[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ] |
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi | |||||||
2008, Cilt 22, Sayı 4, Sayfa(lar) 229-232 | |||||||
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ] | |||||||
Yıldırım Çarpmasının İşitme Sistemi Üzerine Olan Etkileri: Olgu Sunumu | |||||||
Üzeyir GÖK, Hakan DABAK, Emrah SAPMAZ, Muhammed YANILMAZ, İsrafil ORHAN | |||||||
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE | |||||||
Anahtar Kelimeler: Yıldırım çarpması, timpanik membran perforasyonu, işitme kaybı | |||||||
Özet | |||||||
Yıldırım çarpması nedeniyle başvuran hastalarda timpanik membran perforasyonu, orta kulak hasarı, sensörinöral işitme kaybı ve dış kulak kanalı yanığı gibi çok çeşitli otolojik problemler görülebilir. Yıldırım çarpan hastalarda dikkatli bir odyovestibüler değerlendirme yapılması gereklidir. Bu çalışmada yıldırım çarpması nedeniyle timpanik membran perforasyonu ve sensörinöral işitme kaybı olan üç olguyu sunduk. |
|||||||
Giriş | |||||||
Patofizyolojik çalışmalar, yıldırım çarpmasının dokular üzerindeki etkisinin, yıldırımın çarpma anındaki şiddetine bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini ortaya koymuştur. Yıldırımın çarpma anındaki şiddeti, şokun süresine, çarpmanın anatomik temas noktasına ve akımın geçmiş olduğu yollara bağlı olarak değişmektedir. Yıldırım çarpmasında, vücut ile yıldırımın temas ettiği anatomik nokta direkt doku hasarlarının oluşabileceği bölgeleri kısmen açıklar1. Akımın yönü en düşük impedans güzergahına doğrudur. Dolayısıyla, dokuların impedansı akımın yönünü belirler. Kıkırdak ve kemik gibi düşük elektrolit ve sıvı içerikli dokular yüksek impedansa sahip olduklarından, kas ve bağ dokuya göre kötü iletkenler olarak kabul edilirler. Her dokunun impedansı sabit olmasına rağmen derinin impedansı dış etkenlere ve nem içeriğine bağlı olarak büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Her ne kadar yıldırım akımının çok az bir miktarı vücuda geçiyor olsa da oluşan manyetik alan nöromüsküler, kardiyak ve santral sinir sistemini etkileyecek derecede büyüktür2.
Yıldırım çarpmasına bağlı geniş timpanik membran perforasyonu1,3-5, sensörinöral işitme kaybı4-6 ve dengesizlik5,6 en sık karşılaşılan bulgulardır. Büyük timpanik membran perforasyonu olan vakalarda dahi kemikçik zincir ayrılması ve temporal kemik fraktürü görülmez1,3-6. Dış kulak kanalı yanığı oluşabilir1,4-5 veya timpanik membran perforasyonu olsa da dış kulak kanalı intakt kalmış olabilir1,3. Bu makalede, yıldırım çarpması sonucu timpanik membran perforasyonu ve işitme kaybı gelişen üç olguyu sunarak literatür bilgilerini gözden geçirdik. |
|||||||
Olgu Sunusu | |||||||
Olgu 1 18 yaşında erkek hasta açık arazide yıldırım çarpması sonrası baygın bir şekilde bulunarak hastanemiz acil servisine getirildi. Yapılan genel muayenesinde sağ mastoid apeksten başlayıp sternokleidomastoid adale boyunca ilerleyen, göğüs ve karın bölgesini çaprazlayıp sol inguinal bölgeye kadar uzanan ikinci derece yanık olduğu görüldü. Kulak burun boğaz muayenesinde sağ dış kulak yolunun ve orta kulak mukozasının hiperemik, timpanik membranın ise total perfore olduğu görüldü. Sol dış kulak yolu ve timpanik membran ise normal görünümdeydi. Alınan anamnezde bu olaydan önce hastanın işitmesi ile ilgili herhangi bir problem olmadığı öğrenildi. Hastaya saf-ses odyometri yapıldı ve sağda total, solda ise 72 dB sensörinöral işitme kaybı olduğu belirlendi. Hastanın elektrokardiyografisi ve biyokimyasal tetkikleri normaldi. Hastaya fluokortolon (1 mg/kg), sodyum diatrizoat (amp. 2x1/2) ve karbojen'den (%90 O2, %5 CO2; 4x1/2 saat) oluşan 10 günlük medikal tedavi uygulandı. Bu tedavi sonrasında yapılan saf-ses odyometride hastanın işitmesinde herhangi bir düzelme görülmedi. Hastanın üçüncü ayın sonunda yapılan kontrol saf-ses odyometresinde işitmede düzelme olmadığı görüldü. Kapalı kavite oluşturmak amacıyla hasta ameliyat edildi. Daha sonra hastanın sol kulağına işitme cihazı verildi.
Olgu 2
Acil servise getirilmeden önce bir kez kusması olan ve yolda şuuru açılan hastanın söylenenlere cevap ve rmemesinden dolayı hastada işitme kaybı geliştiği düşünüldü. Yakınlarından alınan anamnezde bu olaydan önce hastanın işitmesi ile ilgili herhangi bir probleminin olmadığı öğrenildi. Hastaya saf-ses odyometri yapıldı. Saf-ses odyometride solda 96 dB, sağda 40 dB sensorinöral işitme kaybı olduğu belirlendi. Hastanın elektrokardiyografısi, biyokimyasal tetkikleri, temporal kemik ve beyin manyetik rezonansı (MR) normal idi. Hastaya amoksisilin-klavulanat (45/6.4 mg/kg/gün), metilprednizolon (1 mg/kg), sodyum diatrizoat (amp. 2x1/2) ve karbojen'den (%90 O2, %5 C02; 4x1/2 saat) oluşan 10 günlük medikal tedavi uygulandı ve kulak koruma önerildi. Tedavi sonrası ve üçüncü ayın sonundaki kontrolünde yapılan saf-ses odyometride hastanın işitmesinde herhangi bir düzelme görülmedi. Kapalı kavite oluşturmak amacıyla hasta ameliyat edildi. Daha sonra hastanın sol kulağına işitme cihazı verildi. Hasta halen kontrolümüz altında düzenli olarak takip edilmektedir.
Olgu 3
|
|||||||
Tartışma | |||||||
Literatürde yıldırım çarpması sonrası ha¬yatta kalan hastaların çoğunda odiyovestibüler anormallikler bildirilmiştir. Yıldırım çarpmasına bağlı en sık rapor edilen kulak hasarı iletim tipi işitme kaybının da eşlik ettiği timpanik membran perforasyonudur. Bununla beraber sensörinöral işitme kaybı ve mikst tip işitme kaybı da meydana gelebilir ama bunlar daha nadirdir4,7. Wright ve Silk,1 yedi hastanın ikisinde iki taraflı, dördünde tek taraflı timpanik membran rüptürü olduğunu; bir olguda ise timpanik membranların sağlam olduğunu rapor etmişlerdir. Timpanik membranın, orta kulağın ve labirentin akım yönünden etkilenmesi oldukça zordur çünkü bu yolların impedansı cilt yüzeyi veya yumuşak dokularla karşılaştırıldığında oldukça yüksektir3. Bizim olgularımızın her üçünde de timpanik membran rüptürü ve iki olgumuzda bilateral sensorinöral işitme kaybı gelişmişti. Bu hasarların yıldırım çarpması sırasındaki şokun süresine ve anatomik kontakt noktasının odyovestibüler sisteme yakın olmasına bağlı olarak geliştiğini düşünüyoruz.
Uzun yıllar önce odyometrik ölçümler yapılamadığı için yıldırım çarpmasına bağlı oluşan lezyonun ne zaman oluştuğunu belirlemek mümkün değil idi. Ancak şoku majör patofizyolojik bir olay olarak kabul edersek, akustik travmaya bağlı bu tip koklear patolojilerin oluşabileceği düşünülebilir. Yıldırım çarpmasına bağlı iç kulak lezyonlarının oluşumunda değişik faktörlerin etkili olabileceği düşünülmüştür. Bunlar blast injurisi, elektrik akımının direkt kokleayı etkilemesi sayılabilir. Ayrıca yıldırım çarpması sonrasında saatlerce süren yaygın vazosapzm ve sempatik instabilite sonucu küçük damarlarda oklüzyon yapan endotelyal hasar ve iç kulakta kanamaya sebep olan damar rüptürü de bu oluşumda suçlanabilir. Ancak bu mekanizmalar tahminidir ve vakaya göre farklılık gösterebilir. Bu konuda yapılan çok az sayıda temporal kemik çalışması vardır. Özellikle Youngs ve ark.'nın6 yıldırım çarpması sonucu bilateral şiddetli sensörinöral işitme kaybı gelişen ve transvers miyelit sonucu ölen hastalarında yaptıkları postmortem temporal kemik çalışmasında: Korti organının yokluğu, Reissner membranının rüptürü ve kollapsı, strial dejenerasyon ve spiral ganglion hücre popülasyonunda azalma tespit edilmiştir. Bizim iki olgumuzda bilateral sensörinöral işitme kaybı gelişmiş olmasından dolayı altta yatan nedenin daha çok bir blast injurisi veya gelişen vazomotor bir değişiklik olduğu düşünüldü. İki olgumuzda yıldırım çarpmasına bağlı gelişen sensörinöral işitme kaybı sonrasında hemen başlanan medikal tedaviye rağmen düzelme olmadı ve bunlar kalıcı işitme kaybı olarak değerlendirildi. Aurikula ve dış kulak kanalındaki birinci derece yanıklarda soğuk su ile günlük pansumanlar ve analjezikler yeterlidir. İkinci derece yanıklarda soğuk su ve sabunla yanık alanı ve daha sonra ölü dokular temizlenir. Aurikula, antibiyotikli merhemler ile örtülür ve mastoid sargı yapılır. Üçüncü derece yanıklarda tam kat deri hasarı ve muhtemelen kıkırdağın açığa çıktığı doku kaybı vardır. Bu hastalarda deri greftleri veya lokal flepler zorunludur. İkincil yara enfeksiyonuna karşı oral ve topikal antibiyotikler mutlaka kullanılmalıdır4. İkinci olgumuzda sadece sol dış kulak kanalında birinci derece bir yanık mevcuttu ve bu yüzden kulak koruma ve oral antibiyotik uygulaması yapıldı. Yıldırım çarpmasına bağlı meydana gelen santral ve kokleovestibüler patolojileri açıklamak için çeşitli hayvan deneyleri yapılmıştır. Hayvan modellerinde düşük voltaj ve değişken akımlar kullanılmıştır. Ancak yıldırım çarpmasında akım şekli ve gücü değişken olduğu için hayvan modelleri kullanılarak yapılan çalışmalar yıldırım çarpması sonucu oluşacak patolojilerin boyutunu açıklamada yetersiz kalmıştır1. Yıldırım çarpmasına bağlı elektrik enerjisine direkt maruz kalan hastalarda prognoz başta santral sinir sistemi olmak üzere sistemik etkilere bağlıdır. Yıldırım çarpması sonucu kas nekrozuna bağlı renal yetmezlik, miyokardiyal fonksiyon bozukluğu ve nörolojik bozukluk gelişebilir. Gelişen bir nörolojik defisitin varlığı önemli bir durumdur ve bunlardan en yaygın görülenleri bilinç kaybı ve konfüzyon olup hastaların %74-80'inde görülür8. Olgularımızın üçünde de acil servise başvurdukları anda konfüzyon hali mevcuttu fakat takiplerinde hiçbirinde kalıcı bir nörolojik defisit görülmedi. Yıldırım çarpmasına bağlı timpanik membran perforasyonu ve iletim tipi işitme kayıpları timpanik membranın kendiliğinden iyileşmesi ya da timpanoplasti yapılması ile düzelir. Yıldırım çarpmasına bağlı timpanik membran perforasyonu olan hastaların tedavisinde fistül şüphesi olan vakalar haricinde spontan iyileşme lokal damar yapısı ve çevre hasarına bağlı olarak gecikebileceğinden timpanoplasti için altı ay kadar beklenebilir, perforasyonlar altı ay içinde iyileşmez ise timpanoplasti endikedir4. Redleaf ve McCabe'nin9 bildirdiği üç olguda perforasyonların tümü için miringoplasti gerekli olurken, Jones ve ark.'nın4 54 olgusunun fistül şüphesi olan yalnızca bir olgusunda miringoplasti yapılmış, diğerlerinde ise perforasyon kendiliğinden düzelmiştir. Yine Çankaya ve ark.'ı10 tarafından bildirilen yıldırım çarpmasına bağlı timpanik membran perforasyonu gelişen bir olguda, altı aylık takip sonunda perforasyonun kendiliğinden kapandığı belirtilmiştir. İlk iki olgumuzun takibinde timpanik membranlardaki total perforasyon ve mevcut sensörinöral işitme kaybı üçüncü ayda da aynı şekilde devam etmekteydi ve bu kulaklara miringoplasti yapıldı. Ayrıca her iki hastada işitmenin daha iyi olduğu diğer kulağa işitme cihazı verildi. Bilateral timpanik membran perforasyonuna bağlı iletim tipi işitme kaybı olan üçüncü olgumuz da üçüncü ayda perforasyonların kapanmış olduğu ve işitmesinin normal seviyelere geldiği görüldü. Yıldırım çarpması, işitme sistemi üzerinde çok farklı etkilere neden olabilir. Bu durum işitmede basit bir eşik değişikliğinden işitmenin total kaybına kadar değişik şekiller gösterebilir. Yıldırım çarpması sonrası acil polikliniğine getirilen hastalarda odyovestibüler patolojilerin gelişmiş olabileceği düşünülmeli ve bu yönden daha dikkatli inceleme yapılmalıdır. |
|||||||
Kaynaklar | |||||||
1) Wright JW Jr, Silk KL. Acoustic and vestibular defects in lightning survivors. Laryngoscope 1974;84:1378-87.
2) Lee RC, Capelli-Schellpfeffer M. Electrical and lightning injure. Current Surgical Therapy'de Ed.Cameron IL. 6. balcı. St. Louis, Mosby, 1998:1021-3.
3) Kristensen S, Tveteras K. Lightning-induced acoustic rupture of the tympanic membrane: A report of two cases. J Laryngol Otol 1985;99:711-13.
4) Jones DT, Ogren FP, Roh LH, Moore GF. Lightning and its effects on the auditory system. Laryngoscope. 1991;101:830-4.
5) Weiss KS. Otologic lightning bolts. Am J Otolaryngol. 1980;1:334-7.
6) Youngs R, Deck J, Kwok P, Hawke M. Severe sensorineural hearing loss caused by lightning. A temporal bone case report. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1988; 114:1184-7.
7) Browne BJ, Gaasch WR. Electrical injuries and lightning. Emerg Med Clin North Am 1992;10:211-229.
8) Fahmy FS, Brinsden MD, Smith J et al. Lightning: the multisystem group injuries. J. Trauma Injury İnfect Cnt Care 1999;46:937-940.
|
|||||||
[ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ] |
[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ] |