Prolapsus rekti çok genç hayvanlarda görülebildiği gibi sfinkter ani ve rektal mukoza zarının gevşemesine bağlı olarak çok yaşlı hayvanlarda da görülebilmektedir
1,6. Dört aylık genç bir kedi olan bu olguda prolapsus rektinin oluşumu hakkında herhangi bir bilgi elde edilememiştir.
Prolapsus rektide sadece rektal mukoza ve submukozanın anüsten dışarı çıkması Tip I, rektal ampulla'nın tümü veya bir kısmının bütün katmanların dışarı çıkması ise Tip II olarak sınıflandırılır. Tip II prolapsusunun yanı sıra rektumda değişken bir miktar küçük kolon invaginasyonun bulunması Tip III, peritoneal rektum ve küçük kolonun değişken uzunlukta anüsteki invaginasyonları ise Tip IV prolapsus rekti olarak sınıflandırılmaktadır 2. Bu olgu sunumunda yaklaşık 7-8 cm bütün katmanıyla prolabe olan rektumun bütünlüğünü koruduğu, sınırlı mukoza nekrozu gözlendiği ve Tip II prolapsus rekti olarak sınıflandırılabileceği görülmüştür.
Birçok prolapsus rekti olgusunun ortaya çıkışında altta yatan başka sebeplerin (diyare, tenesmus, konstipasyona neden olan bağırsak hastalıkları, strangüri ve disüriye sebep olan alt üriner sistem hastalıkları) bulunduğu bildirilmektedir 10. Sunulan bu olguda hastanın bir petshopta beslendiği, her gün farklı mamalar ile beslendiği belirtildi. Gaitada herhangi bir parazite rastlanılmaması hastalığın paraziter nitelikli olmadığını, bilinçsiz besleme şeklinin hastalığın oluşumunda etkili olabileceğini düşündürmektedir.
Prolapsus rekti olgularında nedene yönelik tedavi ile birlikte rektumun reddedilerek tespit edilmesi ile tedavi gerçekleştirilebilmektedir 1,7. Ancak tekrarlayan inatçı prolapsus rekti olgularında ret işlemi yeterli olmamaktadır 4,8,9,11-13. Uzun süreli devam eden prolapsus olgularında rektumda nekroz oluşması halinde prolabe olan kısmın ampütasyonu yapılabilmektedir 6. Sunulan bu olguda sadece sınırlı bir mukoza nekrozu gözlenmiştir. Bu nedenle amputasyon seçeneği düşünülmemiştir.
Sunulan bu olguda olduğu gibi kolopeksi uygulaması ile kolonu abdominal duvara tespit edilerek rektumun tekrar prolabe olmasının önlemesine çalışıldı. Popovitch ve ark. 8 prolapsus rektili 14 adet kedi ve köpekte kolopeksi uygulamışlar, hiçbir olguda nüksle karşılaşmamışlardır. Bir kedide ensizyon bölgesinde 1 cm, bir köpekte 7 cm’lik bir ayrılma gözlemişler, bunun kolopeksi bölgesindeki enfeksiyonla ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Sunulan bu olguda ise herhangi bir enfeksiyon ve dikişlerde ayrılma gözlenmemiştir. Yapılan postoperatif takiplerde, operasyon sonrası 6 aylık süreç içerisinde herhangi bir sorun gözlenmemesi uygulanan operasyon yönteminin hastanın iyileşmesine olumlu katkı sağladığını göstermiştir.
Sonuç olarak; genellikle prolapsus rekti olgularında prolabe olan rektumun reddi ve tütün kesesi ağzı dikişi uygulaması yapılmaktadır. Tekrarlayan prolapsus rekti olgularında rektumun reddi ile birlikte anüse uygulanan tütün kesesi ağzı dikişinin yeterli olmadığını, kolopeksi ile birlikte uygulanmasının başarılı sonuç verdiğini gösteren bu olgu sunumu ile klinik pratiğe katkı sağlanacağı kanısına varılmıştır.