Leishmaniasis, memelilerin zorunlu hücre içi parazitleri olan Leishmania cinsi protozoonların infekte Phlebotomus veya Lutzomyia cinsi kum sinekleri tarafından kan emme işlemi sırasında bulaşıp, retiküloendotelyal sistem (RES) organlarına yerleşerek meydana getirdiği bir zoonotik hastalıktır
1. Leishmaniasis, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 6 önemli tropikal hastalıktan biri olarak kabul edilen bir paraziter infeksiyondur. Günümüzden 60 yıl öncesine kadar sadece belirli bölgelere sınırlı oldugu düşünülen bu hastalık, bugün Avustralya ve Antarktika hariç bütün kıtalarda saptanmaktadır
2. Toplamda 98 ülkede 12 milyon insanı etkileyen ve yaklaşık 350 milyon insan için de risk oluşturduğu düşünülen bu hastalığın yıllık ölüm oranının 57.000 civarında olduğu düşünülmektedir
3. Köpekgiller Leishmania türleri için rezervuar olarak rol oynamakta ve bunlarda görülen hastalığa ise Kanin leishmaniasis (KanL) adı verilmektedir.
Leishmaniasis ağırlıklı olarak L. infantum’un etken olduğu iç organ leishmaniasisi (Visseral leishmaniasis, VL) ve L. tropica ile oluşan kutanöz leishmaniasis (KL) olmak üzere iki klinik durumda gözlenmektedir 4,5. VL kliniğinde majör olarak splenomegali, sürekli/düzensiz ateş, hepatomegali ve pansitopeni görülmekte ve hastalık tedavi edilmediğinde yüksek ölüm oranları gözlenebilmektedir. Ülkemizde İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Muğla gibi kıyı illerinin yanı sıra Bilecik, Karabük, Kars, Tokat, Kastamonu ve İstanbul gibi farklı illerde de VL olgularının belirlenmiş olması bu hastalığın subtropikal iklimde yer alan ülkemizin her bölgesinde görülebileceğini düşündürmekte ve her yıl ortalama 40 yeni olgu bildirilmektedir 6,7.
VL tanısında klinik bulgular ön tanıda rol oynasa da, kesin tanı parazitolojik ve serolojik laboratuvar testleri ile konulmaktadır. Hastadan alınan örneklerden (kemik iliği, kan, biopsi, abse) yapılan yayma preparatların boyanarak direkt mikroskobik tanı ve/veya NNN (Novy MacNeal Nicolle) besiyerine ekilerek promastigotların görülmesi ile tanı konulabilir. Ayrıca indirekt tanıda serolojik yöntemlerden ELISA (Enzyme Linked Immunosorbent Assay), IFAT (Indirekt Fluoresan Antikor Test) ve rK39 hızlı tanı testi kullanılmaktadır. Nükleik aside dayalı Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) yöntemleri de hızlı ve güvenilir olmaları nedeniyle laboratuvar tanısında yer almaktadır 8,9.
Bu çalışmada İstanbul ilinde bulunan iki sahipsiz hayvan barınağındaki 93 köpek L. infantum varlığı açısından, real-time PCR yöntemi ile araştırılmıştır.