[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi
2005, Cilt 19, Sayı 1, Sayfa(lar) 013-020
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
KÖPEKLERDE BİFOKAL VE MONOFOKAL DİSTRAKSİYON OSTEOGENEZİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI: TİBİA DEFEKTLERİNDE DENEYSEL BİR ÇALIŞMA
Mustafa KÖM, Sait BULUT
Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ – TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Bifokal distraksiyon osteogenezisi, Monofokal distraksiyon osteogenezisi, Kemik defekti, Tibia, Köpek
Özet
Uzun kemiklerin segmental defektlerinin tedavileri travmatolojideki en zor problemlerden biridir. Dr. Ilizarov’un 1951 yılında ortaya koyduğu distraksiyon osteogenezisi prensipleri dünyada büyük bir popülarite kazanmıştır.

Bu deneysel çalışmada; köpeklerde bifokal distraksiyon osteogenezisi (1. grup) ile monofokal distraksiyon osteogenezisi (2. grup) sonuçlarının klinik, radyografik ve histopatolojik olarak karşılaştırılması amaçlandı. Ondört köpek 2 eşit gruba ayrıldı. Her iki grupta sol tibianın diyafizer bölgesinden 2 cm’lik kemik parçası çıkarıldı. Birinci grupta defekt korunarak proksimal kortikotomi yapıldı. İkinci grupta ise defekt hemen kapatıldı. Kemik transportu ve distraksiyon işlemi 7 günlük bekleme periyodundan sonra her 12 saatte 0.5 mm oranında 20 gün süreyle yapıldı. Bütün olgular 87. günde ötenazi edildi.

Klinik olarak, 2. gruptaki distraksiyon 1. gruptaki kemik transportu işlemine oranla daha kolaydı. Bazı olgularda değişik derecelerde gözlenen pin yolu enfeksiyonları 1. grupta 2. gruba oranla daha fazlaydı.

Radyografik ve histopatolojik incelemeler Heiple ve ark. ile Lane ve ark. kriterleri dikkate alınarak yapıldı. İstatistiki değerlendirmeler için Mann-Whitney U testi kullanıldı. Radyografik ve histopatolojik değerlendirmeler sonucunda istatistiksel olarak 1. grubun proximali ile 2. grup anlamsız (p>0.05), 1. grubun distali ile 2. grup arasında ise anlamlı (p<0.01) bir farklılık mevcuttu

Sonuç olarak, tibia’nın 2 cm’ye kadar olan kemik defektlerinde; bifokal distraksiyon osteogenesizinde distal kaynama yetersizliği ve ilave operasyon, monofokal distraksiyon osteogenezisinde ise prematür konsolidasyon dikkate alınarak her iki distraksiyon osteogenezisi başarı ile uygulanabileceği kanısına varılmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Ekstremitelerin uzun kemiklerinin orta diyafizer maddi kayıplı kırıklarının sağaltımları oldukça zor ve tartışmalıdır. Kemikteki maddi kayıplı bölgeyi doldurmak için çeşitli kemik greftleri ile inorganik maddelerin uygulanması ortopedinin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Yapılan her sağaltım tekniğinin kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır 1-6. Dr. Ilizarov’un 1951 yılında sirküler eksternal fiksatör (SEF) kullanarak ortaya koyduğu distraksiyon osteogenezis (DO)’i prensipleri tıbbi alanda büyük bir ilgi uyandırmıştır. Son 25 yılda yaygın olarak kullanılan DO’i tekniği daha az invaziv bir teknik olup başlangıçta ekstremite uzatmalarında kullanılırken daha sonraları deformite düzeltmelerinde, kaynama gecikmesi veya yoklu-ğunda, kronik osteomiyelitis, tümöral rezeksiyonların sağaltımlarında uygulama alanı bulmuştur 1,5-9. DO’i, monolateral eksternal fiksatör kullanılarak açık subperiostal kortikotomiyle 14 günlük bekleme periyodu sonrası oluşan kallusun uzatılmasına kallus distraksiyonu veya kallotazis olarak da adlandırılmıştır 1,10,11. DO’inde, tek düzlemde kompresyon-distraksiyon, monofokal distraksiyon osteogenezisi; bir düzlemde distraksiyon, ikinci düzlemde kompresyon, bifokal distraksiyon osteogenezisi olarak tanımlanmaktadır 2,4,12,13.

    Bu çalışmada; köpeklerde deneysel olarak oluşturulan tibianın diyafizer defektlerinin SEF’ü ile bifokal ve monofokal DO'i sonuçlarının klinik, radyografik ve histopatolojik olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırmada Deneme materyalini sağlıklı değişik ırk, cinsiyet ve ağırlıkta 14 yetişkin köpek oluşturdu. SEF’lerin bifokal konfigurasyonlarında defektin proksimaline 2, distaline ise 1 halka olacak şekilde 3 halkalı olacak şekilde kuruldu. Distaldeki tek halkaya stabilizasyonu arttırmak için 2 adet bayrak ilave edildi. Monofokal konfigurasyonlarda ise defektin proksimal ve distalde 2 şer halka olmak üzere 4 halkalı SEF konfigurasyonda montajı kuruldu.

    Operasyondan 12 saat önce aç bırakılan köpeklerin sol bacağı genu ekleminin üstünden tarsal eklemin altına kadar traş edildi. Olgulara 1ml/10kg dozunda Rompun (xylazine hydrochlorid, 23.32 mg/ml, Bayer) ve 25 mg/kg dozunda Ketanes (ketamin hydrochlorure, 100 mg/ml, Alke) im. verilerek induksiyon sağlandıktan sonra % 1.5 oranında Halothan (Halothan, Hoechst)‘la inhalasyon anestezisine alındı. Olgular operasyon masasına tespit edildi ve operasyon bölgesi dezenfekte edilerek steril serviyet ile sınırlandırıldı.

    Preoperatif dönemde hazırlanan iki konfigurasyondaki SEF’leri, olguların sol tibialarına bölgesel anatomik yapılar dikkate alınarak her halka düzleminde 60-90 0 açı olacak şekilde 2 adet K-teliyle tesbiti yapıldı. SEF yerleştirilirken eklem hareketlerini kısıtlamamasına özen gösterildi. Bütün halka düzlemlerinde teller K-tutucularına yerleştirilerek somunları sıkıldı. Karşı taraftan da tellere gerilim uygulanarak somunları sıkıldı. K-tellerinin fazlalıkları kesildi ve çevreye zarar vermemesi için kıvrıldı.

    SEF’lerin montajından sonra tibianın orta diyafizer bölgesinden cerrahi kurallara uygun olarak 2 cm uzunluğunda kemik parçası çıkarıldı. Olgular ilk 7 olgu 1. grup, son 7 olguda 2. grup olacak şekilde 2 eşit gruba ayrıldı. Birinci grupta defektin proksimalindeki iki halka arasından metafizer kortikotomi yapılarak operasyon tamamlandı. İkinci grupta ise defektin proksimal ve distal halka bloklarını biribirine bağlayan bağlantı çubukları sökülerek defekt intraoperatif olarak kapatıldı. Kortikotomi ve defekt bölgesindeki operasyon yaraları rutin cerrahi kurallara uygun olarak kapatıldı.

    Olgulara 7 gün süreyle 12 saatte 500 mg. sefazolin sodyum im olarak (Cefamezin 1000 mg, Eczacıbaşı) uygulandı. Bütün olgularda pin dibi enfeksiyonlarına karşı gerekli önlemler alındı.

    Bütün olguların postoperatif kontrolleri günlük olarak yapıldı. Her iki grupta eşit bekleme süresinden sonra her 12 saatte 0.5 mm olmak üzere günde 1 mm oranında, 1. grupta distale doğru kemik kaydırma, 2. grupta ise kırık hattından distraksiyon işlemi 20 gün süreyle yapıldı. Bütün olguların operasyon sonrası, 7., 14., 21., 30., 60. ve 87. günlerde düzenli radyografileri alındı. Radyografik incelemelerde Lane ve Sanchu kriterlerinden yararlanıldı (Tablo 1), 14.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Table 1: Radyolojik Puanlama Sistemi

    Çalışmanın sonunda histopatolojik değerlendirmeler bütün olguların distraksiyon aralıklarını ve distal kaynama bölgelerini içeren kemik dokusu örnekleri rutin dekalsifikasyon ve doku takibinden sonra H&E ile boyanarak Heiple ve ark. ile Lane ve ark. kriterleri dikkate alınarak ışık mikroskobuyla yapıldı (Tablo 2), 14,15. İkinci gruptaki olguların distraksiyon aralıkları, 1. gruptaki olguların distraksiyon aralıkları ve distal kaynama bölgeleri ile ayrı ayrı karşılaştırıldı. İstatistiksel değerlendirmeler için Mann-Whitney U testi kullanıldı. Çalışmada karşılaşılan problemler; sorun, engel ve komplikasyon olarak değerlendirildi. Tedavi sırasında gözlenen ve operasyona gerek kalmadan düzeltilebilenler sorun, operasyonla düzeltilebilenler engel ve sonucu etkileyebilenler ise komplikasyon olarak değerlendirildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Table 2: Histopatolojik Puanlama Sistemi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Bütün olguların hem bifokal ve hemde monofokal DO’ini çok iyi tolere ettikleri görüldü. Değişik olgularda operasyondan sonra ödem ve hafif derecede topallık gözlendi. İkinci haftadan sonra ödem ve topallık kayboldu. İkinci gruptaki distraksiyonun 1. gruptaki kemik kaydırma işlemine oranla daha kolay yapıldı. Sekiz olguda değişik derecelerde gözlenen pin yolu enfeksiyonları 1. grupta hem sayı ve hem de derece olarak 2. gruptan daha fazlaydı.

    Operasyondan sonra alınan radyografilerde, fiksatörün kemik askı doğrultusunda yerleştirildiği, 2. gruptaki olguların 5’inde kırık uçlarının karşı karşıya getirildiği ve 1. gruptaki bütün olgularda tam bir kortikotominin yapıldığı, 5 nolu olguda kortikotomi sırasında kemikte parçalanma olduğu belirlendi.

    Yedi günlük bekleme periyodundan sonra; her iki grup için distraksiyona başlamak için yeterli kallus formasyonun oluştuğu ve bu formasyonun 1. gruptaki kortikotomi hattında daha yoğun olduğu gözlendi (Resim 1,2). Distraksiyonun 2. haftasında, her iki grupta distraksiyon yönüne paralel kollojen fibrillerin ve radiyodens bölgelerin oluştuğu, 3. haftasında kollojen fibrillerin belirginleştiği, 1. gruptaki olgularda kaydırılan kemiğin hedef bölgeye ulaştığı (Resim 3,4), 4. haftasında distraksiyon aralığının ortasındaki FİZ hattının kapandığı görüldü. Distraksiyonun 8. haftasında distraksiyon aralığındaki kemik oluşumunun ve 1. gruptaki distal kaynamanın daha da belirginleştiği saptandı. Radyografik 87. günde her iki grubun distraksiyon aralığında kortikal kemik oluşumu ve 1. grupta ise distal kaynama bölgesinde kaynamanın devam ettiği gözlendi (Resim 5,6).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 1: Dört nolu olgunun distraksiyon öncesi radyografik görünümü
    Figure 1: Radiograhic appearence before distraction of 4 case


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 2: Sekiz nolu olgunun distraksiyon öncesi radyografik görünümü
    Figure 2: Radiograhic appearence before distraction of 8 case.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 3: Altı nolu olgunun 21. gündeki radyografik görünümü.
    Figure 3: Radiograhic appearence on the 21 th day of 6 case.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 4: Dokuz nolu olgunun 21. gündeki radyografik görünümü.
    Figure 4: Radiograhic appearence on the 21 th day of 9 case.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 5: Altı nolu olgunun 87. gündeki radyografik görünümü
    Figure 5: Radiograhic appearence on 87 th days of 6 case


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 6: Dokuz nolu olgunun 87. gündeki radyografik görünümü.
    Figure 6: Radiograhic appearence of on the 87 th day of 9 case.

    Çalışmanın sonundaki radyografik incelemelerde; istatistiksel olarak 1. grubun proksimali (7.43±0.79) ile 2. grup (6.00±0.82) arasındaki farklılık önemsiz (P<0.05) iken, 1. grubun distali (3.86±0.90) ile 2. grup (6.00±0.82) arasında önemli (P<0.01) bir farklılık saptandı.

    Alınan kemik dokusu örneklerinin histopatolojik incelemelerinde her iki grubun distraksiyon aralığında proksimal ve distal kemik uçlarından başlayan genç mezenkimal hücrelerden köken alan fibrosit ve fibroblastlardan oluşan bol damarlı, distraksiyon yönüne paralel oluşan fibröz dokudaki fibrosit ve fibroblastların osteoblastlara dönüştüğü ve yeni oluşmuş kemik dokusu alanları ile trabeküller arası boşluk hemen hemen gevşek bir fibrö-adipöz dokuyla dolu olup birkaç alanda kemik iliği hücreleri gözlendi (Resim 7). Birinci grubun distal bölgesinde ise kemik kaynama füzyon hattında periostal kökenli olarak gerçekleşmiş ve ortasında fibröz bağdokusu alanları yanısıra çok sayıda dilate ve konjesyone damar yapıları içeren fibröz dokudan kaynaklanan yeni kemik dokusu görüldü (Resim8).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 7: Yedi nolu olgunun distraksiyon aralığının histopatolojik görünümü.Yeni kemik trabekülleri (a), gevşek fibröz doku (b) ve yeni kemik iliği alanları (c). HEx40
    Figure 7: Histopathologic appearence of distraction gap of 7 cases. New bone trabekullar (a), loss fibrose tissue (b) and new bone tissue ares (c). HEx40


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Resim 8: Yedi nolu olgunun distal kaynama bölgesinin histopatolojik görünümü Fibröz doku ve yeni kemik dokusu HEx40
    Figure 8: Histopathologic appearence of docking ares of 7 cases. Fibrose tissue (a) and new bone tissue (b). HEx40

    Histopatolojik değerlendirmeler sonucunda, istatistiksel olarak 1. grubun proksimali (16.00±1.29) ile 2. grup (14.57±0.98) arasındaki farklılık önemsiz (P<0.05) iken 1. grubun distali (7.29±1.35) ile 2. grup (14.57±0.98) arasında önemli (P<0.01) bir farklılık belirlendi.

    Birinci gruptaki distal kaynama bölgesinde 2 nolu olguda kaynamama, 3 nolu olguda yetersiz kaynama ve 1 nolu olguda ise bayrağa yerleştirilen tele gerilim uygulanamaması sonucu distal fragmentte yeterli stabilizasyonun sağlanamadığı gözlendi. İkinci grupta ise 8 ve 10 nolu olgularda gecikmiş kemik konsolidasyonu görüldü.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Ateşli silah yaralanmaları, enfeksiyon, psödoartroz, travma ve kemik tümörünün geniş rezeksiyonları sonucunda oluşan maddi kayıplı kırıkların onarımı, ortopedistlerin yeni çözüm teknikleri aradıkları en önemli sorunların başında gelmektedir 2,4,6,16. İlizarov’un SEF’ü ve DO’i tekniği sisteminin biyolojik ve mekanik prensipleri doğrultusunda yapılan işlemler yeni bir dönemin başlangıcı olmuş ve dünyada büyük bir ilgi uyandırmıştır 1,5-7,9,11,17,18.

    DO’i, stabil fiksasyonla düşük dereceli osteotomi veya kortikotomi sonrası oluşan kallusa dereceli gerilim uygulanarak yapılan uzatma işlemidir 1,7,19,20. DO’ini etkileyen faktörler 2 grupta incelenmektedir. Birincisi osteotomi seviyesi, osteotomi tipi ve bekleme periyodunu içeren biyolojik faktörlerdir 1,9,11,19. Metafizer bölgelerin kan dolaşımının fazla olması, spongiyöz kemik dokusu açısından zengin oluşu ve kemik uçları arasında temas yüzeyinin geniş olması nedeniyle distraksiyona daha iyi uyum sağladığı bildirilmektedir 1,6,9,11,21. Steen ve Fjeld 22, radyografik olarak metafizer uzatmalarda erken kemikleşme ve daha fazla osteojenik potansiyele rağmen, biyomekanik olarak metafizer ve diyafizer uzatmalar arasında anlamlı bir farkın olmadığını belirtmektedir. Aronson ve ark 21, metafizer uzatmalarda distraksiyon aralığında oluşan yeni kemik formasyonu ve mineralizasyonun diyafizer uzatmalara oranla daha fazla olması ve iyileşmenin 6 gün daha erken olmasına rağmen istatistiksel olarak metafizer ve diyafizer uzatmalar arasında anlamlı bir farklılığın olmadığını bildirmektedirler.

    Distraksiyon aralığında yeterli kallus dokusu oluşumu elde etmek için İlizarov 19, kortikotomi sırasında periost, endost ve meduller kanalın korunması gerektiğini, Kojimato ve ark. 23, periost’un, endost ve kemik iliğinden daha önemli olduğunu, Delloye ve ark. 24, ise osteotomi ile kortikotomi arasında belirgin bir farkın olmadığını belirtilmiştir. Bilgili ve ark. 7, kortikotomi sırasında kaudal korteksin kırılması için yapılan rotasyonel osteoklazi sırasında kayma olmaksızın meydana gelen kemikteki parçalanmanın komplikasyon olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ve bunun distraksiyon esnasında yararlı bir işlem olduğunu önemini vurgulamaktadırlar. Operasyondan sonra distraksiyona kadar geçen bekleme süresinde; dokuların yeniden yapılanması ve kemik uçlarında yeterli osteoblastik aktivitenin ortaya çıkması için 2 ila 14 gün arasında bir sürenin geçmesi gerektiği bildirilmektedir 1,3,7,23. Aronson ve ark 21, diyafizer uzatma yapılan olgularda 14 günlük bekleme süresinden sonra % 75 oranında başarılı sonuç aldıklarını bildirmektedir.

    Bu çalışmada, 1. grupta defekt bölgesi korunduğundan bu bölgeyi doldurmak için kaydırılacak kemik parçası proksimal metafizer bölgeden yapılan kortikotomi ile oluşturuldu. İkinci grupta ise defekt primer olarak kapatıldığından tibiada oluşan kısalığı ortadan kaldırmak için diyafizer uzatma yapıldı. Çalışmanın sonundaki radyografilerde; 1. gruptaki olguların distraksiyon aralığında oluşan kallus dokusunun 2. gruba oranla daha belirgin olduğu saptandı. Distraksiyon aralıklarının radyografik sonuçlarının istatistiksel olarak değerlendirilmesinde gruplar arasında anlamlı bir farklılığın olmaması araştırmacıların bulgularıyla uyumludur. Bu çalışmada biyomekanik olarak karşılaştırılma olanağı bulunmadığından değerlendirilme yapılamadı. Kortikotomi yapılırken kapalı osteoklazi yapılmadı. Kortikotomi hattında kemikte parçalanma gözlenen 5 nolu olguda distraksiyon sırasında daha yoğun kollogen fibrillerin oluşumu ve kemikleşmenin daha erken oluşması Bilgili ve ark. görüşü ile paraleldir. Bütün olgularda 7 günlük bir bekleme periyodu uygulandı. Monofokal DO’ grubunda 7 günlük bekleme periyodunun bazı durumlarda gecikmiş kemik konsolidasyonuna yol açabileceği kanısına varılmıştır.

    DO’ini etkileyen diğer faktörler ise fiksasyon stabilitesi, distraksiyonun oranı ve frekansı şeklindeki mekanik faktörlerdir 4-6,9-11. Bazı araştırmacılar 1,2,12,19, fiksatörlerin biyome-kanik analizleri sonucunda; SEF’lerin kemik uçlarını tüm planlarda stabil ederken yeterli aksiyel mikro hareketlere izin vermesi yanında kemiği halkalara bağlayan ince tellerden dolayı kemik ve yumuşak doku hasarlarının az olduğu bildirilmektedir. Fiksatörün biyomekanik özellikleri ile oluşan kallus dokusunun kalite ve kantitesinin belirlenmesinde stabilite ve elastisite arasında hassas bir dengenin kurulması gerektiği vurgulanmaktadır 1,6,19,25,26. İlizarov 19, SEF’lerin yetersiz stabilitesinde rejenere kemik oluşumunda az sayıda kıkırdak adacığı, fokal hemorajik alanlar ile kemik dokusuna dönüşmeyen fibröz alanların, rijit stabilitesinde ise konsolidasyon gecikmesinin olacağını bildirmektedir. Distraksiyon oran ve frekansına ait çalışmalarda 0.25 mm oranında günde 4 kez yapılan distraksiyonun araştırmacıların ortak görüşü olduğu saptanmıştır 1,9,10,19. Fakat bazı araştırmacılar 7,8,11,16’da her 12 saatte 0.50 mm lik distraksiyon oranının kallus dokusu oluşumunda herhangi bir soruna yol açmadığını bildirmektedirler.

    İkinci gruptaki 4 halkalı, 1. gruptaki 3 halka ve 2 adet bayrakla kurulan konfigurasyonlar arasında stabilizasyon bakımından anlamlı bir farkın olmadığını radyografik ve histopatolojik bulgular desteklemektedir. İkinci grupta 2 olguda gözlenen gecikmiş kemik konsolidasyonu, defekt oluşturul-duktan sonra kırık uçları arasındaki açıklık nedeniyle 7 günlük bir bekleme süresinde yeterli kallus formasyonunun oluşumuna olanak vermeden yapılan hızlı bir distraksiyon oranına bağlandı. Bütün olgularda 12 saatte bir yapılan distraksiyon frekansı diğer araştırmacıların bulguları ile paraleldir.

    Distraksiyon osteogenezisine ait histolojik çalışmalarda; distraksiyon sırasında gelişen kallus dokusunun yavaş aksiyel distraksiyon ile büyüme plağına benzediği, longitudinal fibrillerin diziliminin kuvvet vektörüne paralel olduğu bildirilmiştir.4,6,9,19,20,23.

    Bu çalışmada histopatolojik incelemeler sonucunda; 1. gruptaki distraksiyon dokusunun 2. gruba oranla daha fazla damardan zengin aktif bağdoku içerdiği, kemik trabeküllerinin distraksiyon yönüne paralel olduğu, kemik formasyonu için hızla kollojen fibrilleri yapan elonge fibroblastik hücreleri içerdiği belirlendi. Birinci grubun distal kaynama bölgesinde ise; periost ve endosttan köken alan kallus oluşumu görüldü. Çalışmada elde edilen histopatolojik bulgular ile diğer araştırmacıların bulgularıyla uyumlu olduğu belirlendi.

    SEF ve DO’isine ait komplikasyonlar; aksiyel dizilim bozukluğu, eklem lüksasyonu, kas kontraktürü, prematüre konsolidasyon, gecikmiş konsolidasyon, eklem sertliği, subluksasyon, uzunluk kaybı, tel gevşemesi, kompartman sendromu, pin dibi enfeksiyonu, nörolojik ve vasküler yaralanmalar olarak bildirilmektedir 1-3,10,25,26. Birçok araştırmacı 4,6,8,10,13,17, bifokal DO’inde kaydırılan kemiğin ulaşacağı hedef bölgedeki kaynama sorununu önlemek için ilizarov’un aksine kemiğin hedef bölgeye ulaşmadan önce kemik uçlarının yenilenmesi ve greftlenmesi gerektiğini bildirmektedirler. Meffert ve ark. 13, ise defekt bölgesi primer olarak kapatılarak defektin bağ doku tarafından doldurulması ve kemik uçlarının repozisyonunun önleneceğini ve defektin proksimalinden uzatma yaparak kısalığın ortadan kaldırılacağını savunmaktadırlar. Bifokal DO’inde, kaydırılan kemiğin yumuşak dokular arasında translasyonu sonucunda hedef bölgeden deviasyona uğrayabileceği, daha komplike olduğunu ve daha fazla bir deneyim gerektirdiğini bildirilmektedir 18.

    Bu çalışmada, 8 olguda (1. grupta 5 olgu, 2. grupta 3 olgu) değişik derecede pin yolu enfeksiyonları en sık karşılaşılan problemdi. Birinci grupta pin yolu enfeksiyonunun fazla olması, kortikotomi yapılması sırasında kemik ve yumuşak dokuların daha fazla travmatize edilmesine bağlandı. Pin yolu enfeksiyonu gözlenen olgularda uygun bakım ve antibiyotik tedavisi yapılarak ortadan kaldırıldı. Birinci grup 2 nolu olgudaki kaynama problemi, ikinci grupta 2 olguda gözlenen geçikmiş kemik konsolidasyonu engel olarak değerlendirildi. Üç nolu olgudaki kaynama sorununun kaydırılan kemiğin deviasyonu nedeniyle olduğu anlaşıldı. Birinci gruptaki 1 nolu olguda distal halkadaki bayrağa gerilim uygulanmaması sonucunda distal fragmanın yeterli stabilitede olmadığı gözlendi. Bu durum distraksiyon öncesi farkedilince gerilim uygulanarak sorun giderildi. Bir nolu olgudaki stabilizasyon yetersizliği ve olgulardaki pin yolu enfeksiyonları sorun olarak değerlendirildi. Bu çalışmadaki olguların hiç birinde komplikasyon gözlenmedi.

    Sonuç olarak, tibia’nın 2 cm’ye kadar olan kemik defektlerinde bifokal DO’ inde distal kaynama yetersizliği ve ilave operasyon, monofokal DO’ inde ise prematür konsolidasyonu göz önüne alınarak başarı ile uygulanabileceği kanısına varılmıştır.

    Teşekkür
    Bu çalışmadaki histopatolojik değerlendirmeleri için F.Ü Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalından M. Reşat ÖZERCAN’a teşekkürlerimizi sunarız.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Aronson J. Limb-lengthening, skeletal reconstruction and bone transport with the Ilizarov method. J Bone Joint Surg. Am. 1997; 79: 1243-1258.

    2) Cattaneo R, Catagni M, Johnson RE. The treatment of ınfected nonunions and segmental defects of the tibia by the methods of Ilizarov. Clin Orthop Rel Res.1992; 280: 143-152.

    3) Lesser AS. Segmental bone transport for the treatment of bone deficits. J Amer Anim Hosp Assoc. 1994; 30: 322-330.

    4) Morandi M, Zembo MM. The Ilizarov compression-distraction osteosynthesis: A method of treatment for ınfected pseudoarthrosis and segmental bone defects. In: D’Ambrosia RD, Marrier RL (Editors). Orthopaedic Infections. Chapter 9. Slack Incorporation. New Jersey. 1989; 163-190.

    5) Paley D, Catagni MA, Argnani F. et al. Ilizarov treatment of tibial nonunions with bone loss. Clin Orthop Rel Res. 1989; 241: 146-165.

    6) Tucker HL., Kendra JC., and Kinnebra TE.: Tibial defects: Reconstruction using the Ilizarov as an alternative. Orthop Clin North Am.1990; 21, (4): 629-637.

    7) Bilgili H, Kürüm B, ve Olcay B. Ilizarov’un sirküler eksternal fiksasyon sistemi. Bölüm II: Distraksiyon osteogenezi. Veteriner Cerrahi Dergisi. 2000; 6: 95-100.

    8) Danger F, Roukoz S. Compound tibial fractures with bone loss treated by the Ilizarov technigues. J Bone Joint Surg.1991; 73/B: 316-321.

    9) Yasui N, Kojimoto H, Sakaki K., et al: Factors affecting callus distraction in limb lengthening. Clin Orthop Rel Res. 1993; 293: 55-60.

    10) Alonso JE, Regazzoni P. The Use of the concept with the AO/ASİF tubular fixateur in the treatment of segmental defects. Orthop Clin North Am. 1990; 21: 655-665.

    11) Welch RD, Lewis DD. Distraction osteogenesis. Vet Clin North Am Small Anim Pract 1999; 29: 1187-1205.

    12) Green SA, Jackson JM, Wall DM, et al. Management of segmental defects by the Ilizarov intercalary bone transport method. Clin Orthop Rel Res. 1992; 250: 136-142.

    13) Meffert RH, Inoue N, Tis JE, et al. Distraction osteogenesis after acute limb-shortening for segmental tibial defects. Comparison of a monofocal and a bifocal technique in rabbits. J Bone Joint Surg. Am. 2000; 82: 799-808.

    14) Lane JM, Sanchu HS: Current approaches to experimental bone grafting. Orthop Clin North Am. 1987; 18: 218-225.

    15) Heiple KG, Goldberg WM, Powel AE. Biology of cancellous bone grafts. Orthop. Clin. North. Am. 1987; 18: 179-185.

    16) Köm M, Bulut S. Köpeklerde deneysel tibia defektlerinin onarımında sirküler eksternal fiksatörü kullanılarak yapılan kemik kaydırma tekniği uygulaması. F.Ü. Sağlık Bilimleri Derg. 2002;16: 155-165.

    17) Paley D, Catagni MA, Argnani F. et al. Treatment of congenital pseudoarthrosis of the tibia using the Ilizarov technique. Clin Orthop Rel Res. 1992; 280: 81-93.

    18) Saleh M, Rees A. Bifocal surgery for deformity and bone loss after lower-limb fractures. Comparison of bone transport and compression-distraction methods. J Bone Joint Surg. Br. 1995; 77: 429-434.

    19) Ilizarov GA. Clinical application of the tension-stress effect for limb lengthening. Clin Orthop Rel Res. 1990; 250: 8-26.

    20) Karaharju EO, Aalto K, Kahri A, et al. Distraction bone healing. Clin Orthop Rel Res. 1993; 297: 38-43.

    21) Aronson J, Shen, X. Experimental healing of distraction osteogenesis comparing metaphyseal with diaphyseal sites. Clin Orthop Rel Res.1994; 301: 25-30.

    22) Steen H and Fjeld TO. Lengthening osteotomy in the metaphysis and diaphysis. Clin Orthop Rel Res. 1989; 247: 297-305.

    23) Kojimato H, Yasui N, Goto T, et al. Bone lengthening in rabbits by callus distraction. The role periosteum and endosteum. J Bone Joint Surgery. Br. 1988; 70: 543-549.

    24) Delloye C, Delefortrie G, Couelier L, Vicent A. Bone regenerate formation in cortical bone during distraction lengthening. Clin Orthop Rel Res.1990; 250: 34-42.

    25) Dahl MT, Gulli B, Berg T. Complication of limb lengthening. A learning curve. Clin Orthop Rel Res. 1994; 301: 10-18.

    26) Pablos J, Barrios C, Alfero C, Canadell J. Large experimental bone defects treated by bone transportation with monolateral external distractors. Clin Orthop Rel Res. 1994; 198: 259-265.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]