HPV genotiplerinin saptanması epidemiyolojik olarak önemli olup klinik seyrin ve tedavinin planlanması açısından oldukça faydalıdır
3,5,6,8. Mevcut çalışmada pyrosequencing yönteminin kullanılarak servikal kanserlerde belirlenen HPV DNA’larının tiplendirilmesi gerçekleştirilmiştir.
Servikal kanserlerde HPV’nin varlığıyla alakalı gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde yapılmış çalışmaların tamamında farklı prevalans oranları tespit edilmiştir11-18. Ülkemizde servikal kanser tanısı konmuş hastalarda yapılan çalışmalarda HPV 16 tipinin yaygın olduğu tespit edilmiştir. Usubütün ve ark.19 2009 yılında yayınlanan çalışmalarında 248 invaziv serviks kanseri örneğini incelemişlerdir. Bu çalışmada PCR aşamasını takiben, LIPA 25 DNA enzim immüinoassay ve genotiplendirme işlemleri gerçekleştirilmiş ve HPV prevalansı %93.5 (232/248) olarak bulunmuştur. Bu örneklerde HPV tiplerine göre dağılım ise HPV 16 (%64.7), HPV 18 (%9.9), HPV 45 (%9.9), HPV 31 (%3.0) ve HPV 33 (%2.2) şeklindedir.
Avcı ve ark.20 2013 yılında çeşitli servikal patolojiye sahip hastalarda real-time PCR ve DNA dizi analizi ile HPV tiplerinin sıklığı belirlemek amacıyla filogenetik analizleri yapmışlardır. Çalışma örneklerinin %61’inde HPV DNA pozitif tespit edilmiş olup bu örneklerin %52’sini HPV 16, %4’ünü HPV 16 ve HPV 11, %1’ini HPV 16 ve HPV 6, %4’ünü ise tiplendirilemeyen HPV DNA örnekleri oluşturmuştur.
Diğer ülkelerde servikal kanser tanısı konmuş hastalarda HPV varlığı saptanması ve tiplendirilmesine yönelik çalışmalarda da HPV 16’in yaygın olduğu tespit edilmiştir. İtalya’da yapılan bir çalışmada Verteramo ve ark.16 2000-2004 yılları arası jinekoloji polikliniğine başvuran 17-57 yaş arası 753 kadın hastada HPV DNA prevalansını %18.3 (138/753) bulmuşlardır. Bu hastalarda HPV 16 %14.18, HPV 53 %9.21, HPV 58 %7.80, HPV 66 ile HPV 6 ise %5.67 olarak tespit edilmiştir. İspanya’da Sanjose ve ark.17 yaptıkları çalışmada %2.98 oranında HPV infeksiyonu bulmuşlar ve aynı çalışmada en yaygın tip %20.7 oranla ile HPV 16 olarak tespit edilmiştir. Kjaer ve ark.18 Danimarka’da 2004-2005 yılları arasında yaptıkları çalışmalarında HPV 16’yı %4.8 ile en yaygın tip olarak bulmuşlar ve bunu sırasıyla HPV 31 (%3.8), HPV 52 (%3.7), HPV 51 (%3.6), HPV 68 (%2.4), HPV 18 (%2.2), HPV 39 (%2.2), HPV 66 (%1.9), HPV 53 (%1.9) ve HPV 45 (%1.8)’in izlediğini belirlemişlerdir.
Pyrosequencing yöntemi ile HPV genotipleri belirlenmesine yönelik çalışmalar 2000 yılından itibaren yayımlanmaya başlanmıştır21-23. Gharizadeh ve ark.21 tarafından 2001 yılında servikal kanser, displastik bireyler ve sağlıklı bireylerden oluşan farklı hastalara ait toplam 67 klinik örnek kullanılarak pyrosequencing yöntemi ile HPV genotipleri belirlenmiştir. Pyrosequencing sonuçlarına göre servikal kanser hastalarının %57 (20/35)’sinde HPV 16, %17 (6/35)’sinde HPV 18 ve % 9 (3/35)’unda HPV 31 belirlenmiştir. Travasso ve ark.22 2008 yılında Hindistan’da pyrosequencing yöntemi kullanarak HPV genotiplerini 65 servikal kanser biyopsi örneği ve 21 kanser olmayan servikal doku örneği olmak üzere toplam 86 klinik örnekte araştırmışlardır Çalışma sonucunda servikal kanser örneklerinde %73.8 (48/65)’inde HPV 16, %10.77 (7/65)’sinde HPV 18, %3.07 (2/65)’sinde HPV 33, %1.53 (1/65)’ünde HPV 31 ve %1.53 (1/65)’ünde HPV 45 varlığı rapor edilmiştir. Ülkemizde servikal örneklerde RT-PCR ile %34.9 oranında HPV DNA pozitifliği tespit edilmiş ve pozitif bulunan 44 örnekle yapılan pyrosequencing neticesinde %34.1’inde HPV 16, %25’inde HPV 90 ve %9.1’inde ise HPV 18’in varlığı rapor edilmiştir23.
Mevcut çalışmada kullanılan uterin servikal kanser tanısı konulmuş 38 hastaya ait örneğin 35 (%92)’inde HPV DNA pozitif saptanmıştır. Yirmi altı (%68.42) hastada HPV 16 tek başına ve yedi (%18.42) hastada ise diğer HPV genotipleri ile birlikte varlığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlar ülkemizin diğer bölgeleriyle ve dünyada yapılan çalışmalarla uyumlu olup, HPV 16 infeksiyonlarının servikal kanserin en önemli etkeni olduğu gösterilmiştir.
Günümüzde HPV tespitinde non-amplifiye tekniklerle beraber Target ve Sinyal Amplifikasyon teknikleri kullanılmaktadır10,24. HPV tiplerinin onkojenik potansiyelleri farklı olduğundan, testler yalnızca örnekteki HPV DNA’sının varlığı değil, HPV tipini de tespit edebilmelidir. HPV tespitinde en fazla kullanılan teknik hybrid capture yöntemidir. Hybrid capture yönteminin ise birinci jenerasyon hybrid capture tüp test ve daha yeni hybrid capture II testi farklı uygulamaları bulunmaktadır. DNA sekans analizi tüm viral subtipleri ayırt eden ve altın standart olarak kabul edilen yöntemdir. Gerek amplifikasyon gerekse sekanslama yöntemini bir arada gerçekleştirilen bir yaklaşım olması sebebiyle pyrosequencing metodu HPV’nin genotiplendirilmesinde oldukça duyarlı bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir25.
Mevcut çalışmada pyrosequencing yöntemiyle uterin servikal kanser örneklerinde HPV genotiplerinin belirlenmesi başarı ile gerçekleştirilmiştir. Fiyat ve süre açısından değerlendirildiğinde, pyrosequencing yönteminin diğer HPV tiplendirme yöntemlerine kıyasla daha uygun yaklaşım olduğu, bu nedenle de HPV genotipleme için rutin laboratuvarlarda uygulanabileceği kanaatine varılmıştır.