Liposarkomlar (LS) erişkinlerde en sık görülen yumuşak doku sarkomudur
4. Ekstremiteler, retroperiton, inguinal bölge başlıca yerleşim yeridir. Büyük boyutlara ulaşmaları ve histolojik çeşitliliği nedeniyle önemli bir yere sahiptir ve tüm tümörler arasında en büyük kitle oluşturanlardan birirdir
5. Tüm mezenkimal maligniteler içerisinde % 20 oranında görülür
6. Liposarkomların klinik davranışları histopatolojik tipleri ile yakından ilgilidir. Makroskopik olarak büyük multinodüler kitlelerdir ve genellikle 1 kg'dan küçüktürler ancak ara sıra 10 kg'a kadar ulaşabilirler.
Liposarkomlar histolojik olarak lipoblastları içeren tümörler olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sınıflamasına göre liposarkomlar 5 alt tipe ayrılır: 1. İyi diferansiye 2. Dediferansiye 3. Miksoid 4. Yuvarlak hücreli 5. Pleomorfik7. İyi diferansiye LS % 45, miksoid/yuvarlak hücreli LS % 30-40, pleomorfik LS % 5, dediferansiye LS % 5 oranında görülür. Dediferansiye LS'ların orta ve ileri yaşta görülme sıklığı artmaktadır. Büyük multinodüler sarı- ten renkli kitleler oluştururlar. Yüksek dereceli dediferansiye alanlar sınırları belirgin yumuşak, beyaz nodüller biçiminde görülür. Düşük dereceli alanlar ise sert, beyaz-ten renklidir. Düşük dereceli LS alanları içinde yağ dokusu kökenli olmayan iğsi hücreli sarkom alanları içeriyor ise dediferansiye LS olarak tanımlanır. Kötü diferansiye alanlar primer tümör ya da yineleyen tümör odağı olabilir. Sitogenetik çalışmalarda iyi diferansiye liposarkomlarla gösterilen bulgularla uyumlu olarak kromozom 12q bölgesinde daha fazla yuvarlak yada dev kromozom ile karakterizedir. Lokal yineleme riski yüksektir. Akciğere metastaz yapabilir4,5,8.
LS'ların ayırıcı tanısında malign fibröz histiyositom, amelanotik melanom, hepatosellüler karsinom, koryokarsinom, pleomorfik rabdomiyosarkom, fibroksantom, kötü diferansiye skuamöz hücreli karsinom, akciğer ve tiroidin dev hücreli karsinomları yer alır5
LS'larda prognoz, diferansiyasyon derecesi, tümör boyutu, histolojik tip ve tümörün evresine bağlıdır. Retroperiton yerleşimi kötü prognozu gösterir. Total rezeksiyon, cerrahi sınırlarda tümör olmaması durumunda, kür sağlayabilir9.
Olgumuzda ileri yaş, tümörün inoperabl olarak değerlendirilmesine yol açan yaygınlığı ve büyük boyutlara ulaşmış olması, mikroskopik olarak dediferansiye tipte olması ve diferansiyasyon derecesinin az olması gibi kötü prognoz özellikleri mevcuttu. Bu nedenle olgu postoperatif 13. günde kaybedildi.
Sonuç olarak; koledok kanalında görülen tümörler değerlendirilirken liposarkomun da göz önünde bulundurulması gereğini vurgulamaktayız.