[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi
2022, Cilt 36, Sayı 3, Sayfa(lar) 204-211
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Brakisefalik Köpeklerde Oküler Hastalıkların Retrospektif Değerlendirilmesi (2016-2020): 87 Olgu
Çağrı GÜLTEKİN
Yakın Doğu Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Cerrahi Ana Bilim Dalı, Lefkoşa, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
Anahtar Kelimeler: Brakisefalik köpekler, ırkla ilgili bozukluklar, oküler sendrom
Özet
Çalışmanın amacı, 2016-2020 yılları arasında Yakın Doğu Üniversitesi Hayvan Hastanesine çeşitli göz şikayetleriyle getirilen brakisefalik oküler sendroma neden olan hastalıkların dağılımını incelemektir. Çalışma popülasyonu, 0.16-12 yaş (ortalama 5.05 yıl) arası, 50'si erkek, 37'si dişi farklı ırklardan 87 brakisefalik köpekten oluşmaktadır. Schirmer gözyaşı testi, tonometri, oküler ultrasonografi ve binoküler oftalmoskopi gibi tamamlayıcı teknikler uygulandı. Medikal sağaltıma yanıt vermeyen durumlarda ve acil durumlarda veya sağaltımın operatif kabul edildiği durumlarda operatif sağaltım uygulandı. İncelenen parametreler arasında hayvanların cinsiyeti, yaşı ve cinsi, klinik belirtiler ve oküler bozukluklar, sağaltım protokolleri yer aldı. Çalışmada belirlenen en yaygın göz hastalıkları %48.3 ile kornea lezyonlarıydı. Göz kapağı lezyonları açısından ise nazal kıvrım trikiazisi %54.5 ile en sık görülen sorundu. Hastalıkların çoğu kronik veya ileri evrede belirlendi. Bununla birlikte, sağaltım başarısı yüksekti. Sonuç olarak çalışmanın verileri, brakisefalik köpek sahiplerinin ırk hastalıkları konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini ve veteriner hekimlerin öncelikle brakisefalik göz hastalarını brakisefalik oküler sendrom açısından değerlendirmesi gerektiğini göstermiştir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Brakisefali, kafatası kıkırdağında ankiloza bağlı kısa kafatası oluşumu ile karakterize kısmi kondrodisplazi olarak tanımlanır 1. Brakisefalik köpek ırkları, kısa ve geniş bir kafatasına veya daha basit olarak kısa burunlu veya düz bir yüze sahiptir. Genellikle prognatik bir çene yapısı sergilerler. Ağız ve burun yapısının kısa olması nedeniyle fazla deri ağız, göz ve kulak çevresinde 'deri kıvrımları' oluşturur 2. Brakisefali ırklar arasında en yaygın hastalık, dar burun delikleri, uzamış yumuşak damak, daralmış rima glottidis, larinks ve trakea kollapsı gibi klinik bulgularla karakterize brakisefalik obstrüktif hava yolu sendromudur 1.

    Brakisefalik obstrüktif hava yolu sendromuna neden olan kafatasının anatomik yapısı, göz yapılarını da diğer köpek ırklarından farklı hale getirmiştir. Göz küreleri diğer köpek ırklarından daha büyük olarak kabul edilse de, aslında sığ orbital kemiğin yanı sıra makroblefaron ve lagoftalmik yapı nedeniyle ekzoftalmiktirler. Bu durumda, göz kapaklarının tam kapanmaması veya yetersiz göz kırpma refleksi, korneal yüzeyin gözyaşıyla ile yeterince kaplanmaması sonucu kornea kuruluğuna yatkınlık sağlamaktadır. Korneal yüzey bozukluklarında, brakisefalik ırklardaki aşırı nazal deri kıvrımları, yetersiz gözyaşı drenajına veya epiforaya da katkıda bulunmaktadır. Yine korneal hasarda, korneal ağrı hissinin daha az olması bir diğer önemli etken olurken, ekzoftalmik yapı propotozise de yatkınlık sağlamaktadır 2, 3. Bu nedenle brakisefalik ırkların anatomik yapılarına bağlı olarak, bu ırklarda daha fazla karşılaşılan nazal kıvrım trikiazis, entropion, kornea pigmentasyonu, ulkus kornea ve keratokonjunktivitis sicca (KCS), brakisefalik oküler sendrom olarak adlandırılabilir 4, 5.

    Bu retrospektif çalışmada, Yakın Doğu Üniversitesi Hayvan Hastanesine gelen 87 brakisefalik köpeğin göz hastalıklarının dağılımı ve değerlendirilmesi amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma ve Yayın Etiği: Bu çalışma Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (Onay no: 2021-137).

    Hayvanlar ve Muayene Düzeni: Çalışmanın verileri, 2016-2020 yılları arasında Yakın Doğu Üniversitesi Hayvan Hastanesine çeşitli göz şikayetleriyle gelen 87 Brakisefalik ırk köpek göz hastalarından elde edilmiştir.

    İlk oftalmolojik muayenede, pupillar ışık, korneal, palpebral ve tehdit yanıt refleksleri, direkt oftalmoskopi ve floresan boyama yapıldı. Gerekli görüldüğünde, Schirmer gözyaşı testi, tonometri, oküler ultrasonografi ve binoküler oftalmoskopi gibi tamamlayıcı teknikler uygulandı. Araştırmada belirlenen parametreler, hayvanların ırkı, yaşı, cinsiyeti, göz rahatsızlıkları, nedenleri ve sağaltımlardan oluştu. Belirlenen göz rahatsızlıkları, palpebral, korneal, intraoküler (uveal ve lens), glob ve diğer lezyonlar, sağaltım ise medikal ve operatif olarak sınıflandı.

    Toplanan veriler Microsoft Office Excel 2010® programında düzenlenmiş ve IBM SPSS Statistics 21® yazılımı ile betimsel istatistikler kullanılarak istatistiksel analizler yapılmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Irk, Yaş, Cinsiyet: Çalışma popülasyonu, 11 farklı ırkta, 50 erkek (%57.47) ve 37 dişi (%42.52) ve 0.16-12 yaş aralığında 87 köpekten oluşmaktadır (Şekil 1, 2). Irk, cinsiyet veya yaş dağılımı ile oküler hastalıklar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (P>0.05) bulunmadı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Seksenyedi brakisefalik köpeğin yaş dağılımı. Yaş ortalaması 5.05’tir


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Çalışmaya alınan seksenyedi köpeğin ırk dağılımı ve yüzdeleri

    Lezyonlar: Hastalıkların dağılımı %48,3 korneal (42/87), %25.3 göz kapağı (22/87), %17.2 intraoküler (uveal ve lens) (15/87), %5.7 glob (5/87) ve %3.4 diğer (iki nörolojik ve bir şiddetli alerjik konjonktivit) bozukluklar olarak belirlenmiştir (Şekil 3, Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Lezyonların genel dağılımı ve yüzdesi. Korneal lezyonlar (42/%48.3) en fazla gözlenen lezyondur


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Tüm lezyonların ırklara göre dağılımı

    87 köpeğin 22'sinde (%25.3) göz kapağı lezyonları görüldü (Şekil 4a ve b, Tablo 1). En sık görülen göz kapağı lezyonu, %54.5 (12/22) insidans ile nazal kıvrım trikiazisdi. Hepsi dişi ve üçü bir yaşın altında olmak üzere 4 köpekte üçüncü gözkapağı bez prolapsusu belirlendi. Bu olgulardan sadece biri bilateraldi. Entropion olgularında, 3 olgudan 2'sinde lezyonun bilateral olduğu görüldü. Nazal kıvrımda trikiazis olgularında, beş olguda bilateral pigmentasyon gözlendi. Derin keratitis, iki nazal kıvrım trikiazis ve bir üçüncü gözkapağı bez prolapsusu olgusunda ikincil lezyon olarak gözlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Gözkapağı lezyonlarının genel dağılımı ve yüzdesi (a) ve ırklara göre dağılımı ve yüzdesi (b)

    Çalışmada en fazla kornea lezyonları belirlendi. Korneal lezyonları, perforasyon, ulkus, KCS, derin ve yüzeysel keratitis olarak sınıflandırıldı (Şekil 5a, Tablo 1). En çok etkilenen cins %64.3 (27/42) ile Pekingese’di (Şekil 5b). Kornea lezyonlarının 30’unun unilateral olduğu ve onbirinin travmaya bağlı olduğu belirlendi. Lezyonlar, 24 erkek ve 18 dişi köpekte belirlenirken, köpeklerin yaş ortalaması 5.4 (0.58-12 yaş) olarak bulundu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5: Korneal lezyonların (a) ve lezyonların görüldüğü ırkların (b) dağılımı ve yüzdesi

    Kornea perforasyonu belirlenen 13 olguda, köpeklerin yaş ortalaması 5.23 (1-10 yaş arası), köpeklerin ırk dağılımı %76.9 (10/13) Pekingese, %15.4 (2/13) Pug ve %7.7 (1/13) Bulldog olarak belirlendi (Tablo 1). Lezyonların beşinin travma kaynaklı olduğu, bunların dördünün yabancı cisimden kaynakladığı ve unilateral olduğu görüldü. Olgulardan sadece biri bilateraldi. Travmatik olgulardan birinde hipopyon tespit edildi. Ayrıca 13 kornea perforasyonu olgusunun 8'inde iris prolabe olduğu gözlenirken, bunlardan sadece birine kedi tırmalamasının neden olduğu belirlendi.

    Ulkus kornea, 10 Pekingese (%76.9), 2 Bulldog (%15.4) ve 1 Pug (%7.7) olmak üzere toplam 13 köpekte görülmüştür (Şekil 6 veya Tablo 1). Ulkus kornea olgularında, yaş ortalaması 5.61 (1-12 yaş aralığı)’dir. 13 lezyondan 2 tanesi travmatik ve 2 tanesi bilateraldi. Ulkus kornea olgularının sekizi descemetosel olarak belirlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 6: Bir yaşlı erkek Pug’da korneal ödem ve desemetosel

    Kornea lezyonlarında 4 yüzeyel ve 5 derin keratitis olgusu saptandı. Derin keratitis, 2 Pekingese, 1 Pug, 1 Bulldog ve 1 Chihuahua'da tespit edilirken, bu olguların 3'ünde yabancı cisim, 1'inde ise Ehrlichiozis etken olarak tespit edildi. Derin keratitis olgularında kornea ödemi görüldü ve sadece 1 olguda bilateraldi (Şekil 7a). Yüzeyesl keratitis belirlenen ırklar 2 Pekingese, 1 Cavalier King Charles Spaniel, 1 Bulldogdu. Sadece bir yüzeyel keratitis bilateraldi ve bu olguda Anaplasmozisin, keratitis’e neden olduğu saptandı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 7: Altı yaşında erkek Pekingese'de derin stromal keratitis (a). Topikal medikal sağaltımın 20. gününde rezidüel kornea opasitesi ve medial pigmentasyon (b)

    KCS olguları bilateral olarak gözlendi (Şekil 8 a, b). KCS'li köpeklerin ırk dağılımları, %42.8'i Pekingese (3/7), %42.8'i Pug'lar (3/7) ve %14,3'ü Shih Tzu'dan (1/7) oluşmaktaydı (Tablo 1). Olguların yaş ortalaması 6.4 (2-10 yaş arası) olarak belirlendi. Üç olguda hemen hemen generalize pigmentasyon vardı ve birinde de glokom saptandı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 8: Yedi yaşında bir erkek Pug'da KCS olgusunda bilateral pigmenter keratitis. Sağ gözde (a) konjonktival ve kornea pigmentasyonu ve sol gözde (b) neredeyse generalize pigmentasyon

    İntraoküler lezyonlar, 15 (%17.2) köpekte belirlendi ve bu lezyonların 8’i katarakt (%53.3) ve 7’si uveitis (%46.6) olgularından oluştu (Tablo 1). Katarakt olgularının ırk dağılımı, 5 Pekingese ve 3 Bulldogdan oluştu. Olguların yaş ortalaması 7 olarak belirlenirken, sadece 5 aylık bir Bulldog’da katarakt’ın doğmasal nedenli olduğu görüldü. Yine bir köpekte katarakt’ın yanısıra sekonder glokom’da gözlendi.

    İntraoküler lezyonlarda 7 olguda uveitis belirlendi (Tablo 1). Olgulardan sadece biri bilateraldi ve bu olguda anterior sineşi görüldü. Uveitis ile gözlenen diğer ikincil bulgular ise iki olguda hifema, bir olguda posterior sineşi, bir olguda göz içi basınç artışı ve bir olguda yüzeyel keratitis’dir. Hastalardan sadece birinde küt travma uveitis nedeniydi.

    Glob lezyonları, glokom (n=1) ve travmatik proptozis (n=4) olgularından oluştu ve hepsi Pekingese ırkı köpeklerde görüldü.

    Muayene ve Sağaltım: Floresan boyama, kornea lezyonları veya uvea ve göz kapağı bozukluklarına eşlik eden kornea lezyonlarının tanısında en sık kullanılan yöntemdi (%57) (Şekil 9a). Sekiz kataraktlı hastada lens yapısındaki ve posterior kamarada vitreal ve retina dekolmanı gibi değişiklikleri belirlemek için oküler ultrasonografi yapıldı, ancak herhangi bir yapısal anomali saptanmadı. Yedi KCS hastasında uygulanan Schirmer gözyaşı testi 10 mm/dk'dan (ortalama 4 mm/dk) azdı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 9: İki yaşındaki erkek Pekingese'de travmatik keratitiste florescein boyanması (a), Üç yaşında erkek Pekingese'de travmatik ulkus kornea olgusunda korneakonjonktival flep uygulaması (b)

    Yüzeyel veya derin keratitis, ulkus kornea ve uveit olgularının medikal sağaltımında, topikal antibiyotik olarak Ofloxacin (%0.3 Exocin® 5 mL oftalmik damla, Allergan İlaçları Tic. A.Ş., Türkiye), topikal midriyatik olaraksa Cyclopentolate HCl (1% Sikloplejin®, 5mL oftalmik damla, Abdi İbrahim İlaç A.Ş., Türkiye) kullanıldı. Bazı derin keratitislerin sağaltımı, sefalosporin antibiyotiklerinin intravenöz uygulamasıyla desteklenmiştir. Deksametazon, uveitiste hem topikal (Onadron® 5 mL oftalmik damla, İbrahim Etem Ulagay İlaç Sanayi Türk A.Ş., Türkiye) hem de intravenöz (8 mg Dekort® 2 mL ampul, Deva Holding A.Ş., Türkiye) olarak kullanıldı. Foliküler konjonktivitis, topikal deksametazon ile sağaltıldı. KCS olgularının sağaltımında topikal antibiyotiğe ek olarak, topikal yapay gözyaşı olarak Hydroxypropil metil selüloz (Tears Naturale II®, 15 mL oftalmik damla, Alcon İlaç A.Ş., Türkiye) veya Carbomer (Viscotears 2 mg/10 g oftalmik jel, Bausch & Lomb Sağlik ve Optik Ürünleri Tic. A.Ş., Türkiye), siklosporin A (Restasis® %0.05/0.9 mL flakon, Allergan İlaçları Tic. A.Ş., Türkiye) ve pilokarpin (Pilosed %2 5 mL oftalmik damla Bilim İlaç San. Tic. A.Ş. Türkiye) kullanıldı ve mukoid çapağın giderilmesi için ek olarak N-asetilsistein uygulandı. Glokom sağaltımında, topikal Timolol (Xolatim® 20 mg/5mL oftalmik damla, Deva Holding A.Ş.), prostaglandin analogları (Xalatan® %0.005/2.5 mL oftalmik damla, Pfizer İlaçları LTD.ŞTİ., Türkiye) kullanıldı.

    Medikal sağaltıma yanıt vermeyen olgularda ve acil durumlarda veya sağaltımın operatif kabul edildiği durumlar olmak üzere 49 köpeğe operatif sağaltım uygulandı. Trikiazis olgularının sağaltımında manuel epilasyon yapıldı. Nazal kıvrımı trikiazis olgularında, nazal deri kıvrımlarının uzaklaştırılması yöntemi uygulanmıştır. Üçüncü göz kapağı bez protrüzyonunda ise, Morgan cep tekniği kullanıldı. Entropion olguları, Hotz-Celsus tekniği ile sağaltıldı. Bazı ulkus kornea lezyonlarında, kornea-konjonktival flep tekniği tercih edildi. Kornea perforasyonlarında ise, kornea sütür uygulaması veya kornea-konjonktival greft teknikleri uygulandı. İris prolapsusu gözlenen perforasyonlarda ise, uvea rezeksiyonu yapıldı ve korneal sütür veya kornea-konjonktival greft tekniği kullanıldı. Katarakt hastalarında ise ekstra kapsüler lens ekstraksiyonu (ECLE) tekniği uygulandı. Enükleasyon operasyonları, glob proptozisi olgularında uygulandı.

    Kornea ülseri ve KCS olgularına medikal sağaltım uygulandı. Yüzeyel keratit, derin keratit ve bazı kornea perforasyonları medikal sağaltıma yanıt verdi (Şekil 7b). Ameliyat yönteminin uygulanmadığı derin keratitis olgularında medikal sağaltımda kullanılan topikal damlaların sıklığı artırıldı. Foliküler konjonktivitis medikal olarak sağaltıldı. Üç yabancı cisim kaynaklı kornea perforasyonu ise yine medikal olarak sağaltıldı.

    Çalışmada yer alan seksen yedi köpeğin kırk dokuzu operatif olarak sağaltılmıştır (Tablo 2). Çalışmada en çok yapılan operasyon 12 (%24.5) nazal kıvrım trikiazis olgularında kıvrımın uzaklaştırılmasıydı. Kornea ülseri olgularından ikisine kornea-konjonktival greft tekniği uygulanırken, diğer sekiz lezyonda medikal sağaltım yeterliydi. Stromal ulkus kornea olgularından biri operatif olarak sağaltıldı (Şekil 9b). Sekiz korneal perforasyon, kornea-konjonktival flep tekniği ile sağaltıldı. Yabancı cisim kaynaklı kornea perforasyonlarından birine korneal sütür uygulandı. İris prolapsusu olan üç kornea perforasyonuna ise, iris rezeksiyonu ve korneal sütür uygulandı. Katarakt olgularında ECLE ile ilgili herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. Glob lezyonları, trafik kazasına bağlı dört travmatik proptozis ve bir glokom olgusundan oluşuyordu. Dört glob proptozis olgusunda, direkt ve indirek pupil ışık refleksleri negatifti ve ciddi skleral ve ekstraoküler kas hasarı gözlendi. Bu 5 olguda enükleasyon operasyonları yapıldı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Operasyonların sayı ve yüzdeleri

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bu çalışmada, göz hastalıkları şikayeti ile hastanemize getirilen 87 brakisefalik köpek ırkında klinik bulguların yanı sıra hastalıkların medikal veya operatif sağaltımları da değerlendirilmiş olup, amaç brakisefalik oküler sendrom olarak bilinen hastalıkların görülme sıklığı hakkında bilgi toplamaktır. Irkların dağılımı bölgesel olarak değişmekle birlikte, son yıllarda brakisefalik ırkların dünya genelinde artan popülaritesi sonucunda klinisyenler basık yüz ve kısa burun nedeniyle daha fazla cins hastalığı ile karşılaşmaktadır. Örneğin Japonya'da oyuncak ırk köpekler, Almanya'da Fransız Bulldog ve Puglar, İngiltere'de Pug ve Bulldoglar daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. Ayrıca ırklar arası hastalıkların karşılaştırılması için yeterli ırk sayısına ulaşılmasında bölgesel ırk varyasyonu da önemli rol oynamaktadır 6-10. Araştırmadaki en yaygın ırk olan Pekingese (n=57) ve yanı sıra Pug ve Bulldog ırkı köpekler bölgedeki ırk eğilimini göstermektedir. Benzer şekilde çalışmadaki diğer ırklar da dikkate alındığında, son yıllarda dünyada popülaritesi artan brakisefalik ırkların yaygınlaşmaya başladığını göstermektedir. Ancak diğer ırklardan yeterli sayıda hasta olmaması, diğer bölgelerde yapılan çalışmalarda 6-10 bildirilen lezyonların ve ırklar arasındaki farklılığın karşılaştırılmasını zorlaştırmaktadır ve bu çalışmanın bir kısıtlılığıdır. Konuyla ilgili ileride yapılacak çalışmalarda, farklı ırklar ve ırk sayılarının arttırılması elde edilecek verilerin çeşitliliği açısından daha bilgilendirici olacaktır.

    Packer ve ark. 11 göz kapağı anormalliklerinin ulkus korneayaine yatkınlığı artırdığını belirtmiştir. Costa ve ark. 12, nazal kıvrım trikiazis olgularında kornea lezyonlarına rastlamamış; bu nedenle doğrudan bir ilişki kurumamıştır. Çalışmada en sık görülen göz kapağı anomalisi (n=12) nazal kıvrım trikiazisdi. Oniki olgunun beşinde bilateral pigmentasyon kaydedildi. Ulkus kornea olgularında ise 2 olguda travma olduğu belirlendi. Dolayısıyla, Packer ve ark. 11'nın belirttiği gibi travmatik olmayan korneal ulkus ve pigmentasyonların nazal kıvrım trikiazisinden kaynaklandığı düşünüldü.

    Mazzucchelli ve ark. 13 tarafından yapılan çalışmada, üçüncü göz kapağı bez protrüzyonu olgularının büyük çoğunluğunun 1 yaşından küçük köpeklerde görüldüğünü ve brakisefalik ırklarda yatkınlık olduğunu belirtilmiştir. Ayrıca, O'Neill ve ark. 14’nın yaptığı bir milyon köpekteki çalışmada, brakisefalik ırkların kafa yapıları nedeniyle hastalığa daha yatkın olduğu, bir yaş altı hastalarda ve dişilerde daha sık görüldüğü ve Bulldogların hastalığın en sık rastlanan brakiyosefalik ırklardan biri olduğu saptanmıştır. Çalışmada iki Bulldog, bir Cavalier King Charles Spaniel ve bir Pekingese'de üçüncü göz kapağı bez protrüzyonu görülmüştür. Bu çalışmadaki 4 köpeğin hepsi dişi, 3'ü ise bir yaşın altındaydı ve 2'si ise en yüksek yatkınlığa sahip brakisefalik ırklardan biri olan Bulldog olması ile yapılan çalışmalarla uyumludur.

    Brakisefalik sendromda en sık görülen göz kapağı bozukluklarından biri olan entropion, alt göz kapağında ve medialde, ırksal yatkınlık açısından ise Pug ve Bulldog daha sık görülmektedir 3-5. Costa ve ark. 12’nın 20 entropion olgusunda Boxer ve Pekingese'nin etkilenmediğini ve bunun diğer ırklara göre farklı burun yapıları ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir Bu çalışmada ise 3 entropion olgusu bir Pekingese, bir Pug ve bir Chow Chow'da görüldü. Çalışmada, entropion olgularının sayısı değerlendirme için yeterli olmamasına ve benzer ırklardan sadece bir Pug tarafından temsil edilmesine karşın, entropionun alt ve medial göz kapağında lokalizasyonu ve bir Pug ile bir Pekingese'de gözlenmesi brakisefalik oküler sendromun klasik klinik bulgularını sergilemektedir.

    Ulkus kornea, epitelyal, stromal, Descement membranı veya endotelyal olarak sınıflandırılabilir. Yazarlar, genel olarak Descement membranı veya perforasyonlar dahil olmak üzere stromal ulkus korneanın, ulkusun veya travmanın ilerlemesine bağlı olduğunu belirtmektedir 15. Çalışmalar 11, 16, brakisefalik ırklarda ulkus korneanın, nazal kıvrım trikiazisi veya entropiondan kaynaklanabileceğini ve bunun makroblefaron ve kornea innervasyonundaki yapısal yetersizlikten kaynaklanabileceğini göstermektedir. Benzer şekilde, kornea perforasyonlarının makroblefaron ve göz kuruluğundan kaynaklanabileceği belirtilmektedir 11, 16. Iwashita ve ark. 9’nın yaptıkları çalışmada, brakisefalik ırklarda derin ulkusların en sık Pekingese ve Puglarda görüldüğü ve bu durumun yaşlı köpekleri daha fazla etkilediğini belirtmektedir. Aynı çalışmada, kuru gözün, gözün yapısı gereği kornea’yı bakteriyel enfeksiyonlara açık bırakabileceği belirtilmiştir Bu çalışmada, kornea lezyonlarından en çok etkilenen cins Pekingese %57.1 (24/42) olmuştur. Yine on üç kornea perforasyonu ve on üç ulkus kornea tespit edilmiş, beş olguda perforasyon, 2 olguda ise ulkusun travmaya bağlı olduğu belirlenmiştir. Perforasyonların sekizinde iris prolapsusu saptanmış ve bunlardan sadece birine travma neden olmuştur. Perforasyonların dokuzu ve ülserlerin sekizi ise 5 yaş ve üzeri köpeklerde tespit edildi. Sunulan çalışmanın bulguları ışığında ve Iwashita ve ark. 9’nın belirttiği gibi, travmatik olmayan ülserlerin ve perforasyonların kaynağının, makroblefaron, gözün innervasyon eksikliği ve olası kuru göz oluşumu olarak düşünüldü.

    KCS, çeşitli nedenlerle gözyaşı filminin sulu kısmında patolojik azalmaya bağlı olarak oküler yüzeyin inflamatuar bir durumuolarak tanımlanır. Yaygın kornea vaskülarizasyonu, ülseratif veya ülseratif olmayan kornea pigmentasyonu görülebilir 17. Köpeklerde yaşla birlikte gözyaşı filmi üretimi azalır ve KCS yaşlı köpeklerde daha sık görülür. Pekingese ve Puglar gibi brakisefalik ırklar KCS'ye yatkındır 18. Ayrıca Kitamura ve ark. 19'nın yaptığı çalışmada, artan buharlaşma ve azalan gözyaşı sıvısının hastalığı arttırdığını göstermiştir Bununla birlikte, kornea pigmentasyonu hayvanlarda klinik muayenede sıklıkla kullanılan bir belirtidir ve varlığı daha önce saptanmamış bir kronik inflamatuar veya eşlik eden diğer bir lezyonu da gösterir 20. Bu çalışmada, KCS hastalarının beşi 6 yaşında veya daha büyüktü. Çalışmada KCS belirlenen ırklar ise, Pekingese, Pug ve Shih Tzu’dur. Sığ orbita nedeniyle göz kapaklarının tam kapanmaması, bu ırklarda buharlaşmayı artırdığı ve yaşla birlikte gözyaşı salgısının azalmasından kaynaklandığı düşünüldü. Ancak, hiçbir hastada ülser saptanmadı. Üç hastada hemen hemen generalize pigmentasyon, diğerlerinde ise kısmi pigmentasyon saptandı. Bu bulgu ile pigmentasyonlu hastalarda lezyonların refrakter evreye ulaşana kadar fark edilmediğini göstermektedir.

    Genel olarak katarakt oluşum nedenleri genetik, oküler hastalıklarda ikincil, travmatik, toksik, yaşa bağlı olarak sınıflandırılabilir 21. Park ve ark. 21’nın, yaptığı çalışmada ise kataraktın ortalama yaş 4 ve üzerindeki Pekingese'lerde oluştuğu belirlenmiştir. Ayrıca brakisefalik oküler sendromda saptanan göz hastalıklarının daha çok kornea ve göz kapağı bozuklukları olduğu belirtilmekle birlikte, daha az oranda da olsa kataraktın da saptandığı bildirilmektedir 22. Diğer yandan, Costa ve ark. 12, beş katarakt hastasının iki ile on yaş arasında, üçünün ise bir ile dört yaş arasında olduğunu belirtmiştir. Çalışmada katarakt belirlenen beş Pekingese ve üç Bulldog köpeğinin yaş aralığı 5 ay ile 8 yıl arasındaydı. Olguların hiçbirinde herhangi bir travma belirtisi veya travma anamnezi yoktu ve hastaların altısı 3 yaş ve üzerindeydi. Çalışmada 5 olguda bilateral matür katarakt tanısı konması, bu hastalarda gelişen kataraktın yaşa bağlı olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Diğer yandan, 5 aylık bir bulldog, doğmasal katarakt belirlenen tek olguydu. Diğer iki olgu üç yaşında bir Bulldog ve dört yaşında bir Pekingese’di. Bu olgularda katarakt unilateraldi. Brakisefalik oküler sendromda katarakt olguları sık görülmese de, bu çalışmada katarakt belirlenen köpeklerin yaş aralığı bahsedilen çalışmalardaki ortalama yaş ile uyumludur ve küçük yaş aralıklarında hastalığın kalıtsal kökenli olabileceği düşünüldü.

    Üveitisin belirtileri, hifema, episkleral kızarıklık, kornea ödemi, miyozis, midriyatiklere direnç, düşük göz içi basıncı (GİB) ve ön sineşi olarak sıralanabilir. Genelde GİB artışı, posterior sineşi gibi bulgular üveitisin kronik dönem bulguları veya komplikasyonları olarak bildirilmektedir 23, 24. Bu çalışmada üveitis tanısı konulan köpeklerde posterior sineşi ve göz içi basıncının artması gibi bulgular, olgularda genellikle başvurunun geciktiğini göstermektedir. Bu nedenle 7 olgunun 5'i kronik evrede tespit edildi.

    Sığ orbital yapıları nedeniyle brakisefalik ırklarda görülen ekzoftalmiler travmaya bağlı glob proptozise neden olabilir 2. Proptozis olgularında, globun prognozu genellikle direkt ve indirekt pupillar ışık refleksine yanıt, perioküler şişlik ve skleral rüptür veya ekstraoküler kas yırtılması ana kriterlerine göre değerlendirilir. Pupil ışık refleksine olumlu yanıt, göz içi kanama ve skleral hasar olmaması, minimal peribulber şişme veya 2'den az ekstraoküler kas yırtılması iyi prognostik göstergeler olarak kabul edilir. Kürenin repozisyonu denenebilir, aksi durumda ise enükleasyon endikedir 25. Çalışmada araba çarpması sonucu oluşan dört proptozis olgularında, ciddi sklera hasarı ve glob yapı bütünlüğünde bozulma, aşırı ekstraoküler kas hasarı ve pupiller ışık refleksine olumsuz yanıt saptanmış ve prognozunun kötü olduğu düşünülmüştür. Bu nedenle dört proptozis olgusu glob repozisyonu yerine enükleasyon operasyonu ile sonuçlanmıştır.

    Sağaltımların ve cerrahi yöntemlerin başarı oranı genellikle yüksektir, ancak bazen ikincil gelişen problemler nedeniyle başarı oranı düşmektedir ve prognoz çoğunlukla birincil nedenin oluşumundan itibaren geçen süreye bağlıdır. Bazı yazarlar, bazı anormalliklerin hemen fark edilemeyebileceğini ve köpekleri çok genç yaşta etkileyebileceğini, bu nedenle doğru bilgilendirilmiş sahipler ve yetiştiricilerin brakisefalik oküler sendromun erken teşhisini sağlayabileceğini belirtmektedir 26. Çalışmada bahsedilen lezyonların çoğunun kronik evrede tespit edildiği görülmektedir. KCS olgularında parsiyel pigmentasyonlar için medikal sağaltım tercih edildi. Bazı trafik kazaları dışında maalesef generalize pigmentasyonlu KCS'de olduğu gibi bazı kronik lezyonlar sağaltılmamıştır. Diğer taraftan, bu zorluklara karşın hastalıkların medikal sağaltımı başarıyla gerçekleştirildi.

    Brakisefalik oküler sendromun operatif sağaltımında, altta yatan nedeni ortadan kaldırmak için kornea veya göz kapağı ameliyatları tek başına veya kombinasyon halinde tercih edilebilir. Göz kapağı operasyonu seçenekleri arasında; entropion olgularında nazal kıvrımın uzaklaştırılması, medial kantoplasti veya Hotz-Celsus yöntemi en çok tercih edilen yöntemlerdir. Olgulara göre bazen medial kantoplasti operasyonları Hotz-Celsus yöntemi ve/veya nazal kıvrımların uzaklaştırılması ile birlikte kullanılabilir 15, 27. Ancak, proptozis, entropion ve nazal kıvrım irritasyonlarına bağlı kornea hasarı gibi brakisefalik sendromun birçok göz lezyonu, lateral veya medial kantoplasti operasyonları ile özellikle palpebral fissürü azaltarak ortadan kaldırılabilir 28. Bu çalışmada, on iki nazal kıvrım trikiazisinin düzeltilmesi için en sık uygulanan ameliyat nazal kıvrımın uzaklaştırılması olmuştur. Ancak nazal kıvrım trikiazis olgularında, eşlik eden entropiyon gözlenmedi ve bu nedenle Hotz-Celsus yöntemi sadece üç entropion olgusunda yeterli olduğu düşünüldü. Öte yandan kantoplasti operasyonlarının brakisefalik ırklarda koruyucu bir operasyon olarak hasta sahiplerine önerilebileceği ve bu sayede bahsedilen birçok sorunun önüne geçilebileceği düşünülmüştür.

    Kornea ülserlerinin onarımında konjonktival greft, korneo-konjonktival transpozisyon, amniyon greft uygulaması ve lameller veya penetran keratoplasti ameliyatları kullanılabilir. Yüzeyel keratektomi operasyonu, kornea pigmentasyonlarında kullanılabilecek yöntemlerden biridir 15. Gogova ve ark. 29’nın çalışmasında, derin keratitis, desemetosel ve kornea penetrasyonlarında kornea-konjonktival transpozisyon sonrası kornea opasitesi ve pigmentasyonu ile KCS gibi olası postoperatif komplikasyonlar değerlendirilmiş, genel olarak kornea-konjonktival transpozisyonda, kornea şeffaflığının kornea greftinden veya bahsedilen diğer yöntemlerden daha iyi olduğu, ancak bazen transpozisyon tarafının limbusunda opasite olabileceği belirtilmiştir. Bu karma ırk çalışmasında, makroblefaronun neden olduğu kornea hassasiyet kaybı ve olası göz kuruluğu nedeniyle brakisefalik ırklarda kornea iyileşmesinin diğer ırklara göre biraz daha yavaş olduğu, bu nedenle erken pigmentasyon ve opaklığa neden olabileceği görülmüştür. Bu çalışmada, yabancı cisimlerin neden olduğu perforasyonlarda küçük lezyonlar için sütür tekniği yeterli olmuş ve kornea şeffaflığı tam olarak sağlanmıştır. Medikal sağltıma yanıt vermeyen üç kornea ülseri ve sekiz kornea perforasyonu olan hastaya kornea-konjonktival flep tekniği uygulandı. Bu çalışmada da, Gagova ve ark. 29) çalışmasına benzer şekilde birkaç olguda hem korneada hem de transpozisyon tarafının limbusunda uzun süreli iyileşme ve küçük rezidüel opasite gözlemlenmiştir. Öte yandan, kornea ülserinde ve özellikle iris prolapsusu sonrası korneo-konjonktival transpozisyon uygulamaları genellikle iyi bir kornea şeffaflığı sağlamıştır.

    Üçüncü gözkapağı bez protrüzyonu olgularında Morgan cep tekniği uygulandı. KCS olgularının, generalize pigmentasyonunda hasta sahipleri tarafından keratektomi operasyonu tercih edilmedi. Katarakt olgularında ise, ECLE tekniği kullanıldı. Çalışmada uygulanan bu operasyonlardan sonra herhangi bir komplikasyon gözlenmedi.

    Bu çalışma, brakisefalik oküler sendromda görülen ilgili oküler değişikliklerin insidansının kaydedilmesini kolaylaştırdı. Çalışmada göz kapağı bozuklukları ve kornea lezyonları en sık görülen lezyonlardı ve birçok olgu kronik evrede tespit edildi. Brakisefalik ırklarda görülen morfolojik değişikliklerin erken teşhisi ve takibi hem medikal hem de operatif sağaltımın başarısı için önemlidir. Bu nedenle, hasta sahipleri öncelikle brakisefalik oküler sendrom hakkında doğru bilgilendirilmelidir, veteriner hekimler kornea sağlığının ve şeffaflığının sağlanması için hastalarını brakisefalik oküler sendrom hakkında düzenli olarak kontrol etmelidirler, ayrıca nazal kıvrımı trikiazisinin uzaklaştırılması ve medial kantoplasti gibi profilaktik oküler ameliyatlar önerebilirler.

    Teşekkür Prof. Dr. F. Eser ÖZGENCİL ve Prof. Dr. A. Perran GÖKÇE'ye desteklerinden dolayı teşekkür ederim.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Koch DA, Arnold S, Hubler M, Montavon PM. Brachycephalic syndrome in dogs. Compend Contin Educ Vet 2003; 25: 48-55.

    2) Ekenstedt KJ, Crosse KR, Risselada M. Canine b rachycephaly: Anatomy, pathology, genetics and welfare. J Comp Pathol 2020; 176: 109-115.

    3) Plummer CE. Addressing brachycephalic ocular syndrome in the Dog. TVP 2015; 5: 20-25.

    4) Asher L, Diesel G, Summers JF, et al. Inherited defects in pedigree dogs. Part 1: Disorders related to breed standards. Vet J 2009; 182: 402-411.

    5) Appelboam H. Pug appeal: Brachycephalic ocular health. Top Companion Anim Med 2016; 21: 29-36.

    6) Packer RMA, Murphy D, Farnworth MJ. Purchasing popular purebreds: investigating the influence of breed-type on the pre-purchase motivations and behaviour of dog owners. Anim Welf 2017; 26: 191-201.

    7) Steinert K, Kuhne F, Kramer M, et al. People's perception of brachycephalic breeds and breed-related welfare problems in Germany. J Vet Behav 2019; 33: 96-102.

    8) Carter AJ, Martin JH. Demographic changes in UK rescue centre dog population between 2014 and 2018. J Appl Anim Welf Sci 2021; 24: 347-356.

    9) Iwashita H, Wakaiki S, Kazama Y, Saito A. Breed prevalence of canine ulcerative keratitis according to depth of corneal involvement. Vet Ophthalmol 2020; 23: 849-855.

    10) Anonim. “Kennel Club, Comparative tables of registrations for the years 2010–2019 inclusive”. https://www. thekennelclub.org.uk/media/2400/10yrstatsutility.pdf/ 15.5.2021.

    11) Packer RMA, Hendricks A, Tivers MS, et al. Impact of facial conformation on canine health: Brachycephalic obstructive airway syndrome. PLoS one 2015; 10: e0137496.

    12) Costa J, Steinmetz A, Delgado E. Clinical signs of brachycephalic ocular syndrome in 93 dogs. Ir Vet J 2021; 74: 1-8.

    13) Mazzucchelli S, Vaillant M, Wéverberg F, et al. Retrospective study of 155 cases of prolapse of the nictitating membrane gland in dogs. Vet Rec 2012; 170: 443.

    14) O’Neill DG, Yin Y, Tetas Pont R, et al. Breed and conformational predispositions for prolapsed nictitating membrane gland (PNMG) in dogs in the UK: A Vet Compass study. PloS one 2022; 17: e0260538.

    15) Nutbrown-Hughes D. Brachycephalic ocular syndrome in dogs. Companion Animal 2021: 26; 1-9.

    16) O’Neill DG, Lee MM, Brodbelt DC, et al. Corneal ulcerative disease in dogs under primary veterinary care in England: Epidemiology and clinical management. Canine Genet Epidemiol 2017; 4: 1-12.

    17) Sanchez RF, Innocent G, Mould J, et al. Canine keratoconjunctivitis sicca: Disease trends in a review of 229 cases. J Small Anim Pract 2007; 48: 211-217.

    18) Dodi PL. Immune-mediated keratoconjunctivitis sicca in dogs: Current perspectives on management. Vet Med 2015; 6: 341.

    19) Kitamura Y, Maehara S, Nakade T, et al. Assessment of meibomian gland morphology by noncontact infrared meibography in Shih Tzu dogs with or without keratoconjunctivitis sicca. Vet Ophthalmol 2019; 22: 744-750.

    20) Vallone LV, Enders AM, Mohammed HO, et al. In vivo confocal microscopy of brachycephalic dogs with and without superficial corneal pigment. Vet ophthalmol 2017; 20: 294-303.

    21) Park SA, Yi NY, Jeong MB, et al. Clinical manifestations of cataracts in small breed dogs. Vet ophthalmol 2009; 12: 205-210.

    22) Palmer SV, Gomes FE, McArt JA. Ophthalmic disorders in a referral population of seven breeds of brachycephalic dogs: 970 cases (2008–2017). JAVMA 2021; 259: 1318-1324.

    23) Miller PE. Uvea. In: Maggs D, Miller P, Ofri R. (Editors). Slatter's Fundamentals of Veterinary Ophthalmology 4th Edition, Philadelphia: Saunders. 2007: 201-229.

    24) Gelatt KN. Canine anterior uvea: Diseases and surgery. In: Gelatt KN. (Editor). Essentials of Veterinary Ophthalmology 3rd Edition. John Wiley & Sons 2013: 276-301.

    25) Seruca C, Mandell D. Ophthalmological emergencies. In: King LG, Boag A. (Editors). BSAVA Manual of Canine and Feline Emergency and Critical Care 3rd Edition, UK: BSAVA Library 2018: 157-179.

    26) Atkin H. Take action on brachycephalic dogs. Vet Rec 2018; 182: 31.

    27) Yi NY, Park SA, Jeong MB, et al. Medial canthoplasty for epiphora in dogs: a retrospective study of 23 cases. J Am Anim Hosp Assoc 2006; 42: 435-439.

    28) Van Der Woerdt A. Adnexal surgery in dogs and cats. Vet Ophthalmol 2004; 7: 284-290.

    29) Gogova S, Leiva M, Ortillés Á, et al. Corneoconjunctival transposition for the treatment of deep stromal to full‐thickness corneal defects in dogs: A multicentric retrospective study of 100 cases (2012‐2018). Vet Ophthalmol 2020; 23: 450-459.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]