Bu çalışmada gebeliğin, miyokard repolarizasyonundaki bölgesel heterojeniteyi gösteren QTcD etkilemediğini görüldü. Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, özellikle plazma volüm artışı, sempatik aktivite artışı ve östrojen seviyesindeki değişimler aritmileri tetikleyebilmektedir
1-5. Gebelikte bu bulgular genellikle hemodinamik, otonomik ve hormonal değişikliklere bağlıdır
5,10. Bu değişiklikler miyokard etkileyerek, aritmilerin yayılımına katkıda bulunur
10. Gebelik sırasında meydana gelen önemli hormonal değişikliklerin proaritmik etkiye neden olabileceğini düşündürmektedir
10-12 Yetişkin dönemde erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınlarda kardiyak repolarizasyonu gösteren QT ve QTc daha uzundur
13. Bu yüzden, kadınlarda aritmik olaylara özellikle de "torsades de pointes"e eğilim artmıştır
14. Cinsiyetler arasındaki bu farklılığa seks hormonlarının özellikle testosteronun ventriküler repolarizasyon üzerindeki etkisinin yol açtığı bir başka kanıt ise, kastre edilmiş erkeklerde QT aralığının daha uzun olmasıdır
15. Seks hormonlarının ventrikül repolarizasyonunu nasıl etkilediğine dair yapılan çalışmada Liu ve ark. dişi tavşanlarda erkeklere göre -50 mV'da daha az Ik1 (içe potasyum akımı) ve IKr (hızlı aktive olan gecikmiş potasyum akımı) yoğunluğu saptamışlardır
16 Bu sonuçlar, kadınlardaki daha uzun repolarizasyon süresini açıklamaktadır. Kadın cinsiyet, kalıtsal uzun QT sendromu olan bireylerde senkop ve "torsade de pointes" açısından bağımsız bir risk faktörüdür
14. Gebeliğin QTcD üzerine tam etkisi belli değildir. Lechmanova ve ark.
17 gebeliğin QTcD arttırdığını idda etmişlerdir. Bu çalışmada vaka sayılarının az olmasıyla ilgili olabilir. Ayrıca gebelikte anne yaşınında artması QTcD etkilemediğini gösterilmiştir
18. Yapılan çalışma bu çalışmayla uyumludur. Bu çalışmada QT dispersiyonu yaınnda giderek yaygınlık kazanması nedeniyle QTc dispersiyonu da ölçülmüştür. Ancak Malik ve Camm
19'a göre QT dispersiyonunda QT aralığındaki gibi kalp hızına göre yapılan düzeltme gereksizdir, çünkü QT dispersiyonunun kalp hızından etkilenmediğine dair kanıtlar daha fazladır. QT dispersiyonu ölçüm yönteminin standart hale getirilememiş olması, belirleyici değerinin hala tartışabilir olması gibi faktörler bu çalışmanın en önemli kısıtlamasını oluşturmaktadırr. QT dispersiyonunun klinik olarak yararsız olduğu
20 görüşlerinin aksine, Somberg ve ark.
21 bu kısıtlamaların yararlı bir testin kullanımının ortadan kaldırılmaması gerektiği görüşündedir. QT dispersiyonunun elle ölçümü hala en çok kullanılan ölçüm yöntemi olup, bunun yanında otomatik ölçüm yöntemleri de bulunmaktadır
20,21. Bu çalışmada bilgisayar ortamında otomatik ölçüm yöntemini kullanıp hata payını minimalize ettik. Sonuç olarak gebeliğin QT dispersiyonu üzerine belirgin etkisinin olmadığını gördük