Dünyada neonatal buzağıların ishal etkenleri arasında en önemli dört etken olarak, rotavirus, coronavirus, Cryptosporidium parvum ve E. coli (ETEC) bildirilmiştir
4,33. Bu çalışmada da neonatal ishalli buzağılarda rotavirus, coronavirus, Cryptosporidium parvum ve E. coli F5 (K99) araştırıldı. Bu çalışmada değerlendirilen 30 hastanın 20’sinde bu hastalık etkenlerinden en az biri teşhis edildi.
Buzağı ishallerinde enteropatojenlerin teşhisinde kullanılan geleneksel teşhis metodlarının bazı dezavantajları vardır. Bunlar; teşhisin fazla zaman alması, tecrübeli elemanlara ve özel laboratuvar ekipmanlarına ihtiyaç göstermesi sayılabilir. Bunların yerine saha şartlarında daha avantajlı olan hızlı immünokromatografik testlerle 10-15 dakika içinde buzağı gaitasında farklı enteropatojenlerin teşhisi yapılarak, hızlı bir şekilde profilaktik ve tedavi planlamaları yapılabilir34. Bu çalışmada da hızlı immünokromatografik testlerden biri olan ticari in vitro Rapid Diagnostic Test kullanılarak, gaita örneklerinde rotavirus, coronavirus, Cryptosporidium ve E. coli F5 tespiti 10-15 dakika içinde yapılarak, gerekli profilaktik ve tedavi planlamaları hemen uygulanmıştır. Neonatal ishalin en önemli etkenlerinin teşhisinin bu kadar kısa sürede yapılması, özellikle saha şartlarında pratisyen veteriner hekimlere hastalığın teşhis ve tedavisinde zaman kazandıracağı açıktır.
Yeni doğan buzağıların ishal olgularında E. coli, rotavirus ve coronavirus varlığı dünyanın farklı ülkelerinde yapılan araştırmalarda3,4,6,33 ve Türkiye’de bazı araştırıcılar7-17 tarafından bildirilmiştir.
Bu çalışmada ishalli buzağıların 9’unda (%30) rotavirus, 4’ünde (%13) coronavirus, 5’inde (%17) E. coli F5, 2’sinde (%6) miksenfeksiyon, 10’unda (% 33) diğer nedenlere bağlı ishal saptandı. İshalli buzağılarda saptanan rotavirus oranları (%30) araştırıcıların8,11,13 bulgularıyla benzer olmasına karşın, bazı araştırıcıların15-17 oranlarından yüksek bulundu. Coronavirus oranları (%13) ise, bazı araştırıcıların9,11,16 bulgularıyla benzer bulunurken, bazı araştırıcıların13,15 bildirdiklerinden fazla, Hasöksüz ve ark.14’larının saptadıklarndan az bulundu. E. coli F5 oranı (%17) ise, Ok ve ark.16’larının oranına benzer, Aydın ve ark.12’larının bildirdiği orandan az saptandı. Bu çalışmada kullanılan ishalli buzağıların hiçbirinde Cryptosporidium tespit edilmedi. Bununla birlikte, Türkiye’de ve Elazığ’da ishalli buzağılarda Cryptosporidium spp. ookistlerinin farklı oranlarda saptandığı araştırıcılar18-21 tarafından bildirilmiştir.
Ok ve ark.16’ları yaptıkları çalışmada 15 ishalli buzağıda (%18.29) herhangi bir bakteri ve virus teşhis edememişlerdir. Aynı şekilde bazı araştırıcılar da4,33 benzer negatif sonuçlar bildirmişlerdir. Bu çalışmada da ishalli buzağıların 10’u (%33) rotavirus, coronavirus, E.coli F5 ve Cryptosporidium antijenleri yönünden negatif bulundu. Bu negatif sonuç, ishalin etyolojisinde rol oynayan ve bu çalışmada araştırılamayan, Salmonella spp., Cl. perfringens, Camphylobacter jejuni, Chlamydia spp. gibi bakteriyel, adenovirus, parvovirus, astrovirus, calicivirus, bovin viral diyare (BVD) gibi viral, Coccidia, Giardia, Neoascaris vitulorium gibi paraziter etkenler, bakım ve beslenme bozuklukları ve enzim noksanlıklarından kaynaklanabilir3-5.
Sığır rotavirus enfeksiyonlarında yapılan çalışmalar enfeksiyonların çoğunlukla 0-15 günlük yaşlar arasında olduğunu göstermiştir. Yapılan çalışmalarda rotavirus enfeksiyonlarının görüldüğü ortalama yaşı Burgu ve ark.8 12.7 gün, Alkan9 13.6 gün, Erdoğan ve ark.13 6.5 gün, Duman17 8.4 gün, Mc Nulty ve ark.35 6.1 gün, Steiner ve ark.36 6 gün, Garcia-Sanchez ve ark.37 13 gün, Ekik38 7.9 gün olarak bildirmişlerdir. Yapmış olduğumuz araştırma sonucunda rotavirus enfeksiyonunun görülme yaşı ortalama olarak 10.5 gün olarak tespit edildi.
Buzağı ishallerinde yapılan çalışmalarda coronavirus enfeksiyonlarını Alkan9 13 gün, Steiner ve ark.36 10 hafta olarak bildirmişlerdir. Bu araştırmada coronavirus enfeksiyonunun görülme yaşı ortalama 6.2 gün olarak tespit edildi.
E. coli diyaresinin görülme yaşı 0-3 gün olarak bildirilmiştir1. Bununla birlikte, enteropatojenik E. coli 20-30 günlük neonatal buzağılarda görülebileceği ifade edilmiştir1. Bu çalışmada E. coli diyaresi 2-28 günlük yaşlar arasında sınırlı kalmakla beraber ortalama olarak 14.2 gün olarak tespit edildi. Ortalamayı 25 ve 27 günlük iki hasta yükseltmiştir. Bu hastalar E. coli F5 ve enteropatojenik E. coli veya diğer ishal etkenlerinden biri ile miks enfeksiyon olarak değerlendirildi.
Buzağı ishallerinde çoğunlukla birden fazla etken birlikte bulunabildiğinden, ishal osmotik ve sekretorik olarak gelişebilmektedir3,39,40. Böyle olgularda rotavirus, coronavirus, Cryptosporidium ve E. coli birlikte bulunarak, osmotik ve sekretorik ishal gelişimine neden olur3,39. Miksenfeksiyonlarda hastalığın şiddetinin daha fazla olduğu vurgulanmaktadır39. Alkan9, 83 adet ishalli buzağı gaitasının 7‘sinde (%13.4) rotavirus ve coronavirus ile miksenfeksiyon tespit etmiştir. Ok ve ark.16 Konya’da 82 ishalli buzağının 3’ünde (%3.6) rotavirus ve coronavirus bulmuşlardır. Bu çalışmada 2 hastada (%6) miksenfeksiyon saptanmış, bunlardan birinde E. coli F5 ve rotavirus, diğerinde rotavirus ve coronavirus bulunmuştur. Yukarıdaki araştırıcıların bildirimlerine uygun olarak, bu iki buzağının genel durumu diğer hastalara göre daha şiddetli olduğu belirlenmiştir.
Çamkerten25, serum IgG seviyeleri sağlıklı buzağıların 9’unda 800-1600 mg/dL, 11’inde de >1600 mg/dL, ishalli buzağıların 7’sinde <800mg/dL, 7’sinde 800-1600 mg/dL, 6’sında da >1600 mg/dL saptamıştır. Bu çalışmada da ishalli buzağıların serum IgG düzeyleri, 2’sinde 1600 mg/dL’den yüksek, 10’unda 800-1600 mg/dL arasında kısmi normal, 18’inde 800 mg/dL’den düşük, serum IgA düzeyleri 6’sında 350 mg/dL’den yüksek, 17’sinde 80-350 mg/dL arasında kısmi normal, 7’sinde 80 mg/dL’den düşük saptandı. Kısmi normal ve yetersiz bulunan IgA ve IgG düzeyleri, organizmanın savunma mekanizmasındaki yetersizliğe, ishal etkenlerinin hastalık oluşturma yeteneklerinin artmasına neden olarak, neonatal dönemde ishalin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Aynı zamanda hastaların hemen hemen hepsine kolostrum verildiği hayvan sahipleri tarafından bildirilmesine rağmen, ishalli buzağıların çoğunun serum antikor seviyelerinin yeterli düzeye ulaşmadığı görüldü. Bunun muhtemel nedenleri, öncelikle annenin kolostrumunda yüksek seviyede antikor seviyesinin oluşturulmaması, buzağının bu hiperimmün kolostrumu yeterli miktarda ve uygun zamanda almaması veya kolostrumdaki immünoglobulinlerin barsak mukozası tarafından düzenli bir şekilde emilmemesi sonucu olabilir.
Yenidoğan buzağılarda makromoleküllerin absorpsiyonu ile ilgili yapılan bir çalışmada, 24. saatte elde edilen 1500 mg/dL’nin üzerindeki IgG düzeyinin tüm buzağılarda infeksiyonlara karşı yeterli pasif immünite oluşturduğu gözlenmiştir41. Buzağı serumundaki Ig düzeylerinin incelendiği bir araştırmada, 24 - 48 saatlik 2177 buzağı incelenmiş, buzağıların %41’inin pasif bağışıklık transferinde yetersiz olduğu (Ig<1000 mg/dL), %26’sının 1000 - 2000 mg/dL düzeyine ulaştığı (kısmi pasif transfer), %33’ünün ise Ig düzeyinin 2000 mg/dL’den yüksek olduğu (normal pasif transfer) saptanmıştır. Serum IgG düzeyi, buzağının sağlığı ve yaşama gücü ile yakın ilişkili olduğundan, 1000 mg/dL veya daha yüksek IgG düzeyine sahip buzağılar, yaşamlarının ilk 56 gününde daha yüksek yaşama gücü göstermişlerdir42. Bu çalışmada da IgG ve IgA düzeyleri yüksek olan hastaların genellikle klinik belirtileri diğer hastalara göre daha iyi olarak tespit edilmiş ve yapılan tedaviler sonucunda tekrar sağlıklarına kavuşmuşlardır.
Yetersiz IgG’li buzağılarda ölüm riskinin dört kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir26,43. Bir araştırmada31 serum IgG konsantrasyonları 1500 mg/dL’den düşük neonatal buzağılarda ölüm oranı %11.7 iken, 1500 mg/dL’den yüksek olanlarda %1.7 bulunmuştur. Doğumu takiben ilk 16 hafta süresince buzağı mortalite riskinin belirlendiği diğer bir araştırmada, 3479 buzağının %5’i bu süre içerisinde ölmüş ve ölen buzağıların %3.2’sinde yetersiz pasif kolostral transfer gözlenmiştir27. Bu çalışmada da yapılan tedaviler sonucu düzelmeyerek ölen hastaların hepsinin IgG düzeylerinin düşük olduğu tespit edildi.
Bazı araştırmacılar, serum IgG düzeyi ile sağlık arasında pozitif bir ilişki olduğunu ancak tek başına yüksek IgG seviyesinin hastalıkların oluşumunu önlemeye yeterli olmadığını bildirmişlerdir32. Buna karşın bazı çalışmalarda ise, ishalli buzağılarda total immünoglobulin, IgG ve IgM ortalama değerleri ile kontrol grubundaki hayvanlar arasında istatiksel olarak önemli farklılıklar bulunmakla birlikte, enfekte hayvanların bir kısmında normal düzeyde immünoglobulinlerin bulunduğu saptanmıştır28. Caldow ve ark.29’na göre plazma IgG konsantrasyonu ile hastalık insidensi arasında önemli ilişki yoktur. Ayrıca Filteau ve ark.44’da, 3 haftalık yaştaki sağlıklı ve hasta buzağılar arasında serum IgG1 konsantrasyonu bakımından bir farklılık bulunmadığını saptamışlardır. Brenner ve ark.45 yeni doğan buzağılarda IgG değerleri açısından hasta buzağılar (17.3±4.8 mg/mL) ve sağlıklı buzağılar (16.9±4.7 mg/mL) arasında fark bulunmadığını bildirmişlerdir. Başoğlu ve ark.30 buzağılarda serum immünoglobulin seviyelerinin belirlenmesinin önemli olduğunu, fakat marjinal veya yeterli immünoglobulin seviyelerinde de hastalık gözlenebileceğini ifade etmişlerdir. Bu çalışmada da 2 hastanın IgG düzeyleri 1600 mg/dL ve 6 hastanın IgA düzeyi 350 mg/dL’nin üzerinde tespit edilmesi, yukarıdaki bilgiyi destekler niteliktedir.
Sonuç olarak; yeni doğan buzağıların ishal olgularının etiyolojisinde birçok etmeninin rol oynadığı ve bazen miks enfeksiyon şeklinde karşımıza çıkması, çözümün tek yönlü olamayacağını göstermektedir. Bu nedenle, ishal etkenlerine karşı koruyucu önlem olarak, buzağıların bakım ve besleme koşullarının düzeltilmesi, direkt olarak yeterli miktarda kolostrum almalarının sağlanması ve özellikle enfeksiyonun yoğun olarak görüldüğü işletmelerde gebe ineklere aşı yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, buzağılarda görülen ishal olaylarında özellikle çabuk sonuç veren test tekniklerinin de pratik teşhiste kullanılması yararlı olacaktır. Çünkü bu gibi enfeksiyonların çabuk teşhisleri, ölümleri azaltacak, tedavi şansını artıracak ve böylece hayvan yetiştiricilerini, buzağı ölümlerinden dolayı oluşabilecek, büyük ekonomik kayıplardan kurtaracaktır.