Toksoplazmozis, Dünya’da ve Türkiye’de oldukça yaygın görülen sığır, koyun, keçi gibi çiftlik hayvanlarında, kanatlılarda ve insanlarda etkili olan bir hastalıktır. Toksoplazmozis, koyun, keçi, domuz ve gebe kadınlarda enfeksiyonun başladığı gebelik aşamasına göre abort, anomali yada ölü doğumlara ve infertiliteye yol açan zoonotik bir enfeksiyondur. Düşük yapan fetüse genellikle zayıf bir kardeş ya da mumyalanmış bir fetüs eşlik etmektedir
5,10,11,20-22.
Toksoplazmoziste semptomların spesifik olmaması nedeni ile klinik belirtilerle ayırıcı tanı yapılamamaktadır. Parazitin doğrudan tespit edilmesi zor olduğu için T. gondii teşhisinde çeşitli serolojik ve moleküler yöntemler geliştirilmiştir. T. gondii ile ilgili yapılan epidemiyolojik çalışmaların çoğunda serolojik testler kullanılmış olup, abort materyallerinde ise son derece hassas bir şekilde farklı gen bölgelerini hedef alan PZR protokolleri ile çalışmalar yapılmaktadır 18,23.
Koyun ve keçilerde yaygın olarak görülen T. gondii’nin seroprevalansını ve risk faktörlerini araştıran birçok çalışma bulunmaktadır. Yunanistan'da 69 çiftlikte yapılan bir seroprevalans çalışmasında 24 koyunlardaki (%48.6) pozitifliğin keçilerden (%30.7) daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Moğolistan'da yapılan bir seroprevalans çalışmasında da 25 koyunlardaki oranın (%34.8), keçilerdeki orandan (%32) kısmen yüksek olduğu bulunmuş olup, hayvanların yaşı ve cinsiyeti arasında herhangi bir korelasyon olmadığı belirlenmiştir.
Enfekte kedilerle ilişkili diğer hayvanlarla arasında seroprevalans olarak yapılan bir çalışmada 26, koyunlarda %64.46 ve keçilerde %53.91 domuzlarda %36.96 ve tavuklarda %33.58 oranlarında seropozitiflik bulunmuş, bu oran kedilerde %32.11 olarak belirlenmiştir.
Koyun ve keçilerde yaygın olarak görülen T. gondii’nin atık etkenlerindeki prevelansı ile ilgili de birçok çalışma yapılmıştır. Masala ve ark. 27, İtalya’da kas, karaciğer, abomasum, dalak, beyin ve plasenta dahil olmak üzere toplam 2471 koyun ve 362 keçi fetüs numunesinden; 271 (%11.1) koyun numunesi ve 23 (%6.4) keçi numunesinde, Hurtado ve ark. 28, ise 53 koyun fetüsünün 9’unda (%16) T. gondii pozitifliği tespit etmişlerdir. Hussein ve ark. 29, Birleşik Arap Emirliği'ndeki koyunlara ait fetüslerde T. gondii prevelansını PZR ile analiz etmiş ve %9.9 oranında pozitiflik tespit etmişlerdir. Almanya ve İtalya'da koyunların abort olmuş fetüslerinde T. gondii enfeksiyonu sırasıyla %10 ile %13 olarak belirlenmiştir 30,31. Brezilya'da koyunların abort fetüslerinde T. gondii enfeksiyonu %14 32 ve İspanya'da koyun ve keçilerin abort fetüslerinde T. gondii enfeksiyonu prevalansını sırasıyla %5.4 ve %3.8 olarak bildirilmiştir 33. Kuzey Amerika'da T. gondii enfeksiyonunun prevalansı %20 olduğu tahmin edilmektedir 34. Tenter ve ark. 6 yapmış olduğu derlemede T. gondii oransal farklılıkların, küçük ruminantlarda çiftlikte yönetim uygulamaları, biyogüvenlik ve iklim değişikliğinden kaynaklandığı vurgulanmıştır.
Bahrami ve ark. 35, koyun ve keçi karaciğerinde T. gondii’nin araştırılmasında, ELISA ve PZR yöntemini kullanmış olup, koyunlarda ELISA ile %32.6 oranında, PZR ile ise %8 oranında tespit etmişlerdir. Aynı çalışmada keçilerde ise ELISA ile %48 oranında, PZR ile %11.3 oranında tespit edilmiş olup, ELISA yöntemindeki sonuçların, PZR yöntemine göre daha yüksek oranda olduğunu tespit etmişlerdir.
Ülkemizde, koyunlarda T. gondii yönünden seropozitiflik oranı bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Türkiye’de koyunlarda toksoplazmozis üzerine yapılan ilk çalışma Ekmen tarafından 1967 yılında 88 koyunda yapılmış ve sonucunda Sabin-Feldman Test (SFT) ile %43.1 seropozitiflik saptanmış, Komplement Fikzasyon Testi (CFT) ile aynı hayvanlarda seropozitifliğin %20 olduğu bildirilmiştir 36. Zeybek ve ark. 37, 1995’te Ankara yöresinde yaptıkları çalışmada hastalığın seroprevalansını %14.66 olarak belirlemişlerdir.
Sevinç ve ark. 38, 1996-1997 yılları arasında Konya’da 283’ü abort yapmış ve 827’si abort yapmamış koyunlarda IFA testi ile serolojik analiz yapmışlar, abort yapmış koyunlara ait kan serumlarında %13.78 ve abort yapmamış koyunlara ait kan serumlarında %10.16 T. gondii yönünden seropozitiflik belirlemişlerdir.
Hatay yöresinde koyunlarda yapılan bir çalışmada T. gondii’nin seroprevalansı %53.3, Kayseri yöresinde %35.18, Nevşehir yöresinde %10, Elazığ’da %46.8 olarak belirlenmiştir 39-42. Kars yöresinde Aslantaş ve Babür 43, 10’u yavru atmış toplam 103 koyunun %51.4’ünde T. gondii yönünden seropozitiflik ve aynı çalışmada abort yapmış koyunlarda %50 oranında anti-T. gondii antikorları saptamışlardır. Kars yöresindeki koyunlarda yapılan çalışmada T. gondii’nin seroprevalansı ELISA yöntemi ile atık yapmayan koyunlarda %95.7 (440/460), atık yapan koyunlarda ise %97.4 (76/78) olarak belirlenmiştir 44. Kars ve çevresindeki koyun ve keçilerde yapılan başka bir çalışmada T. gondii’nin seroprevalansı sırasıyla %11 ve %15 olarak bildirilmiştir 45. Görüldüğü üzere ülkemizde koyun ve keçilerde yapılan saha taramalarında farklı oranlar elde edilmiştir.
Türkiye'de T. gondii’nin atık etkenlerindeki varlığına ilişkin çalışmalar oldukça sınırlıdır. Özkaraca ve ark. 46, 16 koyun ve 7 keçi abort örneğinde dubleks PZR ile T. gondii’yi incelemiş ve koyunlarda %6.3 oranında, keçilerde %14.2 oranında T. gondii tespit etmişlerdir. Şenel 47, Marmara bölgesinde 222 koyun atık fetüsünde Real-Time PZR ile T. gondii’yi incelemiş, %1.8 oranında T. gondii DNA’sı tespit ettiğini bildirmiştir.
Sunulan bu çalışmada 78 koyun, 21 keçi abort fetüsüne ait kalp, akciğer ve karaciğer gibi organların karışımından hazırlanmış homojenizatlardan önce DNA ekstraksiyonu, ardından konvansiyonel PZR yapılmıştır. Bu PZR analizine göre, koyun abortlarına ait fetüslerin 6'sında (%7.7) T. gondii B1 gen bölgesinin varlığı tespit edilirken, keçi abortlarına ait fetüslerinin hiç birinde T. gondii’ye rastlanmamıştır. Koyunlardaki araştırma sonucumuz Steuber ve ark. 30, Hussein ve ark. 29, Moraes ve ark. 32, Chessa ve ark. 31 bulgularıyla benzerlik göstermiştir.
Ayrıca ülkemizde yapılan Özkaraca ve ark. 46 yapmış olduğu çalışmada koyunlardaki oranın (%6.3), çalışma bulgularıyla (%7.7) benzerlik gösterdiği, keçilerdeki oranın ise çalışmamıza göre yüksek olduğu, Şenel 47, yapmış olduğu çalışmada ise koyunlarda %1.8 oranında T. gondii tespit ettiği ve bu oranın bizim çalışmamızın %7.7 oranına göre daha düşük olduğu görülmüştür.
Galván-Ramírez ve ark. 48, 2021 yılında Batı Meksika kedilerinde T. gondii prevalansını araştırmak için yaptığı çalışmada, 297 kedinin 44’ünde ELISA ile 2’sinde de PZR ile pozitif sonuç bulmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, Türkiye’de yapılan diğer çalışmalar ile kıyaslandığında koyunlarda elde edilen oranların moleküler çalışmalarla benzerlik gösterdiği, serolojik çalışmalara göre ise düşük olduğu görülmüştür.
Bu durum Bahrami ve ark. 35, 2019 yılında yapmış olduğu çalışmada; serolojik çalışmalarda elde edilen oranlarının, PZR çalışmalarına göre oldukça yüksek olduğunu bildirmiş olduğu çalışmasına benzerlik göstermiştir. Serolojik çalışmaların oranın yüksek olmasının muhtemel sebebi, koyun ve keçilerin yaşamlarının bir döneminde bu enfeksiyonla karşılaşıp antikor oluşturmaları ve bu antikorların kanda uzun süre bulunması şeklinde açıklanabilir.
Sonuç olarak, bu çalışmada koyun ve keçi atıklarında T. gondii’nin varlığını incelemenin hem atık etkenlerinin sebebinin bilinmesinde hem de zoonoz olması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Koyunlar, T. gondii enfeksiyonlarına karşı oldukça hassastır ve toksoplazmozun insanlara bulaşmasında önemli bir rol oynarlar. T. gondii'nin fetal dokularda bulunması koyunlarda aktif veya konjenital toksoplazmozisi neden olduğundan yetiştiricilikte bu durumun dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir. Evcil ve yabani hayvanları enfekte eden toksoplazmozisden korunmak için enfeksiyon kaynaklarının belirlenerek uygun kontrol önlemlerinin alınması ve yeterli örneklem büyüklüğüne sahip daha ileri çalışmalar yapılarak uygun stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir.