[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2010, Cilt 24, Sayı 3, Sayfa(lar) 167-172
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Isırgan Otu (Urtica dioica L.) Tohumu Ekstresinin Hepatoprotektif ve Antioksidatif Etkileri*
Azize ŞENER1, Ayşegül GÜMÜŞ1, Bahar GÖKER1, Serap ARBAK2, Derya ÖZSAVCI1, Ertuğrul YURTSEVER1
1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, İstanbul, TÜRKİYE
2Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı İstanbul, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Isırgan otu, antioksidan, hepatoprotektif etki, lipid peroksidasyonu, Urtica dioica L., antioxidant, hepatoprotective effect, lipid peroxidation
Özet
Amaç: Bu çalışmada; ısırgan otu tohumunun etanol ekstresinin sıçanlardaki karbon tetraklorür (CCl4) nedenli hepatotoksisite üzerine etkisi ve antioksidatif etkisinin olup olmadığı araştırıldı.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada Wistar albino türü dişi sıçanlar kullanıldı. Kontrol grubu, CCl4 grubu, ekstre grubu ve ekstre+CCl4 grubu olmak üzere 4 grup oluşturuldu. Isırgan tohumlarından etanol ekstraksiyonu ile hazırlanan ekstre, deney hayvanlarına 14 gün süresince intraperitonal (i.p.) uygulandı. Plazma karaciğer hasarının göstergesi olarak biyokimyasal parametrelerden alanin aminotransferaz (ALT) ve aspartat aminotransferaz (AST) düzeylerine bakıldı. Karaciğer ve plazma lipid peroksit seviyeleri (LPO) ile karaciğer glutatyon (GSH) düzeyleri ölçüldü ve histolojik çalışmalar yapıldı.

Bulgular: CCl4 grubunun plazma ALT, AST ve LPO düzeylerinin kontrol grubuna göre anlamlı olarak arttığı görüldü. Ekstre+CCl4 grubunun sadece CCl4 verilen gruba oranla LPO, ALT ve AST düzeyleri anlamlı olarak azaldı. Ekstre uygulanması CCl4 kaynaklı karaciğer LPO düzeylerindeki artışı kontrol grubuna ve CCl4 grubuna göre azaltırken, plazma LPO değerleri kontrol grubu düzeylerinde kaldı. Sadece ekstre verilen sıçanların karaciğer GSH düzeyleri kontrol grubuna göre %21 arttı. Ekstre+CCl4 verilen grubun GSH düzeyleri ise CCl4 grubuna göre değişiklik göstermedi. Biyokimyasal testlerin sonuçları histopatolojik incelemelerle de doğrulandı. Sadece ekstre uygulanan grupta normale yakın karaciğer yapısı gözlenirken, CCl4 uygulaması hepotositlerde ileri derecede harabiyete neden oldu. Ekstre+CCl4 grubunda ise CCl4’e bağlı karaciğer harabiyetinin azaldığı gözlendi.

Sonuç: Isırgan otu tohumu etanol ekstresinin CCl4’e bağlı olarak artan karaciğer enzimlerinin düzeylerini ve karaciğer lipid peroksidasyonu düzeylerini azalttığı görülmüştür. Ekstre CCl4’ün hepatoksik etkisini azaltarak hepatoprotektif etki göstermektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Günümüzde, birçok biyolojik hasarın ortaya çıkmasında serbest radikallerin önemli rolü olduğu düşünülmektedir 1, 2. Serbest radikaller organizmada normal metabolik yolların gerçekleşmesi esnasında oluşabildiği gibi, çeşitli ekzojen etkenlerin etkisi ile de oluşabilmektedir. Bu ekzojen etkenlerden birisi de karbon tetraklorürdür (CCl4). CCl4 uygulamasından en fazla etkilenen organ, karaciğerdir 3-5. Serbest radikaller, birçok mekanizma ile oluşmasına rağmen, bu bileşikleri inaktif hale getirebilecek doğal savunma kaynakları vardır 6, 7.

    Antioksidanlar, oksidasyonu başlangıç veya gelişme basamağında ya da her iki basamakta önleyen veya geciktiren maddelerdir 8. Serbest radikallerin ve metabolitlerinin blokerleri olarak fonksiyon göstermektedirler 9. Hücreleri oksidatif strese karşı koruyan önemli bir antioksidan molekül olan indirgenmiş glutatyonun (GSH) hücre içi düzeyinin azalması oksidatif stres için duyarlı bir indikatördür 8, 9.

    Bitkisel kaynaklardan elde edilen antioksidanların genellikle tokoferoller, flavonoidler, karotenler alkaloidler, klorofiller, proteinler, polifonksiyonlu organik asitler ve fenolik asit gibi fenolik bileşikler yapılarında olduğu görülmüştür 10, 11. Isırgan otu, diyet ile vücuda alınması gerekli besin maddeleri içeriğiyle iyi bir antioksidan zenginliğe sahiptir 12, 13. Bu antioksidanların en önemlileri olarak α-tokoferol (E vitamini), askorbat (C vitamini), flavonoidler (kemferol kuersetin, rutin), karotenoidler (β-karoten, ksantofil retinoik asit, retinol), K vitamini, kateşinler ve tanenler ile fenolik bileşiklerden kafeik asit, kumarik asit ve ferulik asit gösterilebilir 12, 14-16. Isırgan otunun içeriğinde bulunan ve organizmada önemli derecede biyolojik rolü olan selenyum, semimetalik bir elementtir. E vitamini ile birlikte sinerjetik etki göstermekte ve çoklu doymamış yağ asitlerinin peroksidasyonunu onunla birlikte önlemektedir 2, 12, 17, 18. Isırgan otu yaprağının CCl4 kaynaklı karaciğer hasarını önlemekte etkili bir antioksidan olduğu gösterilmiştir 19.

    Antioksidanların diğer önemli bir doğal kaynağı da bitki tohumlarıdır 18. Bu nedenle; bu çalışmada, halk arasında sıklıkla kullanılan ve antioksidan vitamin ve mineraller açısından zengin olan ısırgan otunun tohumunun karbon tetraklorür kaynaklı hepatotoksisiteye ve lipid peroksidasyonuna etkisi araştırılmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmamızda Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hayvan Laboratuvar’ından temin edilen 200-220g ağırlığında erişkin 28 adet Wistar albino türü dişi sıçan kullanıldı. Çalışma için Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'ndan onay alındı. Deney süresince % 24 ham protein, % 0.88 kalsiyum, ortalama % 0.44 fosfor, % 3.7 ham selüloz, % 5.7 ham kül, % 0.2 tuz ve % 10 nem içeriğine sahip 2600 Kg/Cal metabolik enerjili 16mm çapında pellet tipi bazal yem ile beslendiler. Su ihtiyaçları, musluk suyu ile günlük olarak karşılandı.

    Bitkisel Materyalin Hazırlanması: Afyon yöresinden toplanmış 1 kg ısırgan tohumu toz haline getirildikten sonra 2 litre etil alkolle (mutlak alkol) 15 dakika ayırma hunisinde karıştırılarak 24 saat beklemeye bırakıldı. Daha sonra ayırma hunisinden alınan karışım santrifüj edilerek süpernatant kısmı alındı. Çökelti kısmı atıldı. Evaporatörde etil alkol uçuruldu ve geri kalan kısım serum fizyolojik ile sulandırıldı (1g/ml). Ekstrenin protein içeriği Bradford yöntemine 20 göre tayin edildi. Ekstrenin protein miktarı 600±70 μg/ml olarak belirlendi.

    Sıçanlara 14 gün süresince her gün 1g/kg ekstre intraperitonal (i.p.) olarak enjekte edildi.

    Gruplar aşağıdaki şekilde oluşturuldu:

    Grup 1: Kontrol grubu (n:7)
    Grup 2: CCl4 uygulanan grup (n:7)
    Grup 3: Isırgan otu tohumu ekstresi (n:7)
    Grup 4: Isırgan otu tohumu ekstresi + CCl4 (n:7)

    Hazırlanan ekstre 3. ve 4. grup sıçanlara 14 gün süresince her gün 1g/kg i.p. olarak enjekte edildi. Grup 1 ve grup 2’de yer alan sıçanlara ise aynı süre boyunca i.p. olarak serum fizyolojik uygulandı. Sürenin bitiminde, 16- 18 saat süre ile aç bırakıldıktan sonra 2. ve 4. grup sıçanlara tek doz (1ml/kg) karbon tetraklorürün zeytinyağındaki (Sigma) % 20'lik çözeltisi, 1. ve 3. grup sıçanlara ise aynı hacimde zeytinyağı i.p. olarak 15. gün uygulandı. Daha sonra kalplerinden alınan kan örnekleri santrifüj edilerek plazmaları ayrıldı.

    Örneklerin Alınması ve Hazırlanması: CCl4 uygulanmasından iki saat sonra, ketamin ile anesteziye alınan sıçanların kalplerinden alınan kanlar heparinli tüplere konuldu; eter verilerek öldürülen sıçanların karaciğerleri hızla çıkartıldı, temizlendi ve % 0.9'luk soğuk NaCl çözeltisi ile yıkandı. Filtre kağıdı ile kurutularak, kullanıncaya kadar derin dondurucuda (- 20°C) saklandı. Karaciğerin bir kısmı histolojik çalışmalar için %10 formaldehit solüsyonu içerisinde saklandı. Alınan kanlar santrifüj edildi, plazmaları ayrıldı ve bekletilmeksizin alanin aminotransferaz (ALT) ve aspartat aminotransferaz (AST) enzim aktiviteleri otoanalizörde (Hitachi 717 Boehringer Mannheim) ölçüldü. Karaciğer dokuları kullanılacağı zaman homojenizatör ile 0.15 M’lık KCI çözeltisi içinde homojenize edildi. Homojenizasyon sonrası doku örneklerinde lipid peroksidasyonu (LPO) ve GSH düzeyleri tayin edildi.

    LPO Düzeyleri Tayini: Karaciğer doku LPO düzeyleri tiyobarbiturik asit testi ile ölçüldü 21. Plazma LPO düzeyleri de aynı prensibe dayanan Buege ve Aust 'un 22 metoduna göre ölçüldü. TBA testi, lipid peroksidasyonunun yıkım ürünlerininden malondialdehitin (MDA) TBA ile reaksiyona girmesi sonucu oluşan pembe renkli kompleksin, 532 nm dalga boyunda verdiği absorbansın spektrofotometrik olarak ölçülmesi prensibine dayanır. Karaciğer doku ve plazma LPO düzeyleri sırasıyla nmol MDA/g doku ve nmol MDA/ml olarak ifade edildi.

    GSH Düzeylerinin Tayini: Karaciğer doku glutatyon düzeyleri Ellman'ın 23 metoduna göre ölçüldü. Metot sülfidril gruplarının 5,5-ditiyo-bis-2-nitro benzoik asit (DTNB) ile reaksiyonu sonucu oluşturduğu renkli ürünün spektrofotometrik olarak 412 nm'de ölçülmesi amacına dayanır. Sonuçlar μmol GSH/g doku olarak ifade edildi.

    Histolojik çalışmalar: Tüm gruplardan alınan karaciğer doku örnekleri % 10’luk nötral formalin solüsyonu ile 18 saat fiske edildi. Yükselen alkol serilerinden (%70, %90, %96, %100) geçirilerek suyu alındı, toluen ile şeffaflaştırıldı, 60 °C’lik etüvdeki parafinde 1 gece bekletildikten sonra bloklandı. Bu bloklardan 5μm kalınlığında kesitler alınarak, genel morfolojik değerlendirme yapabilmek için hematoksileneosin (H-E) boyası yapıldı. Boyalı kesitler Olympus BH2 fotomikroskop ile incelenerek fotoğraflandı.

    İstatistiksel Analiz: Bu çalışmada istatistik analizler için SPSS 11 (Statistical Program for Social Sciences) paket programı kullanıldı. Sonuçlar aritmetrik ortalama±standart hata şeklinde ifade edildi. İstatistiksel analizlerde tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılarak Tukey-HSD testi ile gruplar arası karşılaştırmalar yapıldı. Anlamlılık derecesi olarak p<0.05 kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    CCl4 uygulanan (grup 2) sıçanlarının plazma AST ve ALT değerleri grup 1’e göre istatistiksel olarak anlamlı artış göstermiştir. Isırgan otu tohumu ekstresi uygulanan sıçanların (grup 3) her iki grubunda da AST değerleri kontrol grubu değerlerine yakındır. Buna karşın sadece ekstre uygulanan sıçanların plazma ALT düzeyleri kontrol grubundan daha düşük gözlenmiştir. CCl4 uygulanan gruba göre ekstre uygulanan gruplar kıyaslandığında grup 3 ve grup 4’ün plazma ALT ve AST değerlerinin anlamlı olarak düşük olduğu gözlenmiştir (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Grupların plazma ALT ve AST düzeyleri

    Karaciğer doku lipid peroksidasyon düzeyleri araştırıldığında, CCl4 uygulanan grubun karaciğer doku MDA düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0.05). Grup 3’ün karaciğer doku MDA düzeyleri kontrol grubuna göre azalmıştır (p<0.05). Ekstre+CCl4 uygulanan sıçanların karaciğer doku MDA düzeyleri sadece CCl4 uygulanan gruba göre anlamlı olarak azalmıştır (p<0.001).

    Kontrol grubuna göre grup 2, ve grup 4’ün plazma MDA değerlerinde anlamlı artışlar gözlenirken (p<0.001) CCl4 grubuna göre ekstre+CCl4 grubu plazma MDA değerlerinde %16.2’lik azalma istatistiksel olarak anlamlılık göstermemiştir.

    Grupların GSH düzeyleri; kontrol grubuna göre kıyaslandığında, ekstre verilen (grup 3) sıçanların karaciğer GSH düzeyleri kontrol grubuna göre % 21’lik artış gösterirken bu artış istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur. CCl4 ve ekstre+CCl4 verilen sıçanların GSH düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük kalmıştır (p<0.001) (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Grupların karaciğer doku GSH ve LPO düzeyleri ile plazma LPO düzeyleri.

    Grupların histolojik bulguları değerlendiğinde; kontrol grubu ve ekstre grubu karaciğer kesitlerinde normal karaciğer parankima yapısı izlenmiştir (Şekil 1 ve 2). CCl4 grubuna ait karaciğer dokusunda; hepatosit sitoplazmasında ileri derecede vakuolleşme beraberliğinde belirgin harabiyet görülmüştür. Genişlemiş olan sinüzoid duvarında Kupffer hücrelerinde irileşme ve şişme izlenmektedir (Şekil 3). Vazokonjesyon ve portal alanlarda belirgin olan lökosit infiltrasyonu bu grupta karaciğer parenkimal harabiyetini yansıtan diğer bulgular arasındadır. Tedavi grubuna ait karaciğer kesitlerinde hepatositlerde hafif derecede vakuoler dejenerasyon harabiyet izlenmiştir. Sinuzoidlerdeki genişleme ve vazokonjesyonun oldukça az olduğu bu grupta lökosit infiltrasyonu minimal seviyede olup, karaciğer hasarının genel olarak azaldığı görülmüştür (Şekil 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Sekil 1: Kontrol grubuna ait karaciğer dokusunun görünümü. Normal KC morfolojisi izlenmekteX100.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Sekil 2: Ekstre verilen gruba ait karaciğer dokusunun görünümü. Normale yakın karaciğer yapısı izlenmekteX200.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Sekil 3: CCl4 uygulanan gruba ait karaciğer kesitlerinde hepatositlerde ileri derecede dejenerasyon (→) genişlemiş sinuzoid duvarında iri Kupffer hücreleri ve vazokonjesyon (*) izlenmekteX200


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Sekil 4: CCl4 ve ekstre grubuna ait bir kesit. Hepatositlerde hafif derecede vakuoler dejenerasyon (→), sinuzoidlerde hafif derecede vazokonjesyon (*) izlenmekte X200.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Çalışmamızda karaciğer hasarı oluşturmak için CCl4 kullanıldı. CCl4 deneysel olarak karaciğer hasarı oluşturulmasında yaygın olarak kullanılan bir ksenobiyotiktir. CCl4 metabolize edilirken öncelikle stabil olmayan başlangıç metaboliti triklorometil (CCl3) ve daha sonra sekonder olarak konjuge dien, lipid hidroperoksit ve malondialdehit gibi radikaller oluşur. Oluşan bu serbest radikaller hücre membranlarındaki fosfolipidlerde bulunan yağ asitlerinin peroksidasyonuna neden olarak hücre harabiyetine yol açarlar 24. Çalışmamızda CCl4 uyguladığımız sıçanların karaciğer hücrelerindeki hasarı belirlemek amacıyla plazma ALT ve AST enzim düzeyleri incelendi. ALT ve AST enzim düzeyleri hepatosit nekrozunun hassas testleridir. Hasar görmüş hepatositten seruma salınırlar ve yüksek düzeyleri hepatosellüler hasarı gösterir 19. CCl4 grubunda yer alan sıçanların plazma ALT ve AST düzeyleri kontrol grubuna göre yüksek bulundu. Bu sonuç, diğer araştırmacıların sonuçları ile paralellik göstermektedir 19, 25, 26. Ayrıca CCl4 uygulanan gruptaki sıçanlarda karaciğer hasarı histolojik bulgularla da desteklendi. CCl4 kaynaklı karaciğer hasarında meydana gelen oksidatif stres artışı önemlidir ve karaciğer fibrozu ve siroz gelişimine katkıda bulunabilir 27. CCl4 uygulanmasına bağlı olarak karaciğer lipid peroksit düzeylerinde gözlemlediğimiz artışlar, karbon tetraklorürün karaciğerde lipid peroksidasyonuna neden olduğunu doğrulayan araştırma sonuçları ile de uygunluk göstermektedir 19. Bunun yanı sıra, yine plazma lipid peroksit düzeylerinde görülen artış, karaciğer harabiyeti sonucu oluşan lipid peroksidasyonunun plazmaya yansıdığını göstermektedir ki bu bulgularımız bu konuda yapılan diğer çalışmaları desteklemektedir 28, 29.

    Çalışmamızda, ısırgan tohumu ekstresinin karbon tetraklorür uygulanmasından önce 14 gün enjeksiyonu sıçanlarda karaciğer hasarı nedeniyle yükselen plazma ALT ve AST enzim aktivitelerinde azalma sağlamıştır. Hücre içi antioksidan kapasitedeki değişiklikleri gözlemlemek amacıyla karaciğer doku GSH düzeyleri de araştırıldı. Ekstre uygulanması GSH düzeylerinde CCl4 grubuna göre anlamlı bir değişikliğe neden olmamıştır. Buna karşılık hazırlamış olduğumuz ısırgan tohumu etanol ekstresi CCl4 uygulanmasına bağlı olarak artan karaciğer lipid peroksidasyonunu azaltıcı etki göstermiştir. Bu nedenle tek başına ekstre uygulandığında GSH düzeyinde artış görülmesine rağmen ekstre+CCl4 grubunda GSH düzeyinin düşük olmasının nedeni mevcut GSH’ın lipid peroksidasyonuna karşı kullanılması olabilir. Ekstre+CCl4 grubunun LPO değerlerinin CCl4 grubuna göre düşük olması muhtemelen ısırgan otunun antioksidan etkisiyle oksidatif stresi azaltmasının bir sonucudur. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular daha önce yapılan ve CCl4 hasarında ısırgan otu yaprağının etkisini inceleyen çalışma ile de uyumludur. İki ay süre ile yemlerine ısırgan otu yaprağı karıştırılarak beslenen ve CCl4 uygulanan sıçanların karaciğer ve plazma lipid peroksit düzeylerinin ısırgan otu yedirilmeyen CCl4 grubuna göre düşük olduğu gösterilmiştir 19. Bir diğer çalışmada Urtica dioica yapraklarından elde edilen ekstrenin iskemi-reperfüzyon hasarını önleyici etki gösterdiği ve bu etkisinin içeriğindeki antioksidan moleküllerden kaynaklandığı bildirilmiştir 30. Meme kanseri oluşturulmuş ratlarda da ısırgan otunun total antioksidan kapasiteyi artırarak koruyucu etki gösterdiği gözlenmiştir 31. Bu in vivo çalışmalar yanında in vitro çalışmalarla da ısırgan otunun antioksidan etkisi olduğu gösterilmiştir. Matsingou ve ark. 32 fosfolipidlerin ve linoleik asidin demir katalizli oksidasyonunun ısırgan otu ile engellenebileceğini gözlemlerken, bir başka in vitro çalışmada ise ısırgan otunun su ekstresinin linoleik asit peroksidasyonunu doza bağımlı olarak inhibe ettiği gösterilmiştir 33.

    Çalışmamızda Ekstre+CCl4 grubunun plazma LPO düzeylerinde de CCl4 grubuna göre bir miktar azalma olmasına karşın bu bulgular istatistiksel olarak anlamlı değildi. Bu durum ekstrenin lipid peroksidasyonunu önleyici etkisinin plazmaya geç yansımasından kaynaklanmış olabilir.

    CCl4 uygulanması sonucu oluşan karaciğer hasarının histolojik incelenmesinde görülen hepatositlerdeki ileri derecede dejenerasyon sinozoidlerde genişleme ve vazokonjesyon ısırgan tohumu ekstresi uygulanmasıyla önemli derecede engellenmiştir. Bu bulgularda diğer bulgularımızla uyumludur. Isırgan otu tohumu ektresinin CCl4 uygulanan ratlarda karaciğer hasarı nedeniyle yükselen plazma ALT ve AST düzeyleri ve karaciğer lipid peroksidasyonu üzerinde sağladığı azalma histolojik bulgularımızla birbirini desteklemektedir. Isırgan otu CCl4 dışında başka nedenlere bağlı olarak gelişen karaciğer hasarını da engellemektedir. Hepatoksisite üzerine yapılan bir çalışmada falloidin’in (bir tür mantar toksini) neden olduğu hafif derecedeki hepatotoksisiteyi Urtica dioica tohumu eterik yağının erken dönemlerinden itibaren önleyebileceği gösterilmiştir 34.

    Sonuç olarak, ısırgan otu tohumu etanol ekstresinin yaprakları gibi 19, karbon tetraklorür ile karaciğer hasarı oluşturulan sıçanlarda, karaciğer hasarını önleyici lipid peroksidasyonunu inhibe edici özellikte olduğu ve içeriğinde bulunan vitaminler ve minerallerden kaynaklanabilecek antioksidan etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Halliwell B. Oxidants and human disease: Some new concepts. FASEB J 1987; 1: 358-364.

    2) Köşkeroğlu İ.Ş. Oral Mukozada Oluşturulmuş Yumuşak Doku Defektinin İyileşmesi ve Oksidatif Stres Üzerine E Vitamini ve Selenyumun Etkisinin Deneysel Olarak Araştırılması. Doktora Tezi, İstanbul: İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1998.

    3) Recknagel RO. Carbon tetrachloride hepatotoxicity. Pharmacol Rev 1967; 19: 145-208.

    4) Edvvards MJ, Keller BJ, Kauffman FC. The involvement of Kupffer cells in carbon tetrachloride toxicitiy. Toxicol Appl Pharmacol 1993; 119: 275-279.

    5) Elsisi AED, Earnest DL, Sipes IG. Vitamin A potentiation of carbon tetrachloride hepatotoxicitiy: Enhanced lipid peroxidation without enhanced biotransformation. Toxicol Appl Pharmacol 1993; 119: 289-294.

    6) Diplock AT. Antioxidant nutrients and disease prevention: An overview. Am J Clin Nutr 1991; 53: 189-193.

    7) Kazanç MB. Antioksidan vitaminler. Sendrom 1997; 9: 14-23.

    8) Cook NC, Samman S. Flavonoids-chemistry, metabolism, cardioprotective effects, and dietary sources. Nutr Biochem 1996; 7: 66-76.

    9) Torun M, Yardım S. Serbest radikallerin kalp-damar hastalıkları ile ilişkisi ve savunma mekanizmaları. FABAD J Pharm Sci 1993; 18: 173-184.

    10) Chahardehi AM, Ibrahim D, Sulaiman SF. Antioxidant activity and total phenolic content of some medicinal plants in Urticaceae family. Journal of Applied Biological Sciences 2009; 3: 25-29.

    11) Larson R.A. The antioxidants of higher plants. Phytochemistry 1988; 27: 969-978.

    12) Wetherilt H. Isırgan Otu Yaprak ve Tohumlarının Besleyici Özellikleri ve Antitümoral Etkileri. Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1989.

    13) Akbay H. Urtica dioica L. Üzerine Farmakognozik Araştırmalar. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1995.

    14) Seven A, Candan G. Antioksidan savunma sistemleri. Cerrahpaşa Tıp dergisi 1996; 27: 41-50.

    15) Palozza P. Krinsky N. Antioxidant effects of carotenoids in vivo and in vitro. Methods Enzymol 1992; 213: 403-420.

    16) Tsuchiya M, Scita G, Freisleben HJ, Kagan VE, Packer L. Antioxidant radical-scavenging activity of carotenoids and retinoids compared to α-Tocopherol. Methods Enzymol 1992; 213: 460-472.

    17) Yurdakök M, Qaglar M, Yurdakök K. Sıçanlarda vitamin E ve selenyumun karbon tetraklorür hepatotoksisitesine karşı etkileri. Hacettepe Tıp Dergisi 1985; 18: 10-17.

    18) Moure A, Cruz JM, Franco D, et al. Natural antioxidants from residual sources, Food Chem 2001; 72: 145-171.

    19) Göker B, Özmen R. Sıçanlarda ısırgan otu (Urtica dioica L.) yaprağı ile beslenmenin akut karbon tetraklorür uygulanmasına bağlı gelişen karaciğer hasarı üzerine koruyucu etkisi. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi 2009; 23: 77-80.

    20) Bradford MM. A rapid and sensitive method for quantititation of microgram quantities of protein utilizing the principle of protein dye binding. Anal Biochem 1976; 72: 248-254.

    21) Ohkawa H, Ohishi N, Yagi K. Assay for lipid peroxides in animal tissue by thiobarbituric acid reaction. Anal Biochem 1979; 95: 351-358.

    22) Buege JA, Aust SD. Microsomal lipid peroxidation. Methods Enzymol 1978; 52: 302-310.

    23) Ellman GL. Tissue sulfhydryl groups. Arch Biochem Biophys 1959; 82: 70-77.

    24) Recknagel R, Glende EA, Dolak JA, Waller RI. Mechanism of carbontetrachloride toxicity. Pharmacol Ther 1989; 43: 139-154.

    25) Czaja MJ, Xu J, Alt E. Prevention of carbon tetrachloride induced rat liver injury by soluble tumor necrosis factor receptor. Gastroenterology 1995; 108: 1849-1854.

    26) Letteron P, Labbe G, Deqott C, Berson A. Mechanism for the protective effects of silymarin against carbon tetrachloride-induced lipid peroxidation and hepatotoxicity in mice. Biochem Pharmacol 1990; 39: 2027-2034.

    27) Gassó M, Rubio M, Varela G, et al. Effects of Sadenosylmethionine on lipid peroxidation and liver fibrogenesis in carbon tetrachloride-induced cirrhosis. J Hepatol 1996; 25: 200-205.

    28) Uzel N. Karbon Tetraklorür Uygulanan Sıçanlarda Lipid Peroksitlerinin Plazma Lesitin-Kolesterol Açil Transferaz Enzim Aktivitesi Üzerine Etkisinin İncelenmesi. Doktora Tezi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1988.

    29) Yamazaki K, Ohyama H, Kurata K, Wakabayashi T. Effects of dietary vitamin E on clinical course and plasma glutamic oxaloacetic transaminase and glutamic pyruvic transaminase activities in hereditary hepatitis of LEC rats. Lab Anim Sci 1993; 43: 61-67.

    30) Cetinus E, Kilinc M, Inanc F, Belge-Kurutas E, Buzkan N. The role of Urtica dioica (Urticaceae) in the prevention of oxidative stress caused by tourniquet application in rats. Tohoku J Exp Med 2005; 205: 215-221.

    31) Tello S, Halifeoğlu İ, Bozkurt M, Bulmuş Ö. Meme kanseri oluşturulmuş ratlarda ısırgan otunun total antioksidan durumu üzerine etkisi. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi 2008; 22: 179-183.

    32) Matsingou TC, Kapsokefalou M, Safiloglou A. Aqueous infusions of mediterranean herbs exhibits antioxidant activity towards iron-promoted oxidation of phospholipids, linoleic acid, and deoxyribose. Free Radic Res 2001; V35: 596-605.

    33) Gülçin İ, Küfrevioğlu Öİ, Oktay M, Büyükokuroğlu ME. Antioxidant, antimicrobial, antiulcer and analgesic activities of nettle (Urtica dioica L.). J Ethnopharmacol 2004; 90: 205-215.

    34) Özbek H, Tuncer İ, Dülger H ve ark. E Vitamini, N-asetil sistein, penisilin-G ve Urtica dioica L.’nin phalloidin toksisitesi üzerine etkileri. Van Tıp Dergisi 2005; 12: 16-21.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]