Sığırlarda bütün koruyucu tedbirlere rağmen yabancı cisim hastalıklarıyla oluşan ekonomik kayıpların fevkalade büyük olduğu ifade edilmektedir
10.
Retikulumun klinik olarak direkt muayenesi güç olduğundan, özellikle yemle alınan kesici ve batıcı yabancı cisimlerin retikuluma batması sonucu oluşan perforasyon nedeniyle peritonun yangılanması olarak tarif edilen RPT10,11,13-15 olgularında tanı yabancı cisim ağrı deneyleri sayesinde endirekt olarak yapılır. Ağrı deneylerinin belirgin olarak pozitif olduğu olaylarda anamnez, klinik semptomlar ve diğer muayene sonuçlarıyla (özellikle metalik yabancı cisimlerde endometaloskopi ve total lökosit sayımı vs) birlikte değerlendirilerek tanı konabilir1,4,21-26.
Yabancı cisim ağrı deneyleri, genel olarak sığırlarda RPT’ye bağlı olarak retikulum sahasında artan ağrı duyarlılığını saptamaya yararsa da (4,16, 17, 20, 27), sırttan sıkma deneyi ve Kalchschmidt’in bölge deneyinin pozitif sonuçlarının, RPT için çok spesifik olmadığı, aksine çoğunlukla göğüs boşluğuna (perikarditis, plöritis gibi) veya karın boşluğunda (muhtemelen bağırsak invaginasyonu, hepatitis, nefritis, metritis, torsiyo uteri vs.) lokalize olmuş ağrılı hastalıkları da gösterdiği ifade edilmektedir10,19,20. Bu nedenle her iki deneyin de asla yalnız başlarına değerlendirilmemesi, bilakis sopa deneyi ile birlikte uygulanması ve değerlendirilmesi önerilmektedir10. Çalışma sonuçları, bu üç ağrı deneyinin modifiye Diernhofer’in yumruk deneyi ile birlikte değerlendirilmelerinin ve özellikle de ağız şapıdatmanın varlığının saptanması tanı için çok faydalı olacağını göstermiştir.
Yabancı cismin batışının en belirgin işareti ağrıdır. Ağrı inleme ile kendini gösterir. Yabancı cisim ağrı deneylerinde pozitif olaylarda hayvanın ekspirasyonu esnasında yumuşak bir inleme sesi işitilir11,14,16-18,23,27. Akut olaylarda inleme kronik olaylardan daha belirgindir10,11,16. Ayrıca belin kamburlaşması, karın çekikliği, diş gıcırdatma, tutuk yürüyüş, yatıp kalkarken inleme, hareketlerde isteksizlik, karın kaslarında gerginlik artışı, ön ayakların vücuttan ayrık tutulması ağrı belirtileridir13-15,21-24. Bu belirtilerin (özellikle de inlemenin) dışında hayvanın huzursuz olması, ağzı açık, dili dışarı çıkmış vaziyette şiddetli böğürmesi ağrının değil, aksine korkunun ifadesi olması nedeniyle dikkate alınmamalıdır14. Akut RPT’li hastalarda ağrının belirtisi olan bu bulgulara ilaveten ağız şapırdatma da ağrının ifadesi olarak düşünülmelidir.
Endometaloskopi ile ferromagnetik yabancı cisimler saptanabilirse de1,4,13,14,17,22,24-26 ferroskopun ön midelerde bulunan travmatik olmayan ferromagnetik cisimlere ve yutturulan mıknatıslara, ayrıca demir ihtiva eden kumlara da sinyal verdiği11,28, bununla birlikte toplu iğne gibi çok küçük ve nadiren de olsa çok yukarı retikulum duvarına batan yabancı cisimleri göstermeyeceği dikkate alınmalıdır. Bu yüzden ferroskopla saptanan pozitif ve negatif sonuçlar ağrı deneyleri ve klinik semptomlarla birlikte değerlendirilmelidir4,11.
Birçok araştırıcı21-25 tarafından da akut RPT olaylarında belirtildiği gibi anemnezden hastaların aniden yemediği ve içmediği, gaita ve idrar yapamadığı, sırtın kambur olduğu, şiştiği, süt veriminin aniden azaldığı öğrenilmiştir.
Çalışmadaki hasta ineklerde saptanan klinik bulgular; araştırıcıların21-24, genel olarak akut RPT’li hastalarda iştahsızlık, hafif timpani, süt veriminde azalma, vücut sıcaklığı artışı (39.5-40.5°C), ağrı ve ağrı belirtileri gözlenir bildirimleriyle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.
Kaynaklarda4,10,11,13,14,23 belirtildiği gibi, akut RPT’li hastalarda sindirim fonksiyonlarının yavaşladığı, iştahsızlık yanında rumen hareketlerinin frekansı ve tonusunun azaldığı saptanmıştır.
RPT olgularında kalp ve solunum frekanslarının genellikle değişmediği4, ancak akut olaylarda yükselebilecekleri ifade edilmektedir9,10,18. Ghanem23’ın bildirimleriyle (kalp frekansı 89±6.3 /dk ve solunum frekansı 48.5±4.5 /dk) benzerlik gösteren çalışma hayvanlarındaki kalp ve solunum frekansları ortalama değerlerinin fizyolojik sınırların16 üzerinde olduğu görülmüştür. Bunun sekunder olarak vücut sıcaklığı artışı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Kan muayenelerinin yabancı cisim hastalığının tanısı açısından fazla güvenilir sonuçlar vermediği belirtilmişse de10,11, özellikle hastalığın akut döneminde yangının indikatörü olarak total lökosit sayısında artış olduğu ve RPT tanısını desteklediği1,11,21,23,28 ifade edilmiştir.
Araştırmacılar (20, 22, 23, 26, 28) tarafından belirtildiği gibi çalışmadaki akut RPT’li hastalarda total lökosit sayısında artış olduğu belirlenmiştir. Ayrıca akut RPT’li hastalarda saptanan total lökosit ortalama değerleri araştırıcılarca (20, 23, 26) bildirilenlerle benzerlik göstermektedir. Ancak Sekin ve ark. (5) tarafından, RPT’Li hastalarda ortalama total lökosit sayısı (8495/mm³) daha düşük bulunmuştur. Bu farklılığın ise akut RPT’li hastaların yanında kronik hastalarında birlikte değerlendirilmesinden kaynaklandığı kanısındayız.
Hastalığın akut devresinde beden sıcaklığı 40-40.5°C ye kadar yükselebilir, fakat kısa süre sonra normale döner. Daha sonra genellikle normal sınırlar içinde seyreder10,11. Nikow20, hastalığın başlangıcında vücut sıcaklığının yükseldiğini ve 39.2-40.6ºC arasında değiştiğini ifade etmiştir. Klee14 tarafından 39.5-40.0ºC arasında, Özba ve ark4, 38.2-40.2ºC arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Ghanem23 tarafından, ortalama vücut sıcaklığı 39.5±0.7ºC bulunmuştur. Çalışma sonuçlarını bu bildirimlerle uyum içerisinde olduğu görülmüştür.
Birçok araştırıcı4,10,11,14,20,23,28 tarafından, RPT’nin akut devresinde vücut sıcaklığının ve total lökosit sayısının artışı yanında özellikle ağrı deneylerinin pozitif sonuçlar verdiği bildirilmiştir. Çalışma sonuçlarının bu bildirimleri destekler nitelikte olduğu görülmüştür.
Yabancı cisim ağrı deneyleri esnasında pozitif olaylarda duyulan “inleme sesi” genel olarak retikulum sahasında artan ağrının belirtisi olarak değerlendirilmektedir. Ancak çalışmada ağrının belirtisi olarak “ağız şapırdatma”nın da inleme kadar önemli olduğu belirlenmiştir.
Sonuç olarak; akut RPT olgularında yabancı cisim ağrı deneylerinden Diernhofer’in yumruk deneyinin modifiye edilerek uygulanması esnasında saptanan “ağız şapırdatma”nın ağrının ifadesi olarak değerlendirilebileceği ve hastalığın tanısında faydalı olacağı kanısına varılmıştır.
Teşekkür
Rumenotomi operasyonlarını yapan FÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üye ve yardımcılarına teşekkür ederim.