Waardenburg sendromu hem klinik hem de genetik olarak oldukça değişken özellikleri ile ortaya çıkan ve bir çok memeli türünde tanımlanmış olan işitsel-pigmenter sendromlardan biridir
2, 8 . Embriyonik nöral krest melanosit öncüllerinin kaynağı olmakla birlikte kraniyofasyal kemikler, ekstremite kasları ve enterik nöronları da içeren birçok dokunun gelişimine katkı sağlar. Böylece WS, melanosit spesifik sorunların olduğu (WS tip 2) ve nöral krestten doğan ve diğer nöral krest türevlerini etkileyen sorunların olduğu (WS tip1, 3, 4) farklı tiplere ayrılabilir
4,9. Nöral krestin tutulmuş olması WS’deki işitsel-pigmenter bulgular yanında ender görülen diğer komplikasyonları da açıklar.
Klinik olarak sendromun dört tipi tanımlanmıştır. Waardenburg sendromu tip 1 ile tip 2 çok sık görülür ve yüksek penetranslı otozomal dominant kalıtım özelliğine sahiptir. Waardenburg sendromu tip 1 ve tip 3’de, distopia kantorum saptanır ve kromozom band 2q35’de PAX3 (paired box family transcription factor) geninde mutasyon varlığı gösterilmiştir. Waardenburg sendromu tip 2, distopia kantorum olmaması ile ayırt edilir ve bazı ailelerde kromozom band 3p12.3-p14.1’de MITF (microphthalmia-associated transcription factor) geninde mutasyonlar bulunmuştur. Klein-Waardenburg Sendromu (WS tip 3) ek olarak üst ekstremitelerin tutulması ile ortaya çıkar ve genellikle WS tip 1’in ciddi bir şeklidir. Shah-Waardenburg sendromu (WS tip 4), otozomal resesif olarak geçer ve gelişimi ile ilgili üç gen sorumlu tutulmaktadır. Waardenburg sendromu tip 4’de, WS tip 2’nin özelliklerine ek olarak Hirschsprung hastalığı bulunmaktadır 4-6, 10. Babasında da etkilenme olması; distopia kantorum bulunması (W indeks > 1.95) 3, 4, kas-iskelet problemleri ve Hirschsprung hastalığı bulunmaması nedeni ile olgumuz WS tip 1 olarak değerlendirildi.
Waardenburg sendromu’ndaki işitme azlığı ve pigmentasyon bozukluklarının nedeni etkilenen alanlarda melanositlerin yokluğudur. Melanositler (retinal pigment epiteli hariç) embriyonik nöral krestten göç eden öncüllerinden oluşur. Sitria vaskülarisde bulunan melanositler koklear endolenfin iyonik kompozisyonunu korumada görev alır. Melanositlerin yokluğunda endokoklear işlev bozulur ve böylece Reissner membranının kollapsı, tüy hücrelerinin destrüksiyonu sonucu işitme kaybı gelişir 4, 5.
İşitme kaybı sendromun ciddi bir özelliğidir ve sıklıkla iki taraflıdır. İşitme azlığı tek ya da iki taraflı, hafifden ileri dereceye kadar değişebilen, simetrik ya da asimetrik özellikte olabilir. Defektin spiral gangliyon ve sinirde atrofik değişikliklerle birlikte Corti organında olduğu gözlenmiştir. Doğumsal işitme kaybı WS tip 1’de %35-75 ve WS tip 2’de %55-90 oranında bulunmuştur 4,6, 10. Liu ve ark. tarafından, 60 WS tip 1’li olgunun 35’inde doğumsal sensorinöral işitme kaybı olduğu; bunlardan 26’sının (%74) iki taraflı ve 9’unun (%26) ise tek taraflı olduğu bildirilmiştir. İki taraflı işitme kaybı olan 26 olgudan 21’inde simetrik odiyogramlar elde edilmiştir 11. Bizim olgumuzda da her iki kulakta simetrik derin işitme kaybı belirlendi.
Hastanın yaşam kalitesini etkileyen işitme kaybının bulunması WS’nun klinik önemini açıklar. Doğumsal işitme kayıplarında işitmenin rehabilitasyonuna yönelik olarak öncelikle hastanın işitme seviyesi belirlenmelidir. İşitme kaybının seviyesi çok değişken olabileceğinden dolayı WS’lu hastaların hepsinde işitmenin rehabilite edilmesi gerekmeyebilir. Bu nedenle doğumsal işitme kaybı erken tanınmalı ve hastanın yaşam kalitesi düzeltilmeye çalışılmalıdır.
Fenotipik özelliklerinin özgün olmasından dolayı WS tanısı kolaylıkla konulabilir. Sağırlık ve konuşamama yakınmaları ile getirilen çocukların ayrıcı tanısında WS da düşünülmelidir.