Vücutta reaktif oksijen türlerinin üretimi normal
fizyolojik bir olay olup antioksidan sistem tarafından
kontrol altında tutulur. Bunların belirli seviyeleri üreme
açısından oosit olgunlaşması, üreme hormonlarının
üretimi ve fertilizasyonun gerçekleşmesi gibi birçok
fizyolojik olayda önemli görevler üstlenirler
5. Bununla
birlikte, reaktif oksijen türlerinin aşırı üretimi sonucu
meydana gelen oksidatif stres ise lipit peroksidasyona
yol açar
6. Yapılan çalışmada, köpeklerde hormonal
değişimlere bağlı olarak değişik fizyolojik ve davranışsal
belirtilerin ortaya çıktığı proöstrus başlangıcından
diöstrusun başlangıcına kadar geçen dönem içerisinde
serum MDA düzeyleri arasında herhangi bir farklılık
olmadığı tespit edilmiştir (P>0,05).
Antioksidanlar, dişilerde üreme faaliyetlerinin
sürdürülmesi sırasında ortaya çıkan bazı problemlerin
önlenmesi açısından oldukça gerekli maddelerdir7.
Vitamin E, antioksidan sistem içerisindeki en önemli
maddelerden birisi olup özellikle reaktif oksijen türlerinin
yol açtığı oksidatif strese karşı hücrelerin korunmasına
yardımcı olur8. Buna ilaveten, Vitamin E üreme
açısından da oldukça gerekli bir vitamindir. Vitamin E,
ovulasyon sonrası oositlerin olgunlaşmasını kolaylaştırıp
yapısal olarak bozulmalarını önleyerek fertilizasyon
şanslarını artırır. Bu aşamada ortaya çıkabilecek bir
yetersizlik erken embriyonik ölüm ve fötal rezorpsiyon
sayısının artmasına yol açabilir9. Yapılan çalışmalarda14-17 köpeklerde serum veya plazma vitamin E
düzeyinin bireysel ve ırksal olarak önemli farklılıklar
gösterdiği (11,73 – 40,70 μg/ml) gözlenirken, bu
değerlerin köpeğin beslenme özelliklerine, yaşına ve
cinsiyetine bağlı olarak değişebildiği de bildirilmektedir.
Sunulan bu çalışmada, köpeklerde proöstrus
başlangıcından diöstrusa kadar geçen dönem içerisinde
serum vitamin E düzeylerinin bildirilen sınırlar içerisinde
olduğu ve önemli bir değişim göstermediği (P>0,05)
belirlenmiştir. Yapılan değerlendirmede, proöstrus
başlangıcında yüksek vitamin E konsantrasyonuna sahip
olan köpeklerde bu değerin, diöstrus başlangıcına kadar
yüksek seviyede devam ettiği ve vitamin E
konsantrasyonunun proöstrus başlangıcında yüksek
olmasının, östrus başlangıcında MDA değerinin daha
düşük olması ile ilişkili olduğu (P<0,01, r=-0,699)
belirlenmiştir. Bununla birlikte, östrus sikluslarının farklı
dönemlerine ait serum vitamin E ve MDA değerleri
açısından köpekler arasında bireysel farklılıklar
gözlenmesine rağmen bunun özellikle elde edilen yavru
sayısı ile bir ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
Köpeklerde siklus boyunca vagina duvarında
meydana gelen hücresel değişimler, kandaki östrojen
hormonuna epitel hücrelerin verdiği tepkilerden
kaynaklanmaktadır. Yüksek miktarlardaki östrojen
hormonu epitel hücrelerin boynuzlaşmasına
(kornifikasyon) neden olur. Oluşan bu hücresel
değişimler, vaginal smear yöntemi ile tanımlanarak dişi
köpeğin seksüel siklusun hangi evresinde olduğu ve
yapılacak takiple östrus ve diöstrusun başlangıçları
belirlenebilmektedir. Bununla birlikte sitolojik östrusun
başlangıcı ile preovulatör LH pikinin zamanı ya da dişi
köpeğin çiftleşmeyi kabul etmesi arasında her zaman bir
ilişki olmayabilir18,19. Köpeklerde preovulatör LH
pikinin zamanı değişken olmakla birlikte genellikle
östrusun ilk günü meydana gelir. Ovulasyonlar ise
östrusun erken dönemlerinde preovulatör LH pikinden
yaklaşık 48 ile 72 saat sonra gerçekleşir. Başlangıçta
olgunlaşmamış olarak atılan primer oositler
ovulasyondan yaklaşık 60 saat sonra sekunder oositler
haline dönüşerek döllenme yeteneği kazanırlar.
Olgunlaşan sekunder oositler ise 24 ile 36 saat kadar
fertilize olma kabiliyetlerini sürdürürler20-22. Dişi
köpeklerde üremenin yönetimindeki başlıca hedefler
yüksek gebelik oranı sağlamak ve ırksal özelliklere bağlı
olarak maksimum canlı yavru elde etmektir. Bu amaçla
dişi ve erkek köpeğin bir arada bulunduğu ve dişinin erkeği kabul ettiği durumlarda, en uygun çiftleşme
zamanı ovulasyon sonrası 2 ile 5. günler arasıdır20,23. Eğer ovulasyon zamanı kesin olarak
belirlenememişse köpeklerin muhtemel ovulasyon
zamanına yakın bir zamanda çiftleştirilmesi
önerilmektedir24. Ancak östrusun başlangıcından
itibaren yaklaşık 7 günlük süre, gebeliğin oluşmasının
mümkün olduğu çiftleşme periyodu olarak kabul edilir22. Çünkü köpek spermatozoasının in vivo şartlardaki
yaşam süresi oldukça uzun olup tek bir çiftleşme sonrası
yaklaşık 7 gün boyunca devam edebilir25. Bu
çalışmada gebelik oranı Labrador av köpeklerinde %87,5
(7/8), Alman çoban köpeklerinde ise %63,6 (7/11) olup
ortalama %73,7 (14/19) olarak belirlenmiştir. Elde edilen
değerler, Chatdarong ve ark (26)'nın üreme performansı
yönünden Labrador av köpeklerinin Alman çoban
köpeklerine göre daha üstün olduğunu bildirdiği çalışma
sonuçlarıyla uyumluluk göstermektedir. Bununla birlikte,
yapılan değerlendirme sonucunda tespit edilen üreme
özellikleri ve kan parametreleri ile gebelik oranı arasında
herhangi bir ilişki belirlenememiştir.
Köpeklerde gebelik süresi ilk çiftleşme ile doğum
arasında geçen süre olarak kabul edilmektedir. Bu süre
oldukça geniş bir aralığa sahip olup, 57 ile 72 gün
arasında değişmekle birlikte ortalama 62–64 gün olarak
kabul edilir. Bununla birlikte, preovulatör LH piki ile
doğum arasındaki zaman dilimi neredeyse sabit olup
köpeklerde bu kriter dikkate alındığında gebelik süresi
ortalama 63 gün olarak kabul edilmektedir3. Gebelik
süreleri arasındaki bu farklılıklar; optimum çiftleşme
zamanı ile gerçek çiftleşme zamanı arasındaki
farklılıklardan kaynaklanmaktadır27. Bu çalışmada,
ortalama gebelik süreleri Labrador av köpeklerinde 60,9
± 0,8 gün, Alman çoban köpeklerinde ise 61,7 ± 1,1 gün
olarak bulunmuş olup, sunulan değerler Okkens ve ark.28'nın Labrador av köpekleri için 60,9 ± 1,5 gün ve
Alman çoban köpekleri için 60,4 ± 1,7 gün olarak
bildirdikleri değerlerle oldukça benzer bulunmuştur.
Sunulan çalışmada, gebelik süreleri açısından ilk
çiftleşme zamanları dikkate alındığında bulunan
değerlerin normal sınırlar içerisinde olduğu görülmüş ve
her iki ırk arasında bir farklılık tespit edilememiştir.
Yavru sayısı bir çok genetik ve çevresel faktör
arasındaki etkileşime bağlı olarak değişebilen kompleks
bir özellik olmakla birlikte özellikle köpeklerde ırksal
olarak önemli farklılıklar gösterebilmektedir28. Bunun
yanı sıra köpeklerde yavru sayısının hayvanın yaşına,
üreme mevsimine ve çiftleşme sayısına bağlı olarak da
değişiklikler gösterebildiği ifade edilmektedir2. Yapılan
bazı araştırmalarda28,29 köpek ırkları arasında yavru
sayısı ortalamalarının ırka bağlı olarak önemli
değişiklikler gösterdiği belirtilirken, Alman çoban köpeği
ile Labrador av köpeklerinin üreme özellikleri ve yavru
sayıları açısından birbirine benzerlik gösterdiği
bildirilmektedir. Sunulan bu çalışmada, ortalama yavru
sayısı Labrador av köpeklerinde 7,43 ± 0,92 iken, Alman
çoban köpeklerinde 7,14 ± 0,59 olarak belirlenmiş ve her
iki ırk arasında farklılık (P>0,05) tespit edilememiştir.
Benzer şekilde, Linde-Forsberg and Wallén30
Labrador av köpeklerinde ve Alman çoban köpeklerinde kızgınlıkların yıl boyunca normal dağılım gösterdiğini,
elde edilen yavru sayısı açısından yılın ayları arasında
farklılıkların görülmediğini ve değerlerin her iki ırk içinde
birbirine yakın olduğunu bildirmişlerdir.
Okkens ve ark.29, değişik ırktan köpekler üzerinde
yaptıkları çalışmalarında gebelik süresinin ırklara göre
farklılık gösterdiğini, buna bağlı olarak gebelik süresi ile
yavru sayısı arasında negatif bir ilişkinin olduğunu ve
daha az yavru doğuran köpeklerde gebelik süresinin
fazla sayıda yavru doğuran diğer ırklara göre daha uzun
olduğunu bildirmişlerdir. Yapılan bu çalışmada da, üreme
özellikleri yönünden yapılan istatistiki değerlendirme
sonucunda genel popülasyon dikkate alındığında doğan
yavru sayısı ile gebelik süresi arasında negatif bir
korelasyonun olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte,
Tsutsui ve ark.31 ise yavru sayısının gebelik süresini etkilemediğini, ovulasyonların şekillenmesinden
çiftleşmeye kadar geçen süre ile gebelik süresi arasında
negatif bir ilişkinin olduğunu bildirmişlerdir. Kutzler ve
ark.32 ise gebelik süresinin tespitinde ilk çiftleşme
zamanı ile doğum arasında geçen süre dikkate
alındığında yavru sayısı ile gebelik süresi arasında bir
ilişkinin tespit edilebileceğini, ancak LH piki ile doğum
arası sürenin yavru sayısına göre değişmediğini
bildirmişlerdir. Bu çalışmada elde edilen bu sonuç da
çiftleşme zamanı ile LH piki arasında geçen sürenin
değişken olmasından kaynaklanabilir.
Sonuç olarak, köpeklerde serum vitamin E ve MDA
konsantrasyonunun östrus siklusunun farklı
dönemlerinde benzer düzeylerde olduğu ve üreme
özellikleri üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı
belirlenmiştir.