Sebaceous adenoma yağ bezlerinin en yaygın tümörü olup, iyi huyludur ve genellikle yaşlı köpeklerde gözlenmekle
1,2,5,9,17 birlikte 4 yaşlı bir köpekte de saptandığı bildirilmiştir
2. Sunulan bu olgunun 5 yaşında olması tümörün orta yaşlarda da oluşabileceğini göstermektedir. Kulak tümörlerin çoğunluğunu ceruminous gland adenoma veya adenocarcinoma, sebaceous gland tumor ve basal cell tumor oluşturmaktadır
8. Dış kulak yolunda ise ceruminous gland carcinoma, squamous cell carsinoma, plazmositoma, sebaceous epithelioma, sebaceous adenoma saptandığı yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır
6,14-16.
Vücudun değişik bölgelerinde bulunabilen Sebaceous adenoma'nın2 ülkemizde dış kulak yolunda tek bir olguda gözlenmesi6 kulak kanalı tümörlerinin köpeklerde yaygın olmadığını göstermektedir. Sebaceous adenoma'nın özellikle Cocker Spaniel'lerde gözlendiği bildirilmektedir2,6. Sunulan bu olgu ile dış kulak yolunda sebaceous adenoma'nın Alman Çoban Köpeklerinde de rastlanabileceği gösterilmiştir.
Kronik kulak kanalı irritasyonlarının sekonder sonucu olarak hem iyi huylu ve hem de kötü huylu tümörlerin oluşabileceği vurgulanmıştır. Ayrıca kulak kanalının obstruksiyonu sonucu normal kulak drenajının önlenmesine bağlı olarak şiddetli bakteriyel enfeksiyonların gelişebileceği bildirilmektedir8,12,16,18-20. Ceruminous bezlerden salgılanan cerumen'in dış kulak yolunun derisini yaralanmaya karşı koruduğunu, enfeksiyonların gelişmesine karşı önemli bir bariyer oluşturduğunu, fakat dış kulak yolunda cerumen'in toplanması durumunda dış kulak yolunun enfeksiyonuna neden olabileceği bildirilmektedir21. Daha çok yaşlı hayvanlarda gözlenme nedeninin tümörün dış kulak kanalının kronik irritasyonları sonucu oluşmasından kaynaklandığı düşünülmektedir16. Sürekli irritasyona bağlı olarak sebaceous hyperplasie'nin oluşacağı ve bunun sebaceous adenoma' ya dönüşebileceği vurgulanmaktadır9. Bu olguda da daha önce uzun süreli otitis eksterna probleminin olması ve devam etmesi bu görüşleri desteklemektedir. Sunulan olgunun 5 yaşlı olması nedeniyle tümörün oluşumunda irritasyon süresinin de büyük rol oynadığı düşünülmektedir.
Dış kulak kanalının tümörlerinde cerrahi ekstirpasyon, krioşirurji, hipertermi ve radyasyon terapisinin (büyük ve tamamen uzaklaştırılamayan tümörlerde) uygulanabileceği bildirilmektedir. Cerrahi girişimin en radikal yol olduğu ve dış kulak yolunun derin bölgelerindeki tümörlerin ekstirpasyonun Hinz yöntemi aracılığı ile yapılması önerilmektedir5,13. Kötü huylu tümörlerin sağaltımında ise total kulak kanalı ablasyonu'nun uygun olacağı bildirilmektedir20. Bu olguda bazı araştırmacıların5,13 bildirdikleri ile uyumlu olarak Hinz yöntemi ile vertikal dış kulak yolunun lateral drenajı gerçekleştirilerek tümöral kitleler usulüne uygun olarak ekstirpe edildi. Ayrıca tümör yatağına elektrokoter ile hipertermi uygulandı. Operasyon sırasında herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı.
Kulak tümörlerinde kulakta deri değişimleri, kabuklanmalar, ülserler, proliferatif doku, kanama, koku, akıntı, vestibular belirtiler, nodüler kitleler, nodüler kitleler tarafından kulak kanalının kapanması ve bundan dolayı işitmede kayıp gözlenebilmektedir6,8. Sunulan bu olguda klinik muayenede vestibular belirtiler ve kanama dışında benzer bulgular saptandı.
Deri tümörlerinin %6-21'i yağ bezi tümörlerinin oluşturduğu, bunun %50'sini sebaceous hyperplasia, %30-40'ını sebaceous epithelioma, %8'ini sebaceous adenoma ve %1-2'sinin ise sebaceous carcinoma olduğu bildirilmektedir3. Sebaceous hyperplasia ve sebaceous epithelioma'ya diğer yağ bezi tümörlerine göre daha fazla rastlanıldığı, sebaceous adenoma'nın ise pek yaygın olmadığı savunulmaktadır1,17. Diğer çalışmalarda ise sebaceous adenoma'nın daha yaygın olduğu vurgulanmaktadır2,5.
Sebaceous hyperplasia'lerin çapının 1 cm den küçük olduğu, genellikle 2-5 mm arasında olduğu bildirilmektedir4,6. Sebaceous adenoma'lar tek veya multiple olabilirler. Çapları ise 1-2 cm kadardır ve 3 cm çapına kadar büyüyebilir1. Bir olguda ise 3,5 cm olduğu vurgulanmaktadır6. Diğer bir çalışmada ise sebaceous adenoma'nın genellikle 1 cm'den küçük olduğu ve kistik formasyonların bu tümörlerin çapını artırdığı savunulmaktadır5. Bu olguda kitleler multiple idi ve 1-1,5 cm çapında değiştikleri saptandı. Klinik muayenede sebaceous hyperplasia ile sebaceous adenoma'nın ayırt edilmesi büyüklüğüne göre yapılabileceği bildirilmekte, mikroskopik bakıda ise bunun zor olacağı savunulmaktadır6. Mikroskopik olarak; ülserasyonlu epidermisin alt kısımlarında değişik büyüklüklerde yağ lobüllerinin bulunduğu, bu lobüllerin periferinde basaloid hücreler, merkezinde ise sebaceous hücreler olmak üzere iki tip hücreden oluştuğu, ülserasyonlu epidermisin altında mononükleer ve polimorfonükleer lökositler saptandığı, bazı yağ lobüllerinin merkezinin kistleştiği ve içinin pembemsi nekrotik materyal ile dolu olduğu6, yağ lobüllerinin etrafındaki squamous epitelin keratinizasyona uğradığı bildirilmektedir10,11. Bu olguda yağ lobüllerinin kistik formasyonu dışında benzer bulgular saptanmıştır. Bu çalışmada elde edilen bulgular literatür bilgilerle karşılaştırıldığında kesin tanının ancak makroskopik ve mikroskopik bulguların birlikte değerlendirilmesi sonucu konulabileceği kanısına varıldı.
Sonuç olarak; dış kulak yolu tümörlerinin önlenmesi zor olmakla birlikte8, koruyucu olarak otitis eksterna'nın sağaltımının ihmal edilmemesi gerekir. Dış kulak yolu tümörlerinde vakit geçirmeden tümörün uzaklaştırılması oluşabilecek dış ve orta kulak yangılarının önüne geçecektir.
Kliniğimizde ilk kez saptanan ve operatif sağaltımından olumlu sonuç alınan bir Alman Çoban Köpeğindeki sebaceous adenoma olgusunun küçük hayvan pratiğine katkı sağlayacağı düşünülerek sunulmasının uygun olacağı kanısına varıldı.