Meme tümörlerinin etiyolojisinde çevresel kirleticilerin
olası rolü, çevreye salınan ve canlıların doğrudan veya
dolaylı olarak maruz kaldıkları sentetik kimyasal
maddelere karşı ilgiyi bilinçli olarak artırmaktadır
6.
Meme tümörü şikayeti ile kliniğe getirilen köpeklerin
literatür1 ile uyumlu şekilde daha çok dişi oldukları,
zaman zaman erkek köpeklerin de aynı şikayetle
kliniklere getirildiği anamnezde kaydedilmiştir.
Gerçekten, erkek köpeklerde meme tümörlerinin nadir
görüldüğü rapor edilmiştir2.
Burada başta östrojen olmak üzere hormonal
düzensizliğin etkili olduğu düşünülebilir. Östrojen ve
progesteron gibi cinsiyet hormonlarının köpek meme
tümörlerinin patogenezindeki rolü iyi tanımlanmış9,10
ve serum hormon düzeyi ile meme kanseri arasındaki
ilişkinin aktif estradiol için çok güçlü olduğu bildirilmiştir10. Nitekim çalışmada, meme tümörlü köpeklerde
serum 17β-estradiol değerlerinin kontrol köpeklerdekine oranla istatistik önemli düzeyde (p<0.001) yüksek olduğu
saptanmıştır (Tablo 1 ve Şekil 1). Değerler sağlıklı
köpeklerde 20,00 – 100,20 (59,30 ± 6,50) pg/ml; tümörlü
köpeklerde ise, 39,50 – 276,02 (142,70 ± 16,00) pg/ml
hesaplanmıştır (Tablo 1). Değerler literatür bulguları ile9,10,23 uyumlu bulunmuştur.
Serum 17β-estradiol artışının Santen ve ark,24 ve
Thijssen ve ark,25 ile aynı görüşü paylaşarak tümörlü
meme dokusunda östrojen sentezinin artışından
kaynaklandığı görüşündeyiz. Çünkü, meme dokusu
estron sülfatı estrona çeviren sülfataz enzimi içerir ve
estron daha sonra estradiole dönüştürülür ve böylece
memede estradiol düzeyi artar24. 17β- estradiol
dehidrogenazı da içeren ek enzimatik süreçler, meme
dokusunda cinsiyet hormonlarının yüksek düzeylerde
bulunmasına neden olur. Meme bezinde östrojen
sentezindeki artış, meme tümörlerinde gözlenen kan
estradiol artışına yol açar25. 17β-estradiol'un östrojensorumlu
meme tümörü hücrelerinde büyümeyi uyardığı
ve apoptozu engellediği bilinmektedir12.
Östrojen ve progestagenlerin meme hücrelerinin
bölünmesi üzerine etkileri hücre kültürü sistemlerinde de
çalışılmış ve E2 tek başına DNA sentezinde büyük bir
artışa neden olurken Progesteron ve östrojen birlikte,
östrojenin tek başına etkisinden daha fazla mitoz
bölünmeyi indüklediği gözlenmiştir9.
Çalışmada meme tümörlü köpeklerin yaşları ve
hastaların kontrol gruba ait köpeklerden daha yaşlı
olmaları meme tümörlerinin daha çok 6-10 yaşlı
köpeklerde rastlanır şeklindeki literatür bilgisi ile26,27,28,29 uyuşmaktadır.
Ülkemizde değişik ırk, yaş ve cinsiyette 182 köpek
üzerinde yapılan bir çalışmada28 meme tümörlü
köpeklerin %52'sinin 6-10 yaş arası, %28'inin 1-5 yaş
arası, %15'inin 11-15 yaş arası, %4'ünün 1 yaş altı ve
%1'inin 15 yaş üstü olduğu tespit edilmiştir. Benzer
şekilde, Srivastava ve ark.29 köpeklerde meme tümör
olgularının çoğunu 4-10 yaş grubunda kaydetmişler ve
bu yaş grubundaki tümör gelişiminde risk faktörleri olarak
üreme hormonlarının rolünü öne çıkarmışlardır.
Köpeklerde tespit edilen meme tümörlerinin çeşitli
klinik görünümlerde olması ve nodüllerde gözlenen
hareketliliğin tekli veya çoklu olması ve sınırlarının
özellikleri literatür bilgisi ile3 uyumlu bulunmuştur.
Çalışmanın materyalini oluşturan hasta köpeklerin
her birinin farklı mekanlarda değişik diyetlerle
beslendikleri düşünülürse, bu çalışma ile ilgili olarak
tümör oluşumu ile beslenme şekli ve yağ, protein vb.
diyet içeriği arasında bir ilişki kurmak mümkün
olmamıştır. Ancak hasta köpeklerin dengesiz diyetle
beslenmelerinin muhtemelen meme bezinde tümör
oluşumu ile2 ilişkilendirilebileceği görüşündeyiz.
Diğer taraftan, lipid salgılayan meme tümörlerinin
varlığı da bilinmektedir15. Tümörden salgılanan lipidler
doğal olarak süte veya dolaşıma katılabilir. Nitekim
çalışmada, serum toplam kolesterol ve trigliserid
düzeylerinin tümörlü köpeklerde istatistik önemli düzeyde
(p<0.01) yüksek olduğu saptanmıştır (Tablo 1; Şekil 1).
Köpeklerde meme tümörleri ile ilgili biyokimyasal
parametreler üzerine bir kaç çalışmaya rastlanabilmiş15,30,31,32,33 ve konunun incelenmeye gereksinim
duyduğu kanısına varılmıştır. Karayannopoulou ve ark30; 79 yetişkin dişi köpekte serum ALP düzeylerini
ölçmüşler ve meme tümörlü köpeklerde artış tespit
etmişler, ancak bu artışın malignite ile ilgili olmadığını
savunmuşlardır. Brodzi ve ark.31 meme bezinin kötü
huylu tümör dokusunda, kontrol dokuya oranla daha
yüksek magnezyum düzeyi tespit etmişler fakat kan
serumunda magnezyum düzeyinin düştüğünü saptamışlardır. Seyrek ve ark.32, köpek meme
tümörlerinde serum sialik düzeylerinden klinik yararlanım
yollarını aramışlardır. Todorov ve Dinev33 ise, meme
tümörlü (adenokarsinoma) köpeklerde kemoterapi ve
antioksidan vitamin (Vit C ve Vit E) uygulamasından
sonra oksidan ve antioksidan durumun değerlendirilmesi
amacıyla serum örneklerinde MDA, GSH, CAT ve
eritrositte SOD aktivitelerini ölçmüşler ve
değerlendirmişlerdir. Dişi köpeklerde meme tümörlerinin
son yıllarda gösterdiği artışa paralel olarak hayvan
sağlığını korumak için hızlı tanı ve etkin tedavi talepleri
de büyük ölçüde artmaktadır6.
Bu çalışmada da serum kolesterol, trigliserid ve
estradiol düzeyleri incelenmiş ve kolesterol ortalama
düzeyleri kontrol ve hasta köpeklerde sırasıyla
204,90±13,20 ve 250,10±17,60 mg/dl olarak
hesaplanmıştır. Serum trigliserid ortalama değerleri ise
kontrol ve hasta köpeklerde sırasıyla 77,00±4,50 ve
106,20±7,50 mg/dl bulunmuştur (Tablo 1). Köpeklerde
serum normal değerleri toplam kolesterol için 125-250
mg/dl ve trigliserid için 50-100 mg/dl bildirilmiştir34.
Kontrol grubu oluşturan köpeklerde değerlerin normal
değerler için bildirilen düzeyler arasında olduğu ve meme
tümörlü köpeklerde ise referans değerlerin üzerinde
olduğu söylenebilir. Meme tümörü ile serum serbest
kolesterol düzeyleri arasında istatistik anlamlı ilişkiden
söz edilmektedir15.
Serum kolesterol artışı ile ilgili bulgu literatürle15
uyumlu bulunmuştur. Fakat, köpeklerde meme tümörleri
ile kolesterol dışındaki serum lipid düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişki olduğunu gösteren tam bir çalışmaya
literatürde rastlanmamıştır.
Sonuç olarak; meme tümörlü köpeklerde serum 17β-
estradiol, toplam kolesterol ve trigliserid düzeylerinin,
sağlıklı köpeklere göre istatistik anlamlı (p<0.01) yüksek
ve tümörlerin hormon bağımlı olduğu saptanmış ve
trigliserid ve kolesterol artışlarının tümör dokudan lipid
salgılanması ile ilişkili olduğu ve değerlerin klinik olarak
hastalığın etiyolojisinde, prognozunda ve tedavisinin
izlenmesinde yol gösterici olabileceği, dolayısıyla
veteriner pratikte kullanımının yararlı olacağı kanısına
varılmıştır.
Teşekkür
Çalışma materyali köpeklerin temininde, klinik
muayenesinde ve meme tümörü tanısının konmasında
bize yardımcı olan Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Prof
Dr Ayhan ÖZKUL'a, Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyelerine, Serbest çalışan uzman klinisyenlere
ve emeği geçen herkese teşekkürü borç biliriz.