Dünya genelinde giderek artan nüfus ve uzayan yaşam ömrünün sonucunda kısmi diş kayıpları ve ağız sağlığı hizmetlerine duyulan ihtiyacın artacağı bilinmektedir
24. 2014'te Hastalık kontrol ve koruma merkezi'nin raporuna
25 göre, 6 veya daha fazla dişini kaybetmiş olan 65 yaş ve üstü kişilerin yüzdesi %30.7-65 arasında değişmektedir. Ülkemizde de TUİK verilerine
26,27 göre yaşlı nüfusunun giderek arttığı görülmektedir. Bu nedenle, ileri ki dönemde implant tedavilerinin yanı sıra hareketli bölümlü protez planlamalarına olan ihtiyacın da devam edeceği beklenmektedir. Hareketli bölümlü protezler, sabit protetik tedavinin ve implant destekli protetik tedavinin ekonomik, sistemik hastalıklar vb. nedenlerle uygulanamayacağı hastalarda planlanmasına devam edilen konvansiyonel bir tedavidir. Hareketli bölümlü protezler, genellikle hasta tarafından konservatif, pratik ve ekonomik olduğu için tercih edilmektedir
11. Wostmann ve ark.
28 hareketli bölümlü protez endikasyonlarını değerlendirdikleri literatür derlemesi ile uyumlu olarak, bu çalışmada hareketli bölümlü protez tercih edilmesinin sebepleri arasında ekonomik sebepler %75 oranı ile ilk sırada yer almıştır.
Hareketli bölümlü protezlerin, hastanın karşıt çenesindeki doğal diş kayıplarının varlığına ve sayısına göre hareketli bölümlü protez, tam protez, sabit protez veya doğal dişlerle okluzal ilişkide olacak şekilde yapılması gerekebilir. Karşıt çenede bulunan protez tipinin, hareketli bölümlü protezlerin başarısını etkileyen faktörlerden biri olabileceği belirtilmiştir 29. Farklı protez tipi planlamaları iki çene arasındaki fonksiyonel uyumu ve dolayısıyla hastanın oral fonksiyonlarını ve adaptasyonunu etkileyebilir 30. Bundan dolayı çalışmada, farklı protez tipleri/doğal diş varlığı ile ilişkide bulunan hareketli bölümlü protezlerin, hastaların yaşam kalitesine nasıl bir etkisinin olduğunun değerlendirilmesi amaçlandı.
Hareketli bölümlü protez tedavisi, diğer protez tiplerinden farklı olarak oral fonksiyon sırasında hastanın yapay ve doğal dişlerini birbiriyle uyumlu bir şekilde kullanabilmesini gerektirir. Bundan dolayı, bu protezler hastanın alışmakta zorluk yaşayabileceği ve yaşam kalitesini etkileyebilecek bir protez şeklidir. Benzer şekilde, Fueki ve ark. 31 simetrik olmayan diş ilişkilerinin hastanın memnuniyetsizliğine neden olabileceğini belirtmiştir. Memnuniyet açısından sabit restorasyonlar, implant üstü restorasyonların ve hatta tedavi edilmemiş kısmi dişsizlik durumu ile karşılaştırıldığında hareketli bölümlü protezlerin daha düşük değerler gösterebildiği bildirilmiştir 32. Bundan dolayı, hareketli bölümlü protezlerin hastaya tesliminden sonraki dönemde takipler ile düzenli kontroller yapılmalıdır 33. Hastanın protezlerini yeni kullanmaya başladığı dönemde, fiziksel ve fizyolojik açıdan sürecin nasıl ilerleyeceği ve nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında hekim tarafından bilgilendirilmesi yapılan tedaviyi kabul etmesi açısından önemlidir 34. Bu dönemde, hasta-hekim iletişimi net olmalıdır. Çünkü, hekimin tedavi planlaması yaparken beklentisi, doğal dişler ve çevre dokularda komplikasyon yaşanmaması, protezin yapısal devamlılığı, prognozunun başarılı olması iken, hasta perspektifinden tedavinin sosyal, fizyolojik etkisi ve maliyeti daha önemli olabilmektedir 35. Protetik tedavinin sonuçları, hastanın değerlendirmesi dikkate alındığında değişkenlik gösterebildiği için sadece klinik verilerle başarının değerlendirilebilmesi zordur 12. Bundan dolayı, hastanın değerlendirmesini araştırmacıya sunabildiği indeksler protetik tedavinin hasta perspektifinden değerlendirilebilmesini sağlar 30.
Yaşam kalitesine olan etkisi ile ilgili veriler, hekime protez planlaması yaparken, hastanın beklentisini en iyi karşılayacak tedavi seçeneğini sunma konusunda yardımcı olur ve uygulanacak tedavi ile ilgili öngörüde bulunabilmesini sağlar 36.
OHIP-14, protez kullanan bireylerin yaşam kalitesinin fonksiyonel ve estetik açıdan nasıl etkilendiği ile ilgili değerli veriler sunan ve araştırmalarda güvenilirliği ile öne çıkan bir indekstir 37,38. OHIP-14 indeksi daha önceki çalışmalarda, implant destekli hareketli protezler ve tam protezlerin yaşam kalitesine olan etkisinin karşılaştırılmasında kullanılmıştır 39,40. Bae ve ark. 41 yaptıkları çalışmada OHIP indeksi değerlendirmesine göre, hareketli bölümlü protez kullanan ve tam protez kullanan hastaları karşılaştırdığında hareketli bölümlü protez kullanan hastaların yaşam kalitesinin daha fazla etkilenebileceği sonucuna varmışlardır. Yayınlanan başka bir çalışmada 42, hareketli bölümlü protezlerle tedavi edilen hastaların, sabit protezlerle tedavi edilen hastalara göre memnuniyetsizlik göstermeye daha yatkın olduğu bildirilmiştir. Benzer şekilde, bu çalışmada da bir çenesinde sabit protez veya doğal dişleri bulunan hastalarda, iki çenesinde de hareketli bölümlü protez bulunan hastalara göre OHIP indeksindeki fonksiyonel kısıtlılık ve fiziksel ağrı kategorisindeki skorların daha düşük olduğu belirlendi. Hastaların iki çenesinde hareketli bölümlü protez bulunmasının fonksiyonel olarak zorlanma ve fiziksel ağrı yaşama ihtimalini arttırabileceği düşünülebilir.
OHIP skorları üzerinde etkili olan bir başka faktör, hastanın kendini algılaması ve kişisel yapısıdır 19. Hastanın ağız sağlığına yaklaşımı, yapılan tedaviyi değerlendirmesinde önemli bir etken olabilir. Pozitif bir yaklaşımda bulunan hastanın protezine yaklaşımı da pozitif olabilmektedir 43. Yoshida ve ark. 44 çalışmalarında, karakter olarak pozitif bir tutuma sahip kişilerin protez memnuniyetinin de yüksek olabileceği sonucuna varmışlardır. Benzer başka bir çalışmada ise Ha ve ark. 45, ağız sağlığını iyi olarak tanımlayan hastaların OHIP skorlarının daha iyi olduğunu gözlemlemişlerdir. Bu çalışmada da katılımcıların büyük kısmının, ağız hijyenlerini iyi ve orta olarak değerlendirmesi pozitif tutum içinde olduklarını düşündürmektedir.
Kişinin pozitif tutumu ile benzer şekilde, diş hekimini ziyaret sıklığı, ağız sağlığına bakış açısı ile ilgili fikir vereceği için protezlere olan alışma sürecini, OHIP değerlendirmesini etkileyebilir. İsveç’te yapılan bir araştırmada 46 uzun dönemde, diş hekimi ziyaretlerine devamlılık gösterilmesinin, ağız sağlığının yaşam kalitesine olan etkisini pozitif yönde etkilediği belirlenmiştir. Benzer başka bir çalışmada 47, ağız sağlığına düşük özen gösteren, diş hekimi ziyaretleri düzenli olmayan hastaların ağız sağlığı ile ilişkili yaşam kalitesi değerlerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada, diş hekimi ziyaretleri ile OHIP değerlendirmeleri arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır, bu durumun nedeni olarak hekim ziyaretini hiç gerçekleştirmeyen hasta sayısının az olması düşünülebilir. Ayrıca çalışmada belirlenen OHIP skorlarının genel olarak düşük olması, katılımcıların yaşam kalitesinin negatif yönde etkilenmediğini göstermektedir. Bu durum, katılımcıların çoğunun diş hekimi ziyaretlerine önem vermesinden ve pozitif tutumlarından kaynaklanabilmektedir.
Çalışmada hareketli bölümlü protezlerle ilgili verilere katkı sağlayacak bulgular elde edilmesiyle beraber bazı limitasyonlar bulunmaktadır. Çalışmada kolaylıkla bulunabileni örnekleme yöntemine göre örneklem oluşturulmuştur. Dolayısıyla, daha çok sayıda katılımcının dahil edildiği çok merkezli ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmadaki hareketli protezler karşıt arkın durumuna göre değerlendirilmiştir. Hareketli bölümlü protezlerin sınıflamalarına ve tercih edilen yapısal elemanlarının etkilerine göre karşılaştırmalı değerlendirmeler yapan detaylı çalışmalar ile daha kesin sonuçlar elde edilebilecektir.
Çalışmanın limitasyonlarına rağmen bazı sonuçlar elde edilebilmektedir. Hastaların tek çenelerine yapılan HBP’e alışmasının, her iki çenesine yapılan HBP’lere alışmasından daha kolay olacağı düşünülebilir. Hastaların bir çenesinde doğal diş veya sabit protetik restorasyon varlığı, HBP'e fiziksel ve fonksiyonel açıdan alışmalarında yardımcı olabilmektedir.