[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2010, Cilt 24, Sayı 1, Sayfa(lar) 031-033
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Karın İçi Yapışıklıklara Bağlı İnce Barsak Tıkanmalarında Konservatif Yaklaşımın Rolü ve Süresi
Refik AYTEN1, Erhan AYGEN1, Nurullah BÜLBÜLLER2, Murat BAŞBUĞ1, Hacı Ahmet BAKTIR1
1Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
2Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği, Antalya, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Ameliyat sonrası karın içi yapışıklıklar, ince barsak tıkanmaları konservatif tedavi
Özet
Ameliyat sonrası yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanmalarında konservatif tedavisinin ne kadar süreyle tolere edilebileceğinin ortaya konması amaçlandı. Fırat Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında 2002-2007 tarihleri arasında karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak yapışıklıkları olan 106 hasta retrospektif olarak irdelendi. Bu çalışmada toplam 143 başvuru değerlendirildi. Bu başvuruların yüz üçünde konservatif tedavi uygulandı. Medikal tedavi ile takip süresi ortalama 6,8 gün iken cerrahi uygulanan hastalarda 4,2 gün idi. Ateş ve 15.000 üzeri beyaz küre varlığı intestinal komplikasyonlarla birliktelik gösteriyordu. Ameliyat sonrası gelişen karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanmalarında bir haftalık medikal tedavi tolere edilmektedir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Karın ameliyatları sonrası oluşan yapışıklıklar yetişkinlerde sık karşılaşılan problemlerdendir. İnce barsak tıkanmalarının en sık nedenini karın içi yapışıklıklar oluşturmaktadır1-3. İnce barsaktaki tıkanmalar sonucu hayatı tehdit eden komplikasyonlar gözlenebilir. Tedavide konservatif veya cerrahi yaklaşım ile konservatif tedavinin süresi konusunda tartışmalar devam etmektedir. Bazı otörler, ince barsaklardaki tıkanmalarının tedavisinin gecikmesiyle oluşacak sekellerin önlenmesi için erken cerrahi girişimi önermektedirler4-6. Diğer taraftan bazı yazarlar ise erken cerrahinin yeni yapışıklıklara ve gereksiz laparotomiler neden olabilmesi nedeniyle konservatif yaklaşımı önermektedirler7-9. Bu çalışmada konservatif tedavide maksimum takip süresini belirlemeyi planladık.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Fırat Üniversitesi Tıp Merkezi Genel Cerrahi Kliniğine Ocak 2002 - Haziran 2007 tarihleri arasında, ameliyat sonrası yapışıklıklar nedeniyle ince barsak tıkanması tanısı alan 106 hasta çalışmaya alındı. Hastalar hakkındaki bilgiler özel hazırlanmış hastalık takip formlarından retrospektif olarak tarandı. Ameliyat sonrası karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanması tanısı: 1- laparotomi hikayesi, 2- mekanik ince barsak tıkanma bulguları; karın ağrısı, bulantı, kusma, karında şişkinlik, gaz - gaita çıkaramama, 3- ayakta direk karın grafisinde ince barsak tıkanmasına ait hava sıvı seviyeleri, ve 4- diğer olası tanıların radyolojik olarak ekarte edilmesiyle kondu. Hastaların yaşları, cinsiyetleri, birincil ameliyatları, ince barsak tıkanması nedeniyle kaçıncı kez yatırıldıkları, takip süreleri, ameliyat bulguları, beyaz küre değerleri kayıt edildi. Medikal tedavide oral alım kesilerek nazogastrik dekompresyon ve intravenöz sıvı replasman tedavisi yapıldı ve günlük ayakta direk karın grafileri çekildi. Cerrahi tedavide; basit tıkanmalarda yapışıklıklar açıldı, strangülasyonlu tıkanmalarda ise ilgili segment rezeke edildi ve yapışıklıklar giderildi.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışma periyodunda yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanması olan 106 hasta takip edildi. Hastaların 45'i (%42,4) kadın 61'i (%57,6) erkek idi. Ortalama yaş 50,1 (18-85) idi. Birincil ameliyatlar değerlendirildiğinde 30 hasta apendektomi, 12 kolon rektum, 21 mide duodenum, 25 hasta ince barsak, 16 hastada ise safra kesesi ve yolları ile ilgili ameliyatlar geçirmişlerdi.

    Yüz altı hasta 143 kez karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanması nedeniyle takip edildi. Birincil ameliyat ile karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanıklığı oluşma süreleri farklılıklar göstermekteydi (1 hafta ile 15 yıl). Medikal olarak tedavi edilen 66 hastanın (103 yatış) ortalama takip süreleri 6,8 (2-13) iken ameliyat edilen 40 hastanın takip süreci ortalama 4,2 (1-13) gün idi. Medikal tedavi edilen ve ameliyat yapılan hastaların bulguları Tablo 1'de gösterildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Karın İçi Yapışıklıklara Bağlı Gelişen İnce Barsak Tıkanmalarında Medikal ve Cerrahi Tedavi Edilen Hastaların Yatış Bulguları.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Karın içi yapışıklıkları oluşması, anastomoz hattındaki kaçakların ve karın içi inflamatuar olayların sınırlandırılmasında faydalı olabilmekte fakat diğer taraftan ince barsak tıkanması gibi major morbiditelere yol açabilmektedir10-13. Laparotomi yapılan hastaların %6-11'inde karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanmaları gelişebilir9. Bu yapışıklıklar birincil ameliyat sonrası erken veya geç dönemde gelişebilir14,15. Bu çalışmamızda karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanması birincil ameliyatlar sonrası bir hafta ile 15 yıl arasında değişmekte idi. Karın kesileri değerlendirildiğinde karın alt bölge kesileri sonrası karın içi yapışıklıklar daha sık izlenmektedir. Bu çalışmamızda % 63 oranında karın alt bölge kesileri mevcut idi.

    Karın içi yapışıklıklara bağlı gelişen ince barsak tıkanmalarında ideal tedavi yaklaşımı halen tartışmalıdır6,9. İnce barsak tıkanmalarının kendiliğinden gerileyebileceğini veya cerrahi gerekliliği ortaya koyabilmek için güvenilir klinik belirteçler yoktur. Ateş, beyaz küre yüksekliği ve peritonit bulguları yokluğunda cerrahi gerekliliği ve medikal takip süreci konusunda zorluklar olmaktadır14-19.

    Konservatif tedavi ile karın içi yapışıklıklara bağlı ince barsak tıkanmalarının spontan iyileşmesi %20 ile %60 arasında değişmektedir7,8,14. Bazı yazarlar gözlem sürecini 24-48 saat ile4,5 sınırlı tutmakla birlikte 5 güne kadar takip süreleri de tavsiye edilmektedir20,21. Bizim serimizde medikal tedavi ile spontan gerileme süreci ortalama 6.8 gün idi.

    Medikal tedavi sonrasında spontan remisyon olması durumunda da karın içi yapışıklıklar ve muhtemel ince barsak tıkanma epizodları riski devam etmektedir14,15. Karın içi yapışıklıkların ameliyat ile ortadan kaldırılmasının (adesiolisis) faydaları net değildir ve ek olarak laparotomi yapılması karın içi yapışıklıkları arttırmaktadır12-15. Cerrahi uygulaması medikal tedaviye göre daha pahalı bir yöntemdir22-24. Bu çalışmada cerrahi ve medikal tedavi uygulamalarının maliyet hesabı yapılmadı.

    Sonuç olarak peritonit bulguları, ateş ve lökositozu olmayan hastalarda 7 güne kadar medikal tedavi güvenli bir yaklaşımdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Füzun M, Kaymak MFE, Harmancıoğlu Ö, Astarcıoğlu K. Principal causes of mechanical bowel obstruction in surgically treated adults in Western Turkey. Br J Surg 1991; 78: 202-203.

    2) Lee SH, Ong ETL. Changing pattern of intestinal obstruction in Malaysia: a review of 100 consecutive cases. Br J Surg 1991; 78: 181-182.

    3) McEntee G, Pender GMD, Mulvin D, et al. Current spectrum of intestinal obstruction. Br J Surg 1987; 74: 976-980.

    4) Otamiri T, Sjodahl R, Ihse I. Intestinal obstruction with strangulation of the small bowel. Acta Chir Scand 1987; 153: 307-310.

    5) Sosa J, Gardner B. Management of patients diagnosed as acute intestinal obstruction secondary to adhesions. Am Surg 1993; 59: 125-128.

    6) Mucha PJ. Small bowel obstruction. Surg Clin North Am 1987; 67: 597-620.

    7) Wolfson PJ, Bauer JJ, Gelernt IM, Kreel I, Aufses AH Jr. Use of the long tube in the management of patients with small-intestinal obstruction due to adhesions. Arch Surg 1985; 120: 1001-1006.

    8) Brolin RE, Krasna MJ, Mast BA. Use of tubes and radiographs in the management of small bowel obstruction. Ann Surg 1987; 206: 126-133.

    9) Bass KN, Jones B, Bulkley GB. Current management of small-bowel obstruction. Adv Surg 1997; 31: 1-34.

    10) Scott-Coombes DM, Whawell SA, Thompson JN. The operative peritoneal fibrinolytic response to abdominal operation. Eur J Surg 1995; 161: 395-399.

    11) Holmdahl L, Eriksson E, Eriksson BI, Risberg B. Depression of peritoneal fibrinolysis during operation is a local response to trauma. Surgery 1998; 123: 539-544.

    12) Holmdahl L, Risberg B. Adhesions: prevention and complications in general surgery. Eur J Surg 1997; 163: 169-174.

    13) Dijkstra FR, Nieuwenhuijzen M, Reijnen MM, van Goor H. Recent clinical developments in pathophysiology, epidemiology, diagnosis and treatment of intra-abdominal adhesions. Scand J Gastroenterol 2000; 232(Suppl): 52-59.

    14) Tanphiphat C, Chittmittrapap S, Prasopsunti K. Adhesive small bowel obstruction: a review of 321 cases in a Thai hospital. Am J Surg 1987; 145: 283-287.

    15) Ellis H, Moran BJ, Thompson JN, et al. Adhesion-related hospital readmissions after abdominal and pelvic surgery: a retrospective cohort study. Lancet 1999; 353: 1476-1480.

    16) Monk BJ, Berman ML, Montz FJ. Adhesions after extensive gynecologic surgery: clinical significance, etiology and prevention. Am J Obstet Gynecol 1994; 170: 1396-1403.

    17) Al-Took S, Platt R, Tulandi T. Adhesion-related small-bowel obstruction after gynecologic operations. Am J Obstet Gynecol 1999; 180: 313-315.

    18) Nieuwenhuijzen M, Reijnen MMPJ, Kuijpers JHC, Goor van H. Small bowel obstruction after total or subtotal colectomy: a 10-year retrospective review. Br J Surg 1998; 85: 1242-1245.

    19) Sarr MG, Bulkley GB, Zuidema GD. Preoperative recognition of intestinal strangulation obstruction: Prospective evaluation of diagnostic capability. Am J Surg 1983; 145: 176-181.

    20) Hall RI. Adhesive obstruction of the small intestine: a retrospective review. Br J Clin Pract 1984; 38: 89-92.

    21) Seror D, Feigin E, Szold A, et al. How conservatively can postoperative small bowel obstruction be treated? Am J Surg 1993; 165: 121-126.

    22) Ellis H. The clinical significance of adhesions: focus on intestinal obstruction. Eur J Surg 1997; 577(Suppl): 5-9.

    23) Menzies D, Parker M, Hoare R, Knight A. Small bowel obstruction due to postoperative adhesions: treatment patterns and associated costs in 110 hospital admissions. Ann R Coll Surg Engl 2001; 83: 40-46.

    24) Ray NF, Denton WG, Thamer M, Henderson SC, Perry S. Abdominal adhesiolysis: inpatient care and expenditures in the United States in 1994. J Am Coll Surg 1998; 186: 1-9.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]