Bu araştırmaya katılan yaşlı bireylerin çoğunda en az
bir kronik hastalığı olduğu ve mevcut kronik hastalıkların
yarısından çoğunun kardiyovasküler sistem hastalığı
olduğu saptanmıştır. Yaş arttıkça kronik hastalıklar ve
tedavi alma oranları artmaktadır
8. Araştırmalara göre,
yaşlı popülasyon normal nüfusa göre daha çok sayıda
kronik hastalığa sahiptir, tedavilere daha yavaş cevap
verir ve ayrıca yaşlılar daha çok bakıma ihtiyaç duyar
4.
TAT yöntemlerinin kullanımının giderek artmasının bir
başka nedeni olarak tedavisi olmayan kronik hastalıkların
sayısındaki artış gösterilmektedir. Dünya'da herhangi bir
TAT yöntemleri kullanım yüzdesi %80'i aşmıştır
11.
TAT yöntemleri kullanımı; gelişmiş ülkelerde Amerika'da
%42.1, Avustralya'da %48.2, Fransa'da %49.3,
Kanada'da %70.4 iken gelişmekte olan ülkelerden Şili'de
%71, Çin'de %70, Kolombiya'da %40 ve Afrika
ülkelerinde %80 oranındadır
12. Kav ve ark.
13
yaptıkları literatür çalışmasında ise TAT yöntemleri
kullanım sıklığı Avustralya'da %17,1, Japonya'da %45,
Amerika'da ise %25-84 arasında olduğu belirtilmiştir.
Ülkemizde Dedeli ve ark.
14 yaptığı çalışmada yaşlı
bireylerin %54,3'ünün TAT yöntemlerini uyguladığı
belirtilmiştir. Kırsal kesimde yaşayan bireyler normal
nüfusa göre TAT yöntemlerini daha çok kullanmaktadır
4. Bu araştırmada yaşlı bireylerin yarısından fazlasının
TAT yöntemlerini bildiği ve büyük çoğunluğunun ise bu
yöntemleri kullandığı saptanmıştır. Bilimsel ve sağlıklı bir
uygulama açısından bakılacak olursa; yaşlıların bildiği
TAT yöntemleri kullanılması gerektiği düşünülür ancak
yaşlı bireylerin TAT yöntemlerini bilmeden de kullandığı
saptanmıştır. Araştırmamızda TAT kullanım oranı yapılan
araştırmalara göre daha yüksek bulunmuştur. Bu
sonucun yaşlı bireylerin kırsal kesimde yaşıyor olmasına,
tıbbi imkânların kısıtlı olmasına ve geleneksel
uygulamaları daha çok kullanmasına bağlanabilir.
DSÖ'nün yaptığı çalışmalarda halkın TAT uygulamaları
konusunda kitle iletişim araçlarından etkilendikleri
belirtilmektedir
11. TAT kullanıcıların bu yöntemleri
genelde sağlık personelinin kontrolü olmadan yakın
arkadaş ve akrabalarından veya medyadan etkilenerek
kullandığı düşünülmektedir. Bu yüzden ilk muayeneleri
sırasında sağlık personelin hastaların TAT yöntemlerine
dair bilgi seviyelerini soruşturmaları önemlidir. Son
zamanlarda yapılan değerlendirmeler en popüler medya
uygulaması olan internet'in hastalar tarafından bu
tedavileri araştırma amacıyla yeterince kullanılmadığını
özellikle de diğer ülkelere kıyasla kullanıcı sayısının çok
az olduğunu ortaya koymuştur. Bir araştırmada
10 aynı
zamanda bu kullanıcıların genelde gençler ve çoğunlukla
bayanlar olduğunu da ortaya koymuştur. ABD'nde
yapılan çalışmalarda, hastaların genellikle TAT
yöntemlerini medya iletişim araçlarından öğrendikleri
bildirilmektedir. İngiltere'de ise bu yöntemlerin en sık aile
ve arkadaşlardan, ikinci sıklıkta ise medya iletişim
araçlarından öğrenilerek kullanıldığı bildirilmektedir
15.
Bu araştırmada yaşlıların hemen hemen aynı oranlarda
kitle iletişim araçlarından ve aile, akraba ve
arkadaşlarından TAT yöntemleri hakkında bilgi
edindikleri belirlenmiştir.
Bu araştırmada geliri denk, sağlık güvencesi ve
kronik hastalığı olan ve TAT yöntemlerini kullanan yaşlı
bireylerin TAT yöntemlerini daha çok bildikleri
saptanmıştır (p<0.05). Yaşlı bireylerin yaş gruplarına,
cinsiyete, öğrenim durumuna ve kronik hastalık süresine
göre TAT yöntemlerini bilme durumları arasında bir fark
olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Literatürde araştırmalar
incelendiğinde; Uğurluer ve ark.16 çalışmalarında
hastaların sosyodemografik özellikleri ile TAT yöntemleri
kullanımı arasında bir fark olmadığı, Akyürek ve ark.17
yaptığı çalışmada TAT kullanımının özellikle düşük
sosyoekonomik ve eğitim düzeyi ile ilişkili olduğu, Ediger
ve ark.18 çalışmalarında TAT yöntemleri kullanan ve
kullanmayan hastalar arasında eğitim düzeyleri, gelir
seviyeleri ve cinsiyet yönünden anlamlı bir fark olmadığı
belirtilmiştir. Bu çalışmalar doğrultusunda yaşlı bireylerin
sosyodemografik özelliklerine göre TAT yöntemlerini
bilme/kullanma durumları arasındaki ilişkinin
araştırmamızla paralellik gösterdiği gibi farklılıklar da
gösterdiği bulunmuştur.
Bu araştırmada yaşlı bireylerin en sıklıkla
kullandıkları TAT yöntemleri bitkisel terapiler, dini
uygulamalar, beslenme terapileri, egzersiz iken en az
sıklıkla kullanılan yöntemler ise akupunktur, meditasyon,
terapötik dokunma/Reiki ve diğer (duş alma, biyoenerji)
olduğu saptanmıştır. Kullanılan TAT yöntemleri ülkeden
ülkeye, kültürel ve etnik farklılıklara göre değişim
gösterebilmektedir. Batı ülkelerinde en sık kullanılan TAT
yöntemleri, multivitaminler, meditasyon, hipnoterapi,
homeopati, gevşeme egzersizleri ve aromaterapi iken
doğu da daha çok bitkisel terapiler ön planda
görünmektedir10,17,19. Yurt dışında yapılan bir
çalışmada yaşlıların % 80'i iki ya da daha fazla TAT
yöntemlerini uyguladığı belirtilmiştir. Türkiye'nin doğu
bölgesinde yaşayan yetişkinlerle yapılan bir çalışmada
örneklemin %70'inin TAT yöntemlerinden birini kullandığı
ve bitkisel tedavinin en sık kullanılan TAT yöntemi olduğu
belirtilmiştir8. Yaşlı popülâsyonda TAT yöntemlerinin
kullanımını araştıran bir çalışmada, çalışmaya
katılanların %47'sinden fazlasının en azından bir TAT
yöntemine başvurduğunu bildirmiştir20. Dedeli ve ark.14 yaptığı çalışmada yaşlı bireylerin %62.1'inin bitkisel
ürünleri ve karışımları kullandığı belirtilmiştir. Uğurluer ve
ark.16 çalışmalarında kemoterapi alan hastaların
%90.6'sı bitkisel karışımları ve bitki çaylarını kullandığı
(%89.6'sı ısırgan otu) belirlenmiştir16. Bu çalışma
bilgileri destekler şekilde olup araştırmaya katılan yaşlılar
arasında en sık kullanılan yöntemlerin başında %70.7' lik
bir oranla bitkisel terapiler gelmektedir. Şarışen ve
Çalışkan'ın21 çalışmalarında bitkisel ürünler genellikle
meme kanseri (%2), karaciğer hastalıkları (%21), HIV
(%22), astım (%24) ve romatolojik bozuklukları (%26) da
içeren kronik tıbbi durumları olan hastalar tarafından
kullanıldığı belirlenmiştir. Erdoğan ve ark.22 yaptıkları
çalışmada kalp hastalarının en sıklıkla bitkisel ve dua
yöntemlerini kullandığı belirtilmiştir. Araz ve ark.8 TAT
yöntemlerine en fazla kas-iskelet sistemiyle ilgili
hastalıklarda ve psikolojik sorunlarda başvurulduğunu
belirtmişlerdir8. Yurt dışında yapılmış bir araştırmada
yaşlıların TAT yöntemlerini özellikle romatizma, bel ağrısı, kalp hastalıkları, allerji ve diyabet hastalıklarında
kullanıldığı saptanmıştır4. Kanadalıların %12.4'ünün
yılda bir kez TAT yöntemlerine başvurduklarını ve astım
ve migren hastalarında %15.1 ve %19 oranlarında olmak
üzere oldukça yüksek bulunurken epilepsi ve diyabet
hastalarında %10 ve %8 oranlarında olmak üzere daha
düşük bulunmuştur23. Bu çalışmalardan çıkarıldığı
üzere farklı kronik hastalıklarda farklı TAT yöntemlerin
kullanıldığı, bizim çalışmamızda da kardiyovasküler
sistem hastalığı olan yaşlı bireylerin %74.4'ünün bitkisel
ürünleri en çok kullandığı ve yaşlı bireylerin birçok sistem
hastalığında en çok dini uygulamalara yöneldiği
saptanmıştır. King ve ark.24 yaptığı çalışmada; yaşlı
bireylerin TAT yöntemleri tercihleri incelendiğinde,
%80'inin dua etmek, %63'ünün vitamin, %40'ının diyet,
%35'inin masaj, %28'inin bitkisel ürünler kullandığı
bildirilmiştir. Yine az sayıda katılımcının da akupunktur
(%2), Tai-Chi (%7), homeopati (%5), Yoga (%5) tercih
ettikleri belirlenmiştir. Dedeli ve Karadakovan14 yaşlı
bireylerin TAT yöntemlerini incelediği araştırmada; yaşlı
bireylerin %30.0'u dua etme, %26.2'si aerobik/egzersiz,
%23.3'ü masaj, %22.3'ü, hayvansal ürünler, %18.4'ü de
kaplıca/şifalı suları tercih ettiği belirtilmiştir. Dunn ve ark.25 yaptığı çalışmada yaşlıların %84.4'ünün stresle baş
etmek için dua etme yöntemini kullandıklarını belirtmiştir25. Araştırmalara göre, yaşlı popülasyon ve kırsal
kesimde yaşayan bireyler başta geleneksel ve dini olmak
üzere çeşitli TAT yöntemlerine başvurmaktadırlar4.
Araştırmamızda yaşlı bireylerin %69.3'ünün dua etme
yöntemini kullandığı, bu yöntemin en sık kullanılan
yöntemler arasında ikinci sırada olduğu ve literatür
verilerine paralellik gösterdiği saptanmıştır.
Araştırmamızda solunum, gastrointestinal, üriner sistem,
kas-iskelet ve endokrin sistem hastalığı olan yaşlı
bireylerin TAT yöntemlerinden en çok dini uygulamaları
kullandıkları belirlenmiştir. Dua etmenin en sık TAT
yöntemleri arasında olmasının sebebini; çoğunluğu
Müslüman olan ülkemizde yaşlı bireylerin sağlık
sorunlarını çözme konusunda yoğun olarak dini
uygulamalara sığındığı düşünülmektedir. Ediger ve ark.18 astım ve rinitli hastalarda yaptığı çalışmada
akupunktur, yoga, homeopati yöntemlerini hiçbir hastanın
uygulamadığını belirtmiştir. Dedeli ve Karadakovan14
yaşlı bireylerde yaptığı çalışmada Reiki uygulamasının
en az kullanılan yöntem olduğu saptanmıştır.
Araştırmamızda ise yaşlı bireylerin akupunktur,
meditasyon, terapötik dokunma/Reiki ve biyoenerji
yöntemleri en az sıklıkla kullandıkları saptamıştır. Bu
yöntemlerin en az sıklıkla kullanma nedenleri olarak;
yaşlı bireylerin bu yöntemlerden haberdar olmayışı ve
bireylerin kültürüne, inançlarına ve dini inanışlarına göre
uygun olmayışı düşünülmüştür.
Literatür bilgilerinde TAT yöntemlerini kullanma
nedenlerinin belirlendiği çalışmalarda, hastaların
çoğunluğunun TAT yöntemlerini “hastalığa karşı her şeyi
yapmak ve faydasına inandıkları” için kullandıkları belirlenmiştir13. Dedeli ve Karadakovan14 yaptığı
çalışmada yaşlı bireylerin TAT uygulama nedenleri
olarak; çoğunlukla “sağlıklı olmak” ve “sağlıklı kalmak”
için uyguladığı belirtilmiştir. Uğurluer ve ark.16,
kemoterapi alan hastalara TAT yöntemleri
uygulamalarına başvurma nedenleri sorulduğunda;
%56.3'ü (36 kişi) “hastalığı yenmek”, %26.6'sı (17 kişi)
“fiziksel olarak daha iyi hissetmek”, %17.2'si (11 kişi)
“psikolojik olarak daha iyi hissetmek” için olarak
yanıtlamışlardır16. Efe ve ark.26 yaptıkları
çalışmada hipertansiyonu olan bireylerin kan basıncını
düşürmeye yönelik destekleyici yöntemlerden %94.3'ü
(67 kişi) bitkisel yöntemleri kullandığı ve en sık kullanım
nedenleri olarak; %28.4'ü (20 kişi) “hastalığı kontrol
altına almak”, %16.9 (12 kişi) “tıbbi tedaviye yardımcı
olacağı düşüncesi” ve “ilaçların işe yaramadığı
düşüncesi” olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada yaşlıların
kullandıkları TAT yöntemlerinden; bitkisel terapileri
kullananların “tıbbi yöntemlere ek olarak fayda elde
edeceğine inandıkları”, dini uygulamaları kullananların
“hastalığın ilerlemesini önleme ve yararına inandıkları”,
naturapati kullananların “hastalığı tedavi etmek için
olabilecek her tedaviyi denemek” için kullandıkları
saptanmıştır. Egzersiz, kaplıcalar, masaj, krioprakti,
şiropraksi, refleksoloji kullananların “fiziksel olarak
rahatlattığını düşündükleri”, diğer (duş alma, bioenerji)
TAT yöntemleri kullananların “belki işe yarar, zararı
olmaz düşüncesinden” dolayı TAT yöntemlerini
kullandıkları saptanmıştır. Teröpatik dokunma/Reiki
kullananların “yaşam kalitesini arttırmak”, aromaterapi
kullananların “arkadaş ve akrabaların önerisinden”,
beslenme terapisi, müzik terapisi, solunum egzersizi,
TENS tedavisi, ışık terapisi, shiatsu, akupunktur,
meditasyon kullananların “sağlık çalışanlarının
tavsiyeleri” üzerine kullandıkları saptanmıştır. Bu
sonuçlar doğrultusunda; yaşlıların TAT yöntemlerini en
sıklıkla “fiziksel olarak rahatlattığını düşündükleri”, “tıbbi
yöntemlere ek olarak fayda elde edeceğine inandıkları”,
“hastalığın ilerlemesini önleme ve yararına inandıkları”
nedeniyle kullandıkları belirlenmiştir.
Sonuç olarak; kırsal kesimde yaşayan yaşlı bireylerin
TAT yöntemlerini kullanma durumlarını belirlemeye
yönelik yaptığımız bu çalışma sonucunda, yaşlıların
hemen hemen tamamının TAT yöntemlerini kullandığı
ancak yöntemleri bilmeden kullandığı, en çok kullanılan
TAT yönteminin bitkisel terapi olduğu, kitle iletişim
araçları ve aile, akraba ve arkadaşlar aracılığıyla TAT
yöntemleri hakkında bilgi edindikleri, birçok sistem
hastalığında en çok dini uygulamalara yöneldiği, TAT
yöntemlerini en sık “fiziksel olarak rahatlattığını
düşündükleri” için kullandığı saptanmıştır. Elde edilen bu
sonuçlara göre kırsal kesimde ve kentte yaşayan
yaşlıların TAT yöntemleri kullanma durumlarının
karşılaştırılması, farklı bir popülasyon grubunda TAT
kullanım durumlarının incelenmesi önerilebilir.