Artan küresel besin ihtiyacı ve paralelindeki üretim miktarları dolayısıyla gıda değeri olan hayvanlarda antibiyotik kullanımının, mortalite ve hastalık sıklığını azaltarak hayvan sağlığına önemli katkılar sağladığı rapor edilse de
1,22 diğer hayvansal ürünler gibi kanatlı yetiştiriciliğinde de antibiyotiklerin kullanımı ciddi olarak tartışılmaktadır
22.
Hayvansal dokularda çoklu antibiyotik kalıntısının hızlı, güvenilir ve tekrarlanabilir analizler ile belirlenmesi üzerine son yıllarda pek çok metot geliştirilmiştir. LC-MS/MS ve HPLC gibi kromotografik metotların bu ihtiyaca cevap verebildiği daha önceki yapılan çalışmalarda ispatlanmıştır 4,5,18.
Türkiye’de konuyla ilgili yapılan çalışmaları, antibiyotiklerin hayvan yetiştiriciliğinde yemden yararlanmayı artırmak için kullanılmalarının 2006 yılında yasaklanması öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu açıdan, yasaklamadan önce Akar 23 tarafından Ankara’da yapılan çalışmada 350 adet tavuk eti ve karaciğeri örneklerinde ince tabaka kromotografisi yöntemiyle yapılan taramada tavuk etlerinin %5.7’si ile karaciğerlerin %3.4’ünde kloramfenikol, eritromisin ve tilozin kalıntısı tespit edilmiştir. Aynı bölgede yapılan başka bir çalışmada 24 toplanan 50 adet tavuk numunesinde (kas, karaciğer, böbrek ve dalak) oksitetrasiklin, kloramfenikol ve çinko basitrasin kalıntısı taranmıştır. Çalışma sonunda tavuk numunelerinde oksitetrasiklin, kloramfenikol ve çinko basitrasin kalıntısına rastlanmamıştır. Antibiyotik kullanımının yasaklanması sonrası Bursa’da yapılan bir çalışmada marketlerden toplanan 60 adet tavuk etinde LC-MS/MS cihazında TS grubu (klortetrasiklin, doksisiklin, tetrasiklin, oksitetrasiklin) antibiyotik kalıntısı araştırılmıştır. Tavuk numunelerinin 4’ünde doksisiklin (19.9-35.6 μg kg-1) ve bir tanesinde de tetrasiklin (17.2 μg kg-1) kalıntısına rastlanmakla birlikte MKL’nin altında oldukları tespit edilmiştir 16. Metli ve ark. 25 tarafından Antakya’daki 34 farklı marketten toplanan tavuk ciğerlerinde 7 gruptan toplam 38 antibiyotik kalıntısı LC-MS/MS cihazında çalışılmıştır. 33 tavuk numunesinde antibiyotik kalıntısına rastlanmazken sadece 1 numunede TP (298.5 μg kg-1) ve sülfometoksazol (312.8 μg kg-1) kalıntısına rastlanmış ve kalıntı seviyelerinin MKL’den yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmaların 16,25 aksine Er ve ark. 17 yaptıkları bir çalışmada ise Ankara’daki marketlerden toplanan 127 adet tavuk etinde ELISA yöntemi ile örneklerin %45.7 (58/127)’sinde FK kalıntısına rastlamışlardır. Fakat kalıntı analiz yöntemlerinin (ELISA ve LC-MS/MS) karşılaştırılması amacıyla yapılan bir çalışmada kloramfenikol kalıntısı açısından ELISA yöntemi ile tespit limitinin üzerinde tespit edilen 15 pozitif numunenin 13 tanesinin hatalı pozitif olarak belirlendiği ve 45 negatif numuneden 1 tanesinin ise pozitif olduğu LC-MS/MS yöntemi ile yapılan tarama sonucunda ortaya konulmuştur 26. Benzer şekilde yapılan başka bir çalışmada da ELISA ile yapılan antibiyotik kalıntı analizlerinde pozitif bulunan sonuçların bazıları, kromotografi yöntemleri ile (GC-MS, LC-MS) doğrulanamamış ve ELISA ile antibiyotik kalıntı taramalarında yanlış pozitif sonuçlar çıkabileceği belirtilmiştir 27.
Bu çalışmanın sonuçları ile benzer olarak Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili 2012 yılında yayınladığı kalıntı tarama sonuçları incelendiğinde 27 Avrupa Birliği ülkesinden toplanan 18412 kanatlı numunesi (FK, ML, SFN, TS, AG, PEN, SS vs.) antibiyotik kalıntıları açısından taranmıştır. Kanatlı numunelerinde %0.12 (23/18412) oranında antibiyotik kalıntısı tespit edilmiştir. En çok kalıntısına rastlanan antibiyotiğin doksisiklin olduğu rapor edilmiştir 28.
Avrupa Birliği ülkelerinin aksine, Vietnam gibi balık yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı ülkelerde hayvansal üretimde antibiyotik kullanımı üzerine MKL gibi yasal limitler bulunmamaktadır 15. Uzakdoğu’da konuyla ilgili çalışmalar incelendiğinde; Vietnam’da yapılan bir çalışmada 156 tavuk (148 kas, 8 karaciğer) numunesinde LC-MS/MS cihazında β-laktam, FK, ML ve SFN gruplarından 28 antibiyotik kalıntı düzeyi çalışılmış ve örneklerin %17.3’ünde (27/156) SFN (sülfaklozin ve sülfamonometoksin), FK (enrofloksasin, difloksasin ve norfloksasin) ve ML (tilmikosin) grubu antibiyotik kalıntılarına rastlanmıştır. Hiçbir tavuk numunesinde PEN ve SS grubu antibiyotik kalıntısına rastlanmamıştır 15. Jang ve ark. 29 tarafından yapılan çalışmada Güney Kore’nin farklı şehirlerinden toplanan 369 hayvan (21 tanesi tavuk) ve deniz ürününde elektrosprey iyonizasyon tandem kütle spektrometresi ile birleştirilmiş ultra performanslı sıvı kromatografisi (UPLC-ESI-MS/MS) cihazında TP kalıntıları araştırılmıştır. Çalışma sonunda tavuk numunelerinde TP kalıntısına rastlanmamıştır. Tokyo’da yapılan benzer bir çalışmada 30 marketlerden toplanan 10’ar adet kas örneklerinde (sığır, tavuk ve domuz); LC-MS/MS cihazında β-laktam, TS ve ML gruplarından toplam 19 adet antibiyotik çalışılmış ve tavuk kaslarında antibiyotik kalıntısına rastlanmamıştır.
Orta doğuda konuyla ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde; Attari ve ark. 1 tarafından İran (Tebriz)’daki marketlerden toplanan 90 adet (35 göğüs, 35 bacak kası ve 20 adet karaciğer) tavuk numunesinde ELISA yöntemi ile enrofloksasin ve kloramfenikol kalıntısı araştırılmıştır. Kas numunelerinden 20 tanesinde kloramfenikol ve 63 tanesinde enrofloksasin kalıntısına rastlanmıştır. Kas numunelerinin ortalama enrofloksasin seviyesi MKL (30 ng g-1)’nin altında bulunmuştur. Kloramfenikol kalıntısına rastlanan tavuk çiftliklerinde illegal kullanımın olduğu iddia edilmiştir. Ancak ELISA çalışması sonucunda elde edilen veriler kromatografik bir analiz ile desteklenmediği için sonuçların güvenilirliği doğrulanmalıdır. İran’da yapılan başka bir çalışmada 31 tavuk karaciğer, böbrek ve kas dokusunda HPLC cihazı ile enrofloksasin kalıntısı araştırılmıştır. Tüm örneklerde enrofloksasin kalıntısına rastlanmakla birlikte kas dokularından 8, karaciğer dokularından 12, böbrek dokularından 22 tanesinde kalıntı seviyesi MKL (30 ng g-1) düzeylerinin üstünde tespit edilmiştir.
Türkiye’nin yurt dışına tavuk eti ihracatı 2010 yılında 98.091 ton iken 2013 yılında 303.198 tona yükselmiştir 32. Türkiye tavuk eti üretiminde son 11 yılda 2 kat büyüyerek, 2006 yılında 917.659 ton iken 2016 yılında 1.879.018 ton üretime ulaşmıştır 33. Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin 2014 yılında tavuk eti üretimi 1.894.700 ton iken Avrupa Birliğinin 28 ülkesinin toplam tavuk eti üretimi 10.073.800 ton olarak gerçekleşmiştir 34.
Sonuç olarak, resmi otoritelerce kanatlı yetiştiriciliğinde kalıntı izlemenin sürekli ve daha efektif hale getirilerek yaygınlaştırılması ve yasal yaptırımların uygulanabilirliğinin artırılması birincil öncelik taşımaktadır. Çalışmanın materyalini oluşturan şehirlerde halk sağlığı açısından tavuk göğüs etlerinin tüketilmesinde analizleri yapılan antibiyotiklerin kalıntısı bakımından sakınca olmadığı sonucuna varılmıştır.