Pelvis travması özellikle motorlu araç kazaları gibi yüksek enerjili yaralanma sonucu oluşmaktadır. Tedavisinde yaygın traksiyon yöntemi kullanılırken, ölüm oranı çalışmamızda düşük oranlarda bulunmuştur. Pelvis fraktürleri cinsiyetle göre genellikle erkeklerde sık olarak görülmektedir. Cinsiyetlerin karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05). Literatürlerde de çalışmamızla uyumlu olarak erkek cinsiyette pelvis fraktürü görülme sıklığı yüksek olarak bildirilmiştir
3,8,14-19. Yaş ortalamaları açısından genelde genç sayılabilecek yaşlarda ve benzer oranlarda bulunmuştur
8,14-17,19,20
Travma mekanizması olarak motorlu araç kazaları, yüksekten düşme ve yayalara çarpma sonucu sık olarak oluşmaktadır. En sık görülen mekanizma türü literatürlerde çalışmamızla uyumlu olarak motorlu araç kazaları olarak belirtilmiştir 3,4,7,8,12,15,16. Bu tür kazalar yüksek enerjili olduklarından pelvis kırıklarının sık olarak oluştuğunu düşünmekteyiz.
İzole pelvis travması sık olarak görülürken yüksek enerjili yaralanmalar sonucu pelvis yaralanmalarına diğer sistem yaralanmaları da sıklıkla eşlik edebilir. Çalışmamızda en sık eşlik eden yaralanma ekstremite travması (%28.2) ve karın travmasıdır (%19). Özellikle karın yaralanmalar açısından AS hekimi dikkatli olmalıdır. Eşlik eden yaralanmalar açısından yayınlar çalışmamızla uyumludur 1,3,10,14,15,17. Gurevitz ve arkadaşları 16 yaptıkları çalışmada toraks travmalarını karın travmalarından yüksek oranda bildirmişlerdir. Barzilay ve arkadaşları 15 aynı taraf femur fraktürlerini çalışmamızla uyumlu olarak %11 olarak bildirmişlerdir. Açık pelvis fraktürlerinin mortalitesi, yüksek olması nedeniyle AS'lerde dikkatli bakım gerekir. Çalışmamızla uyumlu olarak açık pelvis fraktürleri oranları literatürlerde %2-10 arasında değişmektedir 3,4,21.
Pelvik kompütörize tomografi pelvik yaralanmaları belirlemede önemli bir tanı metodudur 1. Özellikle durumu stabil hastalar için yapılması tanı ve ayırıcı tanı için yardımcıdır. Gurevitz ve arkadaşları 16 tomografi çekim oranlarını çalışmamızla benzer olarak %71.8 olarak bildirmişlerdir. Acil servisimizde hastaların %14.8'ine kan transfüzyonu uygulanırken literatürlerde bu oran değişik sayılarda bildirilmiştir. Demetriades ve arkadaşları 14 kan transfüzyonu oranını %38.4, Gurevitz ve arkadaşları 16 %33.3, Petrisor ve arkadaşları 3 mini sempozyumda %38-75 olarak bildirmişlerdir. Bu oranların değişik olmasının nedenini travma merkezlerinin hasta bakım kaliteleri ve baktıkları travma hastaların ciddiyetlerinin farklılıklarından kaynaklanabileceğini düşünmekteyiz.
Çalışmamızda bulduğumuz pelvis fraktürlü hastaların hastanede kalış süreleri ortalamalarıyla literatürlerdeki hastanede kalış süreleri benzer olarak bulunmuştur 15,18,19,22,23. Mortalite oranları özellikle açık ve stabil olmayan hastalarda yüksek bulunurken, stabil hastalarda düşük oranlarda seyretmektedir. Bu oranlar çalışmalarda %3-50 arasında değişmektedir 3,4,8,15,16. Bizim çalışmamızda mortalite oranı %2.8 ile alt sınırlarda bulunmuştur.
Sonuç olarak pelvis travmaları özellikle genç grubu etkilemektedir. En sık neden olarak motorlu araç kazaları nedeniyle olduğundan bu hastalarda pelvis fraktürü açısından dikkatli davranılmalıdır. Acil servislerde pelvis travmalı hasta yaklaşımında tanı ve tedavi için agresif olunmalı ve multidisipliner bir yaklaşım gösterilmelidir. Ülkemizde pelvis fraktürü olan hastaya yaklaşım konusunda daha fazla bilimsel verilere ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.