Hücrelerdeki oksidatif hasarların oluşumunda ilk sırada yer alan serbest radikaller normal hücresel komponentleri bağlarlar, membran lipidlerinin doymamış bağları ile reaksiyona girerler, proteinlerini denatüre ederler ve nükleik asitlerine saldırırlar
16. Reaktif oksijen türlerinin ilk hedefleri hücre zarlarındaki doymamış yağ asitleridir ve zarlarda lipid peroksidasyon sonucu hücre yapı ve fonksiyonunda önemli hasarlara neden olurlar
17.
Serbest radikallerin atherosklerozis, diabetes mellitus, felç, yangısel hastalıklar ve kanser dahil pek çok hastalığın patogenezisinde rol aldıkları da bilinmektedir 18-22.
Bu çalışmada da bakteriyel etkenlerden klamidia spp. türleri tarafından insanlarda oluşturulan klamidiozis enfeksiyonu sırasındaki serbest radikal hasarı ile hasarın serum Cu ve Fe düzeyleri üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda lipid peroksidasyon düzeyinde ve mineral maddelerden Cu konsantrasyonunda anlamlı bir yükseliş gözlenirken, Fe konsantrasyonunda anlamlı bir değişim saptanamamıştır.
Azenabor ve ark. 23’ınca Chlamydia trachomatis ile enfekte hücrelerde lipid peroksid düzeyinde önemli derecede artış gözlenmiş ve bu artışın klamidial replikasyon sırasında üretilen reaktif oksijen türlerinden kaynaklanabileceği kanısına varılmıştır.
Chlamydia trachomatis ile enfekte infertil erkeklerde seminal parametreler ile sperm membranındaki lipid peroksidasyonunun incelenmesi sonucunda, enfekte infertil erkeklerdeki seminal parametrelerinin enfekte olmayan infertil erkeklere göre önemli değişimler gösterdiği ve spermlerin zar lipidlerindeki peroksidasyonunun oldukça yükseldiği bulunmuştur 24.
Nystrom-Rosander ve ark. 25’ları Chlamydia pneumoniae ile iz elementler arasındaki etkileşim ve bunların aortik kapak büzüşmesindeki rolünü incelemişler, hastaların kalp kapaklarında mineral maddelerin 10-70 kat artması yanı sıra bakır/çinko oranının da yükseldiğini gözlemlemişler, özellikle enfeksiyonun gelişimi sırasında ortaya çıkan kapaklardaki demir oranında 20 kata varan artışların aortik sklerozis ile enfeksiyon arasındaki ilişkilerden kaynaklanabileceğini öne sürmüşlerdir. Çalışmamızda enfeksiyona bağlı olarak bulduğumuz lipid peroksidasyon artışı ve Cu konsantrasyonundaki artış yukarıdaki çalışmalarla uyum göstermektedir.
Galley ve ark. 26’ları tarafından septik şoklu hastaların serumunda lipid peroksidasyonunun ve bleomisin yoluyla Fe konsantrasyonunun ölçümü yapılmış, sonuçta hastalarda bleomisinle ölçülebilen demir konsantrasyonunda artış gözlenmiş ancak, lipid peroksidasyon seviyesindeki artış sadece şoktan ölen hastalarda gözlenmiştir. Yaşamının devam ettiren hastalarda serbest Fe ile lipid peroksidasyon arasında bir ilişki bulunamamıştır. Çalışmamız lipid peroksidasyon ile Fe konsantrasyonu arasında bir ilişki olmaması bakımından bu çalışmayla uyum göstermektedir.
İlhan ve ark. 27’ları tarafından preeklampsinin patogenezisinde antioksidant enzim ve iz elementlerin rolleri araştırılması sonucunda preeklampsili gebelerde MDA ve Cu seviyelerinde artış ve Zn ile SOD seviyesinde ise düşme gözlenmiştir. SOD enzimindeki düşüşten lipid peroksidasyondaki artış sorumlu bulunmuştur.
Sokol ve ark. 28’ları tarafından Wilson hastalıklı insanlarda ve bakır toksikozisli terrier cinsi köpeklerde bakırın karaciğerdeki hasar mekanizması ile ilgili yapılan çalışmada, köpeklerde ve insanlarda lipid peroksidasyon ve Cu içeriği belirgin derecede artmıştır. Mitokondrial Cu konsantrasyonları ile mitokondrial lipid peroksidasyon şiddeti arasında ilişki bulunmuştur. Sonuçta karaciğer mitokondriasının karaciğer Cu toksisitesinde önemli bir hedef olduğu ve oksidant hasarın Cu uyarımlı hasarın patogenezisinde rol alabileceği kanısına varılmıştır.
Eser element düzeyindeki değişikliklerin antioksidan savunma mekanizmasının etkinliğini azaltarak serbest oksijen radikallerinin hücre bütünlüğü üzerine olumsuz etkilerini artırdığı bilinmektedir. Eser elementlerin ve bunlardan özellikle Cu ve Fe’in lipid peroksidasyon üzerine olumsuz etkileri vardır. Cu’ın insan eritrositlerinde lipid peroksidasyonu hızlandırdığı 29,30, dahası Cu’ın aşırı miktarda hidroksil radikalleri ürettiği 31 bildirilmiştir. Bunların dışında Cu’ın insan vücudunda önemli fonksiyonları da vardır. Hücreleri lipid peroksidasyondan koruyan SOD enziminin yapısında bulunur.
Çalışmanın sonucunda lipid peroksidasyondaki artış bakteriyel enfeksiyon sırasında fagositlerin bakteriyi yok etmek için ürettiği reaktif oksijen türlerinin aşırı miktarda artışı ve bu artışın antioksidan kapasitenin üstüne çıkması şeklinde yorumlanabilir. Cu ve Fe her ikisi de lipid peroksidasyonu artırıcı özelliğe sahiptir. Yapılan çalışma sonucunda, Fe’in lipid peroksidasyondaki artışa paralellik göstermemesine karşılık Cu’ın artışı oksidan olaylar sırasında Cu-SOD enziminin yıkımı sonucu açığa çıkan Cu şeklinde yorumlanabilir. Lipid peroksidasyondaki artışa eşlik eden Cu enfeksiyonun şiddeti hakkında fikir verebilir ve serum Cu konsantrasyonundaki artış bir yangının habercisi olarak değerlendirilebilir.