İnsizyonel herni, tüm ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilecek ve hastanın yaşam kalitesini bozabilecek ciddi bir komplikasyondur. İnsidansı karın cerrahisi geçiren hastalarda %4-20 iken bu oran karaciğer nakli sonrası %5-35’e kadar çıkabilmektedir
2,3. Bu çalışmada yetişkin canlı vericili karaciğer nakli yapılan 10 (%7.1) hastada insizyonel herni saptandı.
Yapılan birçok çalışmada 6-9 karaciğer nakli sonrası insizyonel herni gelişimi için ana predispozan faktörler arasında elli beş üstü yaş, erkek cinsiyet ve kilo (BMİ>30 kg/m2) bulunmaktadır. Bu çalışmada da hastaların yaş ortalaması 58.3±5.8 yıldı. %70’ i erkek hastalardan oluşan bu grupta BMI ortalaması 33.9±1.5 kg/m2 idi.
Karaciğer nakli sonrası insizyonel herni gelişimi için literatürde belirtilen diğer risk faktörleri arasında yüksek MELD skoru, nakil öncesi serum albumin düzeyinin düşüklüğü, nakil sonrası devam eden şiddetli assit, Diabetes mellitus ve kronik obstüriktif akciğer hastalığının varlığı, relaparatomi ve yara yeri infeksiyonu, bolus steroid tedavisi ve immunsüpresif olarak m-TOR inhibitörlerinin kullanılması yer almaktadır 7.
Karaciğer nakli yapılan hastaların MELD skorunun 22’den büyük olmasının nakil sonrası insizyonel herni riskini arttığı belirtilmektedir. Bu çalışmada da hastaların MELD skor ortalaması 19±2.2 olarak saptanmıştır 7.
Nakil öncesi serum albumin düzeylerinin 3 g/L’nin altında olmasının, nakil sonrası devam eden şiddetli assit (>2-4 litre) olmasının insizyonel herni riskini riski artırdığı belirtilmektedir 8. Bu çalışmada hastaların ameliyat öncesi ortalama serum albümin düzeyleri 2.99±0.12 g/L bulunmuş olup, yine 8 (%80) hastada nakil sonrası devam eden şiddetli assit (>2 L) mevcuttu.
Literatürde etiyoloji ile ilgili net bir veri saptanmamış olup çalışmamızda 3 (%30) hasta nonalkolik steatohepatit (NASH), 3(30%) hasta hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu, 3(30%) hasta hepatit C virüs (HCV) enfeksiyonu, 1 (10%) hasta etanol nedeniyle canlı vericili karaciğer nakli oldu.
Alıcı hastalarda varolan diabetes mellitus ve kronik obstüriktif akciğer hastalığının insizyonel herni riskini arttırdığı belirtilen çalışmalar mevcuttur 8-10. Ancak bu çalışmada bu iki hastalığın insizyonel herniye katkısı tam olarak saptanamamıştır. Sadece 2 (%20) hastada diabetes mellitus ve 2(%20) hastada kronik obstüriktif akciğer hastalığı mevcuttu.
Relaparatomi ve yara yeri enfeksiyonu insizyonel herni gelişimi için risk faktörü olabilmektedir. Ancak çalışmamızda ikisinin oranıda %20’yi geçmemiştir 10,11
Akut rejeksiyon nedeniyle bolus steroid tedavisi ya da immunsüpresif olarak m-TOR inhibitörleri kullanılan hastalarda insizyonel herni riski artabilmektedir. Ancak bu çalışmada insizyonel herni gelişen hastalar içerisinde bolus streoid tedavisi alan ya da immunsüpresif olarak m-TOR inhibitörü kullanılan hasta yoktu 12.
İnsizyonel herni saptanan karaciğer nakil hastaları cerrahi olarak açık ya da laparoskopik teknikle ameliyat edilebilir. Hastalara ya primer tamir ya da çeşitli sentetik greftler ile tamir yapılır 13. Bu çalışmada tüm hastalara açık olarak onlay tekniği ile prolene mesh greft kullanılarak insizyonel herni tamiri yapıldı.
İnsiyonel herni nedeniyle ameliyat edilen hastalarda nüks oranı açık olarak prolene mesh greft ile tamir edilenlerde %2-%30 arasında bildirilmektedir 14,15.
Bu çalışmada otuz altı (22-42) aylık takip süresinde insizyonel herni nüksü ve herhangi bir komplikasyon görülmemiştir.
Bu çalışmada bazı sınırlamalar mevcuttur. Bunlar çalışmanın retrospektif olması ve vaka sayısının az olmasıdır.
Sonuç olarak, karaciğer nakli sonrası gelişen insizyonel herni risk grubunda yaşlı, erkek, obez, nakil öncesi serum albümin düzeyleri düşük ve nakil sonrası şiddetli assiti devam eden hastalar vardı. Tartışma kısmında belirtilen sınırlamalara rağmen, insizyonel hernilerin erken tanı ve tedavisi için özellikle bu hasta gruplarına dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.