Yenidoğan döneminde geçirilen hepatit B virüs enfeksiyonu neticesinde kronik taşıyıcılık gelişme riski %70-100 arasında değişmektedir
3,4. Daha büyük çocuklarda bu oran %25-50, erişkinlerde %6-10'dur
3. Kronik taşıyıcılık gösterenlerin %25'inden fazlasında karaciğer sirozu ve hepatoselüler karsinoma gelişmektedir
3. Annenin HBsAg'i ve HBeAg'i birlikte (+) olduğu durumda ise, bebekte %70-90 oranda enfeksiyon gelişip bunların da %90'ından fazlasında siroz, %25'inde ise hepatoselüler karsinoma geliştiği bildirilmiştir
5. Karaciğer sirozu da 30-40'lı yaşlarda tabloya hakim olacaktır
6. Bu oranlar hepatit B enfeksiyonunun ciddi bir morbidite ve mortalite nedeni olduğunu göstererek aşılama programının başarıya ulaşmasındaki önem ve zorunluluğa dikkat çekmektedir.
Ülkemizde 1990 yılından itibaren hepatit A ve B verileri ayrı olarak toplanmaya başlanmış, 2005 yılına gelene dek hepatit B'li vaka ve ölüm hızları tespit edilerek Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır 7. Bu rapora göre yıllar içerisinde hepatit B'ye bağlı vaka sayısının arttığı, morbidite hızının arttığı ve mortalite hızının azaldığı görülmektedir. Vaka sayısındaki ve morbiditedeki artış hastalığın bildiriminin daha sağlıklı olarak ulaştırılmaya başlanması ile de alakalı olabilir. Ülkemizde hepatit B aşısı rutin uygulamaya girmeden önce yapılan çalışmalarda çocukluk yaş grubunda HBsAg pozitifliği prevalansı %0.7-8.3, anti-HBs pozitifliği prevalansı ise %6.6-13.3 olarak bildirilmiştir 8. Sağlık Bakanlığı'na göre 2004 yılında 6951 hepatit B'li vakanın %9.12'sini 0-14 yaş grubu oluşturmaktadır 9. Yine Sağlık Bakanlığı'nın bildirdiği rakamlara göre 2000 yılında ilk yaş grubunda hepatit B aşısı yapılma oranı %66 iken, 2004'de bu oran %77'ye ulaşmıştır 10. Elazığ ilinde ise ilk yaştaki hepatit B aşılama oranı %50-79 olarak BCG ve karma aşılarına göre daha düşük yüzdelerde bildirilmektedir 11.
Tablo 2'de Sağlık Bakanlığı'nın uyguladığı hepatit B aşısıyla ilgili değişik çalışmalarda bildirilen veriler sunulmaktadır. Bu veriler mevcut aşının yüksek oranda seropozitiflik yakaladığını göstermektedir. Tablodaki anti-HBs düzeyinin bizim çalışmamız ile diğer çalışmalar arasında görülen farkı anti-HBs düzeylerinin bakıldığı zamanlar ile alakalı olmalıdır. Diğer çalışmalarda bildirilen anti-HBs düzeyleri hepatit B aşısının üçüncü dozundan hemen sonra bakılan değerlerdir. Tabloda bize ait olan ortalama değer ise yıllar sonra bakılan düzeyleri de içermektedir. Aynı zamanda anti-HBs seviyesini maksimum 500 mIU/ml olarak ölçebilmemiz de bunu etkilemiştir. Çalışmamızın diğer çalışmalardan farkı ise anti-HBs düzeylerinin yıllar içerisindeki seyrini altı yıllık bir zaman dilimi içerisinde görebilmektir.
Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 2: Sağlık Bakanlığı'nın rutin olarak uyguladığı hepatit B aşısıyla ilgili değişik çalışmalarda bildirilen sonuçlar. |
Sonuç olarak ilimizde %96.9 oranında Sağlık Bakanlığı'nın uyguladığı hepatit B aşıları tercih edilmektedir. Anti-HBs değerleri ise aşılamaya rağmen %10 oranında ilerleyen zamanlarda negatif sonuç verebilmektedir. Bu nedenle anti-HBs düzeyinin aşılamadan sonra tespiti ve yıllar içerisinde takibi uygun olacaktır. Antikor düzeyinin yetersiz ya da negatif olduğu durumlarda ise ilave aşı dozları yapılması düşünülmelidir.