Kafes sistemlerinde piliçler kümes içinde koloni
kafeslerinde yetiştirildiği için kafes ebatları değişmediği
sürece aynı yerleşim sıklığında kafeslerdeki kolonilerin
büyüklükleri hemen hemen benzerdir. Bu sebeple kafes
sisteminde sürü büyüklüğü piliçlerin yeme ve suya
ulaşmasında önemli bir etkiye sahip olmayabilir. Yapılan
araştırmalarda
13,14, küçük kapasiteli gruplarda
hayvanların yeme ve suya ulaşımının daha kolay olduğu,
sürüde hiyerarşik düzenin daha çabuk kurulduğu ve daha
düzgün olduğu tespit edilmiş, bu durumun kanatlıların
performansını ve refahını önemli derecede etkilediği
bildirilmiştir. Araştırmada Tablo
2’ye ait performans
verileri incelendiğinde, araştırma grupları canlı ağırlık
artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma ve ölüm oraları
bakımından benzer sonuçlar göstermiştir. Bu bulgular
incelenen kümes kapasitelerinde sürü büyüklüğünün
performansı etkilemediğini işaret etmektedir. Etlik piliç
kümeslerinde temiz havaya olan ihtiyaç diğer kanatlı
türlerinden daha fazladır
15. Büyük sürülerin
yetiştirildiği büyük ebatlı kümeslerde hava
sirkülasyonunu sağlamak, altlığın yönetimi ve kümes
içindeki tozla mücadele etmek problem olmaktadır
16,17. Kafes sistemlerinde altlık olmadığı için kümes
içindeki toz problemi minimize edilmekle birlikte, kafes
içinde sınırlı hareket imkânına sahip piliçler kümes içi
iklimsel faktörlerden daha fazla etkilenebilmektedir
17.
Yetersiz havalandırma performansı olumsuz etkilemekte, hastalık ve ölüm riskini artırmaktadır. Aşırı havalandırma
ise kümes içindeki nem oranını düşürmekte, enerji
kaybına neden olabilmekte ve piliçleri olumsuz
etkileyebilmektedir
18,19. Isınan hava yukarı çıktığı
için çok katlı kafeslerde kafes katları arasında ısı
farklılıkları oluşabilmektedir
19. Elibol
7, kafes
sistemlerinde sürü büyüklüğünün artmasına bağlı olarak
kümes içi çevresel faktörlerin kontrolünün ve ölülerin
toplanmasının zorlaştığını vurgulamıştır.
Kümes içi şartların bozulması piliçler üzerinde stres
kaynağı olabilir. Stres biyokimyasal parametrelerin
değişmesinde önemli bir etkendir20. Araştırma grupları
kan glikoz düzeyi, kan yağları, protein ve ürik asit
düzeyleri ile enzim aktiviteleri bakımından benzer
değerler göstermektedir. Bu bulgu incelenen her iki sürü
büyüklüğün piliçlerin kan parametrelerini etkilemediği ya
da benzer etkiye sahip olduğunun bir sonucu olabilir.
Škrbić ve ark.21 farklı yerleşim sıklığında yetiştirilen
etlik piliçlerde, yerleşim sıklığının kan şekeri ve kan
yağları üzerine etkili olmadığını belirtmişlerdir. Wang ve
ark.22 soğuk stresine maruz bırakarak asites
oluşturdukları etlik piliçlerde, serum glikoz ve kolesterol
düzeyinin önemli derecede yükseldiğini, serum globülin
seviyesinin düştüğünü, serum trigliserid düzeyinin
değişmediğini tespit etmişlerdir. Çiftçi ve ark.23, kronik
sıcaklık stresi altında yetiştirdikleri bıldırcınlarda serum
glikoz düzeyinin önemli ölçüde yüksek olduğunu, kan
yağları üzerine stres faktörlerinin etki etmediğini bildirmişlerdir. Torki ve ark.24 sıcaklık stresine maruz
bıraktıkları yumurtacı tavuklarda, yeme ilave ettikleri
krom pikolinatın serum glikoz, total kolesterol, trigliserit
düzeyini düşürdüğünü, serum albümin ve total protein
düzeyini yükselttiğini belirtmişlerdir. Serum kreatin kinaz
ve alkalen fosfataz aktivitesi sırasıyla kas ve kemik
dokusu ile alakalı enzimlerdir, kas ve kemik dokusundaki
yapısal bozukluklarda ve stres kaynaklı yıkımlarda
seviyesi önemli ölçüde değişebilmektedir25,26.
Willemsen ve ark.27 hızlı büyümenin etlik piliçlerde
kreatin kinaz aktivitesini önemli şekilde artırdığını, bu
sebeple sıcaklık stresi altında yetiştirilen piliçlerde
büyümedeki gerilemenin kreatin kinaz aktivitesini
düşürdüğünü tespit etmişlerdir. Siegel ve ark.28,
plastik kafeslerde yetiştirdikleri etlik piliçlerde yer sistemi
ile karşılaştırdıklarında uzun kemiklerde kemik
mineralizasyonun önemli derecede düşmesine rağmen
alkalen fosfataz aktivitesinde önemli bir değişiklik
olmadığını bildirmişlerdir. İmik ve ark.29 tibial
diskondoplazinin (TD) etlik piliçlerde bazı kan
parametreleri ve enzim aktiviteleri üzerine etkilerini
inceledikleri araştırmada, tibial diskondoplazili
hayvanlarda serum trigliserit, kolesterol, düşük
yoğunluklu lipoprotein (LDL), çok düşük yoğunluklu
lipoprotein (VLDL) oranları, ürik asit ve kreatinin
miktarlarını yüksek olarak saptamışlardır. Kan glikoz
düzeyi ve alkalenfosfataz (ALP) aktivitelerinde sağlıklı ve
TD’li hayvanlar arasında farklılık tespit edilmemiştir.
Kemik aktif bir dokudur. Yaş, cinsiyet, genetik,
beslenme, aktivite, stres, hormonlar, enfeksiyon ve
toksinler gibi birçok çevresel faktörden önemli derecede
etkilenmektedir30. Kafes sistemlerinde sürü
büyüklüğünün piliçler üzerinde olası bir stres oluşturma
durumunda kemik dokunun etkilenme ihtimaline karşı
araştırmanın kemik parametreleri incelenmiştir. Hayvan
üzerinde strese sebep olacak faktörler kemik
metabolizmasını etkileyerek patolojik değişiklikler
oluşturabilmektedir. Kemik hücreleri (osteoblastlar) kemik
oluşumunda ve mineralizasyonunda önemli rol
oynamaktadır. Bu rol kemiğin şekillenmesi, diğer kemik
hücrelerinin metabolik aktivitelerini kapsamaktadır.
Osteoblastların formasyonundaki aksaklıklar diğer kemik
hücreleri ile de alakalı olarak kemik yapısını
etkilemektedir31. Araştırmada her iki sürü
büyüklüğünde etlik piliçlerin uzun kemiklerinde fiziksel
özellikler ve mineral düzeyi bakımından benzer değerlere
sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular iki farklı kümes
ortamında kemiğin yapısını etkileyecek bir stres
kaynağının olmadığının işareti olabilir.
Kanatlılarda ette pH; ≤5.8 [Solgun, Yumuşak, Su
Salan (SYS)], 5.9–6.2 (Standart Et) ≥6.3 [Koyu, Sert,
Kuru (KSK)] olarak değerlendirilmektedir. Akut ve konik
stres faktörleri et pH’sını etkileyerek etin su tutma
kapasitesi, rengi ve tekstürüne etki edecek değişikliklere
sebep olabilmektedir32. Gregory33 akut strese
maruz kalan kanatlılarda kesimi takiben kaslarda
gerçekleşen hızlı glikoz yıkımının kas pH seviyesini hızla
düşürdüğünü, bu durumun etlerde SYS etler dediğimiz
düşük pH’lı, soluk renkli, pişirme sırasında fazla su kaybeden bu sebeple kötü tekstüre sahip etlerin
oluştuğunu bildirmiştir. Kronik strese maruz kalan
kanatlılarda ise kasın olgunlaşması için gerekli enerji
strese adaptasyon sürecinde kullanıldığı için KSK etler
dediğimiz yüksek pH’lı, koyu renkli, kötü tekstürlü ve raf
ömrü kısa etler meydana gelmektedir34. Araştırmada
25.000 ve 40.000 kapasiteli kümeslerde göğüs kasında
pH sırasıyla 6.28 ve 6.35 olarak tespit edilmiştir.
Araştırma grupları arasında istatistiki bir farklılık
bulunmamakla birlikte her iki sürü büyüklüğünde göğüs
eti pH değerlerinin KSK etler sınırında olması kafes
sisteminde yetiştirilen piliçlerin kronik stres altında
oluğunun bir işareti olabilir. Nitekim, Şimşek ve ark.2
yer ve kafes sistemlerinde yetiştirilen etlik piliçlerde
yaptıkları araştırmada, kafes sisteminde oksidatif stresin
göstergesi olan serum MDA düzeyinin önemli ölçüde
yüksek olduğunu tespit etmişlerdir.
Kafes sisteminde gübrenin taşınmasında kullanılan
gübre bandı piliçlerin kesimhaneye nakilleri sırasında
piliçlerin taşınması işleminde de kullanılmaktadır. Piliçler
kafeslerden bu bant üzerine düşmekte ve hat boyunca
ilerleyip hattın sonunda arabalara yüklenmektedir. Bu
işlem sırasında kanatlarını çırpan piliçlerde kanat
lezyonlarının görülme oranı artmaktadır2. Kırk bin
kapasiteli sürüde kümes boyu 120 m dir ve piliçler nakil
işlemi için daha uzun bir yolculuk yapmak zorundadırlar.
Bu sürüde kanat yangıları (morarma) olgusunun 25.000
kapasiteli sürüden yüksek tespit edilmesi muhtemelen
kat edilmek zorunda olunan yolun uzunluğundan
kaynaklanabilir. Karkas kusurlarına ait diğer
parametrelerde gruplar birbirine benzer değerler
almışlardır.
Sonuç olarak, kırk ve yirmi beş bin kapasiteli
sürülerde benzer koloni büyüklüğüne sahip kafes
sistemlerinde sürü büyüklüğü piliçlerin performansı, kan
parametreleri, kemik özellikleri ve et pH'sı üzerine etkili
olmamıştır. Kafes sisteminde kuluçkadan gelen piliçlerin
kafeslere yerleştirilmesi, ilk dönem bakımı ve ölülerin
toplanması işlemleri iş gücünü artırmaktadır. Kümes
kapasitesi büyüdükçe bu yöndeki işçiliğin boyutu problem
olabilir. Kafes sistemlerinde sınırlı hareket imkânına
sahip piliçler kümes içi şartlardan daha fazla
etkilenmektedir. Büyük kapasiteli kümeslerde başta hava
sirkülasyonu olmak üzere kümes içi iklimsel faktörlerin
kontrolünün yer sistemine göre daha hassas yapılması
gerekmektedir. Yer sisteminde de tek bir kümeste artık
40-50 bin kapasiteli sürüler yetiştirilebilmektedir. Kafes
sisteminde amaç ekonomiklik ise daha büyük sürülerin
bu sistemde yetiştirilmesi gerekmektedir. Daha büyük
kapasiteli sürülerde sürü büyüklüğünün performans ve
hayvan refahı üzerine olan etkileri sonraki araştırmalarda
irdelenmelidir.
Teşekkür
Çalışmamıza izin veren ticari firma sahibi Muzaffer
ERŞAN’a, kümes sahiplerine ve kümes çalışanlarına
teşekkür ederiz.