[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2010, Cilt 24, Sayı 1, Sayfa(lar) 063-067
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Morfolojik Olarak Prostatın Adenoid Bazal Hücreli Karsinomu ile Karışan Prostatik Asiner Adenokarsinom Olgusu
Şirin KÜÇÜK , Nusret AKPOLAT
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Prostat, asiner adenokarsinom, adenoid bazal hücreli karsinom, adenoid kistik karsinom
Özet
Prostatın asiner adenokarsinom (AAK)'u, prostatik malignitelerin büyük bir kısmını oluşturan, benign ve malign birçok lezyonla karışabilen bir tümördür. Prostatın adenoid bazal hücreli karsinom (ABHK)'unu taklit eden morfolojisi nedeniyle prostatik AAK olgusu ayırıcı tanı kriterleri ve karışan morfolojik özelliklerini dikkate alarak literatür bilgileri ışığında tartışmayı amaçladık. Olgumuz üriner obstrüksiyon bulgularıyla kliniğe başvuran 74 yaşında erkek hasta. Total Prostat Spesifik Antijen (PSA) değeri 9,32 ng/ml, serbest PSA değeri 5,07 ng/ml bulundu. Hastaya yapılan prostat iğne biyopsisinin histopatolojik incelemesinde AAK tanısı verildi. Ancak daha sonra yapılan prostat transüretral rezeksiyon materyalinin incelemesinde ise ABHK ile uyumlu alanların bulunması nedeniyle tanı ve ayırıcı tanı problemleri yaşandı. Yapılan immünohistokimyasal incelemeler sonucunda olguya, kribriform AAK tanısı verildi. Tanı konulduktan 9 ay sonra rutin kontrole gelen hastada kemik ağrıları olması nedeni ile kemik sintigrafisi yapıldı ve her iki dizde metastazı düşündüren dejeneratif değişiklikler saptandı. Prostatın AAK'u prostatın en sık görülen ve en kolay tanı konulan tümörü olmasına rağmen histopatolojik olarak diferansiyasyon derecesi azaldıkça ciddi tanı problemlerine yol açmaktadır. Bazı durumlarda, doğru tanı koyabilmek için morfolojik bulgular tek başına yeterli olmayıp mutlaka tanının immünohistokimyasal veriler ile desteklenmesi ve doğrulanması gerekir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Prostatın asiner adenokarsinom (AAK)'u, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından atrofik, psödohiperplastik, köpüksü, kolloid, taşlı yüzük, onkositik ve lenfoepitelyoma benzeri olmak üzere yedi histolojik alt tipe ayrılır. Bu histolojik alt tipler, yalnız başına bulunabildiği gibi klasik AAK'a eşlik de edebilir1-3.

    Adenoid bazal hücreli karsinom (ABHK) ilk olarak 1859 yılında Billroth tarafından tükrük bezlerinde tanımlanmıştır. Yine Billroth tarafından kribriform, glandüler ve bazaloid paterne sahip tümörün müsinöz materyal içerdiği belirtilerek silindiroma adı verilmiştir. Daha sonraları adenoid kistik karsinoma, basiloma, adenokistik bazaloid karsinom, adenoepitelyoma ve ABHK gibi isimler kullanılmıştır1-4.

    ABHK major ve minör tükrük bezlerini sıklıkla tutar. Buna karşın prostatta ender görülür ve literatürde bu güne kadar 68 olgu bildirilmiştir4-12. Bu tümörlerin ekstraprostatik yayılımı sık olmakla beraber uzak organ metastazları sık rastlanan bir bulgu değildir4,5-7.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    Olgumuz 74 yaşında erkek hasta üriner obstrüksiyon bulgularıyla özel bir sağlık merkezine başvurdu. Total PSA 9,32 ng/ml, serbest PSA 5,07 ng/ml olarak ölçülen hastaya sistoskopi yapıldı. İdrar çıkışı olmaması üzerine Fırat Üniversitesi Hastanesi Üroloji kliniğine sevk edildi. Prostat tru-cut iğne biyopsisinin histopatolojik incelemesinde prostat adenokarsinomu (Gleason skor, 5+5=10) tanısı verilen olguya transüretral rezeksiyon (TUR) uygulandı.

    TUR materyalinin histopatolojik incelemesinde, az sayıda normal prostat bezi arasında farklı şekil ve boyutlarda, çoğunlukla içi müsin dolu adenoid kistik ve kribriform glandüler yapılar ile ortası nekrotik solid tümöral odaklar görüldü (Şekil 1). Bu baskın tümör paternlerinin yanı sıra üroteltal karsinom ve karsinoid tümörü andıran alanlar da mevcuttu ve farklı diferansiyasyon özelliklerinden dolayı farklı tümör paternleri göstermekteydi (Şekil 2). Bazı alanlarda tümör hücreleri dar sitoplazmalı, küçük, yuvarlak, uniform, hiperkromatik nükleuslu iken, kötü differansiye alanlarda nükleus/sitoplazma oranı artmış daha geniş sitoplazmalı, veziküle nükleuslu, nükleol belirginliği gösteren hücrelerden oluşuyordu. Tümörün çok sayıda perinöral invazyon yaptığı ve tümöre karşı lenfoplazmositer konak yanıtı oluştuğu görüldü (Şekil 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Adenoid kistik karsinom paterni (a, b): , (a: HE , x 200, b: HE, x 400)


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Ürotelyal karsinomu düşündüren solid tümör paterni (a), ve komedonekroz alanları (b), (HE , a: x 200, b: x 200)


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Kötü differansiye asiner adenokarsinom alanları (a), ve perinöral invazyon (b), (HE, a: x 400, b: x 400).

    İlk yapılan immünohistokimyasal boyamalarda PSA nonspesifik, AMACR pozitif, HMWCK(34Βe12) ve CK7 fokal pozitif ve P63 ile CK20 negatif idi (Tablo 1) (Şekil 4). Morfolojik olarak yaygın perinöral invazyon, lümeni asidik müsin ile dolu adenoid kistik glandların varlığı ve klasik AAK alanlarının bulunmayışı nedeni ile olgu ABHK lehine yorumlandı. Ancak tekrarlanan immün profilin AAK desteklemesi sonucunda morfolojik 001tanı yeniden gözden geçirildi. Sonuçta AAK'un kribriform paternlerinin de benzer morfolojiyi gösterebileceği ve başta PSA pozitifliği olmak üzere, immün bulguların ayırıcı tanıda belirleyici olduğu görüldü (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: AAK, ABHK ve sunulan olgunun immünohistokimyasal özellikleri9,10,15-17.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Neoplastik alanlarda PSA pozitifliği (a), CK7 solid tümöral alanlarda negatif iken periferik alanlarda fokal pozitiflik göstermekte (b), tümör hücrelerde fokal sitoplazmik kromogranin pozitifliği (c), lüminal müsin pozitifliği (d) (İmmünperoksidaz, a: , x 200, b:, x 200, c:,x 400, ve d: PASAB pH= 2,5, x 200)

    Tanı konduktan 9 ay sonra rutin kontrole gelen hastada kemik ağrıları olması nedeni ile kemik sintigrafisi yapıldı ve her iki dizde metastazı düşündüren dejeneratif değişiklikler saptandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Prostatın AAK'u, prostatik malignitelerin %95'ini oluşturan, dünyada altıncı sırada, erkeklerde ise en sık görülen tümördür. Histolojik olarak prostatik AAK yedi alt tipe ayrılır. Bunlar atrofik, psödohiperplastik, köpüksü, kolloid, taşlı yüzük, onkositik ve lenfoepitelyomadır. 50 yaşından sonra görülme sıklığı artar ve ortalama görülme yaşı 65'tir1-3 (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: İki tümöre ait klinik ve patolojik özellikler1-5,9,13.

    ABHK ise yavaş gelişen, nüks eden ve çevre organlara sık invazyon yapan ancak sistemik yayılımı yavaş olan bir prostat kanseridir. Bu tümör oldukça nadir olup prostatta % 0.01 sıklıkta görülür4. Adenoid kistik karsinom genellikle tükrük bezlerinde görülmekle beraber; daha az sıklıkla meme, uterin serviks, cowper bezi, lakrimal bez, dış kulak yolu, özefagus ve deride de görülür4. Bu tümör sıklıkla 28 ile 76 yaşları arasında ortaya çıkar ve yaş ortalaması 57'dir5 (Tablo 2).

    İğne biyopsilerinde, prostat kanseri sıklıkla posterior ve posterolateral zonda yerleşir. Daha az sıklıkta ise transizyonel zonda görülür. Oysa ki TUR materyallerinde saptanan kanserlerin çoğu transizyonel zondadır1-3.

    Prostat kanseri asemptomatik iken bile rektal muayene ile saptanabilir. Özellikle transizyonel zon yerleşimli olanlar büyük boyutlara ulaştığında üriner obstrüksiyon ile bulgu verir. Bunun yanında pelvik ağrı ve rektal kanama da bulgulara eşlik edebilir. Prostat kanserlerinden biri olan ABHK'da da hastalar kliniğe üriner obstruksiyon bulgularıyla başvururken8, beraberinde rektal ağrı, defekasyon sırasında ağrı ve konstipasyon da görülebilir. Klinik olarak klasik adenokarsinomdan ayırmak güçtür. Her iki tümörün klinik ayrımı mümkün olmamakla beraber; ABHK, AAK'a göre yaklaşık 8-10 yıl daha erken ortaya çıkar (Tablo 2).

    Prostatın AAK'unda en sık metastaz, pelvik kemiğe ve sipinal korda olur. Lenf nodu tutulumu ise sıklıkla pelvik bölgede daha az sıklıkla sol supraklaviküler ve sol aksiler bölgede görülür. Asit ve plevral effüzyon da nadir görülen bulgulardandır1-3.

    Transrektal USG prostatik lezyonları saptamada yararlı bir yöntemdir ancak prostat karsinomundaki faydası kısıtlıdır. Prostat karsinomunda sıklıkla hipoekoik bir görünüm izlenlenmekle birlikte %25-30 oranında izohipoekoik bir görünüm saptanır. Tanıda kullanılan diğer görüntüleme yöntemleri BT ve MR'dır. Bu yöntemler özellikle klinik evrelemede kullanılır1-3.

    PSA ve prostatik asit fosfataz (PAP), prostatik duktus ve asinüsleri döşeyen epitelyal hücrelerce üretilir ve prostatik duktal sisteme direk olarak sekrete edilir. Ailesel hikayesi olan yüksek riskli olgular ve tedavi olan olguların tedaviye yanıt ve rekürrensini takip etmede oldukça faydalıdır. Ancak bu belirteçler prostat karsinomuna spesifik olmayıp, prostatik hiperplazi, kronik prostatit ve infarktüs gibi benign olaylarda da yükselebilir1-3. Bu nedenle serum değerlerinin hafif yükselmesi kanser tanısı için yeterli olmadığı gibi düşük olması da kanser olmadığını göstermez. AAK'dan farklı olarak, ABHK'da serum PSA değerleri normaldir ve yükselmez. Bu durum, ABHK tanı ve ayırıcı tanısında, önemli bir ipucu olarak kullanılabilir4,5. Olgumuzda ise serum PSA değerlerinde hafif bir yükseklik (9,32 ng/ml) saptandı.

    Makroskopik olarak AAK sitoplazmik lipid içeriğine bağlı olarak griden-beyaza, sarıdan-turuncuya kadar değişen renklere sahiptir. Süngerimsi görünümdeki benign prostat parankiminden farklı olarak kanser alanları sert, soliddir. Nadiren hemoraji ve nekroz eşlik eder1-3.

    Histopatolojik olarak AAK, küçük, sıkı, sırt sırta vermiş gruplar oluşturan asiner yapılar, solid adalar, kordonlar, komedonekroz alanları ve izole tek hücreler şeklinde görülür (Tablo 1). Tümör hücreleri amfofilik sitoplazmalı, keskin luminal sınırlı, nükleol belirginliği gösteren, iri hiperkromatik nükleuslu atipik karakterde hücrelerdir. İntraluminal müsin sekresyonu, pembe amorf sekret ve kristaloid materyal bulunuşu karsinom lehine bulgulardır. Müsinöz fibroplazi, perinöral invazyon ve glomerülasyon varlığı ise kesin karsinom tanısı koydurur. Tümör paterni, histolojik grade'e bağlı olarak değişkenlik gösterir. Prostatın adenokanserlerinin derecelendirmesinde Gleason gradeleme sistemi kullanılmaktadır. Grade 1 ve 2 prostat kanseri adenozis ile karışırken, grade 5 adenokarsinomların ise ayırıcı tanısını her zaman kolay olmayabilir. Tümör differansiasyonu azaldıkça primer tümörleri kendi içinde tiplendirmek ve sekonder tümörlerden ayırt etmek zorlaşmaktadır1-3,13.

    ABHK, mikroskobik olarak, nodüler bir büyüme paternine sahiptir ve prostat dokusuna invazyon yapar. Glandüler, trabeküler, kribriform, küçük ve büyük solid yuvalar, adenoid kistik patern ile “bazal hücre hiperplazisi benzeri” gibi farklı paternler oluşturabilir4,13 (Tablo 1).

    Baskın paterne göre, ABHK'un iki farklı varyantı tanımlanmıştır4. Birincisi bazaloid varyant: Tümör adaları ve kordonları etrafında palizadik dizilim gösterir ve bazaloid hücrelerden oluşur. Bu varyant morfolojik olarak deride bulunan bazal hücreli karsinoma benzer. Küçük veya orta boyutlu, düzensiz şekilli yuvalanma gösteren ve eozinofilik hücrelerle döşeli santral tübüllerden oluşur. İkincisi ise adenoid kistik varyant: Bu varyantta; infiltratif tümör hücrelerinden oluşan yuvalar ve adenoid kistik patern ile karakterizedir. Morfolojik olarak tükrük bezindeki adenoid kistik karsinoma benzer ve perinöral invazyon sık yapar. Tümörü oluşturan hücreler dar sitoplazmalı, vakuol içeren hiperkromatik, angule nükleuslu hücrelerdir4,9,10,13.

    Az differansiye prostat AAK'unun ayırıcı tanısında ürotelyal karsinom, ABHK ve nadiren karsinoid tümör yer alır. ABHK, prostatın az differansiye AAK'da olduğu gibi solid adalar, kribriform alanlar ve glandüler yapılar oluşturur. Morfolojik bu benzerlik nedeni ile ayırıcı tanıda immünohistokimyadan faydalanmak gerekir. ABHK'da P63, HMW keratin (34βE12), CK7 pozitif iken CK20 ve PSA negatiftir (Tablo 2). Bu immün profil ile az differansiye AAK'dan ABHK'un ayırımı mümkündür. Ayrıca serum PSA değerinin oldukça yüksek olması ise AAK lehinedir. Ancak unutulmamalıdır ki, literatürde ABHK'a eşlik eden AAK olguları da bildirilmiştir.9,10,15-17.

    Ayırıcı tanı problemi oluşturabilecek bir diğer tümör de ürotelyal karsinomdur. Ürotelyal karsinomda da az differansiye prostat AAK'a benzer şekilde solid büyüme paterni ve santral nekroz alanları içeren tümör adaları görülebilir. Ayırıcı tanıda immünohistokimya yardımcıdır. Ürotelyal karsinomda CK20, CK7 pozitif iken az differansiye AAK' unda CK7 ve CK20 negatif ve PSA pozitiftir9,10,15-17.

    Karsinoid tümör, AAK'dakine benzer şekilde trabeküler, kribriform ve solid büyüme paterni gösterebilir. Ancak karsinoid hücreleri daha uniform şekilli, eozinofilik ve ince granüler sitoplazmalı, ince granüler kromatinli nükleusa sahiptir. Sıklıkla nükleol içermezler. Bu sitolojik özelliklere ek olarak, NSE, kromogranin, LMW-CK, N-CAM pozitifliği karsinoid tümör lehinedir. Bu bulgular karsinoid tümörün, az differansiye AAK'dan ayırt edilmesinde yardımcı olur. Ancak prostat karsinoid olgularının %50'sinden fazlasına klasik AAK alanları eşlik eder. Pür karsinoid tümör olguları ise oldukça azdır1-3.

    Lokalize prostat kanserinde radikal prostatektomi ve radyoterapi başlıca tedavi seçeneğidir. Progresyon riski yüksek hastalara operasyon öncesi neoadjuvan hormon tedavisi ve eksternal radyoterapi uygulanır1-3. ABHK'da ise primer tedavi cerrahidir bunun yanında adjuvan radyoterapi, sistemik kemoterapi ve endokrin tedavide uygulanabilir5,12,14. Ancak bu tedavilerin etkisi olgu sayısının az olması ve tedavi modalitelerinin hakkında yeterli veri bulunmamasından dolayı tartışmalıdır. Prostatın ABHK'unda uzun süreli ve periyodik kontroller yapılması önerilir4.

    Sonuç olarak AAK, prostatın en sık görülen tümörüdür. Histopatolojik olarak diferansiyasyon derecesi azaldıkça ciddi tanı problemlerine yol açmaktadır. Ayrıca, AAK farklı paternler ile ortaya çıkabilir ve ABHK'u taklit edebilir. Olgumuzda olduğu gibi doğru tanı koyabilmek için tümörün morfolojik yorumu tek başına yeterli değildir. Morfolojik tanı mutlaka immün profil ile doğrulanmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Eble JN, Sauter G, Epstein J, Sestern IA. Tumors of Prostate In : World Health Organisation of Tumors. Tumors of Urinary system and Male Genital Organs. IARC Press: 2004; 159-213.

    2) Bostwick DG Neoplasm of prostate. In: Urologojic Surgical Pathology. Bostwick DG, Eble JN (editors). 1 st ed, Canada: Mosby; 1997: 343-404.

    3) Carter D, Greenson JK, Oberman HA, Reuter V, Stoler MH. The Prostate and Seminal vesicles. In: Diagnostic Surgical Pathology. Epstein JI (editor). 4 th ed. 2004; 2083-2124.

    4) Ahn SK, Kim K, Choi, İJ, Lee JM. Adenoid Cystic Carsinoma of the Prostate Gland. Yon Med J 1991: 74-78.

    5) Minei S, Hachiya T, Ishida H, Okada K. Adenoid cystic carcinoma of the prostate: A case report with immunohistochemical and in situ hybridization staining for prostate-spesific antigen. Int J Urol 2001; 8: 41-44.

    6) Bengami MD, Quezado M, Pinto P, Linehan WM, Merino M, Adenoid cystic/basal cell carcinoma of the prostate: review and update, Arch Pathol Lab Med 2007; 131: 637-640.

    7) McKenney JK, Amin MB, Srigley JR, et al. Basal cell proliferations of the prostate other than usual basal cell hyperplasi: a clinicopathologic study of 23 cases, including four carcinomas, with a proposed classification, Am J Surg Pathol 2004; 28: 1289-1298.

    8) Montironi R, Alexander E, Bostwick DG. Prostate pathology case study seminar, Virch Arch 1997; 430: 83-94.

    9) Montironi R, Mazzucchelli R, Stramazzotti D, et al. Basal cell hyperplasia and basal cell carcinoma of the prostate: a comprehensive review and discussion of a case with c-erb B-2 expression. J Clin Pathol 2005; 58: 290-296.

    10) Yang XJ, Mcentee M, Epstein JI. Distinction of Basaloid Carcinoma of the Prostate From Benign Basal Cell Lesions by Using Immunohistochemistry for bcl-2 and Ki-67, Human Pathol 1998; 29: 1447-1450.

    11) Iczkowski KA, Montironi R. Adenoid cystic/basasl cell carcinoma of the prostate strongly expresses HER-2/neu. J Clin Pathol 2006; 59: 1327-1330.

    12) Pedro Silva İE, Osorio Acosta V, Farfan Chavez FA. Cystic adenoid carcinoma of the prostate . Report of two cases, arch Esp Uro. 2006; 59: 823-825.

    13) Ali TZ, Epstein JI, Basal cell carcinoma of the prostate: a clinicopatholologic study of 29 cases, Am J Surg Path 2007; 31: 697-705.

    14) Schmid H P, Semjoonow A, Eltze E, Wörtler K, Hertle L. Late Recurrence of Adenoid Cystic Carcinoma of the Prostate Scan. J Uro Nephrol 2002; 36: 158-159.

    15) Iczkowski KA, Ferguson KL, Grier DD, et al. Adenoid Cystic/Basal Cell Carcinoma of the Prostate. Clinicopathologic Findings in 19 Cases. Am J Surg Pathol 2003; 27: 1523-1529.

    16) Mastropasqua MG, Pruneri G, Renne G, De Cobelli O, Viale G. Basaloid cell carcinoma of prostate. Case report and review of the literature. Virchows Arch 2003; 443: 787-791.

    17) Ayyathurai R, Civantos F, Soloway MS, Manoharan M. Basal cell carcinoma of the prostate: current concepts. BJU Int 2007; 99: 1345-1349.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]