LSD, enfekte hayvanlarda süt verimi ve canlı ağırlık
kazancında azalma, abort, damızlık hayvanlarda infertilite
2,7,9-11, mortalite oranının %40'lara kadar ulaşması ve
deri değerinde düşüş nedeniyle ekonomik önemi büyük olan
bir hastalıktır
1,3,8. Ayrıca hastalık nedeniyle canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin ticaretine getirilen
kısıtlamalar, aşılama kampanyaları ve hayvan hareketlerinin
geçici olarak sınırlandırılması gibi pahalı kontrol ve
eradikasyon önlemleri de önemli finansal kayıplara neden
olmaktadır. Yüksek sıcaklıklar, yoğun yağışlı sezonlar ve
sulak alanların varlığı kan ile beslenen artropodların popülasyonunda artışa sebep olarak, LSD gibi vektör aracılı
hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır
3. Orta Doğu
bölgesinde LSD gibi enfeksiyöz hayvan hastalıklarının
yayılması; kontrolsüz hayvan hareketleri
12, sürü otlatma
ve göçebelik sonucu meydana gelmektedir
3,10. Bölgede
ülkeler arası iletişimin yetersiz olması sonucu olarak yetersiz
kontrol ve eradikasyon çalışmaları, OIE gibi uluslararası
organizasyonlara hastalığın rapor edilmemesi sonucu
komşu ülkelere yayılım riski artmaktadır
3. LSD, ülkemizde
ilk defa 2013 yılında Kahramanmaraş, Batman, Hakkâri,
Malatya, Adıyaman, Osmaniye ve Hatay illerinde tespit
edilmiş
6, ancak hastalığın neden olduğu ekonomik
kayıplar ile hastalığın klinik-patolojik bulgularına ilişkin
herhangi bir kayda rastlanamamıştır.
LSD klinik olarak, pseudo-lumpy skin disease, bovine
herpes mamillitis, dermatofilus, sinek ve kene ısırmaları,
besnoitiozis, Hypoderma bovis enfestasyonu,
fotosensitizasyon, bovine papüler stomatitis, urticaria, allerji,
myiazis, bovine ephemeral fever ve deri tüberkülozu gibi
hastalıklarla karışabilmektedir. Bu hastalıklardan
ayırımında; histopatoloji ve immunhistokimyasal bulgular ile
etken izolasyonu ve identifikasyonu, serolojik teknikler ve
mikroorganizmaya ait genetik materyal (DNA ya da RNA)
veya proteinlerin saptanmasını sağlayan PCR gibi
yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır5,10,12-14.
Sunulan bu olguda da hastalığın kesin tanısı; histopatolojik
bulgular ve PCR tekniği ile gerçekleştirilmiştir.
LSD virusu ile enfekte hayvanlarda anoreksi, süt verimi,
yem tüketimi ve canlı ağırlık kazancında azalma, deride 1
cm'den 7 cm'ye kadar değişen büyüklükte multiple
nodüllerin şekillendiği, bu nodüllerin perineum, vulva, meme
gibi derinin kılsız olduğu yerlerde daha fazla oluştuğu
bildirilmektedir9,15. Hastalıkta ayrıca 40-42 °C'lik yüksek
ateş, aşırı salivasyon ve lakrimasyon ile burundan mukoid
veya mukoprulent bir akıntının şekillendiği7,10,16, bazı
vakalarda körlük oluştuğu7,10, süperfasiyal lenf
düğümlerinde büyüme7,10,16 ile derideki nodüllerin bir
kısmında grimsi-pembe renkli kabukla örtülü (sit-fasts)
değişimlerin meydana geldiği kaydedilmektedir11. Ayrıca
dudak ve vücudun ventral bölgelerinde ödem16,
tendonlarda şekillenen yangı veya nekroz sonucu topallık, sekonder enfeksiyonlar sonucu mastitis ve pnömoni
gelişebildiği, zaman zaman ölümlerin görülebildiği
bildirilmektedir11. Sunulan olguda saptanan klinik ve
patolojik bulguların yukarıdaki araştırmacıların bulgularıyla
büyük ölçüde benzer olduğu dikkati çekmiştir.
LSD tanısı konulan hayvanların nekropsisinde; ağız ve
burun boşluğu, farinks, epiglottis, trekea, gastrointestinal
kanal, meme, sidik kesesi, akciğer, böbrek, uterus ve testis
gibi organlarda nodüler lezyonlar, ağır vakalarda
mediastinal lenf yumrularında büyüme ve plöritis, bazı
hayvanlarda fibrinli sinovitis ile tendo sinovitis saptandığı
bildirilmektedir3,9-11,14,16. Ancak sunulan bu olguda
nekropsi yapılamadığı için LSD'nin yukarıda bildirilen
lezyonları hakkında bilgi edinilememiştir.
Yapılan çalışmalarda, mikroskobik olarak stratum
spinozum hücrelerinde balonumsu dejenerasyon, akantozis1,2, kıl foliküllerinde hiperplazi ve dejenerasyon;
keratinosit, makrofaj7,11, endotel hücreleri ve perisitlerde7 eozinofilik intrastoplazmik inklüzyon cisimciklerinin
görüldüğü belirtilmektedir1,2,4,10,14,17. Deri ve
derialtı dokusu ile kas tabakasına kadar yayılmış nötrofil,
lenfoplazmasitik ve makrofajlardan oluşan yangısal hücre
infiltrasyonu, nekrotik vaskülitis1,2,4,14, tromboz, ödem
ve furunkuloz gibi lezyonların oluştuğu bildirilmektedir12,17. Ayrıca Borrel'in tarif ettiği koyun çiçeği hücrelerine
benzer hücre (celles claveleuses) infiltrasyonlarının da tespit
edildiği kaydedilmektedir8. Sunulan çalışmada saptanan
mikroskobik bulguların LSD'nin yukarıda bildirilen
karakteristik histopatolojik bulgularıyla benzer olduğu
gözlenmiştir.
Sonuç olarak, bu olgu sunumuyla Holştayn ırkı bir inekte
deride görülen fokal dissemine nodüler lezyonlar ile
karakterize LSD enfeksiyonu patolojik bulgularıyla
ülkemizde ilk kez tanımlanmıştır. Ayrıca ülkemizde son
dönemde büyük ölçekli besi ve süt inekçiliğinin hızla artması
nedeniyle konunun önemine dikkat çekilmiştir. Bu itibarla
ülkemizde son yıllarda görülmeye başlayan LSD'nin
insidans ve prevalansının araştırılarak koruma ve kontrol
tedbirlerinin bilimsel bilgiler doğrultusunda belirlenmesini
önermekteyiz.