermektedir. Bu grafikler sonucu kullanılan yüksek yoğunluklu veri setinin kalite kontrolü yapılmış olmaktadır.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: (A) IBS_D ve kontrol karşılaştırmasından elde edilen dağılım grafiği. (B) IBS_C ve kontrol karşılaştırması sonucu elde edilen dağılım grafiği


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: (A) IBS_D ve kontrol karşılaştırmasından elde edilen volkan grafiği. (B) IBS_C ve kontrol karşılaştırması sonucu elde edilen volkan grafiği

    Biyoinformatik analizler sırasında yapılan bir diğer analiz ise grupları karşılaştırmak ve iki grup arasında ifade düzeyleri farklılık gösteren genleri belirlemektir. Bu analiz sırasında ilk önce IBS-D ve kontrol grubu karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sırasında kat değişimi eşik değeri + - 1.2 kat olarak P<0.05 olarak belirlenmiştir. Her bir gen için gruplar arasındaki kat değişimi hesaplanırken p değeri, FDR (false discovery rate) değeri de hesaplanmakta bu şekilde hesaplanan değerlerin istatistiği de yapılmaktadır. Bu değerler üzerine Benjamini-Hochberg düzeltmesi yapılmaktadır. Tablo 1 ve Tablo 2’de grup karşılaştırması sonucu programdan alınan farklı ifade edilen gen listesindeki ilk 50 gen gösterilmektedir. Bu tablolarda her bir genin kontrol grubundaki average log 2 ifade değeri, hasta grubundaki average log 2 ifade değeri, kat değişimi (Fold change) değeri, hesaplanan kat değişininin p değeri ve FDR değeri, genin sembolü gibi ayrıntılı veriler bulunmaktadır. IBS-D ve Kontrol grubu karşılaştırması sonucunda 704 adet farklı ifade edilen gen belirlenmiştir. Bu 704 genden 176 tanesinin ifade düzeyi artmış, 528 adet genin ifade düzeyi ise azalmıştır. IBS-C ve Kontrol grubu karşılaştırmasında ise toplam 840 adet genin ifade düzeyi değişmiştir. Bu 804 genden 337 tanesinin ifade düzeyi artmış, 503 genin ifade düzeyi ise azalmıştır.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: IBS_D ve kontrol grubu karşılaştırmasından elde edilen farklı ifade edilen gen listesindeki ilk 50 gen


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: IBS_C ve kontrol grubu karşılaştırmasından elde edilen farklı ifade edilen gen listesindeki ilk 50 gen

    TAC 4.0 programı kullanılarak elde edilen gen listeleri ile hiyerarşik kümeleme analizi yapılmıştır. Bu analiz sonucu elde edilen HeatMapler Şekil 3A ve Şekil 3B’de görülmektedir. Bu analiz yapılırken gruplar arasında farklı ifade edilen genler kullanılmaktadır.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3A: IBS-D ve kontrol grubunun karşılaştırmasından elde edilen gen listesi kullanılarak yapılan hiyerarşik kümeleme analizi sonucu elde edilen ısı haritası


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3B: IBS-C ve kontrol grubunun karşılaştırmasından elde edilen gen listesi kullanılarak yapılan hiyerarşik kümeleme analizi sonucu elde edilen ısı haritası.

    Örneğin IBS-D ve Kontrol grubu karşılaştırmasında 704 gen kullanılarak bu analiz yapılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen ısı haritasında yukarıdaki dendogram örnekleri temsil etmektedir. Kırmızı ile belirtilenler IBS-D grubundaki örnekleri, mavi renk ile gösterilenler ise kontrol grubunda bulunan örnekleri göstermektedir. Sol taraftaki dendogram ise genleri göstermektedir. Isı skalasında kırmızıya kayan renk genin ifade düzeyindeki artışı, maviye kayan renk ise ifade düzeyindeki azalmayı göstermektedir. Bu analiz sonuçlarına baktığımız zaman bu genler kullanılarak yapılan kümeleme analizinde tam bir kümelenme elde edilmese de örnekler arasında bir gruplanma tespit edilmiştir. Aynı hastalık içerisinde farklı alt tiplerin karşılaştırması yapıldığında bu tür sonuçların görülmesi normaldir. Şekil 3A IBS-D ve kontrol karşılaştırmasından elde edilen HeatMap’i göstermektedir. Şekil 3B ise IBS-C ve kontrol grubu karşılaştırmasından elde edilen gen listesiyle oluşturulan HeatMap’i göstermektedir.

    Daha sonra grup karşılaştırmalarından elde edilen gen listeleri kullanılarak yolak analizleri yapılmıştır. Bu analiz sırasında listed bulunan genler fonksiyonlarına göre bulundukları moleküler yolaklara dağıtılmaktadır. Bu şekilde hem listed bulunan genlerin bir fonksiyonel analizi yapılmakta hem de bu genlerin hangi moleküler yolaklarda bulundukları tespit edilmektedir. Bu şekilde ilgilenilen hastalığın ortaya çıkmasında hangi moleküler yolakların etkili olduğu tespit edilebilmektedir. Ayrıca listed olmayan ancak belirlenen moleküler yolaklarda bulunan genlerde bu şekilde tespit edilmektedir. Şekil 4A’da IBS-D ve kontrol grubunun karşılaştırması sonucu elde edilen gen listesi ile yapılan yolak analiz sonucu görülmektedir. Şekil 4B’de ise IBS-C ve kontrol grubunun karşılaştırmasından elde edilen gen listesi ile yapılan yolak analizi gösterilmektedir. Verilen şekillerde yapılan analiz sonucu belirlenen yolaklar ve bu yolakların içerisine outran genler gösterilmektedir. Analiz sırasında en fazla gen ihtiva eden yolak en önde verilmektedir. Bu durum o moleküler yolağın ilgilenilen hastalıkta önemli bir rol oynadığını göstermektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4A: IBS_D ve kontrol grubu karşılaştırmasından elde edilen gen listesi ile yapılan yolak analizi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4B: IBS_C ve kontrol grubu karşılaştırmasından elde edilen gen listesi ile yapılan yolak analizi.

    Materyal ve metod kısmında ifade edildiği gibi elde edilen gen listeleri üzerine son olarak Gene-Set Enrichment Analysis (GSEA) yapılmıştır. Bu analiz sırasında DAVID olarak adlandırılan farklı bir bioinformatik algoritması kullanılmıştır. DAVID ile elimizde oldukça yüksek sayıda gen içeren bir listeyi daha az sayıda gen içeren yorumlanabilir bir liste haline dönüştürmekteyiz. Bu analiz sırasında listed bulunan genler fonksiyonlarına göre kümelere ayrılmaktadır. En önemli genler ve kümeler yüksek skor alıp öne çıkmaktadır. Bu şekilde ilgileneceğimiz ve öenmli olan genler belirlenmektedir. Şekil 5A’da IBS-D ve kontrol grubunun listesi ile yapılan GSE analizi sonuçları gösterilmiştir. Şekil incelendiğinde 49 küme elde edildiği görülmektedir. Elde edilen en önemli kümenin zenginleşme skoru 2.71 olarak hesaplanmıştır. Bu değer 1.3 den büyük olduğu için bizim için önemlidir. Bu kümenin içerisinde bulunan 32 gen ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Yine Şekil 5B’de IBS-C ve kontrol grubunun listesinde bulunan genler ile yapılan GSE analiz sonucu gösterilmektedir. Bu analiz sonucu incelendiğinde 86 farklı küme oluştuğu ve en öenmli kümenin zenginleşme skorunun 2.41 olduğu görülmektedir. Bu küme içerisinde 64 gen bulunmaktadır. Bu analiz verileri içerisinde zenginleşme skoru 1.3 den büyük bütün kümelerin içerisinde bulunan genler incelenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5A: IBS-D ve kontrol grubunun karşılaştırması sonucu elde edilen gen listesinin DAVID ile yapılan Gene-set enrichment analizi ve fonksiyonel kümeleme analiz sonuçları.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5B: IBS-C ve kontrol grubunun karşılaştırması sonucu elde edilen gen listesinin DAVID ile yapılan Gene-set enrichment analizi ve fonksiyonel kümeleme analiz sonuçları.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Yapılan bu çalışmada, NCBI GEO Dataset veritabanında GSE36701 koduyla depolanmış olan IBS hastalarına ait rektal biyopsi dokularında çalışılmış transkriptom verisi biyoinformatik araçlar ile analiz edilmiştir. Analiz sırasında diyare baskın IBS örnekleri, konstipasyon baskın IBS örnekleri ayrı ayrı sağlıklı bireylerin transkriptom verisi ile karşılaştırılmıştır. Bu şekilde IBS hastalarında sağlıklı bireylere göre hangi genlerin ifade düzeylerinin farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.

    IBS mortalite riski taşımayan ancak bireylerin yaşam standartını olumsuz etkileyen gastrointestinal bir patolojidir. Teşhis hastanın verdiği bilgilere dayanarak Roma IV kriterlerine göre verilmektedir. Kesin tanı için kullanılabilecek spesifik bir test veya biyobelirteç yoktur. Bundan dolayı hastalığın moleküler mekanizmasının dahi iyi anlaşılması ve teşhisinde kullanılabilecek bir biyobelirtecin geliştirilmesi klinik açıdan oldukça önemlidir.

    Yapılan biyoinformatik analizler sonucunda IBS-D ve kontrol karşılaştırmasında 704 genin ifadesinin değiştiğini, bu 704 genden 176 genin ifade düzeyinin IBS grubunda artış gösterdiği, 528 genin ifade düzeyinin ise azaldığı tespit edilmiştir. IBS-C ve kontrol karşılaştırmasında ise toplam 804 genin ifade düzeyinin değiştiği, bunlardan 337 genin ifade düzeyinin IBS-C grubunda artış gösterdiği, 503 genin ifade düzeyinin ise azaldığı tespit edilmiştir.

    Yapılan kesişim analizi sonucunda 307 genin her iki karşılaştırma sonucu elde edilen listede ortak olarak bulunduğu tespit edilmiştir. Bu IBS’nin genel moleküler profilini gösteren gen listesidir. IBS-D ve IBS-C’ye spesifik olarak değişim gösteren sırasıyla 397 ve 533 gen tespit edilmiştir. Bu genler ise IBS’nin alt tipleri olan diyare ve konstipasyon baskın tiplere özgü olan gen ifade profilidir. Bu sonuç IBS’nin alt tiplerinin de kendine özgü bir moleküler profili olduğunu göstermektedir. Analizler sonucunda biyobelirteç adayı olabilecek birçok gen tespit edilmiştir. Bu genlerden HLA-DQB1 geninin özellikle Çölyak ve Tip I Diyabet gibi otoimmün hastalıklarda rol oynadığı tespit edilmiştir. Özellikle Çölyak hastalarında otoimmün reaksiyon sonucunda bağırsak epitelinde ortaya çıkan inflamasyon sonucu bu durumun oluştuğu ifade edilmiştir 13.

    Kalva ve ark 14 yaptıkları çalışmada transkriptom verisini kullanarak biyoinformatik bir yaklaşım ile IBS’nin patogenezinde rol oynayan ve biyobelirteç adayı olabilecek genleri araştırmışlardır. Çalışma sonucunda FUS, UNC5CL ve BCLAF1 genlerinin biyobelirteç adayı olabileceğini ifade etmişlerdir. Elde edilen sonuçlarda IBS-C grubunda FUS ve UNC5CL geninin ifade düzeyinin arttığını, IBS-D grubunda ise sadece UNC5CL geninin ifade düzeyinin düştüğünü tespit ettik. Konstipasyon ve diyare baskın IBS alttiplerinin sahip oldukları farklı özellikler dolayısı ile UNC5CL geninin bu iki alttipte farklı ekspresyon göstermiş olması belirleyici olabilir. FUS geninin beta katenin ile ilişkiye girdiği ve insan bağırsak epitel dokusunda pre-mRNA splaysing mekanizmasını regüle ettiği ve kronik inflamasyona sebep olduğu gösterilmiştir 15,16.

    Buna ilaveten, UNC5CL'in, TNF-alfa / NF-kB'nin aktivasyonuna yol açarak pro-enflamatuar sinyal kaskadı ekspresyonunu indüklediği ve bağırsak epitel dokusuna zarar verdiği bildirilmiştir 17.

    Sonuç olarak yapılan çalışmada konstipasyon baskın IBS alttipinde HLA-DQB1, CAPN8, RAP2C, AGPAT4, GOLGA8A, UNC5CL, CCL13 ve ARHGAP9 genlerinin ifade düzeyinin arttığını, SLC28A2, CPB1, MST1L, ATXN1 ve FABP2 genlerinin ise ifade düzeylerinin düştüğünü belirledik. Konstipasyon baskın IBS alttipinde öne çıkan moleküler yolaklar ise Hücre reseptör meta sinyal yolağı, PI3K-Akt Sinyal yolağı ve Focal Adezyon-PI3K-Akt-mTOR sinyal yolağıdır.

    Diyare baskın IBS alttipinde ise ifade düzeyi artış gösteren genler genellikle konstipasyon baskın IBS alttipinde öne çıkan genlere benzer genlerdir. Bunlar CAPN8, GOLGA8A, CCL13 ve FCRL5 genleridir. İfade düzeyi azalan genler ise HLA-DQB1, ERAP2, MST1L ve ATXN1 genleridir. Diyare baskın IBS alttipinde yapılan yolak analizleri sonucu öne çıkan moleküler yolaklar ise Hücre reseptör meta sinyal yolağı, MAPK sinyal yolağı ve Gastrin sinyal yolağı’dır.

    Yapılan biyoinformatik analizler sonucunda IBS’nin ortaya çıkmasında rol oynayan bazı genler tespit edilmiştir. Ayrıca very setini iki gruba ayırdığımız için konstipasyon baskın IBS ve diyare baskın IBS’nin ayrı ayrı moleküler profili incelenebilmiştir. Bu yaklaşım sonucunda IBS’nin alttiplerininde kendine özgü bir moleküler profili olduğu tespit edilmiştir. Bundan sonraki süreçte çalışma sonucunda elde edilen verilerin ve biyobelirteç adayı olarak tespit edilen genlerin bir hasta grubunda valide edilmesi gerekmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Saha L. Irritable bowel syndrome: Pathogenesis, diagnosis, treatment, and evidence-based medicine. World J Gastroenterol 2014; 20: 6759-6773.

    2) Occhipinti K, Smith JW. Irritable bowel syndrome: A review and update. Clin Colon Rectal Surg 2012; 25: 46-52.

    3) Mearin F, Lacy BE, Chang L, et al. Bowel disorders. Gastroenterology 2016; 150: 1393-1407.

    4) Ford AC, Lacy BE, Talley NJ. Irritable bowel syndrome. N Engl J Med 2017; 376: 2566-25678.

    5) Talley NJ. Serotoninergic neuroenteric modulators. Lancet 2001; 358: 2061-2068.

    6) Dunlop SP, Coleman NS, Blackshaw E, et al. Abnormalities of 5-hydroxytryptamine metabolism in irritable bowel syndrome. Clin Gastroenterol Hepatol 2005; 3: 349-357.

    7) Coates MD, Mahoney CR, Linden DR, et al. Molecular defects in mucosal serotonin content and decreased serotonin reuptake transporter in ulcerative colitis and irritable bowel syndrome. Gastroenterology 2004; 126: 1657-1664.

    8) Sperber AD, Dumitrascu D, Fukudo S, et al. The global prevalence of IBS in adults remains elusive due to the heterogeneity of studies: A Rome Foundation working team literature review. Gut 2017; 66: 1075-1082.

    9) Inadomi JM, Fennerty MB, Bjorkman D. Systematic review: the economic impact of irritable bowel syndrome. Aliment Pharmacol Ther 2003; 18: 671-682.

    10) Swan C, Duroudier NP, Campbell E, et al. Identifying and testing candidate genetic polymorphisms in the irritable bowel syndrome (IBS): Association with TNFSF15 and TNFalpha. Gut 2013; 62: 985-994.

    11) Huang da W, Sherman BT, Lempicki RA. Systematic and integrative analysis of large gene lists using DAVID bioinformatics resources. Nat Protoc 2009; 4: 44-57.

    12) Huang da W, Sherman BT, Lempicki RA. Bioinformatics enrichment tools: Paths toward the comprehensive functional analysis of large gene lists. Nucleic Acids Res 2009; 37: 1-13.

    13) Farina F, Picascia S, Pisapia L, et al. HLA-DQA1 and HLA-DQB1 alleles, conferring susceptibility to celiac disease and type 1 diabetes, are more expressed than non-predisposing alleles and are coordinately regulated. Cells 2019; 8: 751.

    14) Kalva S, Bindusree G, Alexander V, Madasamy P. Interactome based biomarker discovery for irritable bowel syndrome-A systems biology approach. Comput Biol Chem 2018; 76: 218-224.

    15) Sato S, Idogawa M, Honda K, et al. Beta-catenin interacts with the FUS proto-oncogene product and regulates pre-mRNA splicing. Gastroenterology 2005; 129: 1225-1236.

    16) Hasler R, Kerick M, Mah N, et al. Alterations of pre-mRNA splicing in human inflammatory bowel disease. Eur J Cell Biol 2011; 90: 603-611.

    17) Heinz LX, Rebsamen M, Rossi DC, et al. The death domain-containing protein Unc5CL is a novel MyD88-independent activator of the pro-inflammatory IRAK signaling cascade. Cell Death Differ 2012; 19: 722-731.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]