Duygusal zeka kavramı ilk kez Peter Salovey ve John Mayer tarafından bireylerin,
kendisinin ve diğer kişilerin duygularını anlayabilmesi, bunlar arasında seçim
yapabilmesi ve duygularıyla başa çıkması olarak tanımlamıştır
1,2. Goleman
3 ise
duygusal zekâyı “kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati
beslemesi ve yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenlemesi” şeklinde tanımlayarak,
duygusal zekanın bilişsel zekadan daha önemli olduğunu vurgulamıştır.
Duygusal zeka kavramı, bireyin yaşamdaki başarısını büyük ölçüde belirleyen bir
beceriler bütünü olarak ele alınmaktadır. Başarı, sözü ile kastedilen ise, yalnızca statü,
kariyer ve zenginlik değildir. Bireyin kendisini iyi hissetmesi, başkalarıyla iyi ilişkiler
kurabilmesi, yaşadığı hayattan memnun olması ve keyif alması da yaşamda başarıyı
belirleyen faktörler olarak ön plana çıkmaktadır1,2.
Hemşirelikte duygusal zekanın değerlendirilmesi ve
geliştirilmesi önemlidir. Namdar ve ark.4, hemşirelik
öğrencilerinde duygusal zeka ve sosyodemografik
özelliklerin ilişkisinin araştırıldığı çalışmalarında,
duygusal zeka ile iş yeri takım çalışması, iş verimliliğinde
artma, daha etkili kişiler arası etkileşim, azalmış stres
arasında ilişki olduğunu belirtmişlerdir. Bu nedenle
karmaşık klinik ortamları yönetebilecek ve modern sağlık
sistemlerinde hastaların ihtiyaçlarına cevap verebilecek,
hastalarla iletişimi iyi, onların duygularını anlayan
hemşirelere ihtiyaç vardır.
Duygusal zekası gelişmiş hemşireler yaşamdan
doyum alan, hedeflerine ulaşabilen, değişen koşullara
uyum sağlayabilen ruhsal yönden sağlıklı bireylerdir.
Ayrıca hasta ya da sağlıklı bireylerle çalışırken onların
yalnızca fizyolojik gereksinimlerine değil duygusal
gereksinimlerine de duyarlı olan ve uygun yaklaşımlarda
bulunabilen hemşireler hasta bakım kalitesini de
arttıracaktır5-7.
Üniversite öğrencilerinin duygusal zekalarının
değerlendirilmesi önemlidir. Çünkü üniversite hayatı
sosyal ve kişiler arası ilişkileri yüksek oranda
etkilemektedir. Bu dönemde gelişebilecek psikolojik
bozukluklar öğrencilerin sosyal ve akademik başarılarının
azalmasına yol açacaktır. Bu nedenle öğrencide uyum ve
akademik başarılarının belirlenmesinde duygusal
zekanın değerlendirilmesi önemlidir4. Yüksek
duygusal zekaya sahip hemşirelerin yetiştirilmesinde
hemşirelik eğitimi çok büyük bir önem taşımaktadır.
Duygusal zeka, bilişsel zekadan farklı olarak öğrenilen,
geliştirilebilen bir zeka türüdür. Bu açıdan bakıldığında
insan ilişkilerinin son derece önemli olduğu hemşirelik
mesleğini seçen öğrencilerin henüz mesleğe atılmadan
eğitimleri sürerken duygusal zekalarının gelişmiş olması
bunun için de gerekli çalışmaların yapılarak, hemşirelik
eğitim programlarının duygusal zekayı geliştirecek
şekilde düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Böylece duygularını tanıyan, yöneten, kendini motive
edebilen, empati gücü yüksek, ilişkilerini kontrol edebilen
dolayısı ile sorunlarıyla etkin baş edebilen, çevresi ile
anlamlı ilişkiler kurabilen, kendisini gerçekleştirebilen
hemşirelerin hem kendi ruh sağlıklarını koruyabilecekleri
hem de hastalara bakım verirken bu becerileri kullanarak
ve öğreterek toplumun ruh sağlığını korumaya katkıda
bulunabilecekleri düşünülmektedir1,2,8.
Hemşirelik öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerinin
değerlendirilmesi son derece karmaşık ve çok yönlü olan
hemşirelik mesleği üyelerinin bu konudaki
gereksinimlerinin belirlenmesi ve duygusal zekayı
geliştirmeye yönelik eğitim programlarının oluşturulması
açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma bir
üniversitesinin Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin
duygusal zeka düzeyleri ve etkileyen faktörleri belirlemek
amacı ile yapılmıştır.