Toksoplazmozis Toxoplasma gondii’nin neden olduğu dünya çapında halk ve hayvan sağlığı açısından yüksek öneme sahip bir hastalıktır
1. T. gondii ilk olarak 1908 yılında Afrika’da Cytenodactilus gondii adı verilen yabani bir kemiriciden izole edilerek tanımlanmıştır
2. Hücre içi apicomplexan protozoon olan T. gondii’nin insanlar, çiftlik hayvanları, evcil hayvanlar ve vahşi yaşamda olağanüstü geniş bir konakçı aralığına sahip olması ve hemen hemen her hücre tipini enfekte edebilmesi onu dünyada en fazla tanınan protozoan parazitlerden biri haline getirmiştir
3. Toksoplazmozisin yaşam döngüsünde kedigiller temel rol oynamaktadır. Yalnızca kedigillerin dışkısı ile dış ortama atılan ookistler dış ortamda sporlanarak nemli topraklarda bir yıldan fazla canlı kalabilmektedir
2, 4, 5. Ara konak koyun ve keçiler doğada sporlanan ookistleri bulaşık yem ve sularla aldıktan sonra bağırsakta sporozoitler serbest kalmaktadır. Bağırsakta serbest kalan sporozoitler epitel hücrelerine girerek ara konakçıda akut enfeksiyon oluşturan takizoitlere dönüşürler. Aktif hücre invazyonu ile kana ve lenfatik sisteme yayılan takizoitler tüm nükleuslu hücrelerde hızlı bir çoğalma göstererek hücreyi parçalar ve yeni hücreleri enfekte ederek çoğalmayı devam ettirirler. Ayrıca takizoitler anneden transplesantal yolla fetüse geçerek enfekte yavru doğumları ya da abort olayları gerçekleşebilir
4,6.
Sıcakkanlı hayvanların çoğu ve insanlarda yaygın olarak görülen toksoplazmozis, immunkompetan hayvanlarda genellikle asemptomatik olarak görülmektedir. Hastalığın patojenitesi konakçı türünün doğuştan duyarlılığı, konağın yaşı, suşun virulansı ve konakçı tarafından alınan parazit formu gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Asemptomatik akut toksoplazmozisin koyun ve keçilerde konjenital enfeksiyonlarda önemli rol oynadığı bildirilmiştir 4, 7. Toksoplazmozis ara konak hayvanlarda subklinik seyretse de meydana gelebilecek akut enfeksiyonlarda vücut sıcaklığında artış, iştahsızlık, anemi, durgunluk, solunum güçlüğü, bazen ishal, lenf yumrularında şişkinlik ve ağrı gibi karakteristik olmayan genel bozukluklar ortaya çıkabilir 6, 7. Akut enfeksiyon immünosupresif hastalarda ve gebelerde önem arz etmektedir. Koyun ve keçilerde primer enfeksiyonlarda abort, embriyonik ölüm ve rezorpsiyon, fetal ölüm ve mumifikasyon, ölü doğum ve neonatal ölümler gibi ciddi kayıplar görülmektedir. Öte yandan hastalığın keçilerde, koyunlardan daha şiddetli bir seyir gösterdiği bildirilmiştir 4. Konjenital bulaşma gebelik döneminde geçirilen akut toksoplazmozis olgularının yaklaşık %50 sinde görülmektedir. Ayrıca gebeliğin ilk 1/3 lük döneminde fetüste çok daha ciddi sonuçlara da yol açmaktadır 7. Toksoplazmoziste klinik belirtiler nonspesifik olup hastalığın subklinik seyretmesi klinik teşhisini zorlaştırmaktadır. Hastalığın teşhisinde T. gondii’nin gelişim şekillerinin mikroskopta görülmesi, spesifik antikorların serolojik ve alerjik metotlarla tespiti veya parazit DNA’sının saptanmasına dayandırılan PCR gibi moleküler metotların kullanılmasıyla sağlanmaktadır 2,4.
Koyun ve keçilerde toksoplazma enfeksiyonu oldukça sık olup dünya genelinde yapılan çalışmalarda koyunlarda seroprevalans değerleri %2.5 ile %98.92 arasında olduğu dikkat çekmektedir 8. Türkiye’de koyunlarda ilk çalışma 1967 yılında Ekmen tarafından yapılmış ve Sabin Feldman Dye Testi (SFDT) ile %43.1 ve Complement Fixation Test (CFT) ile %20 seropozitiflik oranı bulunmuştur 9. İlk çalışmadan itibaren Türkiye’nin değişik bölgelerinde koyunlarda 40’ın üzerine çalışma yapılmış ve yapılan çalışmalarda seropozitiflik oranlarının %4.58 ile %98.92 arasında değiştiği görülmüştür 10, 11. Türkiye’de daha sınırlı çalışmalar yapılan keçilerde bu oran %12.1 ile %95.24 arasındadır 12, 13. Son yıllarda ülkemiz genelinde koyun ve keçilerde yapılan çalışmalarda toksoplazmozis prevalansının oldukça yüksek olduğu ve Ege Bölgesinde hastalıkla ilgili çalışmaların sınırlı olduğu dikkat çekmektedir 8. Bu çalışma ile İzmir ve çevresindeki illerde abort şikayeti olan koyun ve keçi işletmelerinde toksoplazmozisin seroprevalansının ELISA metoduyla tespit edilmesi amaçlanmıştır.