Abomasum deplasmanları, son yıllarda sığırlarda görülen en önemli metabolik kökenli hastalıklardan birisidir
1. Sol taraflı abomasum deplasmanı; normalde karın boşluğunun sağ ventralinde yer alan abomasumun, gaz ile dolarak abdomenin sol üst kısmına doğru hareket etmesi ve karın duvarı ile rumen arasına gelip yerleşmesidir
2-9. Sol taraflı deplasmanlar, sağ taraflılara göre 3-4 kat daha fazla görülmektedir
10.
Hastalığın nedenleri multifaktoriyel olup, abomasum atonisi ve gaz oluşumu deplasmanın gelişmesine ön ayak olmaktadır 4-6, 8, 11-14. Abomasum gazla dolu olduğunda, musküler katı tonusunu kaybetmekte, biriken gazın da etkisiyle organ rumenin sol tarafına doğru yer değiştirmektedir 4-6, 8, 11-14. Hastalığın oluşumunda rol oynayan diğer faktörler olarak; hipokalsemi, mastitis, metritis, ketozis gibi hastalıklar, intraabdominal organların pozisyonundaki değişiklikler ve genetik yatkınlık sayılabilir 5, 8, 12, 15. Olgulara çoğunlukla, ‘geçiş periyodu’ olarak tanımlanan doğum öncesi 2 hafta ile doğum sonrası 2-4 hafta arasında rastlanmaktadır 5, 11, 14, 16, 17.
Klinik semptomlar olarak; iştahsızlık, süt veriminde ani ve hızlı düşüşler, zayıflama, sol karın duvarında asimetri, gaitanın koyu renkte ve yapışkan kıvamda olması sayılabilir. Bununla birlikte, semptomsuz seyreden vakalar dahi bildirilmektedir 11, 4, 5, 44. Hastalığın tanısı; sol karın duvarında aynı anda yapılan oskültasyon-perküsyon muayenesinde, karakteristik ping seslerinin alınması esasına dayanır 2, 6, 7, 9, 17. Bunun dışında tanıda laparaskopi ve ultrasonografi de kullanılmaktadır 14, 19, 20, 21.
Tedavide, konservatif olarak ilk kez 1956 yılında Begg ve Whiteford 22 tarafından geliştirilen yuvarlama yöntemi uygulanmaya başlanmıştır. Yuvarlamada hayvan sağ tarafına yatırılarak, ön ve arka ayaklar bağlanır. Daha sonra yavaşça sağdan sola
soldan sağa, yere 20 derecelik bir açı kalana kadar çevrilerek sol tarafından ayağa kaldırılır 2.
Bu yöntemde; abomasum yerine yerleşmekte, ancak olguların % 80’inde kısa süre içinde nüksler görülmektedir. Bu nedenle, günümüzde artık pek tercih edilmemektedir 5. Operatif tedavide ise açık ya da kapalı (perkutan) teknikler kullanılmaktadır 5, 23. Bütün tedavi yöntemlerinde temel amaç; içindeki gazın boşaltılması sonrası abomasumun normal anatomik pozisyonuna getirilmesi ve nükslerin önlenmesi için, organın ventral karın duvarına daimi şekilde tesbiti olmaktadır 3. Literatürde, abomasumun fikzasyonu için, laparatomi eşliğinde ya abomasopeksi (ventral laparotomi ile abomasopeksi, endoskopi eşliğinde abomasopeksi, sağ paramedian abomasopeksi, sol paramedian abomasopeksi, sol paralumbar abomasopeksi) ya da omentopeksi (sağ taraflı laparatomi ile caudo ventral omentopeksi/Hannover metodu, sol taraflı laparatomi ile ventral omentopeksi/Utrecht metodu) önerilmektedir 1, 3, 12, 13, 24-26.
Bu makalede; sol taraflı abomasum deplasmanının tedavisinde daha pratik bir sağaltım seçeneği olan Grymer-Sterner yöntemi tanımlanacak ve yapılan çalışmaların değerlendirilmesi sunulacaktır.
Grymer-Sterner Yöntemi
Yukarıda bildirilen yöntemlere ek olarak; laparatomi yapılmaksızın abomasumun fikzasyonu esasına dayanan perkutan abomasopeksi (Grymer-Sterner) yöntemi geliştirilmiştir 10, 27. Yöntem, ilk defa 1982 yılında Amerika’da Grymer ve Sterner adlarında iki Veteriner Hekim tarafından uygulanmış olup, literatürde Grymer-Sterner, perkutan paramedian abomasopeksi, perkutan abomasopeksi, toggle pin fikzasyon, Grymer-Sterner toggle dikiş yöntemi, toggle dikişi olarak adlandırılmaktadır 1, 12, 13, 25-28.
Yöntemin avantajları olarak; kısa sürede uygulanması (yaklaşık 10 dk), fazla materyale ihtiyaç duyulmaması, ucuz olması, non invazif karakteri, iştahın hızla düzelmesi, uygulama sonrası antibiyotik gereksinimi olmaması, böylece et ve sütte kalıntıya neden olmaması ve kısa sürede iyileşme sağlaması sıralanmaktadır 23, 25, 26, 29.
Popdecan ve ark. 26, 9 vakada bu metotla yaptıkları tedavi sonrasında 6 hayvanda ruminasyonun hemen başladığını, 2 vakada iştahın 24 saatte düzeldiğini, 1 olguda ise tedaviye cevap alamadıklarını bildirmektedirler. Freital, 2003 yılında Hannover Veteriner Fakültesi Sığır Hastalıkları kliniğinde 188 sığır üzerinde yaptığı doktora çalışmasında 23, Grymer-Sterner metoduyla Hannover metodunu karşılaştırmış, birinci yöntemde ortalama operasyon süresi 12 dakika iken, ikinci yöntemde 60 dakikayı bulduğunu ayrıca, Grymer-Sterner metodu uygulanan olgularda iştah ve süt veriminin daha hızlı bir şekilde normale döndüğünü saptamıştır. Yine Heimberg 25, aynı klinikte yaptığı bir doktora çalışmasında; Grymer-Sterner metoduyla Hannover metodunu klinik olarak karşılaştırmış, Grymer-Sterner yönteminde maliyetin % 45 oranında daha düşük olduğunu, ayrıca bu yöntemde antibiyotik kullanılmaması nedeniyle et ve sütte kalıntı bırakmamasının bir avantaj olduğunu, böylece abomasum deplasmanlarının tedavisinde alternatif bir yöntem olarak yer alabileceğini vurgulamaktadır.
Antje 30; toplam 2210 sığır bulunan 72 çiftlikte yaptığı bir çalışmada, Grymer-Sterner yöntemi ile tedavi ettiği 187 sağ ve sol taraflı abomasum deplasmanı olgularının büyük çoğunluğunun iyileştiğini ve diğer operatif tedavi yöntemleriyle benzer oranda başarı sağladığını vurgulamaktadır. Yukarıda bildirilen literatür verilerin ışığında, Grymer-Sterner yönteminin başarısı diğer operasyon teknikleriyle benzer olmasına karşın, fazla ekipman gerektirmemesi ve kısa sürede gerçekleştirilebilir olması bir üstünlük olarak kabul edilebilir.
Grymer-Sterner yöntemine göre abomasumun ventral karın duvarına fikzasyonu için, bir adet trokar ve 2 adet fiksatör gerekmektedir (Şekil 1). Uygulama şu şekilde yapılmaktadır: Hayvan önce sırt üstü yatırılır. Ön ve arka ayakları bağlanır. Processus xyphoideus’un 10-15 cm kaudalinde, linea albanın 10 cm sağ paramedian tarafında punksiyon yeri belirlenir (Resim 1). Birinci trokar uygulaması, buraya yapılır. 50 cm uzunluğunda absorbe olmayan bir iplikle bağlanmış fiksatör, trokarın içinden geçirilerek karın duvarı ve abomasum delinir (Şekil 2, Resim 2). Karakteristik koku ve gaz çıkışı abomasumun içine girildiğini göstermektedir. Trokar geri çekildikten sonra, fiksatörün ucundaki iplik dışarıya doğru gergin şekilde çekilerek bir hemostatik pensle tutulur (Resim 3). İkinci punksiyon da, ilk trokar uygulama yerinin yaklaşık 5 cm kranialinde birinci trokar uygulamasında olduğu gibi yapılır. Trokar çıkarıldıktan sonra, her iki fiksatöre bağlı ipliklerin uçları iyice dışarıya doğru çekilerek, plastik buton vasıtasıyla karşılıklı düğümlenir (Resim 4, 5) ve hayvan ayağa kaldırılır 23, 25-28, 30.