AMI hastaneye başvuruların yaklaşık 1/1000 inde görülmektedir. Demografik özellikler açısından bakıldığında kadınlar erkeklere göre üç kat daha fazla etkilenmektedir
7. Ancak Ünalp ve ark. yaptıkları çalışmada kadın ve erkeklerin eşit oranda etkilendiklerini bildirmişlerdir
8. Literatürde % 55 ve % 65 oranında erkek hasta oranı belirtilmiştir
9,10. Bizim çalışmamızda da AMI nedeniyle ameliyat edilen hastalar arasında erkeklerin daha fazla olduğu görülmektedir (p=0.009). Huang
2, bu hastalıktan etkilenen olguların yaklaşık % 80'nin 65 yaş üzeri olduğunu ifade etmiştir. Kougias P
4 ortalama yaşı 65 olarak bulmuştur. Aynı çalışmada yaşın 70 üstü olması mortalitede bağımsız risk faktörü olarak ifade edilmektedir. Bizim ameliyat edilen olgularımızın ise % 71'inin yaşlı grupta yer aldığını görmekteyiz. Ancak yaş mortalite üzerine etkili faktör olarak bulunmamıştır (p= 0.808)
AMI olgularının yaşlı olması nedeniyle çoğunlukla ek hastalıklar mevcuttur. Sreedharan ve ark.9 olguların % 65' inde ek hastalık varlığını tespit etmişlerdir. Bizim çalışmamızda bu oran % 89.8 olarak bulunmuştur (P<0.001). Ancak ek hastalığın varlığı mortalite üzerine etkili bulunmamıştır ( p=1.000).
Mezenterik kan akımı bozulduğunda ilk 12 saatte barsaklar canlılığını korumaktadır. Ancak bu süre 12-24 saat arasında olursa barsak canlılığının korunması oranı % 56'ya, 24 saatten uzun sürmesi durumunda % 18 civarına düşmektedir. Bu nedenle AMI de erken tanının konulması ve tedavinin mümkün olan en kısa sürede başlanması mortalite oranının düşmesine neden olacaktır. Buna bağlı olarak erken cerrahi girişim mortaliteyi düşürecektir5,11,12. Yasuhara13, klinik semptomların süresinin uzun oluşunun ve nekroz gelişiminin mortalite üzerine etkili olduğunu ifade etmiştir. Bizim çalışmamızda hastaların özellikleri incelendiğinde olguların % 62.7 sinin semptomların başlamasından itibaren ilk 24 saatte ameliyat edildikleri saptanmıştır. Ancak mortalite açısından değerlendirildiğinde semptomların başlangıcından itibaren 24 saatten daha uzun süre sonra ameliyat edilen olguların mortalitesinin daha yüksek olduğunu görmekteyiz ( p<0.005). Mortalite oranımızın (% 40) literatüre göre daha düşük olmasını çoğu hastada ameliyat zamanının ilk 24 saat içinde oluşuna bağlamaktayız. Kougias ve ark.4 semptomların 24 saatten uzun olmasının mortalitede risk faktörü olduğunu ifade etmişlerdir. Benzer olarak Kassahun ve ark.14 da makalelerinde olguların yaklaşık % 75'inin 24 saatten sonra ameliyat edildiğini ve bu sürenin mortalite için risk faktörü olduğunu ifade etmişlerdir.
Hastalarda lökosit, karaciğer enzimleri, amilaz, kan üre azotu (BUN) ve kreatinin değerleri çoğunlukla yüksek bulunmaktadır. Olgularımızın % 83.1'inde lökosit (P<0.001), % 62.7'sinde BUN-kreatinin (P=0.067), % 59.3'nde karaciğer enzimleri (P=0.193), % 49.2'sinde bilirubin düzeyleri (P=0.999) yüksek olarak bulunmuştur. Mortalite ile sonuçlanan olgular incelendiğinde ameliyat öncesi lökositoz varlığı, BUN-kreatinin ve karaciğer enzim yüksekliği istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Buna karşılık mortalite ile sonuçlanan olguların % 55.2'sinde bilirübin düzeyi istatistiksel olarak yüksek bulunmuştur (p<0.05). Literatürde laboratuar değerlerinin mortalite üzerine etkisi konusunda farklı yayınlar mevcuttur. Aktekin ve ark.'nın çalışmasında mortalite üzerinde lökositoz varlığı ve Alanin Transferaz (ALT) enzim yüksekliği anlamlı bulunurken, Aspartat Transferaz (AST) enzim ve BUN-kreatinin değerleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır15. Başka bir çalışmada ise lökositoz varlığı, amilaz değerleri mortalitede anlamlı bulunmazken, BUN ve kreatinin değerlerinin yüksek olması etkili faktör olarak bulunmuştur16. Huanh ve ark. da yaşlı hastalarda AST ve BUN yüksekliğinin kötü prognostik gösterge olduğunu ifade etmektedirler2. Başka bir çalışmada ise postoperatif ilk 72 saatte oluşan mortalitede lökosit değerleri, bilirubin değerleri anlamlı bulunmazken, serum AST değerlerinin 200 IU/L üzerinde olması ve laktat yüksekliği anlamlı bulunmuştur1.
Sonuç olarak AMI genellikle yaşlı hastalarda görülen, tanı ve tedavideki gelişmelere rağmen mortalitesi halen yüksek olan bir hastalıktır. Bu olguların çoğunda ek hastalık mevcuttur. Mortalitenin azaltılmasında en önemli faktör erken cerrahi girişimdir. Ayrıca hastaların çoğunda multi-organ etkilenmesi olduğundan, ameliyat öncesi ve sonrasında medikal ve yoğun bakım destek tedavisi mortalitenin azaltılmasında yardımcı olacaktır.