[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi
2024, Cilt 38, Sayı 3, Sayfa(lar) 252-258
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Japon Bıldırcınlarında (Coturnix coturnix japonica) Yeme Farklı Oranlarda İlave Edilen Borun Lenfoid Organlar Üzerindeki Etkileri
Burak KARABULUT1, Eren ÇANKAYA1, Canan AKDENİZ İNCİLİ1, Ülkü Gülcihan ŞİMŞEK2, Sultan ASLAN3, Mine ERİŞİR4, Merve KAHRAMANOGULLARI4, Hatice ERÖKSÜZ1
1Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Patoloji Ana Bilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
2Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Zootekni Ana Bilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
3Dokuz Eylül Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Zootekni Ana Bilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE
4Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Ana Bilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Japon bıldırcını, bor, lenfoid organlar
Özet
Borun canlılarda biyolojik işlevleri olduğu, uygun dozlarda kullanıldığında olumlu etkiler yaratabileceği, ancak yüksek dozlarda toksik etkiler gösterebileceği bilinmektedir. Çalışmada bıldırcın yemlerine farklı dozlarda bor ilavesinin lenfoid organlar üzerindeki makroskobik, mikroskobik ve antioksidan seviyeleri üzerine etkilerini incelemek amaçlandı. Çalışmada toplam 100 Japon Bıldırcını kullanılarak, Grup I; Kontrol borik asit (BA): 0 mg/kg, Grup II; yeme 100 mg/kg BA, Grup III; yeme 300 mg/kg BA, Grup IV; yeme 500 mg/kg BA olacak şekilde gruplandırma yapıldı. Birinci haftadan itibaren her hafta her gruptan rastgele 5 bıldırcın seçilerek, toplamda 20 bıldırcın ötenazi edildi. Kan örnekleri alınarak, glutatyon, glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz, katalaz ve malondialdehit seviyelerine spektrofotometrik yöntemle bakıldı. Ötenazi sonrası lenfoid organlar alınarak tartımları yapıldı ve formalin solüsyonuna alındı. Kan analizlerinde gruplar arasında sadece glutatyon peroksidaz seviyesinin Yem 300 grubunda anlamlı şekilde arttığı görüldü (p<0.001). Lenfoid organ ağırlık ölçümlerinde; dalak, timus ve Bursa Fabricius’un ilk 4 haftada kontrol ve bor katkısı ilave gruplarında artış gösterdiği, 5. haftada ise değişim olmadığı (dalak) ya da azalma (timus ve bursa) gösterdiği, ilk 4 haftadaki artışın ise tüm gruplarda benzer şekilde olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görüldü (p>0.05). Histopatolojik incelemede kontrol ve bor ilave gruplarının lenfoid organlarında patolojiye rastlanmadı. Tüm gruplarda bazı hayvanlarda hafif lenfoid deplesyonlara rastlansa da istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Sonuç olarak bor katkısının bıldırcınlarda glutatyon peroksidaz seviyelerini arttırarak antioksidan aktiveye katkıda bulunabileceği, verilen dozlarda lenfoid organ patolojisine yol açmadığı ancak bu organ ağırlıkları üzerinde de bir etkinlik göstermediği görülmüştür. Bu bulgular, borun lenfoid sistem üzerine olan etkilerinin daha fazla araştırılması gerektiğini göstermektedir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Bor, periyodik tablonun beşinci elementi olup, B harfi ile gösterilir. Grup IIIA elementleri arasında tek ametaldir ancak metal ve ametaller arasında bir karakter gösterir 1. Bor doğada yaygındır, topraklarda, kayalarda ve yüzey ile okyanus sularında borik asit ve inorganik boratlar şeklinde bulunur ve 1923 yılında tüm damarlı bitkiler için gerekli bir besin maddesi olarak kabul edilmiştir 2. Bazı veriler, borun bitkilerdeki esas işlevinin birincil hücre duvarlarında olduğunu ve burada pektik polisakarit rhamnogalakturonan-II (RG-II) ile çapraz bağlar oluşturduğunu göstermiştir. RG-II, duvar polisakarit yapısının evrimsel korunmasının uç bir örneğini temsil eden küçük, yapısal olarak karmaşık polisakaritlerdir 3. Borun insan ve hayvan diyetlerine eklendiğinde faydalı olabileceğine dair kanıtlar birikmektedir 1. Örneğin, borun bazı metabolik süreçler üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu, koroner kalp hastalığı, artrit ve osteoporoz hastalıkların patogenezinde yer aldığı 4 tavuk, domuz ve sıçan gibi hayvanların metabolik parametrelerini etkilediği bildirilmiştir 1,5-12. Borun ayrıca, kemik metabolizmasında önemli olan kalsiyum, vitamin D ve magnezyum ile etkileşimde bulunmakla birlikte, hücre zarının fonksiyonunda veya stabilitesinde rol oynadığını ve hormon etkisine, transmembran sinyalizasyonuna veya düzenleyici katyonların veya anyonların transmembran hareketine etkide bulunabileceğini öne sürülmüştür 13. Borun yüksek dozlarının toksik etkili olduğu bildirilmiştir 14,15. Yüksek dozda bora maruz kalan sıçanlarda testis atrofisi ve sperm inhibisyonu görüldüğü 14, içme suyuna 400 mg/L bor eklenmesinin, Gushi tavuklarında bağırsak villuslarının gelişimini inhibe ettiği ortaya konmuştur 15. Yukarıdaki çalışmalar yüksek dozda borun üreme ve sindirim organlarına zarar verebileceğini göstermiştir, ancak uygun miktarda bor ilavesi, hayvanların fizyolojik fonksiyonları üzerinde olumlu etkiler üretebilir. Güncel araştırmalar, uygun miktarda borun memeli makrofaj kültürlerinde F-reseptör ekspresyonunu ve interlökin-6 üretimini artırdığını doğrulamıştır. Ayrıca, bor ilavesinin stres veya hastalık koşullarında tümör nekroz faktörü-ɑ ve interferon-γ üretimini artırarak sitokin üretimini etkileyebileceği belirtilmiştir 7. Ayrıca, uygun dozlarda bor ilavesi broylerlerin performansını ve bağışıklık fonksiyonunu iyileştirebileceği ve deve kuşu civcivlerinin kemik gelişimini aktive edebileceği de görülmüştür 11,16. Özdemir ve ark. 17, yeme 50 mg/kg borik asit ilavesinin bıldırcınların yem tüketimini ve karkastaki göğüs oranını düşürdüğünü tespit etmişlerdir. Yıldız ve ark. 18 etlik piliçlerin büyüme periyotlarının farklı dönemlerinde yeme 60 mg/kg borik asit ilave ederek yaptıkları başka bir araştırmada, yeme katılan borik asidin piliçlerin performansını ve karkas özelliklerini etkilemediği, kemik kalsiyum ve fosfor depolarını önemli ölçüde artırdığını bildirmişlerdir. Jin ve ark. 19 içme suyuna eklenen farklı dozda borun Gushi tavuklarının büyüme performansı, ağırlığı ve bağışıklık organlarının mikroskobileri üzerinde olumlu etkilerini tespit etmişlerdir.

    Günümüze kadar yapılan çalışmalar ile borun kanatlı hayvanlarda toksik etkileri olabileceği ancak faydalı dozlarının da yem katkı maddesi olabileceği konusunda doz ayarlamaların önemine ve detaylı çalışmalara ihtiyaç olduğuna dikkat çekilmiştir.

    Bu çalışma ile yumurtacı ve etçi özelliği ile dünyada kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde yaygın olarak kullanılan bıldırcınlarda yeme farklı dozlarda ilave edilen borik asidin lenfoid organlardaki (dalak, timus, Bursa Fabricius) makro, mikro yapısal etkilerini ve kandaki antioksidan parametrelere etkilerini araştırmak amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma ve Yayın Etiği: Bu çalışma için Tarım ve Orman Bakanlığı Elazığ Veteriner Kontrol Enstitüsü Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulundan 06.03.2020 tarih ve 2020/01 sayılı etik kurul izni alınmıştır.

    Hayvan Deneyi: Çalışmada toplam 100 Japon bıldırcını kullanıldı. Her gruba ait 25 bıldırcın, her katta 3 bölme bulunan ve başlangıç vücut ağırlıklarına göre 4 tekrarlı alt bölümlere ayrılan 5 katlı plastik kafeslere yerleştirildi. Grup I; Kontrol (Borik asit: 0 mg/Kg), Grup II; yeme 100 mg/kg borik asit (Y100 grubu), Grup III; yeme 300 mg/kg borik asit (Y300 grubu), Grup IV; yeme 500 mg/kg borik asit (Y500 grubu) olacak şekilde gruplandırma yapıldı (Borik Asit: Tekkim Kimya, Türkiye). Bıldırcınlar, optimum sıcaklıkta (18-21°C) ve nemde (%50-55), çevre kontrollü odada 35 gün boyunca yetiştirildi. Bıldırcınlara deneme süresince soya unu ve mısır bazlı etlik piliç yemi (Kuru madde: %88, ham protein: %23, ham selüloz: %6, ham kül: %8, metabolik enerji: 3100 kcal/kg) verildi. Yem ve taze su ad libitum olarak sağlandı. Aydınlatma programı 23 saat aydınlık / 1 saat karanlık/gün olarak uygulandı. Her hafta, her gruptan rastgele 5, toplamda 20 bıldırcınının kesim işlemleri gerçekleştirildi, 5. hafta sonunda deney sonlandırıldı. Kesim sırasında bıldırcınların juguler ven ve arterleri kesilerek kanları ETDA’lı tüplere alındı. Sistemik nekropsi ile lenfoid organlar (timus, dalak ve Bursa Fabricus) çıkarıldı, tartıldı ve %10’luk tamponlu formalin solüsyonuna alındı.

    Biyokimyasal Analizler: Kan analizleri için spektrofotometrik yöntem kullanıldı. Glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve glutatyon (GSH) tayini için tam kan ayrıldıktan sonra artan kanlar 3000 devirde 10 dakika santrifüj edilerek plazmaları çıkartıldı ve malondialdehit (MDA) tayini için kullanıldı. Geride kalan eritrosit paketi %0.9’luk NaCl ile 3 kez yıkandıktan sonra katalaz (KAT) ve süperoksit dismutaz (SOD) tayininde kullanıldı. MDA düzeyi Placer ve ark. 20’nın yöntemine göre, GSH düzeyi Chavan ve ark. 21’nın yöntemine göre tayin edildi. GSH-Px aktivitesini ölçmek için Lawrence ve ark. 22’nın metodu, KAT aktivitesi için Goth 23 metodu, SOD aktivitesi için Sun ve Oberley 24 metodu kullanıldı.

    Histopatolojik İnceleme: Rutin doku takip ve parafin bloklama işlemlerinden sonra rotary mikrotom (Leica RM2125 Wetzlar, Almanya) ile 3-5 mikron kalınlığında kesitler alındı. Kesitler, Leica Autostainer XL (Wetzlar, Almanya) otomatik doku boyama makinasında hematoksilen-eosin boyama yöntemiyle boyandı ve normal ışık mikroskobunda (Olympus BX43, Tokyo, Japonya) incelendi. Histopatolojik değişiklikler incelenirken, Aguanta ve ark. 25’nın skorlama yöntemi kullanıldı ve kullanlan skorlama yöntemi Tablo 1’de verildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Histopatolojik skorlama yöntemi (25)

    İstatistiksel Analiz: İncelenen parametrelere normallik analizi (Shapiro-Wilk test) yapıldıktan sonra, lenfoid organ ağırlıkları ve oksidatif stres parametrelerine ait analizler 4 grup (Gurup I-IV) ve 5 hafta (Hafta 1-5) olacak şekilde faktöriyel deneme düzeninde Genel Linear Model (GLM) prosedürü kullanılarak yapıldı. Çoklu karşılaştırmalarda Tukey-HSD testinden yararlanıldı. Histopatolojik parametrelerin değerlendirilmesinde Kruskal Wallis-H testi kullanıldı ve veriler grafik olarak sunuldu (Şekil 4). Verilere ait başlıca etkiler ve interaksiyonlar ortalama ± standart hata olarak verildi. Analizler SPSS paket programı (IBM SPSS Statistics for Windows, Version 22.0) kullanılarak yapıldı. Ortalamalar arasındaki farklılıklar p<0.05 olduğunda anlamlı olarak değerlendirildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Biyokimyasal Parametreler: Araştırma gruplarına ait oksidatif stres parametreleri Tablo 2’ de verilmiştir. Rasyona ilave edilen borik asit GSH-Px enzim aktivitesini önemli şekilde artırmıştır. En yüksek enzim aktivitesi Y300 grubunda tespit edilmiştir (p<0.001). MDA, GSH düzeyi ile SOD ve KAT enzim aktivitesi gruplar arasında benzer tespit edilmiştir. Bıldırcınlarda haftalık olarak ilerleyen yaş ile birlikte MDA düzeyi önemli şekilde düşmüş, 5. hafta hafif bir artış tespit edilmiştir (p<0.001). GSH seviyesi 5. hafta önemli şekilde artmıştır (p<0.001). SOD aktivitesi ilk haftalar yüksek tespit edilmiş, sonraki haftalar önemli şekilde düşmüştür (p<0.001). KAT aktivitesi 5. hafta önemli ölçüde düşmüştür (p<0.01). GSH-Px aktivitesi yaş grupları arasında benzer tespit edilmiştir (p>0.05). İnteraksiyonlara ait veriler değerlendirildiğinde, MDA, GSH düzeylerinde katkı grupları ile bıldırcın yaşları arasındaki interaksiyonlar önemli tespit edilmişlerdir (p<0.001). Kontrol ve Y100 gruplarında artan yaş ile birlikte MDA düzeyi düşerken, Y300 ve Y500 gruplarında ilk dört hafta MDA düzeyi düşmüş, 5. hafta tekrar artmıştır (p<0.001). GSH düzeyi Kontrol, Y300 ve Y500 gruplarında ilk dört hafta benzer bulunmuş, son hafta yükselmiştir. Y100 grubunda üçüncü hafta yüksek bulunmuş, 2 ve 4. haftalar düşmüştür (p<0.001).

    Lenfoid Organ Ağırlıkları: Araştırma gruplarında dalak, timus ve Bursa Fabricius dokularının ağırlıkları Tablo 3’ de verilmiştir. Araştırmanın, Kontrol, Y100, Y300 ve Y500 gruplarına ait ağırlık değerleri incelendiğinde, rasyona ilave edilen borik asit düzeyine paralel olarak lenfoid dokuların ağırlıklarındaki artış istatistiki olarak önemli bulunmamıştır (p>0.05). Farklı haftalardaki lenfoid organların ağırlıkları göz önüne alındığında, ilk üç hafta süresince dalak ağırlığının önemli düzeyde arttığı (p<0.001), dördüncü ve beşinci haftalarda ağırlığın değişmediği tespit edilmiştir. Timus ağırlığı ilk dört hafta süresince artmış, beşinci hafta tekrar düşmüştür (p<0.001). Bursa Fabricius ağırlığı yine ilk dört hafta önemli düzeyde yükselmiş (p<0.001), son hafta önemsiz bir düşüş tespit edilmiştir. Araştırma gruplarının timus ağırlığı üzerine olan interaksiyonu önemli tespit edilmesine rağmen (p<0.05), dalak ve Bursa Fabricius ağırlıkları üzerine olan ineraksiyonlar önemsiz hesaplanmıştır (p>0.05). Kontrol ve Y300 gruplarında ilk üç hafta timus ağırlığı önemli ölçüde yükselirken, dördüncü ve beşinci hafta değişmemiştir. Y100 ve Y500 gruplarında ilk dört hafta timus ağırlığı önemli ölçüde artarken, beşinci hafta düşüş tespit edilmiştir (p<0.05).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Bıldırcın yemine farklı dozlarda borik asit ilavesinin farklı haftalarda lipid peroksidasyonu ve antioksidan savunma sistemi üzerine etkisi


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Farklı dozlarda borik asit takviyesinin bıldırcın yemine eklenmesinin lenfoid organ ağırlıkları üzerindeki etkisi (farklı haftalarda)

    Histopatolojik Bulgular: Lenfoid organların histopatolojik inceleme görüntüleri Şekil 1, 2 ve 3’ te verilmiştir. Farklı katkı grupları ve bıldırcın yaşlarının dalak, timus ve Bursa Fabricius dokularının histopatolojik skorlarına ait ortalamalar Şekil 4’ te sunulmuştur. Bursa fabricius dokusunda lenfoid deplesyon, kortikal lenfoid dokuda varyasyon ve medullada foliküller arası stroma artışı borik asit dozundaki artışa bağlı olarak hafif olarak azalmış, bu dokudaki gruplar arası farklılıklar anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Aynı şekilde timus dokusundaki doza bağlı artan deplesyon istatistiki olarak önemli çıkmamıştır (p>0.05). Dalak dokusunda borik asit dozuna bağlı olarak anlamlı bir değişiklik tespit edilmemiştir (p>0.05). Bıldırcınlarda yaşa bağlı olarak bursa, timus ve dalak dokularına ait histopatolojik değişikliklerin şiddetinde anlamlı bir farklılık belirlenmemiştir (p>0.05).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Bıldırcın yemine farklı dozlarda borik asit ilavesinin farklı haftalarda Bursa Fabricius dokusuna mikroskobik etkileri, siyah oklar; skor 1 olarak değerlendirilmiş normal lenfoid folikül yapılarını, sarı oklar ise; istatistiksel olarak anlamsız bulunan hafif derecedeki lenfoid deplesyonu gösteren skor 2 olarak değerlendirilmiş lenfoid folikülleri göstermektedir, HxE, 10X.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Bıldırcın yemine farklı dozlarda borik asit ilavesinin farklı haftalarda timus dokusuna mikroskobik etkileri, siyah oklar; skor 0 olarak değerlendirilmiş kortikal bölgedeki normal lenfoid dokuyu, sarı oklar ise istatistiksel olarak anlamsız bulunan hafif derecedeki lenfoid deplesyonu gösteren skor 1 olarak değerlendirilmiş kortikal lenfoid dokuyu göstermektedir, HxE, 10X.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Bıldırcın yemine farklı dozlarda borik asit ilavesinin farklı haftalarda dalak dokusuna mikroskobik etkileri, siyah oklar; skor 0 olarak değerlendirilmiş normal lenfoid dokuyu, sarı oklar ise istatistiksel olarak anlamsız bulunan hafif derecedeki lenfoid deplesyonu gösteren skor 1 olarak değerlendirilmiş parankimal lenfoid dokuyu göstermektedir, HxE, 10X.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Farklı katkı grupları ve bıldırcın yaşlarına (hafta) ait histopatolojik skorlar

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Kanatlılarda lenfoid sistem, primer lenfoid organlar olarak kemik iliği, bursa fabricius ve timustan, sekunder lenfoid organlar olarak ise dalak, lenf düğümü (sadece su kuşlarında) ve organ yerleşik lenf folliküllerinden oluşur. Bağışıklık sisteminin temelini oluşturan lenfoid organların normal gelişimi ve işleyişi esansiyel olduğu için, bu organlarla ilgili yapılacak çalışmalar önem arz etmektedir 26.

    Borun vitamin-D, magnezyum ve kalsiyum gibi önemli komponentlerle interaksiyonlara giren esansiyel bir element olduğu bilinmektedir. Yüksek dozlarda toksik ve letal etkileri bilindiği için 1 yem veya su katkısı olarak kullanılacak dozların belirlenmesi oldukça önemlidir. Chapin ve Ku 14 yüksek dozlarda borun testiküler atrofiye neden olarak spermatogenezisi bozduğunu, Wang ve ark. 15 içme suyuna 400 mg/L oranında katılan borun bağırsak villus gelişimini inhibe ettiğini ortaya koymuşlardır. Jin ve ark. 19 tavuklarda içme suyuna 100, 200 ve 400 mg/L/gün borik asit ekledikleri 6 haftalık çalışmalarında 200 ve 400 mg/L/gün dozunun lenfoid organ ağırlıklarını önemli derecede düşürdüğünü ve lenfoid organların, mikroskobik olarak her geçen hafta daha fazla hasar aldıklarını bildirmişlerdir. Aynı çalışmada 100 mg/L/gün dozunun ise lenfoid organ ağırlıklarında anlamlı artışa neden olduğunu ve mikroskobik düzeyde bir hasar oluşmadığını belirtmişlerdir. Bu durum suya veya yeme eklenen bor katkısının doğru dozda olmasının önemini ortaya koymaktadır. Uygun dozlarda kullanılan borun ise, serum sitokin oranını ve bunun indüklediği tümör nekroz faktörü- alfa (TNF-ɑ) artışını provake ederek bağışıklık sistemine katkı sağladığı 7, yemden yararlanma ve kemik güçlenmesi sağladığı 5, bağışıklık yanıtı ve büyüme parametreleri üzerine etkinlik gösterdiği 6 ortaya konulmuştur. Sunulan çalışmada ise karma yeme 100, 300 ve 500 mg/kg ilave edilen borik asit katkısının letal etki veya lenfoid organ dejenerasyonu gibi olumsuz bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür. Bu dozlarda anlamlı düzeyde lenfoid organ artışı sağlanamasa da, makroskobik ve mikroskobik düzeyde bir hasar oluşturmaması, ileride yapılacak çalışmalar için doz belirlenmesinde önem arz etmektedir.

    Son yıllarda borun farklı hayvan türlerindeki metabolizma ve verimlilik etkilerini inceleyen araştırmalar yapılmıştır, ancak bu çalışmalar hala sınırlıdır. Devirian ve ark. 1 borun enerji substrat metabolizması, insülin salınımı ve bağışıklık sistemi ile ilgili yollarda enzimlerin aktivitesini düzenlemede rol oynadığını bildirmiştir. Ayrıca, borun nikotinamid adenin dinükleotid fosfat (NADPH) metabolizmasını etkileyerek insülin salınımını düzenlediğini ve bu mekanizmanın glikoz, lipid ve protein metabolizması üzerinde önemli bir rol oynadığını rapor etmiştir 1,6,11. Kurtoglu ve ark. 27 fareler üzerinde içme suyuna günlük, 0,1, 0.2 ve 0.3 mg borik asit ekledikleri 60 günlük çalışmalarında, borun GSH-Px enziminin aktivitesini arttırdığını bildirmiştir. Sunulan çalışmada da borun oksidatif stres parametrelerinden GSH-Px enzim aktivitesinin önemli ölçüde arttırdığı ve bu artışın en yüksek ve anlamlı olduğu grubun Yem-300 grubu olduğu görülmüştür. Bu durum, borun GSH-Px enzim aktivitesi üzerindeki etkisinin doz ilişkili olduğunu göstermektedir.

    Borun lenfoid organlar üzerindeki mikroskobik etkileri Jin ve ark. 19 tarafından broyler tavuklarda detaylı bir şekilde araştırılmıştır. İçme suyuna katılan 100 mg/L/gün borik asidin timus korteks gelişimini ve korteks/medulla oranını 6. haftadaki ölçümlerde arttırdığını görmüşlerdir. Aynı çalışmada 400 mg/L/gün dozunun ise ciddi ölçüde timüs korteksini küçülttüğünü ortaya koymuşlardır. Bursa Fabricus analizlerinde 100 mg/L/gün borun mikroskobik farklılık oluşturmadığını, 200 ve 400 mg/L/gün borik asidin ise ciddi anlamda bursa nodüllerini ve lenfosit sayısını azalttığını belirtmişlerdir. Dalak incelemelerinde de bursa ile benzer şekilde 100 mg/L/gün dozunun bir değişiklik oluşturmadığını, 200 ve 400 mg/L/gün dozlarının ise dalak nodülleri ve periarteriyel lenfatik kılıflarda küçülmeye neden olduğunu görmüşlerdir. Bu sonuçlar ışığında yüksek dozda borun broylerlerde, timus, Bursa Fabricus ve dalak üzerinde toksik etkileri olduğunu söylemek mümkündür. Sunulan çalışmada ise, yeme katılan borun uygulanan en yüksek doz olan 500 mg/kg dozda dahi mikroskobik olarak patolojik lezyon oluşturmadığı görülmüştür.

    Sonuç olarak, rasyonlara eklenen borun Japon bıldırcınlarında GSH-px seviyelerini arttırarak antioksidan aktiviteye katkı sağlayabileceği ve verilen dozların lenfoid organlarda lezyon oluşturmadığı ve bu organ ağırlıkları üzerinde belirgin bir etkiye sahip olmadığı gözlenmiştir. Benzer çalışmalar ile kıyaslandığında, içme suyuna ilave edilen borun, yeme ilave edilene göre, doza bağımlı olarak daha değişken sonuçlar ortaya çıkardığı görülmüştür. Yeme ilave edilen borun doz aralığının belirli seviyelere kadar daha güvenli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bulgular, borun lenfoid sistem üzerindeki etkilerinin daha kapsamlı ve derinlemesine araştırılması gerektiğini göstermektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Devirian TA, Volpe SL. The physiological effects of dietary boron. Crit Rev Food Sci Nutr 2003; 43: 219-231.

    2) Warrington K. The effect of boric acid and borax on the broad bean and certain other plants. Ann Bot 1923; 37: 629-667.

    3) O'Neill MA, Ishii T, Albersheim P, Darvill AG. Rhamnogalacturonan II: structure and function of a borate cross-linked cell wall pectic polysaccharide. Annu Rev Plant Biol 2004; 55:109-139.

    4) Naghii MR, Samman S. The effect of boron supplementation on its urinary excretion and selected cardiovascular risk factors in healthy male subjects. Biol Trace Elem Res 1997; 56: 273-286.

    5) Armstrong TA, Spears JW, Crenshaw TD, Nielsen FH. Boron supplementation of a semipurified diet for weanling pigs improve feed efficiency and bone strength characteristics and alters plasma lipid metabolites. J Nutr 2000; 139: 2575-2581.

    6) Armstrong TA, Spears JW, Lloyd KE. Inflammatory response, growth, and thyroid hormone concentrations are affected by long-term boron supplementation in gilts. J Anim Sci 2001; 79: 1549-1556.

    7) Armstrong TA, Spears JW. Effect of boron supplementation of pig diets on the production of tumor necrosis factor-alpha and interferon-gamma. J Anim Sci 2003; 81: 2552-2561.

    8) Fort DJ. Boron deficiency disables Xenopus laevis oocyte maturation events. Biol Trace Elem Res 2002; 85: 157-169.

    9) Wallace JM, Hannon-Fletcher MP, Robson PJ, et al. Boron supplementation and activated factor in healthy men. Eur J Clin Nutr 2002; 56: 1102-1107.

    10) Bakken NA, Hunt CD. Dietary boron decreases peak pancreatic in situ insulin release in chicks and plasma insulin concentrations in rats regardless of vitamin D or magnesium status. J Nutr 2003; 133: 3577-3583.

    11) Hunt CD. Dietary boron: an overview of the evidence for its role in immune function. J Trace Elem Exp Med 2003; 16: 291-306.

    12) Huel G, Yazbeck C, Burnel D, Missy P, Kloppmann W. Environmental boron exposure and activity of delta-aminolevulinic acid dehydratase (ALA-D) in a newborn population. Toxicol Sci 2004; 80: 304-309.

    13) Nielsen FH. Nutritional requirements for boron, silicon, vanadium, nickel, and arsenic: current knowledge and speculation. FASEB J 1991; 5: 2661-2667.

    14) Chapin RE, Ku WW. The reproductive toxicity of boric acid. Environ Health Perspect 1994; 102: 87-91.

    15) Wang J, Gu YF, Li SH, Shang CF, Chen HL. Effect of boron toxicosis on jejunum development in broilers. Chin J Vet Sci 2005; 25: 514-517.

    16) Cheng J, Peng K, Jin E, et al. Effect of additional boron on tibias of African ostrich chicks. Biol Trace Elem Res 2011; 144: 538-549.

    17) Özdemir G, İnci H, Söğüt B, et al. Effects of dietary boron supplementation on performance and some haematological and antioxidant parameters in Japanese quail exposed to high stocking density. Europ Poult Sci 2016; 80.

    18) Yildiz G, Koksal BH, Sizmaz O. Effects of dietary boric acid addition on growth performance, cholesterolemia, some carcass and tibia characterictics in different rearing periods in broiler chickens. Revue Med Vet 2013; 164: 219-224.

    19) Jin E, Gu Y, Wang J, Jin G, Shenghe L. Effects of supplementation of drinking water with different levels of boron on performance and immune organ parameters of broilers. Ital J Anim Sci 2014; 13: 205-214.

    20) Placer ZA, Cushman L, Johnson BC. Estimation of products of lipid peroxidation (malonyl dialdehyde) in biological fluids. Anal Biochem 1966; 16: 359-364.

    21) Chavan S, Sava L, Saxena V. Reduced Glutathione: Importance of specimen collection. I J of Clin Biochem 2005; 20: 150-152.

    22) Lawrence RA, Burk RF. Glutathione peroxidase activity in selenium-deficient rat liver, Biochemical and Biophysical Research Communications 1976; 71(4):952-958.

    23) Goth L. A simple method for determi-nation of serum catalase activity and revision of reference range. Clinica Chimica Acta 1991; 196: 143-151.

    24) Sun Y, Oberley WL, Li YA. Simple method for clinical assay of superoxide dismutase. Clin Chem 1988; 34: 497-500.

    25) Aguanta BN, Fuller AL, Milfort MC, et al. Histologic effect of concurrent heat stress and coccidial infection on the lymphoid tissue of broiler chickens. Avian Dis 2018; 62: 345-350.

    26) Aslan Ş, Deprem T, Bingöl SY, Koral Taşçı S. Lenfoid sistem ve kan hücreleri. In: Aslan Ş, (Editor). Kanatlı Histolojisi. 1. Baskı, Bursa: Dora Basım-Yayın Dağıtım Ltd Şti, 2018: 23-32.

    27) Kurtoglu V, Kurtoglu F, Akalin PP. The effects of various levels of boron supplementation on live weight, plasma lipid peroxidation, several biochemical and tissue antioxidant parameters of male mice**: Effects of boron on performance, antioxidant and some metabolits of mice. J Trace Elem Med Biol 2018; 49:146-150.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]