Ülkemiz HBV infeksiyonu yönünden orta endemisite
kuşağında bulunmaktadır ve HBV seroprevalansı
bölgeden bölgeye değişmektedir. Bununla birlikte,
HBsAg pozitifliğinin %3.9-12.5, anti-HBs pozitifliğinin ise
%20.6-52.3 arasında olduğu bildirilmiştir
4,5. Bu oran
2.5-6 milyon (ortalama 4 milyon) kişinin HBV taşıyıcısı
olduğunu yansıtmaktadır. Tüm dünyada 300 milyon HBV
taşıyıcısı olduğu ve bunların da %25-30'unun siroz ya da
hepatosellüler karsinoma nedeniyle kaybedildiği kabul
edilmektedir
6. Normal popülasyon çalışmalarında
Eskişehir (%10.8), Antalya (%10.0), Diyarbakır (%12.5),
Erzurum (%8.8), Adana (%7.9), Elazığ (%10.4),
Gaziantep (%14.3), Van (%9.5) ve Sivas (%14.8)
bölgelerinde diğer illere göre HBsAg taşıyıcılığı daha
yüksek bulunmuştur
7.
Ülkemizde HD hastalarında yapılan çalışmalarda
HBsAg ve anti-Hbs pozitifliğini Leblebicioğlu ve ark. 8,
sırasıyla %27.9, %32.5; Sümer ve ark. 9, %15.8,
%68.4; Şencan ve ark. 10, %3.1 ,%62.5 olarak
bulmuşlardır. Bizim hastalarımızın HBsAg pozitifliğinin
düşüklüğü (%8.1) hepatit B aşılama programındaki
gelişmelerle doğru orantılı olarak hastalarımızın hepsinin tam ve düzenli aşılanmasına bağlı olabilir.
Çalışmamızdaki anti-HBs pozitifliği (%38.7) literatürdeki
HD hastalarının sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.
Sönmez ve arkadaşları 11, çalışmalarında HBV için
tespit ettikleri prevalans değerlerini ülkemizdeki
prevalans değerlerinden yüksek bulmadıklarını
bildirmişlerdir. Sunulan çalışmada Sönmez ve
arkadaşlarının çalışmalarına benzer olarak HD
hastalarından elde edilen HBsAg ve anti-Hbs değerleri
bölgemizde daha önce yapılan çalışmalarda normal
popülasyondan elde edilen değerlerden daha yüksek
bulunmamıştır 8,9,10. HD hastalarında normal
popülasyona göre daha yüksek HBV infeksiyonu
seroprevalansı olmaması; HD hastalarının rutin olarak
HBV infeksiyonu açısından taranması, HBsAg pozitif
hastaların diyaliz makinelerinin ayrılması, donör
kanlarının HBV infeksiyonu yönünden rutin olarak
taranması, infekte kanların kullanılmaması ve
toplumumuzda daha yaygın olan HBV enfeksiyonunun,
çoğu hastada kronik böbrek hastalığı gelişmeden önce
geçirilmiş olması ile açıklanabilir.
Hemodiyaliz hastalarında kan ve kan ürünlerinin
transfüzyonunun HBV ve HCV infeksiyonu bulaşması
açısından önemli bir risk olduğu bilinmektedir 12. Evde
diyalize giren hastalarda HBV serolojik göstergeleri
prevalansı %1.5-6 arasında bulunmuştur. Bu ise
bulaşmada hastane ortamının önemini yansıtmaktadır.
HBsAg seropozitif hastaların ortalama 1/3-2/3'ü HD
programına girdikten sonra infeksiyonu edinmektedir.
Bulaşmada kan transfüzyonları, iğneler, diyaliz
makineleri sorumlu tutulmuş olmakla birlikte en önemli
bulaşma yolu replikatif infeksiyonlu hastalar veya sağlık
personeli ile yakın temas ve aynı ortamı paylaşmadır
13.
Hemodiyaliz hastalarında üremiye bağlı
immunsüpresyon sebebi ile hastaların sadece %50-
60'ında aşıya yanıt gelişir ve gelişen yanıt genellikle
düşük antikor titreli ve kısa sürelidir 14. Bizim
çalışmamızda da aşıya karşı çok düşük titreli yanıtlar
gelişmiştir. Üç doz aşılama sonrası hastalarda genel
olarak anti-HBs yanıtını McMahon ve arkadaşları 15
%86.9, Mclntyre ve ark. 16%76, Beşışık ve ark. 17
%75, Kandemir ve ark. 18 %93.6, Özcan ve ark. 19
ise %100 olarak bildirmişlerdir. Bu nedenle rutin olarak
HBV serolojik profillerinin araştırılması ve aşı
uygulamasının yaygınlaştırılması enfeksiyonun
yaygınlığının azaltılmasında etkili olacaktır. Kandemir ve
ark 18 çalışmalarında üç doz aşıya rağmen iki olguda
(%6.4) anti-HBs yanıtının gözlenmediğini bildirmişlerdir.
Bizim çalışmamızda da vakaların %19.4'ünde üç doz
aşıya rağmen anti-HBs pozitifliği sağlanamamıştır. Bu
sonucun muhtemel nedenleri arasında tarama testleriyle
saptanamayacak düzeyde HBV infeksiyonunun varlığı,
primer olarak immünolojik toleransın gelişmiş olabileceği
veya immünosüpresif bir durumun varlığının olabileceği
belirtilmektedir 20.
Sonuç olarak HD programına alınacak olan
hastaların HBV serolojik göstergelerine bakılmalı,
serolojik göstergeleri negatif olan hastalar hepatit B aşı
programına uyularak erkenden aşılanmalı ve 6 ay ara ile HBsAg, anti-HBc, anti-Hbs serolojik göstergeleri ile
izlenmelidir. Etkin bir profilaksi için HD hastalarında anti-
HBs titreleri yakından takip edilmeli, anti-Hbs
negatifleşecek olursa aşı tekrarlanmalı ve ilave koruma
yöntemlerine büyük önem verilmelidir. HBsAg ve anti-
Hbs pozitif hastalara ait diyaliz makineleri ve diğer
malzemeler mutlaka ayrılmalı, bu hastalar ayrı odalarda
HD alınmalıdır.