Rektorektal alanda yerleşen lezyonlarda tanı ve ayırıcı tanıda biyopsiden çok radyolojik yöntemler ve klinik semptomlar önem kazanmaktadır. Pelvis içerisindeki lezyonlardan preoperatif biyopsi genellikle tercih edilmez. Çünkü hem lezyonu tam olarak tanımlamada yardımcı olmaz hem de tümör hücrelerinin peritoneal kaviteye dökülmesine ve biyopsi traktı boyunca yayılmasına yol açar
7.
Bizim olgumuzda biyopsi ve cerrahi tedaviyi kabul etmediğinden, BT ve MRG görüntü özellikleri tanı koymamızda oldukça yardımcı oldu. Perirektal alandaki kitlenin iç yapısı ve komşu organlarla ilişkisi hakkında MRG oldukça değerli bilgiler verdi. Özellikle BT' de kitle içinde yağ ile uyumlu hipodansite ve MRG' de kitle içerisinde T1A ve T2A sekanslarında yağ doku ile uyumlu sinyal artışı bizi doğru tanıya yaklaştırdı.
Transperineal yaklaşımla yapılan US inceleme ise, pelvik tabanda yer alan yapıların değerlendirilmesinde oldukça güvenilir, uygulaması kolay, ucuz, noninvaziv ve popularitesi her geçen gün artan bir görüntüleme yöntemidir. Doğum travmasına bağlı perineal yırtıkların derecelendirilmesi, kadın üretrası ile ilgili patolojiler, perianal fistül, fissür ve abselerin değerlendirilmesi gibi birçok patoloji TPUS ile kolaylıkla tanınabilmektedir 8,9. Bizim olgumuzda TPUS inceleme ile kitlenin morfolojisi hakkında bilgi sahibi olmanın yanında, değişik pozisyonlarda yapılan incelemeyle de kitlenin çevre yapılarla olan ilişkisi, mobil olup olmadığı değerlendirildi. Cerrahi operasyonu kabul etmeyen olgunun takibi de TPUS ile yapılmaya başlandı.
Dermoid kistin ayırıcı tanısında; epidermoid kist, enterik kist, rektal duplikasyon kisti, kistik sakrokoksigeal teratom, anterior sakral meningosel, nekrotik rektal leiomyosarkom, ekstraperitoneal adenomüsinozis, pyojenik abseler, nörojenik kist ve nekrotik sakral kordoma düşünülebilir 1.
Bizim olgumuzda; BT ve MRG özelliklerine göre maligniteyi düşündüren invazyon bulgusu izlenmediğinden, kemik yapılarda eroziv defekt saptanmadığından, hastanın klinik ve laboratuar bulguları ve görüntüleme özellikleri de göz önüne alınarak, özelllikle MRG' de yağ dokusunun gösterilmesi dermoid kist için tanısal kabul edildiğinden 6 ayırıcı tanıda düşünülebilecek diğer patolojilerden uzaklaşıldı. Bununla birlikte ovaryan matür kistik teratomlarda (overin dermoid kisti) aynı MRG görüntüleme bulgularını verebilir 10,11. Preoperatif olarak doğru tanının konulabilmesi, hastaya en uygun cerrahi protokolün seçilebilmesini sağlayıp, böylece gelişebilecek komplikasyonların en aza indirgenerek, en uygun tedavinin en kısa zamanda başarı ile uygulanabilmesine olanak sağlamaktadır 6.
Sonuç olarak, perirektal bölgede yer alan yumuşak doku lezyonlarının ayırıcı tanısında kullanılacak primer görüntüleme yöntemi MRG' dir. Bununla birlikte, oldukça kolay uygulanabilen, non invaziv ve ucuz bir yöntem olan, lezyonun morfolojisi ve mobilitesi hakkında bilgi veren TPUS ile inceleme, perirektal alanda yer alan kitle lezyonlarının tanısında, özellikle de tanı konmuş fakat değişik nedenlerle opere edilmeyen olguların takibinde güvenle kullanılabilecek bir görüntüleme yöntemidir.