[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi
2015, Cilt 29, Sayı 2, Sayfa(lar) 075-079
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Tavşanlarda Postoperatif İntraabdominal Adezyonların Önlenmesinde Hyaluronik asit/Karboksimetilselüloz Bariyerlerin Etkinliği
Mustafa KÖM
Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: İntraabdominal adezyon, hyalüronik asit/karboksimetilselüloz, tavşan
Özet
İntraabdominal adezyonlar; abdominopelvik cerrahide karşılaşılan yaygın komplikasyonlardan biridir. Bu çalışmanın amacı; tavşanlarda postoperatif intraabdominal adezyonların önlenmesinde hyaluronik asit/karboksimetilselüloz (HA/KMS) bariyerlerin etkinliğinin ortaya konulmasıdır. Çalışmada 14 adet Yeni Zelanda tavşanı kullanıldı. Median laparatomiden sonra sekumda 2x2 cm2''lik alanda serozal abrazyon oluşturuldu. Tavşanlar kontrol ve deney gruplarına ayrıldı. Kontrol grubundaki olgulara herhangi bir tedavi uygulanmadı. Deney grubundaki travmatize edilen bölgeye 3x3 cm2'lik HA/KMS bariyeri örtüldü. Postoperatif 14. günde ötenazi uygulandı. Makroskopik değerlendirmeler sonucunda; deney grubundaki olguların adezyon dereceleri kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede az bulundu (P<0.05). Histopatolojik olarak; deney grubundaki olguların fibrozis ve inflamasyon oranları kontrol grubuyla karşılaştırıldığında düşüktü (P<0.05). Sonuç olarak; tavşanlarda postoperatif intraabdominal adezyonların önlenmesinde HA/KMS bariyerleri önemli derecede etkili olduğu saptandı.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    İntraabdominal adezyonlar; infertilite, abdominopelvik ağrı, abdominal apse, relaparatomi güçlüğüne, ince bağırsak ve üreter obstruksiyonlarına neden olması bakımından önemlidir. Postoperatif intraabdominal adezyonların başlıca nedenleri abdominopelvik bölgede yapılan operasyonlar, doku iskemisi, enfeksiyon ve yabancı cisimler sayılmaktadır1-3.

    Operasyon sonrası mezotel dokular altındaki mikrovasküler yapıların hasar görmesi sonucunda vazoaktif aminler damar geçirgenliğini artırır. Abdominal boşlukta plazma, fibrinojen ve doku plazminojen aktive edici faktörler ortaya çıkar. Cerrahi sonrası ortaya çıkan doku iskemisi ve oksijen yetersizliği sonucunda fibrinoliz önlenmekte ve fibrinolitik aktivitesi azalmaktadır. Mezoteliyal hücre kaybının olduğu alanlarda doku plazminojen aktivatörleri deprese olduğundan yetersiz fibrinolize bağlı olarak birkaç gün içinde yıkımlanan fibrinöz adezyon şekillenir. Normal fibrinoliz engellenir ve adezyon 5 günden uzun süre kalan eksudat içinde fibrin hücresel matrikste organize olması sonucu fibröz adezyon şekillenir1,3,4.

    Adezyonların önlenmesinin temeli ya cerrahi tekniğin geliştirilmesi yada çeşitli ilaçların kullanılması esaslarına dayanmaktadır1-3,5. Bütün cerrahlar adezyonların önlenmesinde doku hasarının en aza indirilmesi, hemostazın sağlanması, doku kurumasının önlenmesi, yabancı cisimlerin ve nekrotik dokuların uzaklaştırılması ortak görüşündedirler. Operasyon sırasında travmayı en aza indirmek için laparoskopik Tekniklerinin kullanılmasına rağmen adezyonların önlenmesi mümkün olamamaktadır1-4. Adezyonların önlenmesinde steriodler, non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar, antihistaminikler, heparin, metilen mavisi, aprotinin, ürokinaz, melatonin, rekombinant doku plazminojen aktivatörleri, vitamin E, karboksimetilsellüloz, hyaluronik asit, kristalloiler, sinoviyal sıvı, dimetil sülfoksit, amnion sıvısı, bal ve fibrin glue gibi pek çok ajan kullanılmaktadır2-7.

    Hyaluronik asit/Karboksimetilselüloz (HA/KMS, Seprafilm®, Genzyme, USA) bariyerleri hyaluronik asit ve karboksimetilselüloz'un kimyasal olarak modifiye edilmesi ile elde edilen steril translüsent bir materyaldir8-10. HA/KMS bariyerleri yaklaşık 1 dakika içinde sulanır, 2 dakikada 8 katı su toplamakta, 24-48 saat içinde tamamen hidrofilik bir jel haline dönüşmekte ve remezotelizasyon sırasında travmatize peritoneal yüzeylerde 1 hafta süre ile kalabilmektedir. Bu materyal 4 hafta içinde vücuttan tamamen temizlenir1-3,9-13.

    Bu çalışmada, tavşanlarda postoperatif intraabdominal adezyonların önlenmesindeki HA/KMS bariyerlerinin etkinliğinin makroskopik ve histopatolojik olarak ortaya konulması amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Bu çalışmanın onayı; Fırat Üniversitesi Deney Hayvanları Etik Kurulu'ndan alındı (No: 2010/10-61). Çalışmanın materyalini ağırlıkları 2.5 ila 3.2 kg arasında değişen toplam 14 adet erkek Yeni Zelanda tavşanı oluşturdu. Hayvanlar çalışma süresi içinde standart tavşan yemi ile ad libitum beslendi ve önlerinde sürekli su bulunduruldu.

    Çalışmaya başlamadan 12 saat önceden yem alımı engellenen hayvanlara 10 mg/kg xylazine hydrochloride (Rompun®, 23.32 mg/mL, Bayer, İstanbul) ve 40 mg/kg ketamine hydrochloride (Ketalar®, 50 mg/kg, Eczacıbaşı İstanbul) kas içi uygulanarak anesteziye alındı.

    Anesteziye alınan olgular operasyon masasına sırt üstü pozisyonda tespit edildi. Olguların karın bölgeleri traş edilerek Baticon solusyonu (polyvinylpropolidoneiode %10‘luk, Adeka) ile dezenfekte edildi ve steril serviyet ile sınırlandırıldı. Rutin cerrahi kurallara uygun olarak abdominal boşluğuna ulaşıldı. Sekum dışarı alınarak 2x2 cm2'lik alanda noktasal kanamalar görülünceye kadar diş fırçası ile traumatize edildi (Şekil 1A). Olgular 2 eşit gruba ayrıldı. Birinci grup kontrol grubu olarak adlandırıldı ve herhangi bir tedavi uygulanmadı. İkinci grup ise deney grubu olarak adlandırıldı ve travmatize edilen bölge 3x3 cm2 boyutunda HA/KMS bariyerleri ile örtüldü (Şekil 1B). Operasyon bölgesi periton ve kas dokuları 3/0 polyglytone iplikler (Caprosyn, Tyco Healthcare, UK) ile sürekli, deri ise 2/0 polipropilen (Sterilen, SSM, İstanbul/Türkiye) kullanılarak basit ayrı dikişlerle kapatıldı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: A) Sekum üzerindeki abrazyon modeli, B)Seprafilm ile defektin örtülmesi

    Ondört günlük postoperatif takip süresinden sonra tüm olgular ötenazi edildi. Karın bölgesi U şeklinde açılarak bölgenin makroskopik değerlendirmeleri Evans ve ark.14'nın adezyon derecelendirme kriterleri dikkate alınarak yapıldı (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Adezyon değerlendirme dereceleri

    Histopatolojik incelemeler için alınan doku örnekleri %10'luk formalinde 24 saat bekletildikten sonra parafin bloklara yerleştirildi. Rutin doku takiplerinden sonra 3-5 mikronluk kesitlerde H-E ile boyanarak Hooker ve ark. (15)'nın değerlendirme kriterleri dikkate alınarak incelendi (Tablo 1).

    Verilerin istatistiksel değerlendirilmeleri için SPSS for Windows paket programı kullanıldı. Kontrol ve deney gruplarından alınan sonuçlar Mann-Whitney U testi ile değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık değeri P<0.05 olarak kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Olguların hiçbirinde anestezi sorunu ile karşılaşılmadı. Olguların günlük düzenli kontrolleri yapıldı. Postoperatif takip süresi içerisinde olguların operasyon bölgeleri ile ilgili herhangi bir komplikasyona rastlanmadı. Tüm olgular postoperatif takip sürelerini tamamladılar.

    Makroskopik değerlendirmeler sonucunda; kontrol grubundaki tüm olgularda değişik derecelerde adezyon oluşumları gözlenirken deney grubundaki 2 olguda herhangi bir adezyon oluşumu saptanmadı. Kontrol grubunda 2 olguda 3. derecede (Şekil 2A), 4 olguda 2 derecede ve 1 olguda ise 1 derecede adezyon oluşumu gözlendi. Deney grubunda ise 2 olguda 2 derecede, 3 olguda 1 derecede ve 2 olguda ise herhangi bir adezyon oluşumu gözlenmedi (Şekil 2B). Deney grubunda diseksiyonla ayrılabilen 3. derece adezyon oluşumuna rastlanmadı. Deney grubundaki olguların adezyon dereceleri kontrol grubundakilerle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü (P<0.05), (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: A) Kontrol grubundaki bir olgunun 3. derece adezyon görünümü, B) Deney grubundaki bir olgunun postoperatif görünümü


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Adezyon değerlendirmelerinin istatistiksel sonuçları

    Histopatolojik incelemelerde; her iki gruptaki fibrozisin fibroblastların çoğalmasıyla genç bir granülasyon dokusu oluşumu şeklindeydi. Kontrol grubundaki iki olguda mikroapse oluşumu ve şiddetli yangısal değişimlere rastlandı (Şekil 3A). Onun dışındaki olgulardaki değişimler mononüklear hücre infiltrasyonlarıyla belirgindi. Deney grubunda fibrozis ve granülasyon dokusunun kontrol grubuna göre daha azdı (Şekil 3B). Histopatolojik incelemelerde sonucunda; deney grubundaki fibrozis ve inflamasyon oranlarının kontrol grubundan anlamlı derecede düşük olduğu saptandı (P<0.05), (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: A) Kontrol grubunda fibrozis (+++) ve infiltrasyon (++), H-Ex10, B) Deney grubunda hafif fibrozis (+) ve infiltrasyon (+), H-Ex10.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Postoperatif intraabdominal adezyonlar; günümüzdeki cerrahi tekniklerin gelişmesine ve tıbbi alandaki teknolojik ilerlemelere rağmen hala önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Operasyonlardan sonra adezyon şekillenme olasılığı %63-94 arasında değişmektedir. Adezyonlar; postoperatif iyileşme süresi, cerrahi sürenin uzaması ve ekonomik maliyeti açısından büyük önem taşımaktadır1-3,8,13,16.

    Adezyonun oluşumunda kollojen sentezinin 3. günden itibaren başladığı, 5-7. günlerde önemli oranlara ulaştığı ve 14. günde ise en üst düzeye ulaştığı, daha sonra giderek azaldığı bildirilmektedir1,5,6. Birçok araştırmacı postoperatif takibi 7 ila 21 gün arasında değişen bir süre izlemişlerdir7,9,13,17. Bu çalışmada literatürlerle uyumlu olarak 14 günlük bir takip süresi izlenmiştir. İntraabdominal adezyonların değerlendirilmesinde çok farklı değerlendirme kriterleri kullanılmaktadır7,8,10,12,13,16,17. Adezyonların makroskopik derecelendirme kriteri olarak Evans'ın kriterlerinin seçilme nedeni kolay, basit ve pratik olmasıdır.

    İntraabdominal adezyon oluşturmak amacıyla yapılan çalışmalarda periton'un deperitonizasyonu, sekal ligasyon, sekum/ilio-sekal ve ovarium abrazyonu, kolon anastomozu, ileal transeksiyon, bakteriyel peritonit modelleri kullanılmış ve değişik derecelerde adezyonların meydana geldiği bildirilmiştir5,7,10,12,16-18. Bu çalışmada uygulanan sekal bölgede diş fırçası ile yapılan abrazyon modelinde, kontrol grubundaki olguların tamamında gözlenen değişik derecelerdeki adezyonların gözlenmesi seçilen modelin etkinliğini doğrulamaktadır.

    Adezyonların önlenmesinin temel prensipleri fibroblastik proliferasyonun inhibisyonu, fibrin depolanmasının önlenmesi, inflamasyonun azaltılması ve travmatize doku yüzeylerinin biribirinden ayrılması esaslarına dayanmaktadır1-4,7,11. Ancak adezyonların önlenmesinde hangi yöntemin daha etkili olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmamaktadır1,16,17. Fiziksel bariyerler cerrahi sonrası iyileşme sürecinde adezyon oluşumunun gerçekleştiği bölgedeki dokular arasında bir engel oluşturmaktadır. Antiadeziv bariyerleri; nekroz ve inflamasyonu önlemeli, fibrozis oluşumunu uyarmamalı, periteoneal iyileşmeyi hızlandırmalı, minimal doku reaksiyonuna sahip olmalı, iyileşme sürecinde metabolize olmamalı, mezoteliyal hücrelere zarar vermemeli, uygun viskositeye sahip olmalı, kullanımı kolay olmalı, iyileşme sonrasında absorbe edilebilmeli, laparoskopik cerrahi ile yerleştirilebilmeli ve düşük maliyet özelliklerine sahip olması gerekmektedir1,3,9-12. İdeal bir antiadeziv bariyerin mevcut olmadığı bildirilmektedir1,17-19.

    Son yıllarda kullanılan HA/KMS bariyerleri; adezyonların önlenmesinde kullanılan nontoksik, non-immunojenik ve biyolojik olarak uygun bir materyaldir1,8,9. Bu materyalin uygulanması sırasında özel bir cerrahi tekniğe gereksinim duyulmadan dokuya yapışır. HA/KMS bariyerleri, operasyon bölgesine yerleştirilinceye kadar kuru tutulmalı ve operasyon bölgesinde kan bulunduğu durumlarda da kullanılabilmektedir2,3,9. Bu çalışmada kullanılan HA/KMS bariyerleri belirtilen özelliklere sahip uygun bir yüzey bariyeri olduğu, fakat ince film yapısından dolayı uygulanırken özel bir beceri ve dikkat gerektirmesi, küçük operasyon yaralarında organların karın içine yerleştirilirken hassas davranılması, laparoskopik uygulamalardaki güçlüğü yanında ve yüksek maliyeti bir dezavantaj olarak söylenebilir.

    Birçok araştırmacı8,9-12,16,17 HA/KMS bariyerlerinin peritoneal ve serozal yüzeyler arasında fiziksel bir set oluşturduğunu bildirmişlerdir. Bu bariyer uygulandığı yerde traumatize yüzeyler arasında iyi bir koruyucu, hidroflotasyon ve silikinizasyon etkisi göstermektedir. Tezel ve ark.8 kobaylarda HA/KMS'nin yara gerilim kuvveti üzerine herhangi bir olumsuz etki yapmadan adezyon oluşumunu önemli derecede düşürdüğü belirtmektedir. Durmuş10 kontrol grubundaki 20 vakanın tamamında, HA/KMS grubundaki vakaların sadece 9'unda adezyon şekillendiğini bildirmektedir. Günerhan ve ark.12 HA/KMS ile kontrol grupları arasında adezyon dereceleri, fibrozis ve inflamasyon bakımından anlamlı bir farklılığın olduğunu saptamıştır. Kelekçi ve ark.13 HA/KMS ve kontrol grupları arasında adezyon dereceleri arasında anlamlı farklılık bulunurken inflamasyon ve vaskülarizasyon bakımından istatistiksel olarak anlamlı olmadığını bildirmektedir. Park ve ark.16 HA/KMS bariyerleri, okside rejenere selülöz ve polilaktik asit bariyerleri karşılaştırıldığında; adezyon dereceleri bakımından HA/KMS bariyerleri ve okside rejenere selülöz'un, polilaktik asit ve kontrol gruplarından daha düşük olduğu, HA/KMS grubundaki olgulardaki fibrozisin diğer gruplardan daha düşük olmasına rağmen inflamasyon bakımından anlamlı bir farklılık bulunmadığı bildirilmektedir. İrkorucu ve ark.17 HA/KMS grubundaki fibrozisin kontrol grubundan daha düşük olduğunu bildirirken, Ersoy ve ark.18 fibrozis açısından HA/KMS ile kontrol grupları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığını belirtmektedir. Bu çalışmada; tavşanlardaki HA/KMS uygulamalarında deney grubundaki adezyon derecelerinin, fibrozis ve inflamasyon oranlarının kontrol grubuna oranla anlamlı derecede düşük çıkması (P<0.05) adezyonları önlemede etkili bir bariyer olduğunu, hasarlı dokuları tamamen kapladığı görüşü ile paralellik göstermektedir.

    Tüm yararlı etkileri yanında HA/KMS bariyerleri ile ilgili sınırlı komplikasyon bulunmaktadır20-23. Bazı araştırmacılar21,22 HA/KMS bariyerlerinin bağırsak anastomozlarında kullanılmasında bağırsak sızıntısını, fistül, peritonitis, apse ve sepsisi arttırdığı bildirmektedirler. Remzi ve ark.22 HA/KMS bariyerleri kullanımından sonra gözlenen aseptik bir peritonitle seyreden 3 olguyu bildirmişlerdir. Olgularda yeniden operasyon gerekli görülmüş ancak mortalite izlenmemiştir. David ve ark.23 HA/KMS bariyerlerine karşı yabancı cisim hücresel reaksiyonlarının şekillendiğini bildirmektedir. Bu çalışmada HA/KMS bariyerlerine karşı herhangi bir komplikasyona rastlanmamıştır.

    Sonuç olarak; HA/KMS bariyerlerinin intraabdominal adezyonlarını tamamen önleyememesine rağmen önemli ölçüde azalttığı belirlendi. HA/KMS bariyerlerin adezyonları önlemedeki etkinliğinin daha da arttırılması konusunda kapsamlı araştırmaların yapılmasında yarar bulunmaktadır.

    Teşekkür
    Bu çalışmadaki histopatolojik değerlendirmelerinden dolayı FÜ Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim H. ÖZERCAN'a teşekkürlerimi sunarım.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Arung W, Meurisse M, Detry O. Pathophysiology and prevention of postoperative peritoneal adhesions. World J Gastroenterol 2011; 17: 4545-4553.

    2) Kamel RM. Prevention of postoperative peritoneal adhesions. Eur J Obstet Gyn R B 2010; 150: 111-118.

    3) Schnüriger B, Barmparas G, Branco BC, et al. Prevention of postoperative peritoneal adhesions: A rewiev of the literature. Am J Surg 2011; 201: 111-121.

    4) Karabulut E. İntraabdominal adezyonlar. FÜ Sağ Bil Derg 2001; 15: 417-422.

    5) Koç Y, Alkan F, Uyaroglu A. Tavşanlarda intraabdominal adezyonların önlenmesinde sodyum karboksimetilselülozun kullanımı. Turk J Vet Anim Sci 2003; 27: 965-970. 6. Alkan F, Koç Y, Celik I, Erol M, Aydın MF. Tavşanlarda peritoneal adezyonların önlenmesinde metilprednisolon (MP) ve dimetil sülfoksit (DMSO)'in etkilerinin araştırılması. Eurasian J Vet Sci 2007; 23: 73-79.

    7) Günay C, Sağlıyan A, Yaman İ. Ratlarda deneysel olarak oluşturulan intraabdominal adezyonların önlenmesinde aprotinin ile metilen mavisinin etkinliğinin karşılaştırılması. FÜ Sağ Bil Derg 2005; 19: 51-55.

    8) Tezel S, Özgüven R, Tunçkol S. The effect of hyaluronic acid/carboxymethylcellulose in the prevention of postoperative adhesion in guinea pigs. Acta Oncol Turcica 2008; 41: 33-37.

    9) Beck DE. The role of seprafilm bioresorbable membrane in adhesion prevention. Eur J Surg Suppl 1997; 577: 49-55.

    10) Durmus AS. Effect of seprafilm on prevention of intraabdominal adhesions in rats. Indian Vet J 2010; 87: 816-817.

    11) Bahçıvan M, Keçelioğlu HT, Yücel SM, ve ark. Retrosternal yapışıklıkların önlenmesinde bir tavşan modeli. OMÜ Tıp Derg 2008; 21; 64-72.

    12) Günerhan Y, Çağlayan K, Sümer A, et al. The efficacy of carboxymetylcellulose for prevention adhesion formation after thyroid region surgery. Kafkas Univ Vet Fak Derg 2009; 15: 785-789.

    13) Kelekci S, Yilmaz B, Oguz S, et al. The efficacy of a hyaluronate/carboxymethylcellulose membrane in prevention of postoperative adhesion in a rat uterine horn model. Tohoku J Exp Med 2004; 204: 189-194.

    14) Evans DM, McAree K, Guyton DP, Hawkins N. Dose dependency and wound healing aspects of the tissue plasminogen activator in the prevention of intraabdominal adhesions. Am J Surg 1993; 165: 229-232.

    15) Hooker GD, Taylor BM, Driman DK. Prevention of adhesion formation with use of sodium hyaluronate–based bioresorbable membrane in a rat model of ventral hernia repair with polypropylene mesh. A randomized, controlled study. Surgery 1999; 125: 211-216.

    16) Park JS, Cha SJ, Kim BG, et al. An assesment of the effects of a hyaluronan-based solution on reduction of postsurgical adhesion formation in rats: A comparative study of hyaluronan-based solution and two film barirers. J Surg Res 2011; 168: 49-55.

    17) İrkorucu O, Ferahköşe Z, Memiş Z, Ekinci Ö, Akın M. Reduction of postsurgical adhesions in a rat model: A comparative study. Clinics 2009; 64: 143-148.

    18) Ersoy E, Öztürk V, Yazan A, Özdoğan M, Gündoğan H. Comparison of two types of bioresorbable barriers to prevent intra-abdominal adhesions in rats. J Gastrointest Surg 2009; 13: 282-286.

    19) Lim R, Morril JM, Lynch RC, et al. Practical limitations of bioresorbable membranes in the prevention of intraabdominal adhesions. J Gastrointest Surg 2009; 13: 35-42.

    20) Zeng Q, Yu Z, You J, Zhang Q. Efficacy and safety of seprafilm for preventing postoperative abdominal adhesion: Systemic review and meta-analysis. World J Surg 2007; 31: 2125-2131.

    21) Bahadır I, Oncel M, Kement M, Sahip Y. Intra-abdominal use of taurolidine or heparin as alternative products to an antiadhesive barrier (Seprafilm®) in adhesion prevention: An experimental study on mice. Dis Colon Rectum 2007; 50: 2209-2214.

    22) Remzi FH, Öncel M, Church JM, et al. An unusualy complication after hyalurinate-based bioresorbable membrane (Seprafilm) application. Am Surg 2003: 69: 356-357.

    23) David M, Sarani B, Moid F, Tabbara S, Orkin B. Paradoxical inflammatory reaction to seprafilm case report and review of literature. Southern Med J 2005; 98: 1039-1041.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]