[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi
2005, Cilt 19, Sayı 2, Sayfa(lar) 145-149
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
ENFEKSİYÖZ NEKROZAN HEPATİT AŞISI UYGULANAN KOYUNLARDA AŞININ OLUŞTURDUĞU BAĞIŞIKLIK DÜZEYİNİN ARAŞTIRILMASI
Ayşe KILIÇ, Ünal KILINÇ
Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, Elazığ-TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Aşı, Enfeksiyöz nekrozan hepatit
Özet
Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nde üretilen Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı hiç aşı yapılmamış 10 baş koyuna 21 gün ara ile 2 ml uygulandı. Bu uygulamadan 10 gün ile 2, 4 , 8, 10, 12 ve 15 ay sonra koyun kanları alınıp serumları çıkarıldıktan sonra bir tüpte karıştırılarak grup kan serumu elde edildi. İkinci aşılamadan sonraki 10.günde 8 IU/ml olan antitoksin düzeyi, 10 ay sonra 1 IU/ml’ye, 2. yıl 20 IU/ml olan antitoksin düzeyi 12 ay sonra 1 IU /ml sınırına düştüğü gözlendi.

Sonuç olarak, koyunların birinci aşılamadan 10 ay sonra Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı ile tekrar aşılanmasına, bundan sonraki yıllarda bu uygulamanın yılda bir tekrarlanmasının yararlı olacağı kanısına varıldı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit lezyonlu karaciğer dokusunda bulunan, Clostridium oedematiens toksinleriyle meydana getirilen özellikle koyunların ve bazen de sığırların akut toksemik bir hastalığıdır. Saha şartlarında genellikle karaciğer parazitleri ile ilgili olduğundan bu parazitlerin biyolojilerine uygun olarak mevsimsel bir seyir takip eder. Bu nedenle hastalık bilhassa yaz ve sonbahar aylarında çok fazla görülür. Hastalığın etkeni sindirim sisteminde daima mevcuttur. Jermlerin bağırsaktan karaciğere geçişi genç parazitlerin hareketleri ile olmaktadır 1,6.

    Hastalık ilk olarak Tasmania’da Gilrut (1910) tarafından bildirilmiş, daha sonra Dodd (1918-1921), Albiston (1927), Turner ve Davasne (1927), Zeissler ve Rassfeld (1929), Yeni Zellanda’da Hopkirk (1927), Almanya’da Miessner ve arkadaşları (1931), Romanya’da Carnaianu ve Mihailescu (1935), İskoçya’da Jamieson ve arkadaşları (1948), Orta Gal’de Williams (1962) tarafından incelenmiştir 2,3. İyigören ve ark. ilk defa 1965 yılında hastalığın yurdumuzda Ankara, Eskişehir ve Yozgat illerinde mevcut olduğunu tespit etmişlerdir 3.

    Hasdemir ve ark. ise Erzurum’da hastalığın varlı-ğını bir daha ortaya koyan çalışmaları olmuştur 7.

    Bilinen tüm klinik olguların %20’si ve tüm akut hastalıkların %70’ini mikroplu hastalıklar oluşturur. Bugün büyük aşamalar kaydetmiş olan kemoterapiye rağmen enfeksiyon hastalıklardan korunmada ve sağaltımda aşılar ve bağışık serumlar hala yerlerini korumaktadır. Özellikle viruslara karşı uygun kemoterapötik bulma güçlüğü, primer toksik hastalıklarda mikrop ekzotoksinlerine karşı bir savaşım aracının bulunmaması ve ilaçlara karşı bakterilerin her gün gelişen dirençleri günümüzde aşı ve serumların değerini ayakta tutmakta hatta arttırmaktadır 8.

    Aşıların oluşturdukları bağışık cevap, humoral ve hücresel bağışık cevap niteliğindedir 8,9,10,11. Aşı olarak kullanılan maddeler doğrudan hastalık etkenlerinin ölü ya da attenüe şekilleri, bu mikropların özel antijenik maddeleri ya da bunların hücre dışına saldıkları anatoksinler olabilir 5,8,10.

    Türkiye’de hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadelede en yaygın yöntem koruyucu aşılamalardır. Hayvan aşılarının üretiminde kulanılan kimyasal ve biyolojik maddelerin çoğunun ithal edilmesi ve üretimin genellikle insan emeğine dayalı olması nedeniyle aşı üretimleri hem pahalı hem de çok zahmetlidir 12,13.

    Enstitümüzde 1987 yılında üretimine başlanan Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı Cl.oedematiens tip A (UK) suşu ile ana kültür şeklinde hazırlanan Alun de potaslı Alfa-Gamma toksin içeren toksoid bir aşıdır 14,17.

    Dünyanın bir çok ülkesinde bu yöntem ile hazırlana aşılar kullanılmaktadır. Ancak hangi yöntemle hazırlanırsa hazırlansın esas olan antijenik değerinin yüksek olmasıdır. Araştırmalar göstermiştir ki yüksek virülensli suşlar kullanılması ile antijenik değeri yüksek aşılar elde edilmektedir. Bu durum diğer ülkelerde de aşağı yukarı aynı sonuçları vermektedir 12,18.

    Bu araştırmada Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı uygulanan koyunlardan alınan kan serumlarındaki antitoksin miktarı ve aşının verdiği bağışıklık düzeyi araştırıldı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma materyali olarak 10 adet Akkaraman cinsi koyun, 300 adet 18-20 gram ağırlığında beyaz fare ve Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nde üretilen “Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit” aşısı kullanıldı. Normal olarak +4ºC’de saklanmış Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı ile aşılanmış 10 adet koyundan belirli aralıklarla alınan koyun kan serumları elde edildi. Standart Toksin olarak Pendik Hayvan Hastalıkları Merkez Araştırma Enstitüsü’nden temin edilen Cl. oedematiens A (UK) Alfa-Gamma toksini kullanıldı. Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısının bağışıklık gücünü ölçmede koyun kan serumlarında mevcut antitoksinlerin tespiti için toksin + antitoksin nötralizasyon (L+) test uygulandı 11,19. Toksin + Antitoksin nötralizasyon testi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından kabul edilen kurumlarca hazırlanan standart materyaller kullanılarak uluslararası antitoksin birimi (IU/ml) üzerinden değerlendirilmektedir 8,20. Serumlar-daki antitoksin düzeyi standart toksine karşı titre edilerek bulunmaktadır. Toksin önce bir ünite standart antitoksin ile karıştırıldığında deney hayvanını öldüren en küçük miktarı olan L+ dozu hesaplanarak titre edildi 6,15,17.

    Serum + toksin karışımları hazırlanırken Danyz reaksiyonu nedeni ile toksin seruma değil, serum toksine ilave edildi 6,14.

    Antitoksin gücü, toksin ile karıştırıldıktan sonra hayvanlara şırınga edilerek toksini nötralize edip etmediği ya da invitro olarak toksini presipite etmesine göre tayin edildi 11,13,19.

    Daha önce hiç aşılanmamış 10 adet Akkaraman koyundan deneme öncesi kan alınarak serumları çıkarıldı. Bu koyunlardan alınan 0,3 ml kan serumu 0,3 ml Cl.oedematiens Alfa-Gamma standart toksini ile bir tüp içinde karıştırıldı. Toksin + antitoksin nötralizasyonu için 30 dakika 37 Cº’ de bırakıldıktan sonra, iki beyaz farenin arka bacak kası içine 0,2 ml enjekte edildi ve fareler 72 saat kontrol altında tutuldu.72 saatlik bu kontrol süresinde bütün fareler öldü. Böylece koyun kan serumlarının 0,5 Uluslar arası ünite Alfa-Gamma toksini içermedikleri tespit edildi. Bu koyunların denemeye alınmasına karar verildi.

    Denemeye alınan koyunlar, 21 gün ara ile iki defa 2 ml olarak Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit aşısı ile aşılandı. İkinci aşılamadan 10 gün, 2, 4, 6, 8, 12 ve 15 ay sonra kanları alınarak serumları ayrıldı. Serumlardan eşit miktarlar alınarak bir tüpte karıştırıldı ve grup kan serumları elde edildi. Serumlar fizyolojik tuzlu su ile 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/20, 1/32, 1/40, 1/60 oranlarında sulandırıldı. Bu sulandırılmış grup serumları ile saf serumdan 0,3 ml alınarak ayrı ayrı tüplere konuldu ve 0,3 ml Cl. oedematiens Tip A Alfa-Gamma standart toksini ile tüplerde karıştırıldı.Örnekler toksin nötralizasyonu için 30 dakika 37ºC’de bırakıldıktan sonra, 18-20 gram ağırlığında beyaz farelerde Toksin + Antitoksin Nötralizasyon Testi uygulandı. Her karışımdan 2’şer beyaz farenin arka bacak kasına 0,2 ml enjekte edildikten sonra, fareler 72 saat gözlendi ve sonuçlar kaydedildi.

    İlk aşı uygulamasından 12 ay sonra koyunlar iki gruba ayrıldı. Birinci gruptan 15. ayda testler için tekrar kan alındı. İkinci grup ise 21 gün ara ile iki defa 2 ml aşılandı. Bu aşılamadan 10 gün, 2, 4, 8, 12 ve 15 ay sonra kanları alındı ve yukarıda açıklandığı şekilde farelere Toksin + Antitoksin Nötralizasyon Testi uygulandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Araştırmaya başlarken hiç aşı yapılmamış koyunlardan kan serumları ile yapılan L+ testi neticesinde 0,5 IU/ml den daha az bir antitoksin varlığı bulunan hayvanlar denemeye alındı. 21 gün arayla yapılan ilk aşılamadan 10 gün sonra alınan kan serumları ile yapılan L+ testinde antitoksin düzeyinin 8 IU/ml’ye çıktığı, iki ay sonra bu 8 IU/ml’lik düzeyin devam ettiği gözlendi.

    Kan serumlarındaki antitoksin miktarları 4 ay sonra 4 IU/ml, 6 ay sonra 2 IU/ml, 8 ay sonra 1 IU/ml, 10 ay sonra 1 IU/ml olarak, 12. ayda ve 15. ayda yapılan testlerde ise 0,5 IU/ml’nin altında belirlendi.

    İlk aşılamadan 12 ay sonra 5 adet koyuna 21 gün arayla 2 ml aşı uygulamaları yapıldıktan 10 gün sonra L+ testi uygulandığında antitoksin miktarının 20 IU/ml’ye, 2 ay sonra 16 IU/ml’ye, 4 ay sonra ise 8 IU/ml olarak ilk aşılamalardaki en yüksek seviye ile eşitlendiği görüldü.

    Diğer yandan antitoksin miktarının 8 ay sonra 4 IU/ml, 12 ay sonra 1 IU/ml ve 15 ay sonra ise 0,5 IU/ml’ye düştüğü gözlendi. Sonuçlar Tablo1’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Koyun Kan serumları karışımlarında Cl.oedematiens Alfa-Gamma antitoksin düzeyleri.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Hayvanlarda infeksiyöz hastalıklarla mücadelede temel noktayı koruma oluşturur. Hastalıklardan korunmada aşılamanın ucuz ve etkili olması nedeni ile özel bir önemi vardır. Tek başına aşılama tam bir koruma sağlayamaz. Diğer önlemlerle birlikte uygulandığında daha etkili olur.

    Aşı ile bağışıklama yöntemleri ilk kez çiçek aşılaması ile başlamış, daha sonra bir çok hastalığa karşı uygulanmıştır. Günümüzde her aşıdan olumlu sonuç alınmasa bile hemen her hastalığın aşısının üretilmesi için yoğun çalışmalar yapılmaktadır. İlerleyen teknik ve moleküler düzeydeki çalışmalar sonunda ileride hemen her hastalığa karşı etkin bir aşı elde edilebileceği olasıdır 9.

    Aşılarda aranan özellikler birkaç madde halinde toplanabilir. Bunlar; aşı kolay hazırlanmalı, ucuza mal edilmeli, dozu küçük ve uygulanması kolay olmalı, uygulandıkları hayvanlarda kuvvetli ve uzun zaman devam eden bir bağışıklık vermelidir 12.

    Bağışıklığı etkileyen faktörler ise; aşının hazırlanması ve titre edilmesi, liyofilize edilmesi, muhafazası, dozu, aşılama yolları, aşılama adedi, hayvanın yaşı, bireysel faktörler, hayvanın ırkı, adjuvantlar, beslenme ve parazitler, antibiyotikler ve vitaminler şeklinde toplanabilir 8,9,20,21.

    Toksin meydana getiren bakterilere karşı bağışıklanma toksine karşı bağışıklık sağlamakla olasıdır. Bakteri sıvı besi yerinde üretildiğinde toksin oluşturur 9,14,17.

    Ana kültürler veteriner aşıları içinde önemli bir yere sahiptirler. Antijenik yapılarının sabit, bağışıklık verme güçlerinin oldukça yüksek olması nedeniyle anaerobik gram pozitif bakteriler, gram negatiflerin tersine koruyucu mücadelede büyük bir yardımcı olup çok iyi sonuçlar alınmasına olanak vermektedirler 9.

    Yaptığımız araştırmada hiç aşı yapılmamış Akkaraman koyunlardan alınan kan serumu ile yapılan L+ testi sonucu antitoksin düzeyi 0,5 IU/ml’den az iken, 21 gün arayla yapılan iki uygulamadan 10 gün sonra 8 IU/ml’ye, diğer yandan ilk aşılamalardan 12 ay sonra aşılamaları takiben 10.günde bu miktar 20 IU/ml’ye yükselmiştir. Bu nedenle bir defa aşılanan hayvan ikinci yıl tekrar aşılandığında antikor seviyesi çok yükseldiği ve bağışıklık düzeyinin arttığı kanaatine varıldı. Bu durum enterotoksemi aşısı ile yapılan çalışmalarla paralellik göstermektedir 12,22.

    Aşılamadan 10 gün sonra ikişer aylık periyotlar halinde yapılan kontrollerde antitoksin miktarlarında önemli düşüşler gözlenmiş, 10 ay sonra bu oran 1 IU/ml düzeyine düşmüş ve 12. ayda ise hiç aşı yapılmamış hayvanlardaki seviyede olmuş ve hayvanlar hastalanma yönünden riskli bir duruma gelmiştir (Tablo 1). Birinci yılın sonunda tekrar aşılanan koyunlardaki antitoksin seviyesi 20 IU/ml iken, bu 12 ay sonra 1 IU/ml seviyesine gelmiştir (Tablo 1). Araştırmamız sonucunda koyunlarda 21 gün arayla yapılan iki aşılamadan 10 ay sonra Cl.oedematiens Alfa-Gamma antitoksin bağışıklık verme düzeyinin en alt seviyede olduğu ortaya çıkmıştır. İkinci aşılamadan 10 ay sonra tekrar aşı uygulanması gereği ortaya konulmuştur.

    Saha uygulamalarında aşının sık aralıklarla uygulanması bazı zorluklar nedeniyle meslektaşlarımız tarafından benimsenmemektedir. Fakat şimdiye kadar hemen hiçbir ülkede bu durum çözümlenmiş değildir. Dolayısıyla toksoid esasına dayanan ve adjuvantlı aşılar bir tek doz ile gerekli bağışıklığı sağlayamamaktadırlar. Bu nedenle iki defada aşılamayı ve 10 ay sonra aşılamanın tekrarını bütün güçlüklerine rağmen uygulamak gerekir.

    Anaerob aşılarda sadece bir doz uygulanması ile hayvanı tam olarak koruyabilecek bir aşı yoktur. Tek doz uygulanması ile hayvanlar hastalığa karşı korunmamış olurlar 4.

    Bu sonuçlara dayanılarak ve anaerob hastalıklardan her biri için ayrı ayrı tekrarlanan enjeksiyonlarla sürülerin hırpalanmasından kaçınmak, zaman kaybına engel olmak, veteriner hekimlerin yükünü azaltmak için bir çok anaerob enfeksiyona karşı toksoidlerle hazırlanmış polivalan aşılar kullanma gereği vardır.

    Bazı ülkelerde bir çok anaerob enfeksiyona karşı polivalan aşılar kullanılmaya başlanmış ve bundan iyi sonuçlar alındığı bildirilmiştir. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar yapılmakta olup bazı olumlu sonuçlar alındığı bildirilmiştir 9,12,16,20,22.

    Bütün polivalan aşılardan beklenen gaye, asgari bir inokulasyon ile azami bir korunma sağlamaktır. Kombine bir aşı kendisini meydana getiren aşıların hepsinin bağışıklığını verir. Böyle aşıların tek aşılara nazaran ambalaj ve nakliyesi daha ucuza mal olmaktadır 8.

    Bu çalışma ile koyunların hayatının ilk yılında iki defa (normal aşılama ve rapel aşılama) 10 ay sonra bir aşılama daha lüzumlu olduğu ve bunlar yapıldıktan sonra koyunların uzun bir muafiyet süresi dönemine girdikleri, hayatlarının sonraki yıllarında yılda bir kez 2 ml ve 21 gün sonra 2 ml şeklinde aşılamanın yeterli olacağı kanaatine varılmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Arda M, Minbay A, Leloğlu N, ve ark. Bakteriyel İnfeksiyöz Hastalıklar. Özel Mikrobiyoloji, Ed: Aydın N. No.26, Medisan Yayın Serisi, Ankara, 1999.

    2) Bagadı HO. Infectious Necrotic Hepatitis (Black Disease) of Sheep The Veterinary Bulletin 1974; 44(7): 385-388.

    3) İyigören B, Durukan Ş, Kılıçoğlu G. Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit. Ankara, Eskişehir ve Yozgat İllerinde Görülen Vakalar Üzerindeki Denemeler. Vet Mikrob Derg 1966; 1(1): 14-16.

    4) Koyun Hastalıkları. Pendik Vet Mikrob Derg 1971; 3: 123-134.

    5) Roberts RS, Güven S, Worral EE. Cl.oedematiens, in the Livers of Healthy Sheep. Vet Rec 1970; 86: 628.

    6) Tekbıyık, A. Koyunların Anaerop Enfeksiyonları Hakkında Genel Bilgi ve Laboratuvar Teşhis Metotları. Bornova Vet Mikrob Derg 1968;17:88.

    7) Hasdemir F, Günel G. Erzurum’da Dadaş Köyünde Tespit Edilen Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit.Türk Vet Hek Derg 1968; 3: 1-2.

    8) Bilgehan H. Temel Mikrobiyoloi ve Bağışıklık Bilimi. Barış Yay. Fakülteler Kitabevi, 1989.

    9) Aydın N. Veteriner Hekimlikte Aşılar ve Aşı Uygulamalarında Dikkat Edilecek Hususlar. Etlik Hayv Hast Merk Araşt Enst Derg 1990; 7(1): 59-84.

    10) Arda M, Minbay A, Aydın N, ve ark. İmmunoloji (Bağışıklık Bilimi). Medisan yayın serisi, Ankara, 1994.

    11) Ayhan H. Normal ve Hücresel Bağışıklığın Ölçülmesinde Kullanılan Testler ve Özellikleri. Etlik Vet Mikrob Derg 1988; 6(3):173-216.

    12) Kurtkaya M, Nadas UG. Alun de Potaslı Enterotoksemi Aşısının Bağışıklık Süresi Üzerinde Bir Çalışma. Pendik Vet Mikrob Derg 1972;. 36-42.

    13) Özyer M, İnal U. Deneysel Olarak Dondurulmuş ve 37ºC’de Bekletilmiş Alun de Potaslı Enterotoksemi Aşısının Tavşanlarda Kıyaslamalı Bağışıklık Çalışmaları. Pendik Vet Mikrob Derg 1989; 20(1): 41-50.

    14) Ardehali M, Darakshan H, Moosavı M. Mass Production and Standardızation of Clostridium oedematiens Vaccine Against Black Disease (Infectious Necrotic Hepatitits) of Sheep. Develop Bio Standard 1986; 64: 137-140.

    15) Güven S. Anaerob Mikroorganizmalar ve Bakteriyolojik Muayene Metotları. Pendik Vet Mikrob Derg 1972; 4.

    16) İyigören B, Unlu M, Alpar S. Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit Aşısı Üzerinde Denemeler.Vet Mikrob Derg. 1967: 1(1): 14-16.

    17) Koyunların Enfeksiyöz Nekrozan Hepatit Aşı Hazırlama Protokolu (Tarım ve Köy İşleri bakanlığı Koruma Ve Kont. Gen. Müd.’nün 07.10.2002 tarih ve 10392 sayılı onayları gereği kullanılmakta olan protokol).

    18) Roberts RS, Güven S, Erdoğan I, Boran S, Worral EE. Clostridial Enfeksiyonlara Karşı Kombine Aşılar. Pendik Vet Mikrob Derg 1968; 1(3): 49-56.

    19) Akman M, Gülmezoğlu E. “Toksin-Antitoksin Reaksiyonları”. Tıbbi Mikrobiyoloji II Baskı, 1976; 243-245.

    20) Ertürk O, Beşe M. Kombine Aşıların Bağışıklık Etkisi Üzerinde Bir Araştırma.A Ü Vet Fak Derg 1961; 7(2): 188-196.

    21) Özgen H. Beslenmenin Rezistans ve İmmunite Üzerine Etkisi. A Ü Vet Fak Derg 1968; 15(3-4): 416-427.

    22) Roberts RS, Güven S, Worral EE. Türkiye Koyun Irklarının Clostridial Antijenlere Karşı Gösterdiği İmmun Reaksiyonlar. Pendik Vet Mikrob Derg. 1969; 2(2): 44-48.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]