Kontrasepsiyon gebe kalmanın önlenmesi, istenmeyen mevcut gebeliklerin sonlandırılması, dolayısıyla doğumların sınırlandırılması amacıyla uygulanan tüm yöntemler olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde hem insanlarda hem de hayvanlarda bu amaçla kullanılan bazı yöntemler bulunmaktadır. Aslında ekonomik özelliği olan hayvanlarda fizyolojik sınırlar içerisinde gebelik, istenen bir özellik olmasına rağmen kedi ve köpek gibi ekonomik verim özellikleri olmayan hayvanların ev ortamında beslenenleri özellikle de sokakta yaşayanları için istenmeyen gebeliklerin önlenmesi, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur
1.
Dünya genelinde başıboş kedi ve köpek sayısında her geçen gün meydana gelen artış, bazı problemleri de beraberinde getirmektedir. Sokak köpekleri tarafından ısırılmış çocuk vakaları, daha çok büyük şehirlerde sahipsiz hayvanların başıboş gezmelerine bağlı gözlenen hijyen problemleri ve özellikle gelişmemiş ülkelerde kuduz virüsü için vektör görevi yapan sokak köpeklerinin neden olduğu insan ölümleri bu problemlere örnek olarak gösterilebilir2. Amerika'da her yıl ortalama 10-20 milyon istenmeyen kedi ve köpek ötenazi edilmektedir. Birkaç milyon başıboş sokak hayvanı ise açlık veya otoyollardaki trafik kazaları sonucu ölmekte ya da başka kötü sonla karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizde de rakamlar tam olarak bilinmemesine ve Amerika'daki kadar yüksek olmamasına rağmen binlerce kedi ve köpek, özellikle de sokakta yaşayanlar, her yıl bu tür durumlara bağlı olarak ölmektedir. Hemen hemen herkes böyle bir durum ile karşılaşmasına rağmen çok az kişi kedi ve köpek sayısındaki artıştan kaynaklanan problemlere karşı duyarlılık göstermektedir. Sadece başıboş sokak kedi ve köpeklerinin fertilitelerinin önlenerek sayılarının azaltılması, hayvan popülasyon kontrolü için yeterli değildir. Dünya genelinde farklı coğrafik yerleşim yerlerine bağlı olarak, vahşi at ve eşek, geyik, kanguru, yaban domuzu v.b. pek çok hayvan türü sayısında gözlenebilecek aşırı artışlar önemli problemlere neden olacaktır3.
Ülkemiz göz önünde bulundurulduğunda özellikle başıboş kedi ve köpeklerin çoğalmalarından kaynaklanacak problemleri önlemek için hayvanları ötenazi etmektense, uygun kontraseptif yöntemlerle üremelerinin önüne geçilmesi, hayvan hakları ve insancıl yaklaşım adına daha etik bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Dişilere göre erkeklerde daha az yaygınlıkta yapılan kontrasepsiyon için insan ve hayvanlarda cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler kullanılmaktadır. Bu derlemede insan ve hayvan türlerinin erkeklerinde kullanılan farklı kontraseptif yöntemler ile ilgili güncel bilgiler sunulmaktadır.
1. CERRAHİ YÖNTEMLERLE KONTRASEPSİYON
1.1. Kastrasyon (Orşidektomi)
Kastrasyon cerrahi bir yöntem olup testislerin skrotal kese içerisinden dışarıya alınması işlemidir. Kastrasyon evcil hayvanlarda binlerce sene önce yapılmakta olan yararlı ve önemli bir operasyondur. Bunun başlangıcını tam olarak saptamak mümkün değilse de, insanların hayvanları evcilleştirmeye başladıkları zamana kadar uzanma olasılığı bulunmaktadır.
Kastrasyon, kontrasepsiyon amacı dışında tümörler4, travmatik bozukluklar, perineal herniler, testislerin hipertrofik dejenerasyonları5 ve prostatitis6 gibi hastalıkları engellemek, insanları ve diğer hayvanları ısırma7, ev içine idrar yapma, evden kaçma ve kavga etme8 gibi davranışsal bozuklukların önüne geçmek maksadıyla da yapılmaktadır5.
1.2. Vazektomi
Vazektomi, erkek fertilitesinin önlenmesine karşın cinsel işlevin sürdürülmesine olanak sağlayan bir operasyon olup vas deferensin bir bölümünün kesilip çıkarılması veya bağlanması olarak tanımlanmaktadır. Erkeklik hormonları olan androjenlerin salgılanması etkilenmediği için cinsel istek devam eder5,9. Vazektomide skrotal kese üzerinden yapılan küçük bir kesi ile spermatozoon akışını sağlayan vas deferens alt ve üst uçlarından bağlanarak kesilir10. Böylelikle yaşam boyu erkeğin, dişiyi gebe bırakması önlenmiş olur. Fakat vazektomiyi takiben, erkek kedi ve köpeklerde dişinin kızgınlık döneminde hırçınlaşma, çiftleşme için dışarı çıkma isteği gibi davranışların değişmeyeceği unutulmamalıdır. Vazektomi sonrası çoğu köpek bir hafta sonrasında azoospermik hale gelir ancak sperma içerisinde 3 haftaya kadar spermatozoa bulunabilir. Kedilerde ise bu süre 7 haftaya kadar uzayabilir. Operasyon geçirmiş ve dişiyle ilk kez çiftleşecek erkeklerin spermalarının, spermatozoon içerip içermediğinin anlaşılması için mikroskobik incelemeye tabi tutulması gerekir11.
Erkek kedilerde vazektomi sonrasında dişilerin kızgınlık döneminde evde belirli yerlere idrar yapma güdüsü devam edebilir. Bu durum rahatsızlık verici olursa her zaman için kastrasyon yapma olanağı mümkündür. Erkek aktif olduğundan kızgınlıktaki dişiyi kolaylıkla belirleyip çiftleşme işlemini gerçekleştirecektir. Olay sonucunda gebelik şekillenmeyeceğinden ev yaşamında etkin bir doğum kontrolü sağlanmış olacaktır. Dişi bir kedinin bir batında ortalama 4-6 yavru doğurduğu ve bunun yılda iki kez gerçekleşebileceği düşünüldüğünde, operasyonun ne kadar etkin bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca kastrasyon uygulanarak testisleri alınan kedilerde sık karşılaşılan hareketsizlik, kilo alma, idrar yolları taşları oluşumu gibi olasılıklar vazektomi uygulanan hayvanlarda ortadan kaldırılmış olur. Buna karşın hem kedi hem de köpeklerde testislerin mevcut kalması, testosteron seviyesindeki artış ileriki yıllar için olası testis patolojileri bakımından potansiyel risk faktörüdür10. Ancak bu risk, vazektomi yapılmamış, kısırlaştırılmayan hayvanlar için de geçerlidir. Sonuç olarak, evde yaşayan kedi ve köpeklerin cinsel işlevlerini doğal olarak sürdürmeleri istendiğinde, vazektomi alternatif bir yöntem olarak önerilebilir.
2. CERRAHİ OLMAYAN YÖNTEMLERLE KONTRASEPSİYON
2.1. Burdizzo (Emaskülatom) yöntemi
Burdizzo genellikle koç ve tekelerde kapalı kastrasyon olarak tanımlanan spermatik kord ve ilişkili kan damarları ile sinirlerin ezilmesi, dolayısıyla testise giden kan akımının kesilmesi amacıyla geliştirilmiş bir alettir. Bu işlem sonucunda testis dejenere olur ve akabinde atrofi şekillenir.
2.2. Bariyer yöntemi (Kondom, prezervatif)
Yeni ve hormonal yöntemlere göre spermatozoonların uterus boşluğuna geçmesini engelleyen bariyer yöntemler, eski çağlardan beri gebelikten korunma amacı ile insanlarda kullanılmaktadır. Kontraseptif bariyer yöntemlerin ortak özelliği, spermatozoonların vajinaya ve dolayısıyla uterusa ulaşmasını engellemektir. Bariyer yöntemlerden sadece erkek kondomu erkekler tarafından kullanılırken, geri kalan kadın kondomu, diyafram, servikal başlık, vajinal sünger ve spermisit yöntemleri ise kadınlar tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve özellikle HIV riskini önlemede kontraseptif bariyer yöntemlerin önemi tartışma götürmeyen bir gerçektir. Bariyer yöntemlerde en önemli koşul, uygun ve ideal kullanımın sağlanabilmesidir. Uygun kullanıldığı takdirde başarı oranı %90-95 civarındadır9,12-14.
2.3. Geri çekme yöntemi (Koitus interruptus)
Geri çekme yöntemi birçok toplumda çiftler tarafından doğurganlığı kontrol etmek için kullanılan ve bilinen en eski aile planlaması yöntemlerinden biridir. Geri çekme yöntemine, halk arasında “çekilme”, “dikkatli olma”, “dışarı boşalma”, “erkeğin korunması” gibi pek çok isim verilmiştir. Geri çekme, ilişki sırasında erkeğin ejakülasyondan hemen önce penisini vajinadan çıkarıp dışarıya boşalmasıdır. Ne zaman ejekülasyon olacağını önceden kestiremeyen erkeklere ve ardarda ikinci kez cinsel ilişkiye giren erkeklere bu yöntem önerilmez. İlk uygulama yılında görülen %4-18'lik başarısızlık oranları, bu yöntemin en önemli dezavantajıdır. Ayrıca cinsel ilişkinin plato fazında yarıda kesilmesi, eşlerin cinsel doyumlarını azaltabilir. Geri çekme hiçbir yöntem kullanmamaktan çok daha iyi kontrasepsiyon sağlar. Bütün dünyada herkes tarafından her durumda hiçbir araç veya inceleme gerektirmeden ve komplikasyon korkusu olmadan uygulanabilmesi, bu yöntemin en olumlu yönüdür9,13,14.
2.4. Sıcak uygulama yöntemi
Bu yöntemin geçmişi Hipokrat'a dayanmaktadır9. Spermatogenesis için testis içi sıcaklığın vücut sıcaklığından 2-5 °C düşük olması gerekmektedir. Skrotum, tunika dartos, muskulus kremaster ve pleksus pampiniformis testisin sıcaklığının düşürülmesinde (termoregulasyon) görevli yapılardır15. Bu yöntemde testisler, ağrı eşiğinin altındaki sıcaklık derecesinde (yaklaşık 45 °C) spermatogenesis duruncaya ve spermada olgun spermler görülmeyinceye kadar sıcaklığa maruz bırakılır. Koçlarda yapılan bir çalışmada testisler üzerine 23 gün boyunca yün torbalar takılarak testis sıcaklığında 4.03 °C'lık bir artış sağlanmıştır. Yün torbalar çıkarıldığı gün koç spermalarında yok denecek kadar az spermatozoonun bulunduğu, motilitenin sıfırlandığı ve anormal spermatozoon oranının da çok yükseldiği rapor edilmiştir. Aynı çalışmada yün torbaların çıkarılmasından 62 gün sonra spermatolojik özelliklerin tekrar normale döndüğü tespit edilmiştir16. Bu yöntem çeşitli yan etkileri ve uygulama zorluğu açısından tercih edilen bir yöntem değildir9.
2.5. Hormonal yöntem
Erkeklerde uygun gonadal fonksiyon için hipotalamustan salgılanan GnRH, hipofiz ön lobundan FSH ve LH'nın salınımını stimüle etmektedir. LH testisteki Leydig hücrelerine bağlanarak testosteronu stimüle eder. FSH ise Sertoli hücrelerine etki ederek bu hücrelerin sperm üretiminde görev almasını sağlar. Testosteron kan akışına dağılarak hipofiz ve hipotalamus bezlerindeki geri bildirimi ile kendi seviyesini ayarlar. Sağlıklı erkeklerde, LH, FSH ve testosteron kontrol sistemi ile saniyede yaklaşık 1000 sperm üretimi gerçekleşmektedir12,15.
İnsan ve hayvanlarda kullanılan hormonal kontrasepsiyonun temeli; (a) GnRH aktivitesi, dolayısıyla LH ve FSH'nın baskılanması, (b) intratestiküler testosteronun konsantrasyonunun azaltılmasıdır17,18. Erkeklerde kullanılan hormonal kontraseptifler hipotalamus-hipofiz-gonad eksenini baskılayarak spermatogenesisi inhibe etmektedir. Uzun süre testosteron ve progestagen kullanımı negatif feedback etki ile; GnRH agonist kullanımı FSH ve LH üzerine önce stimulatör daha sonra baskılayıcı etki ile; GnRH antagonist kullanımı ise doğrudan baskılayıcı etki ile testiküler spermatogenesise olumsuz etki yapmaktadırlar. Hormonal kontrasepsiyon amacıyla insanlarda farklı testosteron analogları, GnRH agonist ve antagonistleri ile progestagenler parenteral ve oral yolla kullanılmaktadır9,14,18. Bu yöntem hayvanlar arasında daha çok köpeklerde tercih edilmiş olup çalışmaların büyük çoğunluğu da bu türde yoğunlaşmıştır3. Progestagenlerden medroksiprogesteron asetat ve megestrol asetat'ın yüksek dozlarının sperma kalitesi ve spermatozoon sayısında hızlı bir düşüşe neden olduğu, düşük dozlarının ise etkisiz kaldığı bildirilmektedir19,20. Pek çok testosteron esterlerinin değişen zaman periyodunda köpeklerde spermatogenik aktiviteyi önemli düzeyde azalttığı tespit edilmiştir20,21. Bununla birlikte testosteron ve progesterona karşı bireysel farklılıklarla birlikte güvenilirliğinin az olması, bu hormonlar için veteriner preparatlarının hazırlanmasında kısıtlayıcı faktörler olarak rol oynamaktadır.
İnsanlarda olduğu gibi hayvanlarda da kullanılan diğer bir hormonal kontrasepsiyon yöntemi ise GnRH salınımına müdahale eden GnRH agonist ve antagonistlerinin kullanımıdır. Bu hormonların erkek ve dişilerdeki kontraseptif etkileri yaygın bir şekilde değerlendirilmiştir3. Sperm üretimi ve fertilitenin azaltılması açısından GnRH analoglarından deslorelin ve nafarelin ile önemli başarılar elde edilmiştir. Deslorelin implantının 12 ay boyunca yüksek dozlarda etkili olduğu ve uygulama sonunda spermatogenesisin yeniden başladığı bildirilmektedir22,23. Ayrıca vahşi köpek ve kedilerde de kontrasepsiyon amacıyla deslorelinin etkili olduğu öne sürülmektedir24-26.
2.6. İmmunizasyon yöntemi (İmmunokontrasepsiyon)
İmmunokontrasepsiyonda amaç, erkek ve dişilerin üreme sistemindeki bir hedefe karşı aşı üretmektir. Son yirmi yılda, erkek ve dişilerde aşı çalışmalarıyla fertilitenin baskılanmasına büyük bir ilgi gösterilmektedir. Erkeklerde immunokontrasepsiyon amacıyla genellikle GnRH, FSH, LH ile bu hormonların reseptörleri ve spermlere-spesifik-proteinler (sperm antijenleri)'e karşı üretilen aşılar kullanılmaktadır27,28.
2.6.1. GnRH'ya karşı üretilen aşılar
GnRH erkek ve dişi üremesinde etkili olan en önemli hormonlardan biridir. GnRH'ya ve reseptörlerine karşı üretilen aşıların kontrasepsiyon mekanizması, GnRH'ya karşı oluşan antikorlar vasıtasıyla GnRH'nın kendi reseptörlerine bağlanmasını, dolayısıyla LH ve FSH salınmasını engellemektir. GnRH'ya karşı aşı üretilebilmesi için aşıya karşı bireysel hassasiyet, antikor titresini yüksek tutmak amacıyla aşının tekrarlı uygulanması ve bir adjuvanta ihtiyaç duyması gibi faktörler GnRH aşılarının dezavantajları arasında bulunmaktadır. Buna rağmen erkek ve dişilerde hormonal siklusu ve cinsel davranışları baskılamadaki etkinliği ise avantajları arasında yer almaktadır29.
GonaCon, Improvac ve IPS-21 gibi aşılar GnRH/GnRH reseptörlerine karşı üretilmiş aşılardır. Halen erkek kontrasepsiyonunda etkinliği tam anlamıyla ortaya konulamamasına rağmen insan30, köpek31,32, kedi33, geyik34 ve domuzlarda35 fertiliteyi baskıladığı ile ilgili başarılı sonuçlar elde edilmiş çalışmalar bulunmaktadır. Ülkemizde de üretilen Bopriva aşısı ise genç sığırlarda testosteron salgılanmasını, seksüel aktiviteyi ve sperm üretimini başarılı bir şekilde önleyebilmektedir. Bopriva ile yapılan bir çalışmada peripubertal (6-8 aylık) dönemdeki sığırlara 4 hafta ara ile boyundan yapılan iki doz enjeksiyonun en az 10 hafta boyunca (ikinci enjeksiyondan sonra) testiküler büyüme ve testosteron sekresyonunun baskılanmasında çok etkili olduğu bildirilmektedir36. Erkek farelerde GnRH ile immunizasyon spermatogenesisi ve fertiliteyi baskılamaktadır37. Öte yandan son zamanlarda rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen kontraseptif GnRH aşıları da bulunmaktadır38.
2.6.2. LH'ya karşı üretilen aşılar
LH erkek ve dişi üremesinde önemli bir role sahip olduğu için kontraseptif amaçlı olarak LH ve reseptörlerine karşı aşılar üretilmiştir. Kontrasepsiyon için tekrarlı uygulamalar gereklidir. Erkek köpeklerde yapılan bir çalışmada, LH'ya karşı üretilmiş aşıların birkaç doz uygulamasını müteakip hayvanların bir yıla kadar infertil kalabildikleri, uygulamanın geçici olduğu ve sonlandırıldığında ise tekrar fertilitelerini kazandıkları gözlenmiştir39. LH reseptörlerinden yoksun bırakılan erkek ve dişi farelerin tamamen steril oldukları tespit edilmiştir40. Rekombinant DNA tekniğiyle üretilmiş domuz LH reseptör aşılarının erkek farelerde spermatogenesisi ve fertiliteyi baskıladığı, fertilitenin ise %75 oranında düştüğü bildirilmektedir41.
2.6.3. FSH'ya karşı üretilen aşılar
FSH seminifer tubullerin gelişimi ve spermatogenesisin devamlılığı bakımından erkek üreme fonksiyonlarında önemli bir role sahiptir. Rhesus maymunların koyun FSH'sı ile aktif immunizasyonu sonucu serum testosteron düzeylerinde herhangi bir değişikliğin gözlenmediği ancak spermatogenik aktivitede azalmanın şekillendiği bir çalışmada, immunizasyondan 2 yıl sonra yüksek anti-FSH antikorlarının varlığına rağmen spermatogenesisin normale döndüğü, sperm sayısı, motilitesi ve morfolojik yapısında yeniden düzelmelerin meydana geldiği bildirilmektedir42. Benzer bulgular başka bir çalışmada da tespit edilmiş ve maymunların FSH'ya karşı immunizasyonunu müteakip 150 gün içerisinde sperm sayısında belirgin bir azalma şekillendiği, libidolarının etkilenmediği ancak çiftleşme sonrası dişilerde gebelik oluşmadığı gözlenmiştir43.
2.6.4. Spermlere-spesifik-proteinler'e karşı üretilen aşılar
Spermlere spesifik pek çok protein identifiye edilmiştir. Bu proteinlerle erkeklerin aşılanmaları sonucu vücutta anti-sperm antikorları oluşmaktadır. Anti-sperm antikorları spermatogenesis ve steroidogensisde aksaklıklara, dolayısıyla sperma kalitesinde (sperm sayısı, motilitesi, canlılık vb.) önemli azalmalara neden olarak kontraseptif etkilerini göstermektedirler44. LDH-C4, PH20, fertilin (PH30), Sp10, Sp17, Sp56, fertilizasyon antijen (FA)-1, izumo, YLP12, CatSper1, eppin, proakrozin ve sisteinden zengin sekretor protein-1 insan ve bazı hayvan türlerinde izole edilen spermlere-spesifik-proteinler'den olup bu proteinler kullanılarak yapılmış çalışmalarda erkeklerdeki kontraseptif etkinlikleri ortaya konulmuştur38.
2.7. İntratestiküler, intraepididimal ve intravasal enjeksiyon yöntemi
Kimyasal ajanların testis, epididimis ya da vas deferense enjeksiyonu sonucuya azoospermi indüklenip infertilite oluşturulmakta ya da spermatogenesis tamamen baskılanıp sterilite şekillendirilmektedir. Kullanılan ajanın türüne bağlı olarak geriye-dönüşümsüz kontrasepsiyon sağlanabilmektedir. Bu teknik, köpek ve kedilerin büyük ölçekli sterilizasyon programları için de uygun bir kontrasepsiyon şeklidir45,46.
Freund'un tam adjuvanı ya da Bacillus Calmette Guerin gibi bir adjuvantın doğrudan testis içine enjeksiyonu testiste lenfoid hücrelerden testis dokusuna girebilen ve otoimmun cevapla sonuçlanan lokal bir tahribat oluşturmaktadır. Bu iki adjuvantın tek doz intratestiküler enjeksiyonları (10-25 IU), granülom veya anti-sperm antikorları oluşturmaksızın şiddetli oligospermi veya azoospermi ile sonuçlanmaktadır. Sterilite 6 hafta içinde meydana gelmekte ve birkaç ay devam etmektedir. Yüksek dozda (>75 IU) intratestiküler enjeksiyonları ise şiddetli granülomatöz reaksiyon ile sonuçlanmaktadır47. Köpeklerde metalibur, deksametazon, metoprion, niradazol, α-klorohidrin ya da danazol'un 100 mg'lık bir çözeltisinin intratestiküler uygulaması testiküler ve epididimal atrofi ile azoospermiye neden olmaktadır48. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi 2011 yılında, içerisinde arjinin ile nötralize edilmiş çinko glukonat bulunan ticari bir preparatı (EsterilsolTM, Ark Sciences, USA) onaylamıştır. Prosedür, 3-10 aylık yavru köpeklerin her bir testisinin içine skrotal genişliğine göre, önceden belirlenmiş bir miktarda çinko solüsyonu enjekte edilmesini içerir. İlacın etki mekanizmasının tam olarak nasıl olduğu bilinmemesine rağmen, güçlü bir spermisidal etkiye sahip olduğu ve spermatogenik hücrelerin tümünü hasara uğrattığı iddia edilmektedir. 1 mL Esterilsol'ün köpeklerin seminifer tubulleri, rete testisleri ve epididimislerinde fibrosis, ilerleyen zamanlarda testislerinde atrofi ve sonuçta sterilizasyona neden olarak kalıcı bir kontrasepsiyon sağladığı bildirilmektedir49. Levy ve ark.50, düşük maliyet, kullanım kolaylığı, testislerin alınmasını gerektirmeyen bir kastrasyon tekniğinin kültürel kabulü gibi nedenlerle çinko glukonatın köpeklerde cerrahi yöntemlere göre değerli bir tercih olarak kullanılabileceğini öenrmektedirler. İntratestiküler %95'lik tek doz etanol enjeksiyonunun köpek51 ve boğalarda52, uygulama sonrası 30-60 gün içerisinde testislerde atrofi ve spermada spermatozoon yokluğu ile karakterize kısırlığa neden olarak kalıcı bir kontrasepsiyon sağladığı bildirilmektedir. Benzer şekilde %70'lik gliserolün de köpeklerde kontraseptif amaçlı kullanılabileceği ancak etanol kadar etkili olmadığı ileri sürülmektedir51. Kalsiyum klorit'in ise boğalarda kontrasepsiyon amaçlı kullanılamayacağı52 ancak köpeklerde spesifik dozlarda şirürjikal kastrasyona tercih olarak başarılı bir şekilde kullanılabileceği önerilmektedir53. İntratestiküler enjeksiyondan sonra skrotal ülser ve dermatit, prepusyal şişlik, kusma, ishal, iştahsızlık, uyuşukluk ve lökositozu içeren lokal ve sistemik reaksiyonlar görülebilmektedir. Ayrıca intratestiküler uygulamaları müteakip 60. güne kadar epididimisteki rezerv spermlerden dolayı bu süre zarfında hayvanların fertil olabileceği ve çiftleşme sonrası gebeliklerin şekillenebileceği unutulmamalıdır49.
Sklerozan ajanların (%50'lik PBS solüsyonu içerisinde %3,5 formalin ya da %50'lik DMSO solüsyonu içerisinde %1,5 klorheksidin glukonat) intraepididimal enjeksiyonları, kedi ve köpeklerin epididimislerinde kimyasal tıkanma oluşturarak geriye-dönüşümsüz azoospermi ve sekunder testiküler atrofiye neden olmaktadır. Ancak tek başına formalinin intraepididimal uygulaması geçici bir süreliğine azoospermi ya da oligospermiyi uyarmaktadır45. Köpeklerden farklı olarak, kedilerde intraepididimal enjeksiyondan sonra sperm granülomları ve spermatosel sürekli olarak gözlemlenmektedir54.
İnsan ve hayvanlarda kullanım alanı bulan ve “skalpelsiz vazektomi” olarak da adlandırılan intravasal enjeksiyon ile kontrasepsiyon için “polimer sitren maleik anhidrid” ve DMSO karışımından oluşan bir jel (VasalgelTM) skrotal kese açıldıktan sonra vas deferens içine enjekte edilmektedir. Bu madde uygulandıktan sonra vas deferensin duvarını sarmakta, lümenini kısmi olarak tıkamaktadır. Uygulama sonrası dakikalar içerisinde jel katılaşmakta ve vas deferensin mikroskobik katmanlarını bir demir ağı gibi sarmaktadır. Spermler polimer ile karşılaştığında polimerin yüzeyindeki “artı” ve “eksi” yükler spermatozoon membranının bozulmasına ve motilitesini yitirmesine sebep olmakta ve vasalgel böylelikle kontraseptif etkisini göstermektedir. Vazektomide uygulama sonrası tam bir kontrasepsiyon için yaklaşık 3 ay kadar bir süreye ihtiyaç duyulurken vasalgel anında etki göstermektedir. Vas deferensi tamamen tıkamadığı için vazektomiye göre daha az geri-basınç oluşturmaktadır. Anti-sperm antikorları ve sperm granülomlarının oluşumu vazektomiye göre daha azdır. Ayrıca polimer alındıktan sonra vas deferensin iç yüzeyi önceki haline dönmekte olup geri alma, dolayısıyla kontrasepsiyon süresi isteğe bağlı olarak hafta, ay hatta yıl olabilmektedir18,55.
2.8. Bitkisel yöntem
Genellikle geriye-dönüşümlü bir kontrasepsiyon sağlayan bitkiler ve bitkisel ürünler yan etkilerinin az olması ve kolay bulunabilir olması ile erkeklerde kullanılan alternatif kontraseptif yöntemlerden biridir9. Ancak etkinlikleri tam olarak ortaya konulamamıştır. Pamuk tohumundan elde edilen gossipol'ün testiküler germ hücrelere geriye-dönüşümsüz hasar verdiği17, Çin'de romatoid artrit, ateş, trombositopenik purpura, ankilozan spondilitis, kronik nefritis ve hepatitise karşı kullanılan ve Thunder God sarmaşığı olarak bilinen Trypterygium wilfordii56, artritisli insanlarda 2-6 ay boyunca azoospermiye57, sıçanlarda ise sperm yoğunluğu ve motilitesinde azalmalara58 sebep olarak kontraseptif etkisini göstermektedir. Caprica papaya tohumu ekstraktının post-testiküler bölgede etkisini göstererek geriye-dönüşümlü bir kontrasepsiyon sağladığı bildirilmektedir59. Afrika biberi olarak bilinen Xylopia aethiopica bitkisinin, sıçanlarda doza bağlı olarak vücut ve üreme organ ağırlıklarını, sperm ve fertilite parametrelerini azalttığı için geriye-dönüşümlü kontrasepsiyon amacıyla kullanılabileceği ileri sürülmektedir60. Azadirachta indica bitkisinin kabuk ve çiçeklerinin sıçanlarda anti-androjenik aktivite gösterdiği ve buna bağlı olarak geriye-dönüşümlü kontrasepsiyon amacıyla kullanılabileceği iddia etmektedirler61. Phyllantus amarus62 ve Balanites roxburghii63 bitkilerinin de anti-spermatogenik aktiviteye sahip oldukları ve dolayısıyla geçici kontrasepsiyon sağladığı bildirilmektedir. Kontraseptif etkili yalancı karabiber olarak tanınan Embelia ribes maymunlarda sperma kalitesi ve steroid hormon üzerine olumsuz etki ederken64 bu bitkiden izole edilen embelin ise köpeklerde griye-dönüşümlü kontrasepsiyon sağlamaktadır65.
2.9. Diğer yöntemler
2.9.1. Çeşitli farmakolojik ajanlar
Antikanser ilaç olan lonidamin'den sentezlenen “adjudin” ve “H2-gamendazol” seminifer tubullerde germ hücreleri azaltarak; retinoik asit reseptör antagonisti olan “BMS-189453” germinal epitelyumun rejenerasyonunu önleyerek; “Bis-(dikloroasetil)-diaminler (BDAD), WIN 18,446” oral dozda alındığında insanlarda spermatogenesisi baskılayarak66; “nifedipin” gibi kalsiyum kanal blokörleri, sperm hiperaktivasyonu, spermlerin oosite doğru kemotaksisi, kapasitasyon ve akrozom reaksiyonu gibi pek çok fizyolojik olayı başlatan spermlere-spesifik-iyon kanalları [Cation channel of sperm (CatSper)]' nı bloke ederek9,18,67; “N-butildeoksinojirimisin (NB-DNJ, Miglustat)” sperm membranında bulunan ve spermatogenesis özellikle de zona pellusidanın spermatozoon tarafından tanınmasını sağlayan glikosfingolipidlerin biyosentezini değiştirerek dolayısıyla sperm motilitesini inhibe ederek geçici kontrasepsiyon sağlamaktadır68. Ayrıca hücresel bölünme inhibitörü olan“ketokonazol”ün, köpek, tavşan, maymun ve insan da dâhil olmak üzere pek çok türde spermatostatik etkiler gösterdiği bildirilmektedir46.
2.9.2. İnvaziv olmayan mekanik kontrasepsiyon
Ultrasonografinin insan, maymun, kedi ve köpeklerdeki kontraseptif etkisi denenmiştir. Bu amaçla 2-7 gün boyunca kedilere günde 1-2 kez; köpek, maymun ve insanlara da günde 1-3 kez 10-15 dakika boyunca cm2'ye 1-2 watt olacak şekilde ultrason uygulaması yapılmıştır. Anestezi gerektirmeyen, ağrısız ve yan etkisi olmayan bu yöntemin, uygulamanın dozu ve frekansına bağlı olarak Leydig hücreleri ve kan testosteron düzeylerini etkilemeksizin spermatogenesisi önemli derecede baskılamasıyla kontrasepsiyonda etkili olduğu ileri sürülmüştür69.