Smith-Lemli-Opitz sendromu dismorfik bulgular, büyüme geriliği, mental retardasyon ve multipl anomaliler ile karekterize doğumsal bir metabolizma hastalığıdır. Klinik seyir ve prognoza göre, klasik form (tip I) ve akrodisgenital sendrom (tip II) olmak üzere iki tipi tanımlanmıştır. Polidaktili klasik tip ile SLO tip II arasındaki ayrıcı tanıda temel özelliği oluşturur. Kardiyovasküler malformasyonlar daha ciddi form olan SLO tip II’de sık görülür. Tip II SLO’da kompleks seksüel anomaliler vardır. Prognozu daha kötüdür. Sıklıkla ilk 12 ay içerisinde ölümle sonuçlanır
2, 3, 9. Erkek hastalarda genellikle ambigus genitale vardır. Bu vakaların kamptomelik displazi gibi diğer kuşkulu genitalya ile birlikte olan durumlardan ayırıcı tanısı yapılmalıdır. Kız hastalarda ise normal genital organlar saptanır. Smith-Lemli-Opitz sendromu tip II, fenotipik olarak dişi psödohermafroditizimi olan 46XY olgularda hastalığın çok ciddi bir formu olarak düşünülmektedir
9. Kız hastalar genellikle normal genital yapılara sahip olduklarından dolayı erkek hastalarda tanı daha kolaydır. Bu durumun erkek hastalarda neden daha yüksek insidans ile karşılaşıldığı gerçeğini açıklayabileceği düşünülmek-tedir
4,6. Olgumuzun da ciddi ekstremite (postaksiyel polidaktili) ve belirgin dış genital anomaliler göstermemesi nedeni ile SLO tip I olabileceği düşünüldü. Smith-Lemli-Opitz sendromu tip II farklı bir bozukluk olarak düşünülmekle birlikte, SLO tip I ve tip II’de kolesterol biyosentezinde aynı defektin bulunması, klinik bazı faklılıklara rağmen, bu iki tipin aynı bozukluğun değişken sunumu olduğu fikrini desteklemektedir
2, 3.
Beslenme güçlükleri ve kusma yaşamın erken dönemlerinde sık karşılaşılan problemlerdir. Ölü doğum ve erken neonatal ölüm sıktır. Canlı doğan olguların %20’si yaşamın ilk yılı esnasında ölmektedir. Bunların çoğunda ölümün başta gelen nedeni pnömoni olmak üzere, enfeksiyonlar ile ilişkili olduğu görülmüştür 3. Beslenme güçlüğü, kusma ve morarma olgumuzun da temel yakınmalarını oluşturmaktaydı. Otopsi çalışmaları beyin morfoge-nezisinde ciddi defektler olduğunu göstermiştir 4. Olgumuzun kraniyal MRG’sinde de beyin morfo-genez bozukluğu ile uyumlu anomaliler izlendi.
Kolesterol; steroid, safra asidi, vitamin D metabolizması ve sinir sisteminin miyelinizasyonun-daki görevleri gibi hücre membranı ve dış mitokondriyal membrana olan katkıları nedeni ile normal gelişimde yaşamsal öneme sahiptir. Bu nedenle kolesterol eksikliği bu bozukluğun birçok değişken özelliğini açıklar. Bununla birlikte plazma kolesterol düzeyi ile hastalığın ciddiyeti arasında korelasyon olmadığı da bildirilmiştir. Etkinliği tam olarak saptanmamış olmakla birlikte tedavi için bir potansiyel oluşturur 3, 5, 8. Son yıllarda uygulanan safra asidi ve kolesterol tedavisi ile bu çocukların büyüme ve nöromotor gelişmelerinde düzelme olduğu bildirilmiştir. Antenatal kolesterol tedavisi ile fetal kolesterol düzeyini arttırmaya yönelik çalışmalar araştırma aşamasındadır 6, 10.
Laboratuar testlerinde azalmış serum kolesterol düzeyleri SLO için bir gösterge olabilir. Yalancı negatif sonuçları önlemek için serum veya dokuda kolesterol ve prekürsörü olan 7-dehidrokolesterol birlikte ölçülmelidir 7. Önemli bir kolesterol metaboliti olan safra asid düzeylerinin de etkilenen bireylerin plazmasında belirgin azalmış olduğu bildirilmiştir 11. Bilinen metabolik etiyolojisi ışığında, SLO’dan şüphelenilen bütün vakalarda tanının biyokimyasal olarak doğrulanması gerekmektedir.
Sonuç olarak, multipl anomaliler ile karekterize doğumsal bir metabolizma hastalığı olan SLO kolestrol biyosentez kusuru sonucu gelişmektedir. Özellikle inkomplet labioskrotal füzyon (bifid skrotum, hipospadias) gibi kuşkulu genitalya ile müracaat eden olgularda serum kolesterol düzeyleri ölçülerek SLO tanısı ekarte edilmelidir.