Koyunlarda önemli ekonomik kayıplara neden olan pestivirus enfeksiyonları Dünya’da olduğu gibi
1,3,10-13 ülkemizde de serolojik veya virolojik olarak yapılan birçok çalışma ile ortaya konulmuştur
14-18.
Koyunlarda pestivirusa karşı oluşan seropozitifliğin İrlanda Cumhuriyeti’nde %5.63, Avusturalya’da %29.410, İsviçre’de %6711, Kanada’da %10.912 ve Norveç’te %4.513 olduğu bildirilmiştir. Türkiye’de Konya ve çevresinde %7919, Kırıkkale ve yöresinde %74.5120, Burdur ve Isparta yöresinde %221, Samsun ilinde %90.2722, Burdur bölgesinde %64.623, Sinop’ta %1.04, Amasya’da %2.30, Samsun’da %3, Trabzonda %4.76, Giresun’da %15.43, Sivas’ta %18.08, Kayseri’de %32.26, Tokat’ta %50.74, Erzurum’da %52.3 oranında seropozitiflik belirlenirken, Ordu ve Rize’de incelenen örneklerde pestivirusa karşı herhangi bir antikor tespit edilmediği bildirilmiştir24. Çalışmadaki koyun sürülerinde hastalığın seroprevalansı araştırılmamasına rağmen 219 koyunun 144’ünün (%65.75) seropozitif olduğu belirlenmiştir. Ancak yukarıdaki bildirimlere21-24 göre, aynı şehirlerde yapılan değişik çalışmalarda bile seropozitifliğin çok değişkenlik gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu bildirimlerle uyumlu olarak çalışmaya alınan sürülerde de seropozitifliğin %2.0 ile %25.0 arasında değiştiği görülmektedir (Tablo 2).
Burgu ve ark.25, abort yapan koyunlardan sağlanan kan örneklerinin %3’ünde pestivirusların varlığını bildirirken Karadeniz bölgesinde yapılan başka bir çalışmada26, 37 atık kuzunun 34’ünde (%91.9) ve 2 atık oğlağın tamamında (%100) pestivirus nükleik asidi tespit edilmiştir. Çalışmadaki sürülerde %4.9 oranında atık görülmüştür. Ancak sürüdeki abort olgularının tümünden örnek alınmaması ve alınan örneklerde atığa neden olan diğer enfeksiyon etkenlerinin araştırılmamasına rağmen çalışmaya alınan 20 fötüsün 11’inde (%55) BVDV antijeni tespit edilmesi tüm abortların pestivirus efeksiyonlarına bağlı olmadığını göstermektedir.
Serolojik testlerin duyarlığının düşük ve elde edilen sonuçların yoruma açık olduğu ifade edilmektedir. Fötüs dokularında ise virüs varlığını belirlemede çeşitli metotlar kullanılmaktadır27,28. Bu metotların başında virüs izolasyonu gelmektedir. Virüs izolasyonu oldukça spesifik olmasına rağmen, izolasyon işlemlerinin uzun zaman alması, pahalı olması ve materyalde otoliz şekillenmesi durumunda yeterince sensitif olmaması nedenleri ile rutinde fazla tercih edilmemektedir. Bu nedenle reverze transkriptaz–polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ve Ag ELİSA testleri bu amaç için kullanılmaktadır. Garcia-Perez ve ark.27 tarafından yapılan bir çalışmada, fötüs sıvıları ve kanda BVDV’nin teşhisinde, RT-PCR ve Ag ELİSA testlerini karşılaştırılmış, çalışma sonucunda koyun fötüslerinde BVDV teşhisinde bu iki test sonuçlarının paralel olduğunu gözlemlemişler ve Ag ELİSA testinin kolay uygulanabilirliği, ucuz olması, otoliz olmuş fötüslerde kullanılabilirliği ve koyun fötüslerinde iyi performans göstermesi nedeni ile rutin laboratuvarlarda BVDV’nin teşhisinde değerli bir test metodu olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışmada da pestivirusların belirlenmesinde antijen ve antikor aranması ELİSA test kitleriyle yapılmıştır.
BVDV ve BDV izolatlarının antijenik yakınlığı, fiziksel ve biyolojik benzerlikleri nedeniyle her iki virus pestivirus genusu içerisinde aynı tür olarak identifiye edilmektedir1,25. Bu çalışmada da abort olaylarının görüldüğü koyun sürülerinde BVDV antijenlerinin tespit edilmesi hasta sürülerde pestivirus enfeksiyonlarının varlığını göstermektedir.
Kaynakta1, BDV’nin koyunlardan sığırlara ve BVDV’nin ise sığırlardan koyunlara direkt kontakt yolla bulaştığı belirtilmiştir. Ayrıca yeni salgınların hayvan hareketleri sonucu oluşabildiği belirtilmektedir. Çalışmadaki tüm sürülerde bulunan koyunların Yaz döneminde Erzurum‘a götürülmesi ve merada sığırlarla bir arada tutulması bu görüşü desteklemektedir.
Pestivirusların akut, transplasental ve persiste enfeksiyonlara neden olduğu bildirilmiştir1,10. Gebe koyunların nonsitopatojen virusle oluşan transplasental enfeksiyonunda gebeliğin dönemine göre döl tutmama, erken embriyonik ölümler, erken veya geç dönemde görülen abortlar, fötüsun mumifikasyonu, rezorbsiyonu, kongenital anomalili kuzu doğumları, yaşamın ilk haftasında ölümlere neden olan zayıf veya yaşama gücü düşük yavru doğumları, persiste viremik kuzular ile büyüme ve gelişme geriliği gösteren yavru doğumlarının görülebileceği bildirimleriyle1,29-33 uyumlu olarak çalışmaya alınan hayvanlarda da benzer bulgular görülmüştür. Özellikle çalışmadaki tüm koyun sürülerinde abort olaylarının gözlenmesi (210/4272), bazı sürülerde anomalili kuzu doğumlarının olması (19/4272) ve sürülerde kısır koyun sayısının artışı (204/4272) yukarıdaki bildirimlerle uyumlu bulunmuştur.
Çalışmaya alınan sürülerdeki koyunlardan %4.9’unda (210/4272) yavru atma gözlenirken %4.5’inde (204/4272) kısırlık, %5.0’ında (215/4272) gelişme geriliği, %0.4’ünde anomali (19/4272) gözlendiği ve %3.2’sinde ölümlerin (137/4272) olması pestivirus enfeksiyonlarında önemli ekonomik kayıpların olabileceği bildirimleri1,28,34 ile uyum içerisindedir.
Pestivirus enfeksiyonları ile mücadele enfekte hayvanların tespit edilmesi ve sürüden uzaklaştırılması esasına dayanır. Büyük ekonomik kayıplara neden olan hastalıktan korunmak için prensip olarak gebeliğin ilk dönemlerinde koyunların enfeksiyona maruz kalmasının önlenmesi, sürü bağışıklığının oluşturulması ve persiste enfekte hayvanların serolojik taramalarla belirlenip sürüden çıkarılması tavsiye edilmekte ise de bu gibi yöntemler ekonomik nedenlerle sadece küçük sürülerde uygulanabilmektedir. Pestivirus enfeksiyonlarına karşı koyunlarda etkili aşı uygulaması bulunmamaktadır. Sığırların BVDV’ye karşı aşılanarak bağışıklığın sağlanması düşünülürse de bu yöntemin etkinliği sınırlıdır1.
Sonuç olarak, bu çalışma ile Elazığ bölgesinde abort yapan koyunlarda pestivirus enfeksiyonunun varlığı belirlenerek, önemli ekonomik kayıplara neden olan koyunlardaki abort olaylarında bu enfeksiyonun da düşünülmesi gerektiği ve koruyucu önlemlerin alınmasının faydalı olacağı kanısındayız.