Ayak ve tırnak problemleri, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde önemli ölçüde verim kaybına sebep olmaktadır. Bu problemlerin gelişiminde genetik yapının haricinde barınak, bakım, mevsim, besleme ve mera koşullarının da etkisi büyüktür
1,2,5-8,11,12,20,22. Yapılan bazı araştırmalarda küçük ruminant işletmelerinde ayak hastalıklarının görülme oranının %2.62 ile %25.29 arasında değiştiği bildirilmiştir
1,8,10,11. Sunulan bu çalışmada ise, Elazığ yöresindeki küçük ruminant işletmelerinde ayak hastalıklarının görülme sıklığı %6.85 olarak tespit edilmiştir. Çalışmalar arasındaki oransal farkın bu kadar yüksek olmasındaki temel sebebin bölgelerdeki yağış miktarı ile bakım ve besleme şartlarının farklılığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu çalışmada kaydedilen ayak hastalıklarının görülme sıklığının diğer çalışmalara oranla düşük olması, bakım ve barınak şartlarına daha fazla önem verilmesine ve yıllar içerisinde bölgedeki koyun-keçi yetiştiriciliğinin küçük aile işletmelerinden orta ölçekli işletmelere dönüştürülmesine bağlanabilir. Ayrıca oluşturulan koyun-keçi birlikleri ve devletin verdiği desteklerin de bu sonuçların ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir.
Yapılan birçok çalışmada 1,8,11 koyun ve keçilerde ayak hastalıklarının görülme sıklığının mera öncesi dönemde (ağıl dönemi sonunda) mera sonrası döneme göre iki kat daha fazla olduğu bildirilmiştir. Zira mevcut çalışmada, mera öncesi dönemde ayak hastalıklarının görülme sıklığının (%6.57) mera sonrası dönemdeki görülme sıklığından (%7.08) daha az olduğu tespit edilmiştir. Yurdakul 1’un, Sivas bölgesindeki koyunculuk işletmelerinde ayak hastalıklarının görülme sıklığını araştırdığı çalışmasında, ayak hastalığı tespit ettiği koyunların %78.55’inin mera öncesi dönemde olduğunu bildirmiştir. Yine İn ve Sarıtaş 8’ın, Afyon bölgesindeki koyunların ayak hastalıklarını araştırdıkları çalışmada, ayak hastalığı tespit edilen koyunların %66.05’inin mera öncesi dönemde olduğu bildirilmiştir. Sunulan bu çalışmada ise, ayak hastalığı tespit edilen 293 hayvanın 126 tanesinin (%43.01) mera öncesi dönemde olduğu tespit edildi. Mevcut çalışmada elde edilen sonuçların diğer çalışmalarla farklılık göstermesi bölgedeki işletmelerde barınak hijyeni ve yapısına önem verilmesinden dolayı enfeksiyöz ayak hastalıklarının sayısındaki düşüşe bağlanabilir.
Non-enfeksiyöz tırnak deformasyonlarının küçük ruminant işletmelerinde oldukça sık görülen bir ayak problemi olduğu bilinmektedir. Birçok çalışmada 1,8,11, tırnak deformitelerinin görülme sıklığının %53.13 ile %82.52 arasında değiştiği bildirilmiştir. Sunulan bu çalışmada da, non-enfeksiyöz tırnak deformitelerinin görülme sıklığı %77.47 olarak kaydedilmiş olup, bu sonucun diğer çalışmalardan elde edilen sonuçlarla paralellik gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda 1,8,11, mera öncesi dönemde non-enfeksiyöz tırnak deformasyonlarının görülme sıklığının %44.15 ile %75.89 arasında değiştiği ve bu oranların mera sonrası döneme göre daha düşük olduğu bildirilmiştir. Mevcut çalışmada, mera öncesi dönemdeki ayak hastalıklarının %92.86’sını non-enfeksiyöz tırnak deformasyonlarının oluşturduğu ve bu oranın mera sonrası dönemde %65.87’e kadar düştüğü kaydedilmiştir. Farklı çalışmalardan elde edilen sonuçlar arasındaki bu değişkenlik; bölgenin coğrafi yapısı gereği meraların engebeli ve sert toprağa sahip arazide bulunmasına, son yıllarda yağış miktarındaki aşırı azalmadan dolayı hayvanların tırnaklarının daha fazla aşınmasına ve tırnakların neminin azalmasına bağlanmıştır.
Koyun ve keçi yetiştiriciliği yapılan bölge ve ülkelerde en çok karşılaşılan ayak hastalıklarından biri de piyetendir. Özellikle barınak ve mera hijyeninin kötü olduğu sürülerde ortaya çıkan ve etiyolojisinde birçok çevresel faktörün rol oynadığı piyeten hastalığı; bulaşıcı olması ve önemli verim kayıplarına sebep olması nedeniyle dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Birçok literatürde nemli ve yağışlı iklim şartlarının piyetenin etiyolojisindeki önemi vurgulanmıştır 8,13-19. Türkiye’de farklı yıllarda farklı bölgelerde yapılan birçok çalışmada 1,5,8,11, koyun ve keçilerde karşılaşılan ayak hastalıkları içinde piyetenin görülme sıklığının %9.43 ile %30.99 arasında olduğu bildirilmiştir. Yine Yadav ve arkadaşları 23, Hindistan’ın Hisar bölgesindeki çiftliklerde yaptıkları çalışmada koyunlardaki ayak lezyonlarının %10.53’ünün piyeten olduğunu rapor etmişlerdir. Mevcut çalışmada koyun ve keçilerdeki ayak lezyonlarının %6.49’unun piyeten olduğu saptandı. Hastalığın görülme sıklığındaki bu azalma, geçen yıllar içerisinde tırnak bakımı, besleme, barınak ve mera hijyenindeki iyileşmelere bağlanabileceği gibi son yıllarda ülkemizi de etkileyen kuraklık ve yağış miktarındaki azalmayla da açıklanabilir.
İnterdigital dermatitis, koyunculuk işletmelerinde oldukça sık karşılaşılan bir ayak hastalığıdır 1,8. Bazı çalışmalar 1,5, ayak hastalıklarının %5.88’i ile %12.46’sını interdigital dermatitisin oluşturduğunu bildirmektedir. Sunulan bu çalışmada ise, koyunculuk işletmelerinde karşılaşılan ayak hastalıklarının %9.51’ini interdigital dermatitisin oluşturduğu belirlenmiştir. Keçilerde %3.33 olan bu oranın her iki hayvan türü de temel alındığında ortalama %8.87 olduğu saptanmıştır. Elde edilen bu veriler diğer çalışmaların sonuçlarıyla paralellik göstermekle birlikte keçilerde interdigital dermatitise daha az rastlandığını da göstermektedir.
Sinüs interdigitalisin yangısı olarak da bilinen tüylücenin yapılan birçok çalışmada %0.27 ile %15.88 arasında değişen oranlarda görüldüğü bildirilmiştir 1,5,8,11. Mevcut çalışmada da diğer çalışmalara benzer şekilde bu oranın %6.49 olduğu belirlendi. Bazı çalışmalarda 1, tüylüce hastalığına mera sonrası dönemde; bazı çalışmalarda ise 8 mera öncesi dönemde daha yüksek oranda rastlandığı bildirilmiştir. Bu çalışmada da hastalık mera sonrası dönemde (%13.77) mera öncesi döneme (%1.59) göre daha yüksek oranda tespit edildi.
Sonuç olarak, Ağustos 2020-Ağustos 2021 tarihleri arasında Elazığ ve merkeze bağlı köylerde koyun-keçi yetiştiriciliği yapılan işletmelerde karşılaşılan ayak hastalıklarının görülme sıklığının %6.85 olduğu kaydedilmiştir. Çalışmaya dahil edilen koyunların %81.75’inin, keçilerin ise %40’ının non-enfeksiyöz tırnak deformasyonuna sahip olduğu saptanmıştır. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, koyun ve keçilerde karşılaşılan ayak hastalıklarının tırnak bakımı, beslenme, mevsimsel şartlar, ağıl ve mera hijyenine göre değiştiğini göstermektedir. Özellikle son yıllarda oluşan sıcak ve kurak iklim şartları ile yetiştiricilerin bilinçlendirilmesi gibi faktörlerin enfeksiyöz ayak hastalıklarının görülme sıklığını düşürdüğü tahmin edilmektedir. Bu ve benzeri saha çalışmalarının klinik pratikte bir anlam ifade edebilmesi için Türkiye’nin her bölgesinde gözlenen ayak hastalıklarının sıklığının ve sebeplerinin periyodik olarak araştırılması gerekmektedir. Bu sayede güncel hastalık tablolarına yönelik koruyucu hekimlik stratejileri belirlenip önleyici tedbirlerin hayata geçirilmesi sağlanabilir.