[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2010, Cilt 24, Sayı 3, Sayfa(lar) 193-199
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin Çevresel Riskler Konusundaki Duyarlılıkları
Eray YURTSEVEN, Suphi VEHİD, Selçuk KÖKSAL, M.Sarper ERDOĞAN
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Çevresel riskler, çevresel duyarlılık, öğrenciler
Özet
Amaç: Araştırmanın amacı, İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin çevresel riskler konusundaki duyarlılıklarını saptamaktır.

Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini, İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu 2009- 2010 öğretim döneminde öğrenimlerini sürdüren öğrenciler oluşturmuştur ve 310 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada literatür taraması yoluyla geliştirilen 59 soruluk anket kullanılmıştır.

Bulgular: Öğrenciler tarafından ileri veya çok ileri düzeyde risk faktörü olarak algılanan ilk üç çevresel faktör sırasıyla doğal alanların azalması (toplam puan: 1063), su kıtlığı ve su sıkıntısı (toplam puan: 1050) ve kimyasal atıklar (toplam puan: 1041). Öğrenciler tarafından düşük düzeyde risk faktörü olarak algılanan veya risk faktörü olarak algılanmayan ilk üç çevresel faktör sırasıyla mercan kayalıklarının azalması (toplam puan: 653), şişe suları (toplam puan: 648) ve bronzlaşmak (toplam puan:558) olarak belirlenmiştir.

Sonuç: Düzenli eğitimler sayesinde öğrencilerin çevresel duyarlılıklarının arttırılması sağlanmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Çevre; canlıların gelişmesini sağlayan ve onları sürekli olarak etkileri altında bulunduran fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal faktörlerin bütünüdür1. Bu tanım doğal ve yapay çevreyi kapsamaktadır. Doğal çevre, içinde doğa etkinliklerinin ve doğa güçlerinin oluştuğu, insan etkisinin görülmediği veya önemli ölçüde değiştirilemeyen çevredir. Yapay çevre ise, insanların toplumsal yaşamlarında doğal çevredeki kaynakları kullanarak, teknolojiyi geliştirerek, ekonomik etkinliklerde bulunarak doğal çevreden farklı olarak oluşturdukları ortamdır2. İnsanın kendisine ait olan bu yapay çevreyi oluşturmaya başlamasından itibaren, doğal çevre ve yapay çevre arasında adeta bir savaş yaşanmaktadır. Bir yandan doğal çevre daralmakta, diğer yandan yapay çevre büyümektedir3. Çevre sağlığı terimi ise, insan sağlığını ve çevresel dengeyi bozabilecek çevresel faktörlerin potansiyel sağlık etkilerinin değerlendirilmesini kapsamaktadır1. Sağlıklı bir çevrede yaşamak tüm insanların sahip olması gereken bir hak olmakla beraber; son yüzyıl içinde meydana gelen hızlı nüfus artışı, endüstrileşme ve kaynakların sınırsız bir şekilde kullanılması sonucunda, yeryüzün de hızlı bir çevresel kirliliğin oluştuğu gözlenmektedir. Başlangıçta önemsiz gibi görünen çevresel kirlenmenin zamanla sağlığı ve yaşamı tehdit eder bir noktaya ulaşmasıyla beraber insanların bu konulara olan ilgi ve duyarlılıklarında da artma belirlenmiştir4. İnsanların risk faktörlerini algılama düzeyleri, konuyla ilgili bilgi seviyelerine göre farklılık göstermektedir. Bu bilgi düzeyleri de insanların geçmiş deneyimlerinden, bilimsel kaynaklardan ve basın yoluyla elde ettikleri bilgiler sayesinde oluşmaktadır5. Benzer bir şekilde, sağlık konusundaki risk algılamaları da kişilerin ekonomik, sosyal ve kültürel çevrelerine bağlı olarak faklılık göstermektedir6,7. Çevre bilincinin geliştirilmesi ve korunması çevre eğitimi ile mümkün olabilmektedir. Bu eğitimin amacı çevreye duyarlı, çevre koruma konusunda olumlu tutum ve davranışların geliştirilmesi, hedefi ise toplumdaki tüm bireylerin bu bilgi düzeyine çıkabilmelerini sağlamaktır8. Çevresel riskler ve bu risklerin ortaya çıkarabileceği sağlık sorunları değerlendirildiğinde, özellikle eğitim almış kişilerin bu konularda toplumun genelinden daha yüksek duyarlılığa sahip olmaları beklenmektedir9.

    Bu araştırmanın amacı 2009-2010 öğretim döneminde, İ.Ü. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek okulu öğrencilerinin çevresel risk faktörleri konusundaki algılama düzeylerini ve bu algılamayı etkileyen demografik özelliklerin saptanmasıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma Şubat-Mart 2010 tarihleri arasında İ.Ü Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunda yapılmış kesitsel tipte bir araştırmadır. Araştırmada kullanılan veriler ilgili literatürler doğrultusunda, Beyhun ve ark.4 ile Özmen ve ark.10 tarafından hazırlanan anket formlarının birleştirilmesi ile hazırlanan bir soru formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin yüksek okul bünyesinde bulunan Diş protez teknolojisi (n=109), Tıbbi görüntüleme teknikleri (n=82), Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik (79), Tıbbi laboratuar teknikleri (109) ile Ağız ve diş sağlığı (72) programlarında öğrenim gören tüm öğrencilerden (N=451) toplanması hedeflenmiş olup, herhangi bir örneklem yöntemi seçimi yapılmamıştır. Araştırmanın gerçekleştirildiği tarihte sınıfta öğrenim gören toplam n=310 öğrenciye ulaşılarak verilerin toplanması gerçekleştirilmiştir. Uygulanan soru formunda yer alan soruların yarısından daha azına cevap verilen 9 adet soru formu değerlendirme dışı bırakılmıştır. Anket formu katılımcıların çevresel riskleri algılama düzeyleri ile ilgili 39 soru, soyodemografik özellikleri ile ilgili 8 soru ve çevre konusuyla ilgili görüşlerini belirlemek amacıyla 12 soru toplam 59 sorudan oluşmaktadır. Veriler öğrencilerin gözlem altında yanıtlaması tekniği ile ders saatlerinde toplanmıştır. Çevresel risk algılama düzeyleri hiç-az-orta-ileri-çok ileri önemli olmak üzere 5’li Likert skalasıyla değerlendirilmiştir. Skalada öğrencilerin vermiş olduğu yanıtlara göre hiç önemli değil=0, az önemli=1, orta derece önemli=2, ileri derece önemli=3 ve çok ileri derce önemli=4” biçiminde puanlama yapılmıştır. Elde edilen skor her bir çevresel risk için, katılımcıların vermiş olduğu önem dereceleri doğrultusunda hesaplanan toplam çevresel risk skorudur (0×hiç önemli değil cevap sayısı+1×az önemli cevap sayısı+2×orta önemli cevap sayısı+3×önemli cevap sayısı+4×çok ileri önemli cevap sayısı) (maksimum:39×4=165). Araştırma için gerekli izin İ.Ü Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü’nden alınmıştır. Anket uygulaması sırasında katılımcılardan sözlü bilgilendirilmiş olurları alınmıştır. Araştırmanın istatistiksel değerlendirmesi, SPSS programı ile yapılmıştır. Analizlerde sayı yüzde-dağılımı, t-testi ve anova analizleri kullanılmıştır. P değerinin 0,05’in altında olması istatistiksel anlamlılık olarak değerlendirilmiştir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Araştırmaya katılan 301 öğrencinin bazı özellikleri Tablo 1’de verilmiştir. Öğrencilerin yaş ortalaması 20.03±2.37 (Minimum: 18, Maksimum: 40) olup, 110‘u erkek (%36.5), 191’i kız (%63.5) dır. Gelir durumları açısından, %12.3’ü iyi (gelir giderden fazla), %77.7’si orta (gelir gidere denk) ve %10.0’ı kötü (gelir giderden az) olarak belirlenirken; öğrenim gördükleri sınıf açısından %61.1’i dönem II, %38.9’u dönem IV olarak tespit edilmiştir. Tek kardeşe sahip olan öğrenciler %18.3, iki kardeşi olan %34.9, üç ve üzeri kardeşe sahip olan öğrenciler ise %46.8 olarak bulunmuştur. Anne ve baba eğitim durumu açısından değerlendirildiğinde, annesi orta okul ve altı olan %65.1, lise %27.6, üniversite ve üstü %7.3 iken; baba eğitim durumuna bakıldığında orta okul ve altı %45.8, lise %28.3, üniversite ve üstü ise %25.9 olarak bulunmuştur (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Araştırmaya katılan öğrencilerin özellikleri.

    Öğrencilerin %56.1’i öğrenim hayatlarının herhangi bir döneminde çevre konusuyla ilgili olarak ders alırken, %43.9’u ise almamıştır. Ders alan öğrencilerin de yaklaşık %60’ı bu dersi ilköğrenim düzeyinde aldıklarını belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan öğrencilerin %71.8’i (n=216) çevre konusundaki derslerin, öğrenim hayatlarının herhangi bir döneminde zorunlu olarak okutulması gerektiğini düşünürken, çevre derneğine üye olan öğrenci sayısı sadece %0.03 (n=11) olarak tespit edilmiştir. Öğrencilerin yaklaşık yarısı (%49.8) çevre konusunun ilgilerini çekip çekmediğine dair soruya “konuya göre değişiyor” ve %42.5’i ise direkt olarak “evet” cevabı vermelerine rağmen, çevre ile ilgili toplantı kongre, vb. katılma durumları %17.3 olarak ortaya çıkmıştır.

    Çalışmaya katılan öğrencilerin %6.3’ü çevresel risk konularını bilmediklerini ve dikkat etmediklerini, %16.3’ü ise çevresel duyarlılık yönünden yapılması gerekenleri bilmelerine rağmen dikkat etmediklerini belirtmişlerdir (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Öğrencilerin çevre konusundaki bilgi kaynakları ve tutumları.

    Öğrencilerin çevresel riskleri algılama düzeyleri tablo 3 de verilmiştir. Araştırmada öğrenciler tarafından her bir çevresel risk için verilen önem düzeyine göre hesaplanan toplam risk puanları değerlendirildiğinde doğal alanların azalması (toplam puan: 1063), su kıtlığı ve su sıkıntısı (toplam puan: 1050), kimyasal atıklar (toplam puan:1041) ve nükleer atıklar (toplam puan: 1037) en önemli dört çevresel risk olarak görülürken; bronzlaşmak (toplam puan: 558), şişe suları (toplam puan: 648), mercan kayalıklarının azalması (toplam puan: 653), pestisit ve herbisitler (toplam puan:658) en düşük çevresel riskler olarak algılanmaktadır.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Öğrencilerin çevresel riskleri algılama düzeylerinin dağılımı

    Çalışmaya katılan öğrencilerin bazı özelliklerine göre çevresel duyarlılık puanlarının ortalamaları değerlendirilmiştir. Buna göre çevresel duyarlılık puan ortalamaları yönünden dönem II ve dönem IV öğrencileri arasında fark saptanmaz iken, kız öğrencilerin puan ortalamalarının erkek öğrencilerden daha fazla olduğu ve bu farkında istatistiksel anlamlılık ifade ettiği belirlenmiştir (p=0.003). Çevre dersinin zorunlu olmasını isteyen öğrencilerin, istemeyen öğrencilere oranla puan ortalamaları da istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur (p=0.006). Anne ve babanın eğitim durumu, çevresel toplantılara katılma, çevre derneğine üye olmak, daha önceden çevre dersi almak ve gelir durumu açılarından çevresel duyarlılık puan ortalamaları açısından istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır. Buna karşın ailede çevre konularının konuşulması ile öğrencilerin kendilerini çevresel açıdan değerlendirmeleri istendiğinde, “çevresel konulara dikkat edip yapılması gerekenleri bilen ve yapanların”, “yapılması gerekenleri bilmelerine rağmen yapmayanlar ile bu konuyu bilmeyen ve dikkat etmeyenlere” oranla çevresel duyarlılık puan ortalaması açısından anlamlı şekilde fark oluşturduğu tespit edilmiştir (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Öğrencilerin bazı özelliklere bağlı olarak çevresel duyarlılık puan ortalamalarının değerlendirilmesi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Günümüzde pek çok hastalık ve sağlık sorunlarının çevresel etkilenimler sonucu ortaya çıktığı bilinmekte olup, bu olumsuz etkilerin en aza indirilmesi amacıyla çevresel risklere mümkün olduğunca az maruz kalınması önem taşımaktadır. Özellikle toplumda yüksek öğrenim kademesinde eğitim alan öğrencilerin bu konuda, toplumun diğer bireylerinden daha fazla duyarlı olmaları beklenmekte olduğundan, sağlık hizmetleri meslek yüksek okulu öğrencilerinin çevresel riskler karşısındaki duyarlılıklarını belirlemek bu açıdan önem taşımaktadır. Araştırmada öğrencilerin %56.1’i öğrenim hayatlarının herhangi bir döneminde çevre dersi alırken, bu dersi alanlarında %60.3’ünün ilköğretim seviyesinde çevre derslerini okudukları tespit edilmiştir. Özdemir ve ark.9 tarafından 2004 yılında yapılan benzer bir çalışmada bu oranlar sıra ile %59.5 ve %75.1 olarak bulunmuştur.

    Öğrencilerden çevre konusundaki derslerin zorunlu olması gerektiğini düşünenlerin oranı %71.8 iken, çevre derneğine üye olan öğrenciler sadece %0.3’ tür. Bu durumun çok çarpıcı olduğu düşünülmektedir. Çünkü, öğrenciler bu konuların zorunlu olarak müfredatlarda yer alması gerektiğini düşünmelerine rağmen, sosyal sorumluluk çerçevesinde, çevresel konulardaki hassasiyetlerini göstermek ve çevresel aktivitelere katılmak için herhangi bir çevresel derneğe üye olmadıkları görülmektedir. Konuyla ilgili benzer bir çalışmada öğrencilerin %84.1’i, çevre konusundaki derslerin zorunlu olması gerektiğini belirtirken, çevre derneklerine üye olma durumu %13.5 olarak tespit edilmiştir10. Burada merkezi yönetimlere özellikle çevresel risklerin algılanması ve anlatılmasıyla ilgili olarak ciddi görevlerin düştüğü anlaşılmaktadır. En temel işlem olarak, eğitim sistemi içerisinde her eğitim kademesinde, başta ilköğretim ve lise olmak üzere, yüksek öğretim sırasında da mutlaka çevre derslerinin zorunlu hale getirilmesi önerilmektedir. Böylece toplumda kendiliğinden oluşmayan çevresel bilincin oluşturulmasının sağlanabileceği düşülmektedir.

    Öğrencilerin her bir çevresel risk için vermiş oldukları önem düzeyine göre hesaplanan toplam puanlara bakıldığında sırasıyla doğal alanların azalması, su kıtlığı ve su sıkıntısı ile kimyasal atıklar en önemli üç çevresel risk olarak görülmektedir. Beyhun ve ark.4 yaptığı çalışmada ise ozon tabakasının delinmesi, motorlu araç kazaları ve fabrikalardan kaynaklanan hava kirliliği şeklinde çevresel risklerin sıralaması mevcuttur. Başka bir çalışmada ozon tabakasındaki incelmenin en önemli çevresel risk olduğu bulunmuştur10. Finlandiya’da yapılan bir çalışmada öğrencilerin en önemli çevre riski olarak su kirliliği ile yağmur ormanlarının tahribini gösterdikleri bildirilmiştir11. Bu sıralamaların oluşumunda pek çok nedenin etkili olabilmesi mümkündür. Ancak sıralamaya etki eden ana nedenin, görsel ve yazılı basında daha çok yer alan çevresel risk konularının olduğu, bu sayede ilgili riskler hakkında farkındalık ve duyarlılığın daha çok olduğu tahmin edilmektedir. Bu nedenle yapılan farklı çalışmalarda, öğrencilerin zamana bağlı olarak farklı çevresel riskleri ön plana taşıdıkları ve bunlar hakkında daha duyarlı oldukları görülmektedir.

    Öğrenciler tarafında düşük düzeyde risk olarak algılanan çevresel risklere baktığımızda, bronzlaşmak, şişe suları ve mercan kayalıklarının azalması en az çevresel puan alan riskler olarak sıralanmaktadır. Burada dikkati çeken nokta bronzlaşmak ve mercan kayalıklarının azalmasının nerdeyse hiç risk olarak görülmemesi çevresel bilincin öğrencilerde henüz oluşmadığı fikrini doğurmaktadır. Şişe sularının düşük riskli olarak görülmesinin nedeni olarak, içme amacıyla kullanılan bu şişe sularının şebeke suyundan daha temiz olması ve genelde tek kullanımlık pet şişelerde tüketilmesi sonucunda olduğu düşünülmektedir.

    Oysa öğrencilerin bronzlaşmak ve mercan kayalıklarının azalması konusundaki düşük risk algılarının konular hakkında yeterli bilgi sahibi olmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Öğrencilerin çevre konusunda bilimsel açıdan yeterli bilgi almamaları, bu bilgileri kulaktan duyma veya yazılı ve görsel basından almalarını doğurmaktadır. Çalışmamız kış aylarında yapıldığından özellikle zararlı güneş ışınlarının neden olabileceği bronzlaşma sonucunda ortaya çıkabilecek riskler konusunda bu nedenle yeterli duyarlılığın olmadığı tahmin edilmektedir.

    Öğrencilerin bazı özelliklerine göre çevresel duyarlılık yönünden puan ortalamalarının değerlendirilmesi Tablo 4’te özetlenmiştir. Buna göre yaş, devam edilen sınıf, gelir durumu, daha önceden çevre dersi alma, çevre derneğine üye olma, anne-baba eğitim durumu ve çevresel toplantılara katılma ile çevresele puan ortalamaları arasında ilişki saptanmamıştır. Benzer bir sonuç, Özdemir ve ark.9 tarafından yapılan bir çalışmada da ortaya konmaktadır. Buna karşın yapılan başka çalışmalarda yaş ile çevresel duyarlılık puan ortalamaları arasında fark olduğu belirtilmektedir12,13. Yaşın artması ve beraberinde olgunlaşmanın etkisiyle, çevreye daha duyarlı olunabileceği düşünülmekte olup, çalışmamızda öğrencilerin yaşlarının çok küçük bir aralıkta değişmesi nedeniyle bu farkın oluşmadığı tahmin edilmektedir.

    Ailesinde çevre konuları konuşulan öğrencilerin aldıkları çevresel risk puan ortalaması, çevresel konuların konuşulmadığı veya konuya göre değişen ailelerdeki öğrencilere oranla daha yüksektir (p=0.005). Burada dikkat çekmek istediğimiz husus, ailedeki çevresel riskler konusundaki bilincin artması ve bu konuların aile içinde konuşulması, öğrenciler üzerinde olumlu etkiler oluşturmakta ve konuyla ilgili farkındalık ve duyarlılıklarının daha çok artmasına neden olmaktadır.

    Cinsiyet ile çevresel duyarlılık puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0.003). Kız öğrencilerin çevresel risk puan ortalaması erkek öğrencilere göre daha yüksektir. Yapılan çalışmalarda kız öğrencilerin çevresel tutum ölçeğinden aldıkları puanlar erkeklerden daha yüksek bulunmuştur10,14. Burada üzerinde durulması gereken ana konunun bundan sonraki çalışmalarda niçin kızların erkeklerden daha duyarlı oldukları konusunda daha detaylı araştırmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir.

    Araştırmamızda öğrencilerin cinsiyete göre çevresel duyarlılık ve farkındalık puanları arasında anlamlı bir farkın olduğu bulunmuştur. Başka çalışmalarda kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre çevresel duyarlılık puanlarının neden daha yüksek olduğunun araştırılması ve bu nedenlerin ortaya konulması gerektiği önerilmektedir. Öğrencilerin çevre konusunda yapılan seminer, panel, konferans gibi bilimsel çalışmalara katılmaması nedeniyle, üniversitelerin çevre sorunlarına karşı farkındalığını arttırmak için bu tür faaliyetleri daha yoğun bir şekilde düzenlemesi önerilmektedir. Çevre bilincinin toplumda oluşturulması amacıyla çevre eğitimine çok erken yaşlarda başlanması önerilmektedir. Çevresel konulardaki bilgi düzeyinin artmasına bağlı olarak, çevresel riskler konusundaki davranış değişikliğinin ortaya çıkması kısa bir zaman diliminde olmamaktadır. Uzun vadede yararlı sonuçlara ulaşmak açısından, tüm eğitim-öğretim kademlerinde olduğu gibi üniversitelerde de, çevre konularını içeren dersler okutulmalıdır. Ayrıca, çevre duyarlılığı konusunda düzenli eğitimler yapılarak duyarlı olan grupları eyleme geçirerek, davranış değişikliklerinin oluşturulması sağlanmalıdır. Yukarıdaki öneriler ışığında, geleceğimizin teminatı olan gençlerin, gelecek yıllarda çevre ve sorunlarına karşı daha duyarlı, ilgili, olumlu tutum ve davranışları edinmiş bireyler olarak yetişmesinin sağlanacağı düşünülmektedir8,9,12.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) World Health Organization Regional Office for Europe. “Charter on Transport, Environment and Health”. http://www.euro.who.int/_data/assets/pdf_file/0006/88575/ E69044.pdf 24.06.2010

    2) Çabuk B, Karacaoğlu ÖC. Üniversite öğrencilerinin çevre duyarlılıklarının incelenmesi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi 2003; 36: 189-197.

    3) Chuk-ling Lail J, Tao J. Perception of environmental hazards in Hong Kong Chinese. Risk Analysis 2003; 23: 669-684.

    4) Beyhun EN, Vaizoğlu SA, Alper Mete A, ve ark. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 2005-2006 öğretim dönemi son sınıf öğrencilerinde çevresel risk algılama düzeyi. Koruyucu Hekimlik Bülteni 2007; 6(5): 345-350.

    5) Bianco A, Nobile GC, Gnisci F, et al. Knowledge and perceptions of the health effects of environmental hazards in the general population in Italy. International Journal of Hygiene and Environmental Health 2008; 211: 412–419.

    6) World Health Organization (WHO). “Reducing Risks, Promoting Health Life”. http://www.who.int/whr/2002/ en/whr02_en.pdf 21.05.2010

    7) World Health Organization (WHO). “Strengthening Risk Prevention Policies”. http://www.who.int/whr/2002/en/ Chapter6.pdf 14.03.2010

    8) Çelen Ü, Yıldız A, Atak N, ve ark. Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi öğrencilerinin çevre duyarlılığı ve ilişkili faktörler. 8. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi 23-28 Eylül 2002, Diyarbakır. Kongre Özet Kitabı; 421.

    9) Özdemir O, Yıldız A, Ocaktan E. Tıp fakültesi öğrencilerinin çevre sorunları konusundaki farkındalık ve duyarlılıkları. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2004; 57: 117-127.

    10) Özmen D, Çetinkaya A, Nehir S. Üniversite öğrencilerinin çevre sorunlarına yönelik tutumları. Koruyucu Hekimlik Bülteni; 2005: 4: 330-344.

    11) Kasma-Ronkainen L, Virokannas H. Concern about the environment among medical students. Scandinavian Journal of Social Medicine 1996; 24: 121-123.

    12) Pooley JA, Connor M. Enviromental education and attitudes. Environment and Behavior 2000; 32: 711–724.

    13) Bertan M, Güler Ç. Halk Sağlığı Temel Bilgiler Kitabı. 2. Baskı, Ankara: Güneş Yayıncılık, 1997: 225-263.

    14) Şama, E. Öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutumları. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi 2003; 23: 99-110

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]