Türk Boks Millî Takımı sporcularının Avrupa Şampiyonasına hazırlık kampları süresince bazı fiziksel, biomotorik ve oksidatif stres parametrelerini incelediğimiz araştırmamızda; boks grubunun yaş ortalaması 21,65 yıl olarak tespit edilmiştir. Literatürde konuyla ilgili benzer çalışmalara bakıldığı zaman, Türk Boks Millî Takımının 20,77 yaş ortalamasına, Ukrayna Boks Millî Takımının 20,35 yaş ortalamasına sahip olduğu görülmüştür
15. Beyleroğlu
16, Azerbaycan Boks Millî Takımının yaş ortalaması 22,66 olarak tespit etmiştir. Yine benzer bir çalışmada Çakmakçı
17, Gürcistan Boks Millî Takımının yaş ortalamasını 24,88 olarak bulmuştur. Araştırma sonuçlarımızı diğer benzer çalışma sonuçlarıyla karşılaştırdığımız zaman paralellik göstermektedir.
Çalışmamıza katılan boksörlerin boy ortalaması ise 174,40 cm. olup boy aralığı 165 cm ile 190 cm arasındadır. Bu farklılık sıklet sporlarında meydana gelen kilo farklılığından kaynaklanmaktadır. Çınar ve ark.,15 Türk Boks Millî Takımının boy ortalamasını 177,46 cm, Ukrayna Boks Millî Takımının boy ortalamasını ise 178,07 cm bulmuştur16. Benzer çalışmalarda, Azerbaycan Boks Millî Takımının boy ortalaması 163,30 cm ve Gürcistan Boks Millî Takımının boy ortalaması 180,11 cm olarak tespit edilmiştir17. Özellikle, elit seviyedeki boksörlerin 20-30 yaşları arasında olduğu, boksta optimal başarı devresinin 21-25 yaş/yıl ve olgunluk ve üst düzey devresinin 26-28 yaş/yıl aralığında olduğu belirtmektedirler18.
Araştırmamızdaki boksörlerin spor yaşı yaş ortalaması 9,65 yaş/yıl olup spor yaş aralığı ise 2 yaş/yıl ile 15 yaş/yıl arasındadır. Konuyla ilgili bazı araştırmalar da Türk Boks Millî Takımının spor yaşı ortalaması 8,52 yaş/yıl, Ukrayna Boks Millî Takımının spor yaşı ortalamasını ise 9,70 yaş/yıl olarak tespit edilmiştir15. Bu çalışma sonuçları da çalışmamızla benzerlik göstermektedir.
Sporda performansın belirlenmesinde etkin kriterlerden biriside vücut ağırlığıdır18. Araştırmamıza katılan boks grubunun vücut ağırlık ortalamasında, kamp öncesi (67,44 kg) ve sonrası (68,44 kg) değerlerinde oluşan artış anlamlı bir farklılıklar meydana getirmiştir (P<0.05). Avrupa Şampiyonasına hazırlık öncesi yapılan kamp çalışmalarında beslenme yoğunluğu yüksek olmaktadır. Maçların ileri bir tarihte olması ve boksörlerin kilo kaygısından uzak olmaları da bu artışın nedenlerden biri olarak açıklanabilir.
Karşılaştırma yapılan benzer çalışmalara baktığımızda; Türk Boks Millî Takımının vücut ağırlık ortalaması 71,91 kg, Ukrayna Boks Millî Takımının vücut ağırlık ortalaması 72,72 kg15, Gürcistan Boks Millî Takımının vücut ağırlık ortalaması 70,73 kg olarak bulunmuştur17. Bu sonuçlarla oluşan farklılık, ağır sıklet sporcularının çok ağır olmamalarından ve diğer sporcularında kendi sıkletlerini koruduklarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Araştırmamıza katılan boks grubunun kamp öncesi % 12,32 ve sonrası % 12,33 olan vücut yağ oran ortalamasında istatistiksel olarak farklılıklar bulunmamıştır. Elit boksörlerin değerleri karşılaştırıldığında; Ukrayna Boks Millî Takımının vücut yağ oran ortalaması % 13,4015, Azerbaycan Boks Millî Takımının vücut yağ oran ortalaması % 10,29, Türk Boks Millî Takımının vücut yağ oranı ortalaması % 13,16 olarak bulunmuştur16. Vücut yağ oran (%) ortalaması değerlerindeki bu artış, antrenman dönemindeki beslenmelerine bağlı olarak vücut ağırlığındaki artışlardan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Araştırma grubunu oluşturan boksörlerin BKI değerlerini incelediğimiz zaman, kamp öncesi 22,11 ve kamp sonrası 22,19 olarak bulunmuştur. Bu ölçümler arasında öntest ve sontest değerleri arasında bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa rastlanamamıştır (P>0,05). Araştırma sonuçlarını diğer araştırma sonuçları ile karşılaştırdığımızda Çınar ve ark.,15 Türk ve Ukrayna Boks Millî Takımları üzerine yaptığı çalışmasında; Türk Boks Millî Takımının BKI ortalamasını 22,83 Ukrayna Boks Millî Takımının BKI ortalamasını ise 21,66 olarak tespit etmiştir. Savucu ve ark.,19 elit hentbolcu ve basketbolcular üzerine yaptığı çalışmasında elit hentbolcuların 21,68 basketbolcuların BKI değerlerini ise 20,10 olarak bulmuştur. Cohen ve ark.,20 yine tenisçiler üzerinde yaptıkları çalışmalarında beden kitle indekslerini 22,3 olarak bildirmişlerdir. Benzer şekilde elit sporcular üzerinde yapılan BKI endeks ölçümleri ile çalışma bulgularını karşılaştırdığımız zaman benzer sonuçlar gösterdikleri gözlenmektedir.
Boksörlerin dikey sıçrama (cm) parametresini incelediğimizde; kamp öncesi 43,05 cm ve sonrası değerinin 44,55 cm olduğu görülmüştür. Kamp öncesi ve sonrası değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur (P<0,05). Millî takım boksörleri üzerinde yapılan benzer çalışmalarda Türk Boks Millî Takımının farklı dönemlerde yapılan dikey sıçrama değerleri ölçümlerinde 39,57 cm, 43,45 cm, 47,82 cm gibi benzer değerler tespit edilmiştir15,16. Diğer ülke değerleri ile karşılaştırdığımızda ise Azerbaycan Boks Millî Takımının dikey sıçrama ortalamasını 39,16 cm16, Gürcistan Boks Millî Takımının dikey sıçrama ortalamasını 40,66 cm17 ve Ukrayna Boks Millî Takımının ortalama değerleri 45,33 cm olarak tespit edilmiştir15. Sonuçlar karşılaştırıldığı zaman dikey sıçrama değerleri açısından Azerbaycan ve Gürcistan Boks Millî Takımlarının daha iyi değerlere sahip olduğu ve Ukrayna Boks Millî Takımıyla benzer özellikler gösterdiği belirlenmiştir.
Kuvvet parametresinden sağ pençe kuvvet (kg) ortalaması kamp öncesi 49,86 kg ve sonrası 50,37 kg olarak bulunmuştur. Sağ Pençe kuvvetinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. Konuyla ilgili diğer çalışmalara baktığımızda; Türk Boks Millî Takımının sağ pençe kuvveti 52,20 kg, Ukrayna Boks Millî Takımının sağ pençe kuvveti 54,51 kg olarak belirtilmiştir15.
Sol pençe kuvvet (kg) ortalamasına baktığımızda ise; kamp öncesi 46,49 kg ve sonrası 47,37 kg olarak tespit edilmiştir. Bu parametre açısından ön test ve son test değerleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P<0,05). Çakmakçı17, 12 haftalık antrenman programı uyguladığı çalışmasında boksörlerin el pençe kuvveti ön test değerlerini 43,23 kg, son test değerlerini 43,54 kg olarak bulmuş ve anlamlı artışlar kaydetmiştir. Bu değerleri farklı millî takım boksörleri ile karşılaştırdığımızda; Türk Boks Millî Takımının sol pençe kuvvetini 51,48 kg, Ukrayna Boks Millî Takımının sol pençe kuvvetinin 52,29 kg olduğunu görmekteyiz15. Sol pençe kuvvet ortalamasındaki anlamlı farklılığın kamp dönemlerinde yapılan antrenman programıyla ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü takımı oluşturan boksörlerin çoğunun düz gard olması nedeniyle antrenmanlarda sol ön kolunu devamlı çalıştırması bu anlamlılığın nedeni olarak düşünülmektedir.
Boksörlerin kamp çalışmaları boyunca bazı oksidatif stres parametreleri incelenmiştir. Literatürdeki çalışmalara baktığımızda; fiziksel egzersizlerin oksidatif stresi arttırdığı ve vücutta homeostasiz aksamasına neden olduğunu görmekteyiz. Bunun yanında egzersizin türü, süresi, yoğunluğu ve seçilmiş bazı biyolojik belirleyiciler (biomarker) gibi birçok faktör oksidatif strese etki edebilmektedir21,22. Bu nedenle lipit peroksidasyon ürünleri sıklıkla oksidatif stresin biyolojik belirleyicileri olarak kullanılmaktadır. Lipit peroksidasyonu nispeten istikrarlı ayrışma sonunda malondialdehit (MDA), isoprostanlar ve 4hydroxy-2-(HNE) gibi çeşitli ürünleri meydana getirir. Bu ürünlerde oksidatif stresin dolaylı bir göstergesi olarak plazma ve idrarda ölçülebilmektedir23.
Araştırmamıza katılan boks grubunun MDA ortalaması kamp öncesi 0,44 µmol/L ve sonrası 0,39 µmol/L değerler olduğu, değerler arasında kamp öncesi ve sonrası azalma görülmüştür. Ancak bu azalma istatistiksel olarak bir anlam ifade etmemektedir (P>0,05). Literatürde boks gibi çeşitli mücadele sporlarında çalışmamıza benzer sonuçlar mevcuttur. Çalışmamıza benzer bir hazırlık periyodu antrenman programı sonrasında (kuvvet antrenmanı + teknik beceri antrenmanı + judo), antrene genç judocularda MDA değerinde anlamlı bir etki bulunamamıştır22. Özal6, 2 ay boyunca düzenli olarak antrenman yapan güreşçilerin MDA seviyelerini incelemiş, çalışma öncesi değeri 0,59 µmol/L ve sonrasını ise 0,26 µmol/L olarak anlamlı bulmuştur. Bunun yanında 12 haftalık Tae-bo ve düzenli judo antrenman programları sonrasında kandaki oksidatif stres belirleyicilerinde farklı metabolik gereksinimden kaynaklanan bir artış meydana geldiği görülmüştür22,24.
Türk Millî Takımı boksörlerinin bazı oksidatif stres parametrelerini incelediğimiz çalışmamızda; oksidatif stresin güvenilir bir belirteci olan 8-ISO (8-isoprostan) değerlerinde kamp öncesi 93,02 pg/ml ve kamp sonrası 82,02 pg/ml oluşan azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P<0,05). Literatür incelendiğinde; egzersiz ve 8-isoprostan değerleri ile ilgili herhangi bir çalışma bulgularına rastlanılmamıştır. Isoprostanlar hücre membran fosfolipitlerinden siklooksijenazdan bağımsız olarak in vivo üretilen serbest radikal benzeri bileşiklerdir. 8-isoprostan PGF2α serbest radikallerin katalizasyonu sonucu araşidonik asit peroksidasyonundan, siklooksijenazdan bağımsız olarak oluşan serbest radikal benzeri bileşiktir25.
8-OHdG ng/ml (8-hydroxy-2'-deoxyguanosine) parametresini incelediğimizde, değer ortalaması kamp öncesi 1,65 ng/ml ve sonrası 1,55 ng/ml olduğu, değerler arasında kamp öncesi ve sonrası bir azalma görülmüştür. Ancak bu azalma istatistiksel olarak bir anlam ifade etmemektedir (P>0,05). Bu parametre üzerinde yapılan araştırmalar incelendiğinde; şiddetli fiziksel aktivitenin elit seviyedeki sporcularda oksidatif DNA hasarına neden olduğu görülmektedir. Ancak tekrarlı ve şiddetin azaldığı egzersizlerin 8-OHdG’in artışına neden olmadığı bunun yerine oksidatif DNA hasarın normalizasyonunu sağlayan bir adaptasyon olduğu görülmektedir26. Çalışmamızdaki boksörlerin kamp dönemi programı da Avrupa Şampiyonasına hazırlık çalışmalarını içeren dönemlerden oluşmaktadır. Kamp başındaki şiddet yoğunluğu kampın sonlarına doğru azaltılmıştır. İstatistiksel bir anlamlılık olmaması da buna bağlanmaktadır. Benzer bir çalışmada, Radak ve ark.26, şiddetli bir program uyguladıkları sporcuların 8-OHdG içeriğinin başlangıçta anlamlı bir artış gösterdiğini ancak program sonunda azalmaya başladığını bulmuşlardır. Düzenli güreş antrenmanları yapan sporculardan elde edilen bulgulara göre; 8-OHdG değeri sedanter bireylere göre daha düşük olarak ve anlamlı bulunmuştur27. Asami ve ark.,28 kan örneklerindeki 8-OHdG değerini antrene olamayan bireylerle karşılaştırdığı araştırmasında, sporcuların değerlerini daha düşük (2,4 ng/ml) olarak bulmuştur. Bu sonuçlar, fiziksel aktivitenin insan lökositlerindeki oksidatif DNA hasarının azalmasında daha hızlı ve uzun aralıklı olduğunu göstermektedir28.
İncelediğimiz son parametremiz 4-HNE (4-hidroksinonenal) nmol/L değerinin ortalama kamp öncesi 8,48 nmol/L ve sonrası 8,14 nmol/L olduğu, değerler arasında kamp öncesi ve kamp sonrası azalma görülmüştür (P<0,05). Ancak bu azalma da istatistiksel olarak bir anlam ifade etmemektedir. Benzer bir araştırmada, haltercilerin çalışmaları sonrası 4-HNE değeri azalmasına rağmen istatistiksel bir anlamlılık ifade etmemiştir. Artan aktiviteler sonucunda, doku hasarının özellikle kaslarda olduğu, MDA ve 4-HNE gibi parametrelerin aerobik tip egzersizleri içeren araştırmalarda benzer tepkiler gösterdiği görülmüştür29. Çalışmamızda aerobik ve anaerobik tip bir program uygulanmış ve bulgulan benzer bir durum göstermiştir.
Boksörlerin Avrupa Şampiyonasına hazırlık kampı öncesi ve sonrası dönemde yapılan ölçümlerinde vücut ağırlığı, dikey sıçrama, sol pençe kuvvet değerleri ve serum 8-isoprostan parametresinde istatistiksel olarak anlamlı değişiklikler görülmüştür. Diğer değerleri incelediğimizde ise bazı parametrelerde azalma olmasına rağmen istatistiksel açıdan bir anlamlılık bulunmamıştır.
Sonuç olarak; boksörlerin hazırlık kampı öncesinde yapılan ölçümlerin değerlendirilmesi neticesinde, bazı parametrelerdeki anlamlı farklılıklar Avrupa Şampiyonası öncesi boksörlerin performanslarına olumlu yönde katkılar sağlayacağını düşünmekteyiz. Bu çalışma, kamp öncesi ve sonrasında birçok serum oksidatif parametrelerinin değerlendirilmesiyle literatüre katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte sporcularda uzun sureli kamp ve antrenman dönemlerinin başlangıç ve sonunda oksidatif parametrelerin incelenmesini gerektiren bilimsel çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Teşekkür
Bu proje Fırat Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi (FÜBAP Proje No: 2022) tarafından desteklenmiştir. Bundan dolayi FUBAP birimine, arastirmanin istaisiksel analizlerini yapan A. U. Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Armağan Hayırlı’ ya teşekkür ederim.