Bu çalışmada doğal olarak enfekte olan ve
leptospirozis tanısı konan danalarda bazı biyokimyasal
parametreler ve oksidatif stres durumundaki değişimler
belirlenmiştir.
Leptospirozisli buzağılarda özellikle de L.
pomona'dan kaynaklanan olaylarda şiddetli hastalaık
tablosu gelişebilir. Bu tip vakalarda yüksek ateş,
hemolitik anemi, hemoglobinüri, sarılık, akciğer
konjesyonu, meningitis ve ara sırada da ölüm olayları
gözlenebilir8,22. Çalışmada leptospirozisli danalarda
klinik olarak saptanan yüksek ateş, hemoglobinüri ve
ikterus semptomları genç sığırlar için literaürlerde
bildirilen2,3,8,22 klinik bulgular ile benzerlik
göstermiştir.
Lipid peroksidasyonu, başlıca doymamış yağ
asitlerinin oksidasyonunu ifade eden enzimatik olmayan
bir zincir reaksiyonunu tanımlamada kullanılan bir terimdir. Bu reaksiyon sonrasında başlıca lipid peroksitler
ve diğer zararlı ara ürünler oluşmaktadır. Bu yan ürünler
başlıca hücre membranının özelliklerini bozmaktadır ve
en önemli yan ürünlerden biri de MDA'dır23,24.
Özellikle eritrosit membranı çok zincirli doymamış yağ
asitleri bakımından zengin olup, lipidperoksidasyona
karşı oldukça duyarlıdır25. Vücutta oksidatif stresin
gelişip gelişmediğinin belirlenmesinde lipid
peroksidasyonun belirlenmesi en yaygın kullanılan
metoddur26. Çalışmanın sonuçları incelendiğinde
leptospirozisli danalarda kontrol grubuna nazaran
saptanan yüksek MDA düzeyleri artan oksidatif stresin ve
antioksidan enzimlerden GSH-Px ve CAT düzeylerinde
kontrollere nazaran gözlenen azalmaların ise oksidatif
strese yanıt olarak artan kullanımlarından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Bu açıdan bakıldığında gerek MDA
düzeylerindeki artışlar ve gerekse de GSH-Px ve CAT
düzeylerindeki azalmalar hastalık esnasında gelişen ve
hücresel hasara neden olabilen oksidatif stresin
göstergesi olarak kabul edilebilirler.
Erdoğan ve ark.27'nın leptospirozisli sığırlarda
oksidatif parametrelerdeki değişimleri araştırdıkları bir
çalışmada, leptospirozisli sığırlardaki MDA düzeylerini
kontrollere nazaran yüksek bulmuşlar ve bu durumu
hastalık esnasında gelişen lipidperoksidasyonunun
göstergesi olarak kabul etmişlerdir. Mevcut çalışmada
MDA düzeyleri ile ilgili saptanan sonuçlar Erdoğan ve
ark.27 saptadığı sonuçlara benzerlik göstermektedir. Yine aynı çalışmada27, total protein oranlarını
leptospirozisli sığırlarda yüksek bulurken, albümin
düzeylerini düşük saptamışlardır. Mevcut çalışmada da,
yukarıda ifade edilen çalışmanın sonuçlarına benzer
şekilde leptospirozisli danalarda total protein oranının
kontrollere nazaran yüksek ancak albümin oranının
düşük olarak saptanmıştır. Bu durumun nedeni olarak
hem globülin düzeyindeki muhtemel artışlar hem de
karaciğerdeki muhtemel hasar düşünülmektedir. ALP,
AST, LDH ve GGT gibi enzimlerde saptanan yüksek
değerler hastalığın neden olduğu hepatitisin göstergesi
olarak kabul edilebilir. Ayrıca total bilirubin düzeylerindeki
artışların hem hepatitisle hem de hastalık esnasında
artan intravenöz hemolizle alakalı olduğu
düşünülmektedir. Hastalık esnasında böbreklerde de
değişik derecelerde yangı oluştuğundan, hasta grupta
saptanan yüksek BUN değerleri hastalık esnasında
böbreklerin etkilenmiş olduğunun göstergesi olarak kabul
edilebilir. Leptospirozis grubundaki danalarda saptanan
düşük glikoz değerlerinin hastalığın seyri esnasında
gözlenen iştahsızlıkla alakalı olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, leptospirozis tanısı konan danalarda
saptanan eritrosit MDA düzeylerindeki artışlar ile
plazmalarındaki GSH-Px ve CAT düzeylerindeki
azalmalar hastalık döneminde oksidatif stresin
geliştiğinin önemli göstergeleridir. Ayrıca hastalıkta
karaciğer ve böbreğin etkilendiğine dair biyokimyasal
verilere ulaşılmıştır.