Nitro misk ve polisiklik miskleri içeren sentetik misk bileşikleri, koku vermek amacıyla
deterjanlarda, çamaşır yumuşatıcılarında, temizlik malzemelerinde, sabun, şampuan ve
parfümler gibi çeşitli kozmetik ürünlerde kullanılmaktadır. Nitro misk bileşikleri içerisinde
en yaygını, deterjan ve sabunlarda kullanılan misk ksilen (1-tert-butil-3,5-dimetil-2,4,6-
trinitrobenzen) ve kozmetik ürünlerinde kullanılan misk ketondur (4-tert-butil-2,6-dimetil-
3,5-dinitroasetophenon)
1. Misk ambrette (6-tert-butil-3-metil-2,4-dinitroanisoli), misk
tibeteni (1-tert-butil-3,4,5-trimetil-2,6-dinitrobenzeni) ve misk moskeni (1,1,3,3,5-
pentamethil-4,6-dinitroindani) nitro misklerden olup, deterjanların içerisinde az da olsa
bulunmaktadır. 1,3,4,6,7,8-hexahidro-4,6,6,7,8,8-hexametil-cyclopenta(c)-2-benzopiran
(HHCB); 6-asetil-1,1,2,4,4,7-hexametil-tetralin (AHTN), 4-asetil-6-tert-butil-1,1-
dimethylindan (ADBI), 6-asetil-1,1,2,3,3,5-hekzametilindan (AHMI), 6,7-dihydro-
1,1,2,3,3-pentametil-4-(5H)-indanon (DPMI) ve 5-asetil-1,1,2,6-tetrametil-3-isopropildihidroindan
(ATII) polisiklik misklerden olup, deterjanlarda yaygın olarak
kullanılmaktadır. Misk ksilen, misk keton, HHCB ve AHTN bileşikleri kullanılan
bileşiklerin %95'ini oluşturmaktadır
2. Ev temizleyicileri ve deterjanların içinde de
bulunabilen misk ksilenin, "Tüketiciler İçin Kozmetik Ürünleri ve Gıda-Dışı Ürünler
Bilimsel Komitesi"nin (Scientific Committee on Cosmetic Products and Non-food
Products Intended for Consumers - SCCNFP) önerisi ile kokularda (fine fragrance) %1,
parfümlerde (eau de toilette) %0.4 ve diğer kozmetik ürünlerinde %0.03 bulunmasına
izin verilmiştir
3.
Birleşmiş Milletlerin GHS adı verilen Global
Uyumlaştırılmış Sistemi'ne uyarlama amacı taşıyan
Avrupa Birliği'nin yenilenen yönetmeliklerinden
1272/2008 EC sayılı CLP (Classification, Labelling and
packaging of substances and mixtures-Madde ve
Karışımların Sınıflandırma, Etiketleme ve Ambalajlama)
Onaylama-Geri Çekme Yönetmeliği; Tehlikeli Maddeler
Direktifi (67-548/EEC), Tehlikeli Maddelerin
Sınıflandırma, Etiketleme ve Ambalajlama Direktifi
(1999/45/EC) ve firmaların, madde ve karışımlarını
piyasaya sunulmadan önce uygun bir biçimde
sınıflandırmalarını, etiketlemelerini ve ambalajlamalarını
şart koşan bilgiler bulunan 1907/2006 EC Sayılı 18 Aralık
2006 tarihli “Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni
ve Kısıtlanmasına Yönelik Yönetmeliği”nde (Registration,
Evaluation, Authorisation and Restriction of Chemicals;
REACH) 609-068-00-1 indeks numarasıyla misk ksilen
yer almakta ve Sınıf 2 karsinojen (şüpheli insan
karsinojeni) olarak değerlendirilmektedir4.
Bazı kozmetik/temizlik firmalarının misk ve fitalatların
ihtiyatlı kullanımı ya da yasaklanmasına yönelik
çalışmalarına rağmen, çoğunluğu bu maddelerin varlığını
gizlemektedir. Amerikan Çevre Koruma Ajansı (USEPA)
tarafından yasaklanan sentetik misk bileşenleri yerine
kullanılmak üzere yönetmeliklerde ismi bulunmayan
toksisite ve çevre araştırmaları ayrıntılı olarak
yapılmayan yenileri eklenmektedir5.
AB üye ülkelerinde faaliyet gösteren ve yılda bir
tondan fazla kimyasal madde üreten veya ithal eden
firmaların, söz konusu kimyasal maddeleri, AB
örgütlenmesi içinde yer alan "Avrupa Kimyasallar Ajansı"
(AKA; European Chemicals Agency - ECHA)
yönetimindeki merkezi bir veri tabanına kaydettirmeleri
zorunludur. Bu veri tabanına kaydettirilmeyen kimyasal
maddelerin pazarlanması mümkün değildir. Kimyasal
maddeler söz konusu veri tabanına kayıt edilirken, bu
maddelerin fiziksel, kimyasal, toksikolojik ve çevreye
zararlı özelliklerinin merkezi Helsinki'de bulunan AKA'ya
bildirilmesi gerekmektedir. AKA'nın 2009 yılında, misk
ksilen hakkında yayınladığı referans kaynağına göre,
AB'de bu bileşiğin üretimi bulunmamaktadır6.
Misk Kalıntıları
Temizleme, yıkama, sabun ve duş ürünlerinde
bulunabilen bu bileşikler, yerel atık ünitelerinden
kanalizasyonlara ve kanalizasyon arıtma tesislerine
ulaşmaktadır. Bu aşamalarda misk bileşiklerinin bir kısmı
biyodegredasyona uğrarken, bir kısmı adsorbe olarak
sedimentte birikmekte; geri kalan kısım ise tatlı sular ile
denize geçebilmektedir2. Misk ksilen ve misk keton
başta olmak üzere sentetik misk bileşenleri, ilk kez 1981
yılında Yamagishi ve ark.7 tarafından Tama Nehri
çevresinde, birkaç yıl sonra ise aynı nehirde balık
dokularında, midyelerde, su ve atık sularda tespit
edilmiş; bu bileşiklerin biyotada lipofilik dokularda biriktiği
gösterilmiştir8. İlerleyen yıllarda yaygın kullanılan ve
yavaş yıkımlanan bu bileşiklerin tespitine yönelik
araştırmalar da giderek artmıştır. Yüzey sularında9,
sedimentte10, atık sularında11,12, hava ve biyotada10,13, insan yağ dokusunda13, sütünde14-19 ve
kanında20 bu bileşikler tespit edilmiştir. Misk bileşikleri,
ABD'de “İnsan Toksom Projesi” çerçevesinde göbek kord
kanında, tam kan içerisinde (on bebekten yedisinde)
ortalama 0.405 ng/g bulunmuştur21.
Karsinojenik22,23, östrojenik endokrin bozucu24,25, deri hassasiyetini arttırıcı/toksik26 ve hücresel
ksenobiyotik savunma sistemi bozucu27 etkileri
bulunan misk ksilen bileşikleri ile diğer misk bileşikleri
hayvansal dokularda tespit edilmiştir; ancak bu konuda
yapılan araştırmalar az sayıdadır. Misk ksilenin akut
toksisitesinin düşük olması yanında, dozdan bağımsız
olarak uzun süreli diyet ile alımında karaciğer tümör
insidansının arttığı bildirilmiştir23. Uluslararası Kanser
Araştırma Kurumu (International Agency for Research on
Cancer, IARC) tarafından Grup 3 (insanlar üzerinde
karsinojenik etkisi sınıflandırılamayan grup) olarak
sınıflandırılan misk ksilen, Avrupa Birliği tarafından
“Tehlikeli Maddeler Direktifi” altında (insanlarda olası
karsinojen etkisi bulunan, ancak yeterli bilgi bulunmayan)
değerlendirilmekte; CLP (Classification, Labelling and
Packaging) direktifine göre ise Kategori 2 Karsinojen
(şüpheli insan karsinojeni) olarak sınıflandırılmaktadır.
Farelerde misk ksilen diyet ile günlük 170 g/kg (erkek) ve
192 mg/kg (dişi) alındığında karaciğer adenom ve
karsinomların arttığı; erkeklerde Harderian bezi
adenomlarında da artış olduğu bildirilmiştir4,23. Misk
ksilenin farelerde en düşük etki oluşturmayan dozu 10
mg/kg/gün; sıçanlarda en küçük etki oluşturan dozu 10
mg/kg/gün ve B6C3F-1 farelerinde oral uygulama ile en
düşük kanser oluşturan dozu 70 mg/kg/gün olarak
belirlenmiştir28. Misk ksilen, misk keton, 2-aminomisk
ksilen, 4-aminomisk ksilen ve 2-aminomisk keton ile
MCF-7, meme kanseri hücre hattı ile yapılan araştırmada
misk ksilen, misk keton ve 4-aminomisk ksilen'in
östrojenik etkisi ile kanser hücrelerinde üreme artışına
neden olmakta; bu etkinin anti-östrojenik tamoksifen ile
birlikte inkübe edilmesi ile azalması, östrojen reseptörleri
üzerinden etkisi olduğunu göstermektedir.
Misk ksilenin atılma yarı ömrü sıçanlarda birkaç gün
iken, insanlarda ortalama 80 gündür29. Misk ketonu
sitokrom p4501A1 ve 1A2 izoenzim uyarıcısı olup, misk
ksilen ise 1A1 uyarıcısıdır30. Aromatik aminlerden ve
nitroarenlerden yıkım ürünü metabolitlerin [(nitro misk
metabolitleri AMX (4-amino-MX) ve AMK (2-amino-MK)]
hemoglobindeki sisteine bağlanması ise, bu bileşiklerle
kümülatif karşılaşma göstergesi (biyomarker) olarak
kullanılmaktadır31.
Sentetik misk bileşikleri yarı uçucu özellikte olup;
Iowa ve Büyük Göller (Great Lakes, Amerika Birleşik
Devletleri) çevresinde yapılan bir araştırmada 181 hava
örneğinde altı polisiklik misk (HHCB, AHTN, ATII, AHMI,
ADBI, and DPMI) ve iki nitro misk (misk ksilen ve misk
keton) bileşiği tespit edilmiş; şehre yakın bölgelerdeki
konsantrasyon şehir dışı bölgelerdekinden daha yüksek
olduğu görülmüştür10. Fromme ve ark.32 Berlin
Atık Su Değerlendirme Tesisleri'ndeki lağım sularında
ortalama 7.8 μg/L HHCB, 2.5 μg/L AHTN, 0.13 μg/L
ADBI; tesisat sularında ise 0.036 μg/L HHCB ve 0.014 μg/L AHTN (en yüksek olarak 0.18 μg/L HHCB, 0.06
μg/L AHTN) tespit etmiştir.
Gatermann ve ark.33'nın misk bileşenlerinin
REACH yönetmeliğine göre değerlendirildiğinde,
biyoakümülasyon faktörünün 5000 L/kg'dan daha fazla
olduğunu, bu nedenle yüksek biyoakümülatif olarak
değerlendirilebileceklerini ileri sürmektedir. Balık türleri
arasındaki biyoakümülasyon farklılığının farklı lipid
içeriklerine sahip olmasından kaynaklandığı, vücutlarında
lipid oranı düşük olan balık türlerinde daha düşük
düzeyde biyoakümülasyon olduğu bildirilmiştir. Sazan ve
yılan balıklarında lipid miktarının yüksek olmasına bağlı
daha fazla biyoakümüle olduğu bildirilmiştir. Misk
bileşenleri ile yapılan kalıntı analizlerinin büyük kısmını
lipofilik özelliği ve akvatik ekosistemde daha yaygın
bulunması nedeniyle, balık ve diğer deniz ürünlerinde
yapılan araştırmalar oluşturmaktadır.
Duedahl-Olesen ve ark.1'nın 1999-2004 yılları
arasında Danimarka'daki alabalık çiftliklerinde yaptıkları
araştırmada, 1999 yılında toplanan alabalık örneklerinde
polisiklik misk bileşiklerinden HHCB ortalama 5.0 μg/kg
(taze ağırlık), 2003 ve 2004 yılında toplanan örneklerde
ise 1.2 μg/kg olarak tespit edilmiştir. Fromme ve ark.32'nın çalışmasında HHCB, AHTN, ADBI ve ATII 341
balık örneğinde aranmış ve en yüksek HHCB
kontaminasyonu olduğu tespit edilmiştir. Aynı çalışmada
atık suların olduğu bölgede toplanan yılan balığı
örneklerinde HHCB ortalama 1513 μg/kg bulunmuştur.
Laktasyondaki ineklerin sütüne nitro misk bileşikleri,
süt işletmelerinde kullanılan deterjanlardan ve
laboratuvar/işletme çalışanlarının kullandıkları
parfümlerden geçebilmektedir. Blüthgen ve Ruoff34
misk ksilen, misk keton, misk ambrette, misk mosken,
misk tibeten ve 2,4,6-trinitrotoluen bileşiklerini ineklere
150 μg/inek (240 ng/ kg CA) 15 gün boyunca toluende
çözdürülerek nişastalı jelatin kapsüller içerisinde gündüz sağım sonrasında ağızdan uygulamış ve lipofilik
özellikteki bu bileşiklerin süt yağına geçişini
değerlendirmişlerdir. Bu araştırmaya göre, nitro misk
bileşiklerinin süte %0.04-0.08 oranında geçtiği, bu düşük
miktarın çevresel etki değerlendirilmesinde az risk
oluşturduğu bildirilmiştir. Kozmetikler ya da deniz ürünleri
ile karşılaştırıldığında inek sütünün insanlar için daha az
tehlike oluşturduğu bildirilmiştir. Kypke ve Zachariae35
2003 yılında farklı ülkelerden Almanya'ya ihraç edilen
368 hayvansal ürün arasından Brezilya'dan gelen kanatlı
ve sığır ürünlerinde yüksek miktarda misk keton kalıntısı
tespit etmiştir. Avrupa Birliği Referans Laboratuvarı,
pestisit tarama çalışmalarında da organik ve geleneksel
yöntemlerle üretilen süt ürünlerinde misk ksilen varlığını
bildirmiştir36.
Alman Tüketici Koruma ve Gıda Güvenliği Federal
Kurumu (FOCPFS - Federal Office of Consumer
Protection and Food Safety) tarafından 2009 yılında
4947 örnek üzerinde yapılan tarama sonucunda ise keçi
peyniri, tereyağ ve margarin'de misk ksilen ve misk
ketona rastlanmadığı bildirilmiştir37.
Sonuç ve Öneriler
Kanalizasyon suları içerisinde tıbbi ilaçlar ile kişisel
bakım ürünleri artıklarının arındırılmasına yönelik
ülkemizde de çalışmalar38 yapılmaktadır. Ancak bu
araştırmaların Avrupa Birliği mevzuatlarında yer alan
zararlı bileşiklerin tamamını kapsayacak şekilde
genişletilmesine ihtiyaç vardır. Karsinojenik ve östrojenik
etkili çevresel kirleticilerden misk ksilen ve misk keton
bileşiklerinin ülkemizdeki tespiti konusunda araştırmalar
yapılmalı, risk haritası çıkarılmalı, ulusal gıda ve çevre
kontrol programları içerisinde bu bileşenler
değerlendirilmeli ve uygun tedbirlerin alınması
sağlanmalıdır.