Antibiyotiklere direncin son yıllarda hızla artması
nedeniyle bakterilerin neden olduğu infeksiyonların
tedavisinde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Amfilik
özellikleri nedeniyle bakteriyel membranlardan hızla
geçebilmeleri, AmpC ve beta laktamazlara dayanıklı
olmaları gibi özellikleri nedeniyle karbapenemler;
özellikle çoklu dirençli GN bakteri infeksiyonlarında etkin
kullanılırlar
1,5.
Karbapenem grubu antibiyotiklerin tedavi için tercih
edildiği infeksiyonlarda, etkeni izole etmek kadar etkenin
karbapenemaz ve MBL üretimini basit ve güvenilir bir
laboratuvar metoduyla tespit etmek de önem
kazanmaktadır1-7.
Karbapenem grubu antibiyotikler son seçenek
durumunda olduğu için, özellikle yaşamı tehdit eden
çoklu ilaç direnci gösteren GN bakterilerin yol açtığı ciddi
infeksiyonlarda karbapenem direncinin ayrı bir önemi
vardır2,4. Bu nedenle, son yıllarda karbapenem
direncinin artışı ciddi kaygılara neden olmaktadır.
Örneğin, Japonya’da karbapenem direnci 1998’de
%19.3’den 2002’de %38’e çıkmıştır4.
Dünyadaki karbapenem grubu direnç oranlarını
incelediğimizde Acinetobacter ve Pseudomonas türü
bakterilerde giderek artan miktarlarda antibiyotik direnci
görülmektedir. Pseudomonas için %6 ile %70 arasında
değişen oranlarda imipenem direnci kaydedilirken
Acinetobacter’lerde bu oran %13 ile %58 arasında
değişmektedir6,7,9,10.
Pseudomonas ve Acinetobacter türü bakterilere karşı
ülkemizdeki imipenem direnci coğrafik bölgelere ve klinik
numune çeşitlerine göre farklılık göstermekte. Direnç
oranı Pseudomonas’larda yaklaşık %4 ile %85,
Acinetobacter’lerde ise %8 ile %70 arasında
değişmektedir11-17.
Yan ve ark.6, 2004 yılında yaptıkları çalışmada
kombine disk yöntemi ile imipeneme dirençli
Pseudomonas’larda %86.7 oranında MBL pozitifliği
saptamışlar ve testin duyarlılığının %70 olduğunu
belirtmişlerdir. Altoparlak ve ark.18, Erzurum’da
karbapenemlere dirençli 40 tane P. aeruginosa ve A.
baumannii suşunun imipenem-EDTA kombine disk
yöntemi ile 22 (%55)’sinde pozitiflik bulmuşlardır. Oh ve
ark.19, KDST’nin Verona imipenemase (VIM) benzeri
enzim üreten izolatların fenotipik tanısındaki
duyarlılığının %93.9 olduğunu belirtirken, imipenem
(IMP) benzeri enzim üreten izolatların fenotipik tanısında
başarısız olduğunu bildirmişlerdir. Pitout ve ark.20,
MBL üreten P. aeruginosa izolatlarını tespit etmek için bir
EDTA disk tarama testi geliştirmişlerdir. İmipenem ve
meropenem diskleri içeren testin MBL E test ile
kıyaslanabilir olduğu görülmüştür. Mevcut çalışmada;
meropenem-EDTA kombine disk testi ile 40 tane A.
baumannii izolatının 38 (%95)’inde, 10 tane P.
aeruginosa’nın 8 (%80) ’inde MBL pozitifliği saptanmıştır.
Çift disk sinerji testi ile ilgili bir çok çalışma yapılmış
ve MBL tespitinde kolay uygulanabilir, duyarlı bir yöntem
olduğu konusunda veriler elde edilmiştir. Lee ve ark.21, 2003 yılında yaptıkları bir çalışmada imipeneme
dirençli ve orta derecede dirençli olan, ceftazidime
dirençli olan Acinetobacter ve Pseudomonas türlerinde
imipenem-EDTA ve ceftazidim-2-MPA kombinasyonlarını
denemişler ve EDTA’nın metal şelatörü olarak daha etkin
olduğu konusunda veriler elde etmişlerdir. Lee ve ark.22, başka bir çalışmada ise MBL enzimi saptanmış olan
530 Acinetobacter ve Pseudomonas türünde imipenem
hidrolizi açısından spektrofotometrik olarak bakıldığında,
bu suşların hepsinin imipenemi hidrolize ettiğini saptamış
ve testin duyarlılığının %100 olduğunu bildirmişlerdir.
Jesudasan ve ark.23, imipenem-EDTA çift disk sinerji
testinin modifiye Hodge testine göre daha duyarlı olduğu
yönünde bulgulara rastlamışlardır. Arakawa ve ark.24,
1999 yılında Japonya’da yaptıkları bir çalışmada IMP-1
tipi MBL üreten GN bakterilere biri seftazidim (CAZ)
diğeri ise bir MBL inhibitörü içeren iki disk kullanarak çift
disk sinerji testi uygulamışlardır. Yapılan çalışma
sonucunda bu testin özgüllük ve duyarlılığı PCR
analizleri ile kıyaslanabilir nitelikte bulunmuştur. Mevcut
çalışmada ise çift disk sinerji testi ile 40 tane A.
baumannii izolatının 27 (%67.5) ’sinde, 10 tane P.
aeruginosa izolatının 10 (%100)’unda da MBL pozitifliği
saptanmıştır. ÇDST ile P. aeruginosa’da diğer fenotipik
yöntemlerden daha yüksek oranlarda MBL pozitifliği
tespit edilmiştir.
Modifiye Hodge testi ise MBL tespitinde kullanılan
diğer bir fenotipik yöntemdir. Lee ve ark.22 yaptığı bir
çalışmada imipeneme dirençli olduğu saptanan P.
aeruginosa ve Acinetobacter spp. izolatlarında modifiye
Hodge testi ile MBL tespit edildikten sonra bu izolatlara
doğrulama için PCR analizi yapılmış ve testin duyarlılığı
%100, özgüllüğü ise %88 oranında bulunmuştur.
Jesudasan ve ark., ise imipeneme dirençli gram negatif
non fermentatif bakterilerde MBL pozitifliğini %56
oranında bulduklarını bildirmiş, modifiye Hodge testi ile
karşılaştırdıklarında ise imipenem-EDTA çift disk sinerji
testinin modifiye Hodge testine göre daha duyarlı
olduğunu belirtmişlerdir23. Ulusoy ve ark.25, yaptığı
bir çalışmada ise çalışmaya alınan 79 Acinetobacter
izolatının MHT ile 55 (%69.6)’i MBL pozitif, 24’ü (%30.4)
ise negatif olarak bulunmuştur. Noyal ve ark.26, 2009
yılında yaptığı bir çalışmada meropeneme dirençli 32 P.
aeruginosa izolatının 9 (%28.1)’unda MHT ile MBL
üretimi tespit edilirken 46 A. baumannii izolatının sadece
2 (%2.2)’sinde MBL üretimi tespit edilmiştir. Mevcut
çalışmada modifiye Hodge testi ile meropeneme dirençli
40 A. baumannii izolatının 29 (%72.5)’unda, 10 P.
aeruginosa izolatının 6 (%60)’sında MBL pozitifliği
saptanmıştır.
MBL tayininde sık kullanılan fenotipik testlerden biri
de MBL E test yöntemidir. Yan ve ark., imipeneme
dirençli izolatlarda E test uygulamışlar ve E test
sonuçlarına göre MBL negatif olan suşları PCR yöntemi
ile de negatif veya tanımlanamaz değerde bulduklarını
belirterek MBL saptanması için E testin kullanışlı
olduğunu savunmuşlardır6. Walsh ve ark.27, 2005
yılında yaptıkları başka bir çalışmada da E test yöntemi
ile MBL saptanan 31 Pseudomonas suşunun ancak 25
tanesinde PCR yöntemi ile MBL enzimi bulunduğu
saptanmıştır. Toraman ve ark.28, 2004 yılında yaptıkları çalışmada MBL varlığını E test yöntemi ile
tespit etmişler ve P. aeruginosa’da %29, A.
Baumannii’de ise % 21 pozitiflik saptamışlardır. Mevcut
çalışmada ise MBL E test yöntemi ile 40 A. baumannii
izolatının 39’unda (%97.5), 10 P. aeruginosa izolatının
6’sında (%60) MBL pozitif bulunmuştur. Elde edilen
verilere göre özellikle A. baumannii suşlarındaki yüksek
pozitiflik dikkat çekici bulunmuştur.
Kullanımı kolay, basit ve ucuz fenotipik yöntemlerin
tarama amaçlı kullanılması ile MBL üreten GN basillerin
yayılımın önlenmesi ve daha hızlı infeksiyon kontrolü
sağlanabilecektir. Ancak, bu çalışma da bir kez daha
göstermektedir ki fenotipik testler MBL tespitinde tek
başına yeterli olmamaktadır. Bu nedenle, elde ettiğimiz
sonuçların doğrulanması için, sekanslama başta olmaz
üzere, genotipik yöntemlerle MBL varlığının ortaya
konması gerekmektedir ve bu doğrultuda gelecek
çalışmalar planlanmaktadır.