Hayvanlarda döl verimi, fertilizasyon, implantasyon,
gebelik ve yavru verimi deyimlerini kapsayan geniş bir
kavramdır. İneklerde döl verimi yönünden hedef her yıl
bir canlı buzağı elde etmektir. İneklerde döl veriminin
fizyolojik ve ekonomik sınırlar içerisinde devamlılığının
sürdürülebilmesi için buzağılama aralığının 365 gün,
doğum-ilk östrüs aralığının 60 günden az, doğum-gebelik
aralığının 90 günden az, ilk tohumlama gebelik oranının
en az %50, v.b. gibi fertilite parametrelerinin sağlanması
gereklidir
5. Bu çalışmada kullanılan hayvanlara ait
fertilite parametreleri ineklerdeki ilk tohumlama gebelik
oranları hariç belirtilen fertilite parametrelerine yakın
bulunmuştur.
Yeni doğan bir buzağıda her iki ovaryumda ortalama
75.000 adet potansiyel oosit (yani primer folikül)
bulunmaktadır11. Bu oositler hayvanın yaşamı
boyunca artmamakta veya sabit kalmamakta aksine
yaşla birlikte azalmaktadır. Embriyo transfer
sistemlerinde oositleri elde edilen hayvan veya insanın
yaşı oositlerin gelişimsel yeteneğini etkileyen önemli bir
faktör olarak kabul edilmektedir. Fertilizasyonla
sonuçlanmayan tamamlanmamış oosit maturasyonu,
embriyoda genetik anomalilere yol açan oosit
meyozisindeki hatalar, fertilizasyondan önce veya sonra
oositin bazı gelişim safhalarında ortaya çıkabilen
sitoplazmik yetersizlikler gibi bozukluklar oositi alınan hayvan veya insanın yaşı ile ilgili anomaliler arasında
sayılabilir. Genel olarak dişilerde fertilite yaşlanma ile
birlikte düşmektedir. Yapılan çalışmalarda azalmış oosit
kalitesi yaşla ilgili azalan fertilitenin en önemli sebebi
olarak görülmektedir. Ayrıca anne yaşının artmasıyla
embriyo ve fötusta meydana gelebilecek kromozomal
anomaliler de artmaktadır12.
Yüksek süt verimi ile gebelik oranı arasında negatif
bir ilişki bulunmaktadır7. Süt üretimi enerji dengesinin
belirleyicilerinden olup yüksek süt verimli ineklerde
negatif enerji dengesi oluşmakta ve mineral madde
eksikliğine sebebiyet vermektedir. Laktasyon sayısının
artmasıyla da süt verimi arasında pozitif bir ilişki
bulunmaktadır13. Negatif enerji dengesi ise plazma
insulin ve glukoz düzeylerinin azalmasına o da
folikülogenesisde aksaklıklara neden olmaktadır10,14.
Diğer taraftan artan süt verimi ile birlikte prolaktin
düzeyinde bir artış şekillenmekte, bu artış da
gonadotropinleri olumsuz etkilemektedir. Negatif enerji
dengesi ve prolaktin artışına bağlı olarak yüksek süt
verimli ineklerde reprodüktif parametreler aksamakta ve
ilk tohumlama gebelik oranlarında düşüşler meydana
gelmektedir2. Spalding ve ark.15 düşük, orta ve
yüksek süt veren Holştayn ineklerde ilk tohumlama
gebelik oranlarını sırasıyla %54, %50 ve %40 olarak
tespit etmişlerdir.
Macfarlane ve Goldchild8 düvelerden ilk
tohumlama sonucu elde edilen buzağı oranının ineklere
göre %15-20 daha az olduğunu, bu azlığın da düvelerde
erken embriyonik ve fötal ölümlerin ineklere göre %15
daha fazla olmasından kaynaklandığını ileri
sürmektedirler. Osoro ve Wright,9 7 yaşından daha
büyük Hereford x Friesian ineklerde gebelik oranının
düşmeye başladığını bildirmektedir. Trimberger ve Davis16 ilk tohumlama gebelik oranlarını düvelerde %57,5 ve
ineklerde de %61,7 olarak tespit etmişlerdir. Tanabe ve
Salisbury17 1-4 yaş arası ineklerde yaşla birlikte
fertilitede uniform bir artış olduğunu iddia etmektedirler.
Olds18 1265 düvede yapmış olduğu çalışmada
Holştayn ve Guernsey düvelerde yaşın ilerlemesi ile
fertilite arasında bir ilişki olmadığını, bununla birlikte 12-
15 aylıkken ilk defa tohumlanan Jersey düvelerdeki
%64,2'lik gebelik oranının 24 aylık ya da daha büyük
yaşta ilk defa tohumlananlardan elde ettiği %46,1'lik
gebelik oranından önemli derecede daha yüksek
olduğunu tespit etmiş ve yaşla birlikte ırkın da gebelik
oranı üzerinde etkili bir faktör olduğunu bildirmiştir. Olds ve ark.19 15-17 aylık Holştayn düvelerde ilk
tohumlama gebelik oranını %68,3 olarak tespit
etmişlerdir.
Bu çalışmada Grup 1, 2, 3 ve 4'den elde edilen
gebelik oranları sırasıyla %51, %45, %38 ve %21 olarak
tespit edildi. En yüksek gebelik oranı Grup1'de, en düşük
gebelik oranı da Grup 4'de elde edildi. Gebelik oranları
açısından gruplar arasında da anlamlı farklılıklar
bulundu. Ayrıca hayvan yaşı ile ilk tohumlamada gebe
kalma oranı arasında da çok önemli düzeyde negatif bir
ilişki olduğu gözlendi. Bu çalışmadan elde edilen
sonuçlar, Tanabe ve Salisbury17'nin 1-4 yaş arası
ineklerde yaşla birlikte fetilitede uniform bir artış
olduğunu, Macfarlane ve Goldchild8'in Zebu
ineklerinde 4 yaşına kadar fertilitenin arttığını, 4-6 yaş
arası sabit kaldığını ve daha ileriki yaşlarda ise
düştüğünü bildirdikleri bulgularıyla uyum
göstermemektedir. Bu durumun sebebi çalışmalarda
kullanılan hayvan ırklarının farklı olmasına, hayvanların
bakım ve beslenmesine, yetiştirildiği yerin iklim
koşullarına, hayvanların doğurma şekline, tohumlamayı
yapan kişiye ve sperma kalitesine bağlı olabilir. Bu
çalışmada yaşla birlikte ilk tohumlama gebelik oranında
meydana gelen azalma artan yaş gruplarındaki artan süt
veriminin neden olduğu negatif enerji dengesi ile
prolaktin düzeyinde meydana gelen artıştan kaynaklanan
folikülogenesisteki aksaklıklar ve artan yaşa bağlı olarak
üretilen oosit kalitesinin zayıflamasıyla izah edilebilir.
Bununla birlikte suni tohumlamayı yapan veteriner
hekimin tecrübesi de elde edilen gebelik oranlarını
etkileyebilmektedir.
Sonuç olarak, Aksaray Koçaş Tarım İşletmesi
kayıtlarından elde edilen verilerin değerlendirilmesinde,
15 ay ile 5 yaş arası Holştayn sığırlarda ilk tohumlama
sonrası gebe kalma oranlarının yaşın artmasıyla birlikte
azaldığı gözlenmiştir.
Teşekkür
Bu çalışma Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi son
sınıf öğrencilerinden Fatih ÖZTÜRK'ün bitirme tezinden
özetlenmiştir. Tez ve çalışmada kullanılan verilerin
sağlanması konusunda yardımlarını esirgemeyen T.C.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)'ne ve
Aksaray Koçaş Tarım İşletmesi Müdürlüğü'ne teşekkür
ederim.